Eda Taşpınar meselesi...
Birkaç günlüğüne anneme kaçtım.
Hem yeni yılı birlikte karşılamak hem de özlem gidermek için.
Ve sırf onunla vakit geçirmek için de söz verip kalemi, klavyeyi bir kenara bıraktım.
Ama tabii ara ara da olsa gündeme gözüm kaydı.
Zor tuttum sözümü yememek için ama neredeyse Eda Taşpınar’ın sosyal medya hesabından paylaştığı şu rezil fotoğraf için bozuyordum.
Tek sebebi namıdiğer “İkoncan” olan Taşpınar’ın şuursuzluğu değildi tabii.
Ondan çok onun o şuursuzluğuna sahip çıkanlar beni delirtti.
Sanki kadın evinin bir kenarına yaptırdığı dekorunun önünde poz vermiş gibi; “Ne var canım bu fotoğrafta? Türkiye laik bir ülke! Kim nerede istiyorsa orada istediği fotoğrafı verir!" ya da "Camide nikah kıyılırken fotoğraf çekildiğinde, pasta kesilip, üflendiğinde ve boy boy fotoğraflar çekildiğinde mabede saygısızlık olmuyor da bu fotoğraf mı oluyor?” mealinde ipe sapa gelmez yorumlar…
Ya da; “Orası cami değil, mescid” şeklinde bir garip savunmalar!
Samimiyetle söylüyorum...
Yaşadığı toprağa, o toprağın binlerce yıldır sahip olduğu bir inancın ibadet mekanlarının manasının dahi ne anlama geldiğini bilmeyen insanlarla bir arada yaşıyor ve hatta bir kısmı ile tanışıyor, aynı ortamda nefes alıyor olmaktan utandım!
İnsan bu kadar mı köklerine, köklerinin değerlerine uzak olur?
Nasıl bir zavallılık bu!
Nasıl bir beyin fukaralığı!
Cami ya da mescidin özünde aynı anlamı, işlevi taşıdığının bilinmemesi nasıl bir cehalet!
İnanın kendi kendime hep şunu dedim bu yorumları görünce; “Ne yaptık da Allah bizi bu cahillerle bir arada yaşamaya mecbur kıldı acaba?”
Gerçekten de ne yaptık?
Kadının yaptığı tam bir rezillik!
Utanmazlık!
Ve bu utanmazlığa kim, neden sahip çıkıyor gerçekten anlaşılabilir değil.
Tabii ki savcılığın hakkında; "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan resen soruşturma başlatılmasını ben de gereksiz ve abartılı buldum.
Çünkü kusura bakmasın bu soruşturmayı açan savcı ama bence Eda Taşpınar’da; "Ben bu fotoğrafla halkı aşağılar, kışkırtır ve bir güzel provokasyona hizmet ederim" kurgusunu düşünecek, hesaplayacak bir beyin yok!
Dün Murat Bardakçı’nın Habertürk TV Ana Haber’de söylediği gibi; “Bu mesele adli değil tamamen tıbbi bir mesele! Psikiyatristlik bir mesele! Kadının acilen muayene olması gerekiyor!"
Bu arada; “İbadethane olduğunu bilmiyordum. Özür diliyorum” ifadesine de inanmıyorum.
O da külliyen yalan!
Bu ülkede doğmuş, yaşamış bir insan oranın ibadethane olduğunu nasıl bilmez?
Kapısında yazıyor kocaman harflerle mescid olduğu.
Ayrıca hadi o bilmiyor…
O fotoğrafı çekenler de mi bilmiyordu?
Tabii ki biliyorlardı ama onlarda aynı kafada olduğu için belli ki ikoncan'ı uyarma gereği duymamışlar.
O kadar ruhsuz ve kifayetsiz yaşadığı ülkenin, toprakların sahip olduğu değerlerden bihaber ve sosyal medyada değişik mekanlardan çekilmiş fotoğraflarla aykırı gözükme meraklısı bir kitle var ki bu ülkede...
Onlar için ha mescid ha hamam ha mağara hiç fark etmiyor.
Toplum ayağa kalkınca aydılar meseleye ve yaptığı ucuzluktan, aymazlıktan yırtması için de demek ki birileri ikoncan’a; “Bilmiyordum de de kurtul!” diye tavsiyede bulunmuş.
Özetle ben o fotoğrafın mescid olduğunun bile bile çekildiğini düşünüyorum ama nedeninin de iddia edildiği gibi dini, inancı, halkı falan aşağılamak için değil, tamamen kendini bilmezlikten kaynaklı olduğuna inanıyorum.
Bu arada şiddetle ve hiddetle Eda Taşpınar’a sahiplik eden ve hatta; "Eda Taşpınar Yalnız Değildir" etiketi açarak alkış tutan arkadaşlara da şunu söyleyeceğim…
Onun bu hadsizliğine şaşırmadım ama bunu sahiplenmenizi vallahi anlamadım!
Yahu aynı fotoğrafı gitse kilise ya da sinagog ya da bir havra da çektirmiş olsaydı sonuç farklı mı olurdu?
Vatikan ayağa kalkardı kardeşim.
Ki, Madonna'nın şarkılarını bir haç üstünde söylemesi üzerine neler olmuştu hatırlıyoruz.
Aforoz ettiler kadını.
Ki, haklıydılar.
Başka bir simge bulamayıp da Hristiyanlığın simgesi üzerinde şarkı söylemek neyin kafasıydı?
Sadece ibadethanelerde de değil…
Dini olarak mabed kabul edilen, dini manası, önemi, değeri olan hiç bir yerde böyle bir fotoğraf kabul görmez.
Hacı Bektaş Veli Türbesi’nde de olmaz, Mevlâna Dergâhı'nda da, Hristiyanların ilk mabedi olarak bilinen Hatay'daki St. Pierre Mağarası'nda da ya da bir Budist Tapınağı’nda da...
Ben de dindar değilim. Ben de dini ritüelleri yerine getiren biri değilim.
Ama hangi inanca ait olursa olsun ibadetlerin yapıldığı mekanlara onların değerleri uyarınca saygı duymanın insani bir sorumluluk, bilinç ve gelişmişlik olduğunu biliyorum…