Hani bizzat yakından tanık olmasam.
Daha da doğrusu dibine kadar yaşamamış olsam…
Neredeyse ben de şu son günlerdeki Alevilikle ilgili yapılan tartışmalara bakıp; "Ne alaka yahu! Nereden çıkıyor bu saçmalık!” diyeceğim.
Diyor da zaten çoğu insan.
Çok yakın arkadaşlarım bile Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden başlayan Alevilikle ilgili polemiklere; “Bu çağda Alevi diye insana ayrımcılık mı olur? Ne gereksiz bir tartışma Allahım!" şeklinde tepki veriyor.
Tabii bunu diyenler; "Aman evladım! Kimseyi dilinden, dininden, milletinden, renginden, mezhebinden dolayı yargılama ve ötekileştirme!" tembih ve terbiyesi ile yetişmiş insanlar.
O yüzden de, herkesi kendileri gibi zannediyorlar!
Ama değil!
Maalesef hala bu ülkede azımsanmayacak ölçüde “Aleviliği” aşağılayan, dışlayan, hor gören ve dahası türlü çirkin senaryolarla, hikayelerle Alevilere karşı önyargıyla bakan insan yığını var!
Bazıları da diyor ki; “Eskidendi ya o bağnazlık! Artık kalmadı!"
Geçiniz arkadaşlar…
Eskide kaldığı falan yok.
Ne yazık ki, o yozluk, yobazlık, bağnazlık bir kesimde dipdiri, aynı şekilde hala ayakta duruyor.
Ama ne oldu?
Adeta bir “tabu” gibi görülen ve kamuoyunda bir türlü açık açık konuşulmayan bu konu konuşulmaya başladı artık.
Ki, bunda benim çok büyük payım var.
Çünkü, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde sırf “Alevi” diye ona oy vermeyecek bir seçmen kitlesi olduğunu uzun zaman önce gündeme getiren ve sık sık da yineleyen bendim.
Şimdi dönüp baktığımda diyorum ki; “Ne iyi yapmışım!”
Çünkü bu ülkenin bir sosyolojik gerçeği olmasına rağmen bu konuyu konuşmamak için sanki zımni bir yemin vardı.
Garip bir direnç gösteriliyordu.
Ve hiç kusura bakmasın bunu en başta da Sayın Kılıçdaroğlu yapıyordu.
Hemen her seçimde karşısına çıkarıldı Aleviliği.
Hem Başbakanlık hem Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde…
Meydanlarda özellikle “Aleviliğine” vurgu yapıldı.
Bunu duyan meydandakiler ne yaptı?
Bağıra çağıra yuhaladılar Kemal Bey'i.
Peki o ne yaptı?
Sustu!
Kimin, neyi ne amaçla hangi strateji ile yapmaya çalıştığının gayet farkında olmasına rağmen her defasında kendisine ve temsil ettiği tüm Alevilere yapılan bu ayıbı pas geçti!
Bir defasında bile; “Yahu hiç utanmıyor musunuz benim Aleviliğim üzerinden siyaset yapmaya!” demedi.
Niye biliyor musunuz?
Çünkü ona göre bu bir tuzaktı.
Alevi kimliğine vurgu yapılarak; "Alevifobik” bir kısım muhafazakar dindarla karşı karşıya getirilmek isteniyordu ve eğer o tuzağa düşerse de, bu yolla oy devşirmeye çalışanlara istediklerini vermiş olacaktı.
O nedenle de kimliği ile ilgili bu vurguları, sataşmaları hep duymazdan geldi
Oysa ki yanlıştı!
Geçen Konya'da yaptığı; “Kişinin yaşam tarzı, kişinin inancı ve kimliği sorgulanmaz! Ben kendi anne ve babamı seçme özgürlüğüne sahip miyim? Yok! O halde benim kimliğim neden siyasete konu oluyor?” açıklamasını yıllar önce yapmalıydı Sayın Kılıçdaroğlu.
Ama olsun…
Bu bile büyük gelişme.
Çok büyük hem de.
Çünkü onun açıklaması başka açıklamaları tetikledi ve olay bambaşka bir noktaya taşındı.
Ortak İYİ Parti'den Milletvekili Halil İbrahim Oral; "Aday olmasında benim için bir sakınca yok ama seçmen Alevi diye endişe edip, oy vermeyebilir" diyerek pandoranın kutusunu açtı.
Herkes kızdı, kızıyor ama ben kendisine teşekkür ediyorum.
Çünkü sağ olsun...
Eğer o milletvekili ağzından öyle bir ifade kaçırmamış olsa idi...
Kamuoyu, "tabu" sayılıp da konuşulmasın diye her daim halının altına süpürülmüş olan bu konuyu böyle açıklıkla ve samimiyetle daha uzun yıllar tartışmayacaktı.
Mesela, Sakarya gibi oldukça muhafazakar yurttaşların yaşadığı bir şehrin meydanında öylesi tarihi bir an asla yaşanmayacaktı!
Farkında veya değil bilmiyorum ama o gün inanılmaz bir açılıma imza attı Meral Akşener.
Kendi vekilinin ayıbı ile ilgili hem Kılıçdaroğlu’ndan hem tüm Alevi yurttaşlardan özür dilerken kullandığı dille, samimiyet ve içtenlikle sadece Alevilerin değil, Türkiye demokrasisine omuz vermiş tüm demokratların gönlüne taht kurdu.
Muhafazakar seçmenle dolu bir şehrin meydanında Alevilik ilk kez yuhalanmadı...
İlk kez aşağılanmadı...
Aksine Akşener'in özrüne destek olmak için çılgınlar gibi alkışlayarak destek oldu Sakaryalı kardeşlerimiz.
Bir Alevi olarak…
Ve dahası bir demokrat olarak beni çok duygulandırdı o anlar.
Ve konuyu ilk gündeme getiren ve bile/isteye kaşıyanlardan biri olarak da acayip mutlu oldum.
Neden?
Çünkü maalesef, “Alevifobi” bu ülkenin bir gerçeği.
Bu fobi; “Kaşımayalım, konuşmayalım, üzerinde durmayalım" denilerek aşılamaz!
Bu bir hastalık ve biz bu hastalığı bugün olduğu gibi üzerine giderek, konuşarak, yüzleşerek...
Tıpkı Akşener’in yaptığı gibi böyle bir bakış açısının insanlıkla, ahlakla, Anadolulukla alakası olmadığını, demokrasi açısından koca bir ayıp olduğunu tüm meydanlarda bas bas bağırarak, cümle aleme haykırarak yenebiliriz!