İmam değil mikser!
Yazıyı yazmadan evvel internette şöyle bir tarama yaptım.
Aralarında “duayen” olarak bilinen akademisyenlerin de olduğu memur statüsünde çalışan sayısının yaklaşık 3 milyon olduğunu gördüm.
Bunların içerisinde 61 bin kişi ise Diyanet’e bağlı imam kadrosunda görev yapıyor.
Ancak şaka gibi ama memleket bu 61 bin imam içerisinden tek bir isim yüzünden mütemadiyen birbirine giriyor.
Kimden bahsettiğimi sanırım anlamışsınızdır.
Cami statüsüne kavuştuktan sonra Ayasofya’ya baş imam olarak atanan Mehmet Boynukalın.
Belli ki toplumsal meselelere ilgisi var.
Siyaseti seviyor, aşırı meraklı.
Bu yüzden de hemen her konuda Twitter'daki kişisel hesabından yorum yapıp, fikrini beyan ediyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebeti ile yaptığı yoruma değineceğim bu imamın.
Ancak ondan daha önce Anayasa ile ilgili tartışmalar sırasında yapmış olduğu ve epeyce bir ortalığın karışmasına neden olan bir başka yorumunu hatırlatacağım.
Aleni bir şekilde Anayasamızdan laikliğin kaldırılması çağrısı yapan Ayasofya’nın Baş İmamı olan Boynukalın aynen şu ifadeleri kullanmıştı: “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam’dı ve laiklik yoktu! Cumhuriyet fabrika ayarlarına geri dönsün!”
Sıradan bir yurttaş için bu bir görüştür, yorumdur, fikir özgürlüğüdür eyvallah.
Ancak aldığı maaşı, oturduğu koltuğu, yaşadığı standartların tamamını Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ona sağladığı imkanlara borçlu bir devlet memuru, Anayasa’dan Cumhuriyet’in temel niteliği olan laikliğin kaldırılması propagandasını yapamaz!
Boynukalın bir devlet memuru olarak haddini aşıp bu çağrıyı yaptı.
Sonrasında tam olarak ne oldu bilmiyoruz.
Bağlı olduğu kurum Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından sosyal medya kullanımı konusunda Boynukalın’ın uyarı aldığı yönünde kulisler dolaşıyordu ortalıkta.
Demek ki doğru değilmiş bu bilgiler.
Çünkü daha dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle yaptığı yorumla yine ortalığın gerilmesine sebep oldu.
Beyefendi Türkiye’de arka arkaya yaşanan kadın cinayetlerinden değil de bu cinayetlerin sunuluş biçiminden, haberlerinden rahatsız oluyormuş.
İnanılır gibi değil ama Twitter hesabından aynen şöyle yazdı değerli okurlarım: “Sürekli 'kadın cinayetleri' vurgusu, kadını erkeğe düşman etmeye çalışan bir sloganik medya propagandasıdır!”
Bu yoruma tepki gelince "yanlış anlaşılmışım" mealinde ifadeler eşliğinde toparlayayım diye üst üste bir iki yorum daha yaptı ama onu da yüzüne gözüne bulaştırdı.
Tüm bilimsel araştırmaları çöpe yollayıp kadının öldürülmesini, şiddet görmesini alkole, uyuşturucuya ve dindar olunmayışa filan bağlayıp saçmalamakta adeta zirve yaptı.
Son zamanlarda artış gösteren kadın ölümleri, şiddet yüzünden zaten çileden çıkmış olan millet Boynukalın'ın son tespiti ile iyice çıldırdı tabii…
Ben de onlardan biriyim.
Zira bugüne kadar yapılan tek bir araştırmada Boynukalın'ı doğrulayan veri yok!
Biliyoruz ki kadına şiddetin, cinayetlerin birinci nedeni kadının bedeni üzerinde hak sahibi olduğu zihniyetinden kaynaklı aşırı kıskançlık ve reddedilme...
İkincisi ise ekonomik!
İmam Boynukalın bugüne değin "töre" gerekçesiyle işlenmiş cinayetleri oturup bir incelesin önce.
O katillerin yaşam tarzına iyice bir bakınsın.
Çoğu geleneğine, dinine sıkı sıkıya bağlı olan insanlar...
Neyse... Fazla uzatmaya da gerek yok lafı zira hangi siyasetten, görüşten olduğu mühim değil neyin ne için olduğunu zaten aklı başında olan herkes idrak ediyor.
Şimdi...
61 bin devlet memuru imamın içerisinde ne gibi bir özelliği var da Ayasofya’nın baş imamı olarak tercih edildi ve sıradan bir devlet memuru olmasına rağmen neden bu kadar müsamaha gösteriliyor Mehmet Boynukalın denilen bu şahsa bilmiyorum…
Açıkçası çok umurumda da değil.
Ama bizi germesin yeter artık!
Kusura bakmasın Diyanet İşleri Başkanlığı ama resmi olarak diğer imamlarından ekstra hiçbir farkı olmayan Boynukalın fazla ileriye gitmeye başladı.
Devletin memuru olarak; “Laiklik kaldırılsın” çağrısı zaten büyük bir skandaldı.
Toplum onu sindiremeden bu defa hem de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde kadın cinayetlerinin "kadın cinayeti" başlığı ile haberleştirilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmesi, cinayetleri hafifleştirme kastı taşır gibi alkolle, uyuşturucuyla, dindar olunmamasıyla bağdaştırması skandallarının soslusu oldu.
Adam bir imam gibi değil mikser gibi filan çalışıyor.
Sürekli toplumun fay hatlarında geziyor ve yaptığı yorumlarla da bile/isteye bam tellerine basıyor!
Lütfen artık bir üstü, bağlı olduğu kurumdaki bir yetkili bu beyfendiye 3 milyon memur gibi bazı kanunlara tabii olduğunu ve boyundan büyük laflar etmemesi gerektiğini bir zahmet hatırlatsın...
Absürd bir başka skandala daha imza atmadan bu yapılsın!