Ne gerek var böyle ziyan işlere?
Gerilim izler gibi izliyoruz liderlerin grup toplantılarını…
Ve farkında mısınız bilmiyorum ama gittikçe de sertleşiyorlar; hem üsluplarında hem de söylemlerinde…
Her hafta bir öncekinden daha sarsıcı oluyor.
Alıştık gerçi milletçe ama yine de derim ki; Kemerlerinizi bağlayın!
Çünkü görünen o ki, seçim yaklaştıkça dozu daha da artıracaklar.
Malumunuz…
Bu hafta da epeyce gergin geçti.
Çok başlık var ama en dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasaya değişikliği ile alakalı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik sarf ettiği sözler oldu.
Tam da o sırada, yani; “Anayasa’nın ilk dört maddesini değiştirme fikri CHP’nin ve dolayısıyla tüm CHP’lilerin ifadesi midir yoksa Kılıçdaroğlu’nun kişisel fikri midir?” ifadelerini kullandığı sırada canlı izliyordum.
Şaşırdım tabii bunları duyunca çünkü bildiğim ve çok iyi tanıdığım, takip ettiğim CHP’de bırakın ilk dört maddenin değiştirilme önerisinin yapılmasını…
Düşüncesi bile mümkün değil.
Çünkü CHP’lilere göre Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı, bütünlüğü, sürekliliği o ilk dört maddeye bağlıdır.
Yine de; “Acaba bir şey mi atladım? Kılıçdaroğlu böyle bir ifade kullandı da ben mi kaçırdım?" deyip hemen google babadan danışmanlık almak için giriş yaptım.
Ama bulamadım.
Tam o arada da, Kılıçdaroğlu’ndan; “AK Parti’nin ileri gelenleri 'Anayasanın ilk dört maddesinin değişmesini’ talep ediyor; Erdoğan benim söylediğimi zannediyor” açıklaması geldi.
Hal böyle olunca tabii kafalar karıştı.
Öyle ya! Koca Cumhurbaşkanı, olmayan, söylenmemiş bir söz üzerinden böyle bir çıkışı boşuna yapmış olamazdı.
Derken sosyal medyada; “İşte Kılıçdaroğlu’nun Anayasanın ilk dört maddesinin değişimini ispat eden kayıt” denilerek bir video dolaşıma sokuldu.
İzledim hemen.
Ancak anlayamadım nerede o ifadeleri kullandığını Kılıçdaroğlu’nun…
Bir daha izledim.
Yine olmadı.
Olamazdı da zaten çünkü o kayıtta öyle bir ifade yok!
Olay şu değerli okurlarım:
2015 yılında Kılıçdaroğlu gazetecilerin sorularını yanıtladığı bir yayına katılıyor. Ve yayında; “YÖK’ü kaldıralım. Seçim yasasını değiştirelim. Liderlik sultasını kaldıralım” dediği anda gazeteci lafa giriyor ve; “Anayasa..” diyor.
Ve ekliyor; “2. ve 3. Maddeler mesela…”
Ancak Kemal Bey o anda o kadar seri ve heyecanlı konuşuyor ki…
Belli ki duymuyor o eklemeyi ve Anayasa değişikliğine karşın cevaben; ”Tabii” diyor.
Yani o yayında; ”İlk dört maddeyi değiştireceğiz ya da değiştirilebilir” gibi bir cümlesi yok Kılıçdaroğlu’nun.
Ama gelin görün ki…
Bir lokma çocuğun önüne bile koysanız, tamamen hızlılıktan oluşan anlık bir iletişim kopukluğu dolayısıyla Kemal Bey’in ağzından çıkan o “tabii”nin üzerinden; “Anayasanın ilk dört maddesini değiştirelim” yorumunu yapması mümkün değilken…
O video ile gün boyu yaygara koparttılar.
Ancak bir karşılık bulamadı.
İzleyen aklı başındaki AK Partili seçmen bile burun büktü videoya.
Yani boşa kürek çekilmiş oldu.
Benim anlamadığım neden böyle işlere tevessül edildiği.
Nihayetinde gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Siyasette de bu tür işler ters teper.
Seçmen yalan üzerinden oluşturulmaya çalışılan bu tür ucuz oyunlara da sert tepki verir.
Geçmişte buna benzer yüzlerce örnek var.
Mesela FETÖ çok sık kullanırdı bu yöntemi.
Hepsi de geri tepti eninde sonunda.
Ziyan oldu tüm çabaları.
Normal bir sonuç çünkü; “Ardıcın közü olmaz, yalancının da sözü!” deyimindeki gibi bir durum söz konusu.
Ne gerek var bunlara?
Ha… Eğer illa bir algı yapacaksanız…
Ki, siyasetin olmazsa olmaz yöntemlerinden biridir bu.
Bunu gerçeklik üzerinden yapmalısınız.
Hedeflediğiniz algının temelini sağlam donelere dayandırmalısınız.
Aksi sadece israf ve zaman kaybıdır…