Bir zamanlar İzmir'de
Değişimin önüne geçmek mümkün değil. Her zaman iyi yönde olmasa da her şey değişiyor. Kentler, insanlar, ilişkiler, aklınıza gelecek her şey. İzmir de eski İzmir değil artık.
Doğal olarak İzmirliler de değişti. Biz eskiler her ne kadar kendimizi eskinin güzel anılarıyla avutsak da yepyeni İzmirliler var artık.
Bir şeyi kaybetmeden onun değerini anlamak pek mümkün olmuyor. İşin kötüsü kaybedilen yerine konulamıyor. İzmir, eski mimari dokusu korunsa yalnız Akdeniz’in değil, dünyanın gözbebeği bir kent olabilecekken, günümüzde “prenses”likten hayli uzak. Kordon gibi bulunmaz bir nimetin çevresine yüksek apartmanlar dikip rant uğruna kenti soluksuz bırakanların ardılları bu gün kuş cennetini yok etmek istiyor diye şaşırıyoruz. Körfezi çaktırmadan adım adım dolduran, ekoloji, doğal hayat gibi unsurları hiçe sayanları sadece izliyoruz. Yaşı ellinin üzerinde olanlar da bol bol eski İzmir anılarını paylaşıp avunuyor.
Eski anıları paylaşmaya sözüm yok. Tümünü keyifle okuyorum. Sonra da üzülüyorum. Üzüntümün nedeni eski İzmir’le birlikte, eski İzmirlilerin de yok olup gitmesi. Böylece bu güzel kent kendisini farklı kılan özelliklerini daha büyük bir hızla yitiriyor sanki.
Aydın, hoşgörülü, sanatı ve eğlenmeyi seven, iyi yemekten anlayan, karşısındakine saygılı, hatırnaz, görgülü insanların sayısı hızla azalıyor. Artık kimse kimseyi düşünmüyor. Eskiden mahalleden bir cenaze çıksa bir hafta hiçbir komşu radyo açmazdı.
UYARILAR GELİYOR
Şimdi alt katta tebareke okunurken, üst kattakiler parti veriyor. Karnı burnunda hamile kadına otobüste kimse yer vermediği için 60 yaşındaki kadın kalkıp yer veriyor. Metroda kucağındaki çocuğu ile otursun diye yer verdiğiniz kadının yerine kulaklarında kulaklık gençin biri oturuyor ve çevreden gelen uyarıları duymazdan geliyor. Ve öyle zamanlar geliyor ki o kadar iyi insanın nereye gittiğini merak ediyorsunuz. Bu değişimi fark etmemiş olmanın üzüntüsünü yaşıyorsunuz.
Güvenli büyük taş evlerden kutu gibi apartmanlara geçişin medeniyet sanıldığı günlerde 40 yıl sonra komşuluk ilişkisi diye bir şey kalmayacak dense inanan olmazdı. İngiltere’de ölen pop yıldızının haberini olaydan yarım saat sonra öğrenip, alt kat komşusunun vefatını altı ay sonra duyan bir toplum olduk. Bu kuşkusuz sadece İzmir’in sorunu değil. Tüm dünyada insanlar hızla yalnızlaşıyor. Cep telefonlarına tabletlere gömülü yaşar hale geldik. Bu izolasyon sevgisizliği de beraberinde getiriyor. Birbirimizi düşünmez, sevmez olduk. Acılarımızı, mutluluklarımızı umursamıyoruz. En büyük acılarımız da sevinçlerimizde sosyal medyada yaşanıyor. Eski güzel günleri özlüyoruz. Eskisi gibi olur mu? Sanmam. Ama biraz düzelse diyorum.