Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bizler ülkemizde askeri darbeler dönemini kapatma sürecini yaşarken Orta Asya da neler olmaktadır? Yaklaşık 5 yıl önce Kırgızistan’da bir darbeyle yönetimi ele geçiren Bakiyev bugün yeniden bir darbeyle iktidarı kaybetmiş görünüyor.

        Sanırım bu sorunun cevabını Orta Asya’daki ülkelerin tarihsel-toplumsal formasyonlarıyla ve özellikle Sovyet tecrübesiyle irtibatlandırarak açıklamak daha doğru olacaktır. Öncelikle şu hususun unutulmaması lazımdır ki bahsettiğimiz olayın gerçekleştiği Kırgızistan’da en yaygın biçimde görünen bozkır göçebe geleneğine dayanan toplumsal ilişkiler düzeni tarihsel olarak bu ülkede siyaset kurumunun gelişmesini önleyen bir etki yaratmıştır. Göçebe hayvancılık ekonomisine dayanan toplumsal ilişkiler sistemi siyasi olarak klan-aşiret tipi örgütlenmenin ilerisinde bir siyaset anlayışı üretememiştir. Bu tür toplumsal yapıların en büyük siyasal başarısın kabile federasyonları olduğu bilinen bir husustur. Böyle bir siyasal örgütlenme biçiminin ise dayanıksız, sürekli olmayan bir devlet algısına sahip olması bu topraklarda ciddi bir sorun ola gelmiştir.

        “Ulusal Sorun”

        Sovyetler Birliği’nin kuruluş aşamasından itibaren Asya Türklerinin yaşadığı coğrafyayı etki altına alması çok zor olmamıştır. Bilhassa söz konusu dayanaksız siyasal yapıların bulunduğu göçebe toplulukların hüküm sürdüğü Kırgızistan, Kazakistan gibi ülkelerde Kızılordu’ya karşı uzun süre direnebilecek güçte bir askeri yapı mevcut olmadığı gibi, esas olarak Kızılordu’nun dayandığı politik ve ideolojik anlayışın karşısına konabilecek herhangi bir söylemde mevcut değildir. Sovyetler’in bu topraklara yayılarak oraları kendi bünyesine katması izahını Sovyet ideolojisi içerisinde geliştirilen terminolojide ortaya konmuştur.

        Sovyet sistemi daha önceleri ortaya atılan “milletlerin kaderini belirleme hakkı”nı kendi terminoljisine transfer edip meseleyi ‘ulusal sorun’ etrafında ortaya koymaya çalıştır. Bu anlayışa göre ulus ya da millet bir dili veya lehçeyi konuşan etnik topluluğa indirgenmiştir. Hatta öyle ki, Stalin’in bir broşüründe ‘bir dile sahip olan topluluğun ekonomik ilişkilerine dayanarak bir ulus olması’ndan bahsedilir ki burada ki ekonomik ilişkiler vurgusu dile dayanan topluluk anlayışına sadece sosyalist veche kazandırmak çabasından başka bir şey değildir.

        1960 ve 70li yıllarda Türkiye’de ‘millet’, ‘milliyetçilik’ tartışmaları yapılırken Sovyet siyasal çizgisini takip eden Türkiye’deki sol akımların sık sık bu “ulusal sorun” anlayışını Türkiye’de temsil etmeye çalıştıklarını hatırlayabiliriz. Artık bugün bir geçerliliği kalmamış olan bu tartışmanın üzerinde durmak ileri sürdükleri itibariyle önemsizdir, fakat geriye bıraktığı sorunları anlamak bakımından gerekli olabilir.

        Asyatik Bürokratik Oligarşiler

        Sovyet örgütlenmesinin Asya toplumlarında çeşitli aşamaları vardır. Bunlardan ilki, Sovyetler Birliği’nde kabilesel ilişkiler düzeyine bağlı çeşitli dilleri ya da lehçelerini konuşan toplulukları ‘Ulusal Sorun’ bağlamında onların geri toplumsal yapılarını veri kabul ederek siyasal bir hiyerarşi içerinde Sovyet sistemine yani birliğe katmalarıdır. İkinci aşama ise, bu geri toplumsal ilişkileri bir çeşit iş bölümüyle Sovyet ekonomisine katkı yapacak bir şekilde merkezi ekonominin aracı konumuna getiren bağımlılık ilişkilerini kurmaktır. Üçüncü aşama ise, bütün bu bağımlılık ilişkilerini sürdürecek yerli halktan devşirilmiş bürokratik kadroların oluşturulması.

        Devşirme sistemiyle kurulan bürokratik oligarşi SSCB’nin çöküşünden sonra bu ülkelerde tek iktidar alternatifi olarak kalmışlardır. Modernleşme dinamikleri gelişmedikçe, iktidar mücadelesi bunların yurtiçindeki geri toplumsal yapılar veya yurtdışındaki küresel aktörlerle kurdukları çeşitli ilişkilerinin sonucu olacaktır.

        Kırgızistan’da yaşanan olayları beş yıl öncesi ve sonrasını olduğu kadar ileride meydana gelebilecekleri de bu perspektiften düşündüğümüz zaman bu ülkelerin önünde daha katedilecek uzun bir yolun olduğu görünmektedir.

        vbilgin@haberturk.com

        Diğer Yazılar