Terör karşısında nasıl başarısız olunur?
Türkiye büyük bir saldırı karşısındadır. Cumhuriyet'in bütün başarılarına rağmen, çok ciddi bir sorunla, terör olayı ile karşı karşıya kalması, bu sorunu çözememesi veya en azından etkisiz bir düzeye indirememiş olması ciddi bir çelişki değil midir?
Soruyu şöyle de sorabiliriz: Türkiye terörle mücadelede neden kendi içinde tutarlılıkları olan politikaları, bir stratejiye dönüştüremez ve uygulayamaz? Bırakınız başka ülkelerin tecrübelerini, 25-30 yıllık terörle mücadele süresinde kendi tecrübelerini bile doğru dürüst değerlendiremez? Kısaca ülkeyi yönetenler, adeta nasıl başarısız olunur, sorusuna cevap teşkil edecek yanlış adımları atmakta neden ısrar ediyor?
Yanlış Sorulara Doğru Cevaplar
Ülkemizde yanlış sorulara doğru cevap verme alışkanlığı vardır. Bu ne kadar mümkündür?
Türkiye her şeyden önce üç meseleyi birbirine karıştırarak ele almaktan kurtulmalıdır. Bunlardan birisi terör, ikincisi etnik sorun, üçüncüsü ise bölgesel ekonomik ve toplumsal gelişme sorunlarıdır.
Sorunların tarihsel olarak iç içe girmiş olmaları bunların rasyonel ve bilimsel düzeyde ayrıştırılmasına engel olmamalıdır. Mesela, hiç kimse etnik sorunun çözümünden kalkarak terör sorunun çözümüne ulaşamaz. Yine sadece ekonomik ve toplumsal politikalarla terör sorunu çözülemez. Bu politikalar birbirlerinin yerine ikame edilecek nesneler değillerdir.
Bunlar ancak bir stratejik yaklaşım içinde bütünleştirilirlerse, anlamlı ve sorun çözücü olabilirler. Çünkü etnik sorunun çözüm süresi ile ekonomik ve toplumsal sorunların çözüm süreleri arasında önemli bir zaman aralığı söz konusudur. Özellikle terör ile bu sorunların çözümü arasında bir eşzamanlılık yaratmak zaten mümkün olan bir şey değildir.
O halde terör nasıl çözülemez sorusunun cevabı açıktır. Farklı nitelikte,farklı sürelerde çözülecek sorunları aynı şeylermiş gibi ele aldığınızda mesele birbirine karışarak çözülemez hale gelir.
Terörü sadece ülkenin iç sorunu olarak görmek eksik bir bakış açısıdır. Başlangıcından günümüze terör uluslararası politikanın bir aracı olarak var olmuştur. Türkiye ve Orta Doğu bölgesinde kendi amaçlarına göre politika yapan uluslararası güçler, ya terörü örgütleme ya da var olan örgütleri kendi politikalarının aracı haline dönüştürme konusunda geniş bir tecrübeye sahiptirler.
Bugün Türkiye'ye karşı sürdürülen bu kanlı saldırıları düzenleyen cinayet örgütü PKK'nın bölgede yerleşik bir unsur haline gelmesiyle Brüksel'den çeşitli başkentlere kadar uzayan ilişkileri bunun bir göstergesidir.
Terör Neyin Aracı?
Irak işgalinden bu tarafa bu "servisler ağı" içinde terör örgütü üzerindeki ağırlığın ABD-İsrail eksenine kaydığı görülmektedir.
O halde "terör nasıl çözülmez?"; sorusunun ikinci cevabı Türkiye'nin dış ilişkilerinde, bilhassa ABD ile olan ilişkilerinde yatmaktadır.
ABD'nin Irak'tan çekilme stratejisinin bir parçası olarak, bölgedeki kazanımlarını kalıcı hale getirmeyle ilgili taleplerine, bir "açılımla" cevap vermek ciddi bir yanlış olmuştur.
Kısaca Türkiye, geçen bir yıl içinde, açılımını kendi politika ve stratejisine dayandırarak uluslararası politikanın aracı olan terörü etkisiz kılma fırsatını kaçırmıştır.
Üçüncü bir sorun terörle mücadele tecrübesinden yararlanmakla ilgilidir. Eğer 25-30 yıllık mücadele tecrübesinden yeterince istifade edilmezse terörle mücadelede başarılı olunamaz.
Türkiye bir dönem terörü sıfır noktasına kadar geriletmiştir. Bu etkin mücadelenin arkasında terör karşısında yeni bir örgütlü mücadele gücü bulunmaktadır. "Özel tim" veya "özel güçler" şeklinde ortaya çıkan bu yapıya karşı önce 28 Şubatçılar tavır almış ve tasfiyelerine başlamış, ilginçtir AKP iktidarıyla tasfiye süreçleri tamamlanmıştır.
Mesele açıktır. Cinayet örgütüne karşı nizami düzende ki kuvvetlerle sonuç alınamaz.
Acımız arttıkça daha çok aklımıza ve kendimize döneceğiz. Bu mücadeleyi Türkiye kısa sürede başaracak bir ülkedir. Yeter ki yanlışları terk etmesini bilelim.
vbilgin@haberturk.com