6’lı Masa’da oturan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun masanın çıkaracağı Cumhurbaşkanı adayının kazanması durumunda yetki paylaşımına dair yaptığı açıklamalara dair görüşümü paylaştım sizlerle…
Tekrara düşmeyeceğim.
O nedenle o yazının linkini iliştiriyorum…
Ve devamında da şu hususa dikkat çekmek istiyorum…
Malumunuz…
Sayın Davutoğlu’nun açıklamalarına muhalefetin ana damarları olarak bilinen CHP ve İYİ Parti’ye yakın yazar/gazeteci/analist ve tabii sempatizanları tarafından aşırı bir reaksiyon gösterildi.
Hem Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’ni hem de masada oturan diğer partilerin oy oranlarını küçümseyen bu arkadaşların söylediklerinin meali: “Küçücük oy oranları ile ahkam kesmeleri kabul edilemez! Bu masada bu partiler gereksiz! Kaldırın atın!”
Çok enteresan bir çıkıştı tabii bu çıkış ama beni şahsen şaşırtmadı.
Çünkü bu müfrit muhaliflerin açıktan söylemeseler de zaten böyle düşündüklerini biliyorduk.
Davutoğlu’nun açıklamaları ile bu arkadaşlar “ifşa” oldular çok şükür.
Şükür diyorum çünkü böyle “kalpazanlık" olmaz!
Kamuoyu nezdinde 6’lı Masa’nın yarattığı sinerjiye ve dolayısıyla toplumsal mutabakata inandığınızı söyleyip türlü analizler kasacaksınız…
Hatta muhafazakar seçmen kafalansın diye bu seçmenin liderlerini yayınlarınıza alıp pohpohlayacaksınız…
Ama diğer yandan da… Yani perde arkasında da “Ufak tefek adamlar ama boş verin… Köprüyü geçene kadar ‘şey’ yapalım” diyeceksiniz…
Kimse kusura bakmasın ama çok alçakça!
Çok sahtekarca!
Ama tabii Davutoğlu’nun açıklamaları ile o “şey, mey” şaştı.
Döküldü o bütün müfrit muhalifler ve “Bir dakika kardeşim! Biz sizinle yayınlar yaptık, röportajlar yaptık ve size kendinizi ifade imkanı tanıdık ama bu sadece görüntüdeydi. İş sahici olunca yani 6’lı Masa’nın göstereceği aday kazanırsa ki bu büyük ihtimalle bizim istediğimiz aday olacak biz ne dersek o olacak! Siz kimsiniz?” mealine gelen tepkiler göstermeye başladılar.
Yani indi tüm maskeler…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Başkanı Davutoğlu’nun açıklamaları neticesinde yaşanan krizi düzeltmek için İsmail Küçükkaya’ya: “Altı partinin de bu iş birliğinde olağanüstü stratejik önemi var. Yüzde 1, yüzde 3,50 diye bakamayız. Çok değerli bu çabalar. İki ayrı kriterimiz var. Altı partinin lideri, siyasi partiler yasamıza göre her biri genel başkan olduğu için eşittir. Biz öyle bir ikili mekanizma kuracağız ki siyasi partiler kanununa göre altısı da sistemde olsun istiyoruz, başkan yardımcılığı olursa çok güzel olur. Demokratik sistem, temsili demokrasi, hangi partinin yüzde kaç oy aldığıyla da ilgilidir, ona göre şekillenir. Altı partinin lideri eşittir ve başkan yardımcısı olacaktır. Aynı zamanda seçimde hangi parti ne kadar oy alırsa, temsili demokrasinin ruhuna uygun olarak bakanlık kurulu dağılımında bunu esas alacağız. Bunları incelikli bir şekilde çalıştık” açıklamasını yaptı ama…
Müfrit muhalifler yine de tatmin olmadı.
Olamazlar da…
Çünkü uçuyor arkadaşlar…
Yazdıklarına, anlattıklarına, attıkları tweetlere gelen yorumlara bakıp 20 yıldır iktidar olan Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin iktidarını bitirdiklerine inanıyorlar.
Onlara göre; “Tamam masada oturuyor Davutoğlu, Babacan ya da Karamollaoğlu ama bu vakitten sonra kimsenin müdanasına ihtiyaç yok artık!”
Kopmuş durumdalar yani.
İş tamam.
“Bitti, gitti Erdoğan ve otoriter rejimi.”
Muhafazakarlar, AK Parti’ye oy verenler vesaire…
“Sal gitsin yaaa!” modundalar…
O nedenle naçizane tavsiyem Sayın Kılıçdaroğlu’na…
Tamamı CHP taraftarı olan bu müfrit muhaliflerin anlayabilmesi için daha açık, daha net ve daha steril açıklama yapması: “Arkadaşlar… Bir sesinizi kesin yahu! İktidar olacaksak 6’lı Masa’da bulunan tüm partilerin seslendiği seçmenin oyuna ihtiyacımız var ve inşallah Allah nasip eder de iktidar olursak elbette ki küçük, büyük oy oranına sahip demeyip her partiye eşit oranda yetki vereceğiz!” demesi lazımdır.
Yoksa bu masa, bu muhalif yazar/yorumcu/analist tuhaf tiplerin tepkileri ile devam etmez.
Daha doğrusu, “Edemez!”