İftira, komployla şantaj ve iğrençliğin dip noktası!
CHP’den istifa eden Teoman Sancar ile ilgili yazılıp çizilenler, kulislerde konuşulanlar ister istemez bana kısa bir süre önce Netflix’te bir solukta izleyip bitirdiğim Borgen adlı politik diziyi anımsattı.
Dizi muhalefet parti liderlerinden biriyken, umulmadık şekilde başbakanlığa kadar yükselen güçlü bir kadın üzerinden siyaseti anlatıyor.
Hem iyi bir anne hem iyi bir eş hem de iyi bir başbakan olmak için çabalayan Birgitte Nyborg’un egemen olan erkek siyaset dünyasına kafa tutuşu, çizdiği profil ve siyasette yaşanan entrikalarla başa çıkmak için gösterdiği gayret, siyasetinin özel hayatını altüst edişi nedeniyle yaşadığı hendikaplar filan…
Gerçekten çok etkileyici…
Baştan sona tüm bölümleri beni cezbetti ama en çok etki bırakan bir erkek siyasetçiye özel hayatı üzerinden kurulan kaset komplosu ve yapılan şantaj ve intiharla sonuçlanan trajik sonun işlendiği bölüm oldu.
İnanılır gibi değil ama işte bugünlerde bende çok etki bırakan o bölümün neredeyse bire bir yaşandığı büyük bir iğrençliğe hep beraber tanık oluyoruz.
Dün bizzat neler olduğunu, perde arkasında neler yaşandığını ondan duymak için Denizli Milletvekili Teoman Sancar’ı aradım.
Kendisine organize bir şekilde komplo düzenlendiğini ve alkollü bir ortam içerisinde video kaydının yapıldığını doğruluyor.
Ve bu kayıtla şantaj yapıldığını da…
“Hukuki süreç devam ediyor ve Denizli polisi, kasetteki görüntüler üzerinden operasyon başlattı” demekle yetiniyor sadece.
Ben de tamamen özel hayatı ilgilendirdiği için bahsi edilen kasetteki görüntülerin içeriğini filan hiç sormadım.
Ama onun anlattıklarından ve kasetteki görüntüler üzerinden operasyon başlatan Denizli polisinin ulaştığı bilgilerden anladığım kadarıyla olay bire bir Borgen dizisindeki siyasetçinin başına gelenlerle aynı.
Tek fark var o iki olay arasında…
İntiharla sonuçlanan dizideki siyasetçiye kurulan komplonun kaynakları siyasi rakipleri.
Teoman Sancar ise tam anlamıyla adi bir çetenin kurbanı olmuş.
Polis görüntülerde bulunan ve bir belediyede işçi olarak çalıştığı belirlenen kişinin ifadeleri doğrultusunda, olayın bir ekip işi olduğunu ve öncesinden planlanarak Milletvekili Sancar’ın çekim yapılan eve çağrıldığı öğrenmiş.
Kumpasın kurulduğu ev o belediye çalışanın eviymiş.
Teoman Sancar alkollü ortamda çekilmiş o görüntülerin montajlanarak kendisine şantaj yapıldığını ve “Ancak 1 milyon dolar verirsen bu kaseti çıkarmayız ortaya” denildiğini söylüyor.
Sancar reddedince de şantajcı, pislik çete, kaseti CHP Genel Merkezi’ne ulaştırıyor.
Kulislerde kaseti bizzat CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun izleyip, Sancar’dan istifa etmesini istediği konuşuluyor ama bu bilgi doğru değil.
Mutlaka bu nahoş olaydan Kılıçdaroğlu’nun da haberi vardır ama kaseti izleyen bir genel başkan yardımcısı ve Sancar’ı çağırıp istifa etmesini isteyen de yine aynı kişi.
Uzatmayayım…
Teoman Sancar’ın başına gelen gerçekten korkunç bir komplo.
Çok sarsılmış.
Hakkında yazılanlar hem onu hem de ailesini perişan etmiş.
Anladığım kadarıyla bu süreçte sahip çıkmadıkları için partisine de kırılmış.
Kendisine de söyledim.
Buna kırılmaması lazım.
Evet. Alçakça düzenlenen, iğrenç bir kumpasla alenen mağdur edilmiş durumda.
Mutlaka hukuk Sancar’a özel hayatı üzerinden düzenlenen kumpasın, yapılan şantajın hesabını da soracaktır.
Ancak CHP’den bu konuda farklı bir tavır geliştirmesini beklemek biraz fazla hayalperestlik olur.
Çünkü böyle bir olay değil CHP’nin hangi partinin vekilinin başına gelse o partinin sergileyeceği duruş CHP’nin sergilemiş olduğu duruştan pek farklı olamaz.
Türkiye’de daha önce de Teoman Sancar’ın yaşadığı komploya benzer çok olay yaşandı ve maalesef hemen her olay mağdur olan kişinin siyaset yaşamının tamamen sonlandırılması ile bitti.
Bu sadece Türkiye’de böyle değil tüm dünyada da maalesef aynı.
Benim bu olayla ilgili yapacağım tek çağrı bu şantajcı, ahlaksız adi çetenin emellerine hizmet edilmemesidir.
İnsanların zayıf noktaları, zaafları üzerinden şantaj yapılması hukuken de ahlaken de büyük suçtur ve hatırlatırım ki dinen de büyük günahtır.
O nedenle Sancar meselesiyle ilgili medyaya ve siyasetçilere büyük sorumluluk düşmektedir.
Bu olayla ilgili yapılacak tek şey; “Ayıplamaktır, kınamaktır ve o şantajcı pislik insanları en yüksek perdeden yuhalamaktır! “