Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Siyasette, rakiplerinin belirlediği gündeminin peşinden koşan değil, gündemi belirleyen olmak hem çok zor hem de çok kıymetli bir özelliktir.

        Meral Akşener bunu başarabilen az sayıda liderlerden biri şu an.

        Artık rakiplerinin belirlediği gündeminin peşinden koşan değil...

        Gündemi belirleyen bir figür pozisyonunda.

        Geçen Cuma akşamı yaptığı malum açıklamayla memleketi resmen salladı.

        Ve gerçek şu ki; Aradan geçen onca zamana rağmen hala o açıklamaları konuşuluyor ve tartışılmaya da devam ediyor.

        Peki Meral Akşener o açıklamalarıyla tam olarak ne demek istedi?

        Ve açıklamalarının hedefi aslında neydi?

        Benim okumamı biliyorsunuz…

        Çok açık ve net bir şekilde bu açıklamaların nedenini yazdım geçen Cumartesi…

        Hala aynı noktadayım, onun da altını çizeyim özenle…

        Bana göre Akşener büyük ortak CHP’ye aleni bir biçimde rest çekti.

        Son günlerde CHP kanadından yükselen Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda; “Beyler bir saniye!” deyip tamponu koydu.

        REKLAM

        Sorun şu ki; Muhataplarının bazılarının bunu hala anlayamamış olması.

        Dün haberim oldu benim de…

        Akşener’in açıklamalarının hemen akabinde CHP Lideri’nin Twitter hesabındaki arka fon; “Geliyor gelmekte olan” sloganının yer aldığı bir kapakla değiştirilmiş.

        O kapakta açık açık denilmiyor belki; “Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur!” ama kuvvetli bir biçimde iması yapılıyor.

        Kaldı ki zaten Akşener’in açıklamalarının hemen ardından paylaşılması da işin manidarlığını gözler önüne seriyor.

        Özetle değerli okurlarım…

        Akşener’in açıklamaları maalesef CHP kanadından doğru okunamamış.

        Oysa ki çok net anlaşılıyor ne demek istediği.

        “Evet ben aday değilim” diyor ama…

        Şu ifadelerle de bir noktanın altını çiziyor; “Önümüzdeki seçim çok riskli bir seçim. Kritik bir seçim. Dolayısıyla asla risk alamayız. Ben Cumhurbaşkanı adayı olmayacağım bu net ama kimin aday olacağının da karar anında masada oturacağım. Kiminle kazanacaksak onunla seçime gitme konusunda kararlılıkla hareket edeceğiz ve bir otorite olarak da o an geldiğinde gereğini neyse yerine getireceğim!”

        Bu cümlelerden eğer adayın Kemal Kılıçdaroğlu olabileceği iması filan çıkarıldıysa çok yazık.

        Çıkarılmayıp da işe öyle gelindiği için bir algı oluşturulmaya çalışılıyorsa daha da yazık.

        Bunu başaracak adayın Kemal Kılıçdaroğlu olabileceğine inanmış olsaydı zaten ortağından habersiz, mutabakatsız bu tip bir çıkışı yapmaya da gerek duymazdı değil mi?

        O anı bekler ve o an geldiğinde de büyük ortağının yumruğunu havaya kaldırıp; “Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur!” der bitirirdi olayı…

        Haksız mıyım efendim?

        Bu adım HDP seçmeni adına büyük bir adım!

        Bu adım HDP seçmeni adına büyük bir adım!
        0:00 / 0:00

        Demek ki neymiş?

        Eski eş başkan Sezai Temelli’nin söylediklerinin partisinin nezdinde hiçbir değeri yokmuş!

        Olsaydı zira Cumhur İttifakı’na alenen can simidi hizmeti veren; “Muhatap HDP değil, İmralı’dır!” açıklamalarının arkasında parti olarak durulurdu.

        Bırakın durulmayı…

        Üst üste gelen açıklamalarla Temelli’nin açıklamaları tevil edilmeye çalışıyor.

        Dün bu tevil en yüksek perdeden bir daha dile getirildi.

        Partinin önümüzdeki seçim sergileyecekleri tutum bir deklarasyon ile kamuoyuna aktarıldı.

        İlk kez İmralı’ya ya da Kandil’e selam çakılmadı.

        HDP Eş Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın okuduğu metinde; “Savaş politikaları, silah ve çatışma yöntemleri yerine, diyalog ve müzakere seçeneklerinin kendini tarihsel olarak dayattığı ve güncel olduğu aşikârdır!” İfadeleri ile bilakis İmralı'ya da Kandil’e de; “Devre dışısınız artık!” denildi.

        Ve kısa bir süre önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu açıklamalara paralel şu açıklamalar okundu; “Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak ve odak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadili hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımaktadır!”

        Bir demokrat ve yurttaş olarak HDP’nin gelmiş olduğu bu noktadan dolayı ziyadesiyle mutlu olduğumu söylemek istiyorum.

        Umuyorum ki normalleşmeye yönünü çeviren HDP atmış olduğu bu tarihi adımı kazasız belasız devam ettirir.

        Zira buna Türkiye’nin çok ihtiyacı var.

        Ve ayrıca HDP açısından gelinen bu nokta, atılan adım aynı zamanda HDP’ye gönül veren Kürt seçmen için de çok büyük bir adım!

        Geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiğim Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı illerinde edindiğim izlenime göre yapıyorum bu yorumları…

        Bir kere şunu net gördüm değerli okurlarım…

        Partilerinin eli kanlı bir terör örgütünün payandası olarak görülmesinden dolayı inanılmaz bir rahatsızlık var HDP seçmeninde.

        Toplum içerisinde sırf HDP’li olduğu için “cüzzamlı” gibi muamele görmekten yorulan, bıkmış insanların en büyük arzusu; HDP’nin Kandil ya da İmralı adreslerinden bağımsız, ayrı bir siyaset yapabilmesi…

        Onlar da artık normal birer seçmen olarak anılmak, tanınmak istiyor.

        Bu adım, yani açıklanan bu deklarasyon bence yavaş yavaş o seçmenin, o duygulardan arınmasını ve bu ülke topraklarına yeniden aidiyet duygusu hissetmelerini de beraberinde getirecektir.

        Diğer Yazılar