Türkiye'nin Sanayileşmesi Ne Durumda?
Geçtiğimiz günlerde Türk sanayisinin yapısal görünümünüortaya koyan birinci 500 ve ikinci 500’le ilgili veriler açıklandı. Kamuya ve özel sektöre ait Türk sanayisinin en büyük 1000 kuruluşunu kapsayan bu çalışmalar, her yılİstanbul Sanayi Odasıtarafından büyük bir titizlikle gerçekleştirilerek kamuoyuyla paylaşılmaktadır.
Ülkemizde hangi sorunu tartışırsak tartışalım, hangi konuyu ele alıp analize etmeye çalışırsak çalışalım, ülkenin sanayileşmesi sağlanmadan, orada meydana gelen sorunlar çözülmeden mesafe kat etmek çok zordur.
Sanayi çağıüçüncü yüzyılına doğru ilerlemektedir. Bu süre içerisinde biz ne yaptık, neleri başardık, neleri neden başaramadık? Yaşadıklarımızın bugün bir muhasebesini yapmadan içinde yaşadığımız sorunları anlamanın da, çözmenin de mümkün olmayacağını görmek zorundayız.
Sanayi Ötesi Çağ
Sanayi devrimini gerçekleştirerek, sanayi toplumu olmayıbaşarmanın ne demek olduğunu anlamak, biz Türkler açısından çok anlamlıdır. Unutmayalım ki, sanayi çağının yükselişini fark edememişbu coğrafya, bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödemiş, sadece bir imparatorluk kaybetmekle kalmamış, geçtiğimiz yüzyılın başında bin yıla yakındır üstünde yaşanılan bu topraklarıdahi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.
Bugün Türkiye hâlâ sanayileşme sorununu çözememişken, dünyada ‘sanayi ötesi’ çağın başladığına dair tartışmalar yapılmaktadır. Bu tartışmalarda yer alanlardan birçoğunun ifade ettiği gibi, sanayi öyle bir üretim imkânıdır ki, onun kuruluşve örgütlenme yapısına, onun teknolojisine sahip olmadan, ekonomik süreçlerine katılmadan ‘sanayi ötesi’çağa atlamak diye bir şey mümkün değildir. Kısaca sanayileşmeyi başararak o süreci tamamlayarak onun verdiği dinamizm ve imkânlarla sanayi ötesine ancak yürünebilir.
Bütün bunlarısöylerken geldiğimiz aşamada 21. yüzyılın başında Türk sanayisinin ulaştığı seviyenin asla küçümsenemeyecek bir yere doğru ilerlediğini tespit etmek gerekir. 1920’lerden 2010’lara kadar sanayileşme sürecinde yaşanılan birçok soruna rağmen, günümüzde artıkönemli bir aşamaya ulaşılmıştır. Bu aşama benim ‘sanayi toplumu eşiği’ dediğim bir aşamaya tekabül etmektedir. Bir başka ifadeyle Türkiye tarımsal toplum yapısının kabuğunu kırmış, onun dışına çıkmıştır.
Göstergelerin Dili
Nereden mi belli? Eşiğin geçildiğine dair birçok gösterge vardır:
Birincisi; Türkiye’nin kentlilik düzeyidir. Türkiye toplumsal olarak hızla kent-egemen bir toplum olmaya doğru değişmektedir. 1970’li ve 80’li yıllarda hızlanan kentleşme oranındaki artış 90’lardan sonra yavaşlamaya başlasa da devam etmektedir. Yavaşlamıştır, çünküartık köyler ve tarımsal nüfus ülke bütününde demografik ağırlığını kaybetmiştir. 2000’li yıllara Türkiye 100.000 üzerinde nüfusa sahip şehirlerde yaşayanların oranıtoplam ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturmaktadır.
İkinci önemli gösterge; tarım ve endüstri kesimleri arasındaki büyüme mukayese edildiği zaman ortaya çıkan muazzam farktır. 1923’le 2008 arasında ISO verilerine göre, tarım sektörü 11 kat, hizmet sektörü 72 kat büyürken, endüstriyel sektör 196 kat büyümeyi gerçekleştirmiştir. Bugün Türk sanayisi başta ABD olmak üzere dünyanın her tarafına ihracat yapacak bir üretim gücüne sahip olmuştur. Bu üretim gücü Türk ekonomisi içerisinde endüstri sektörünü başat konuma getirmiştir.
1920’lerde sanayiyi bilmeyen, ‘bu üretim şeklini nasıl kurarız’diye düşünen bir ülkenin ‘devlet kapitalizmi’şeklinde başlattığıgirişimlerin, ‘ithal ikamesi’modelinde elde ettiği kazanımların son yıllarda yöneldiği ihracata dayalısanayileşme stratejisiyle gediği yer önemlidir.
Bugün bu süreçiyi yönetilebilirse K. Polany’nin dediği gibi ‘Büyük Dönüşüm’ü başarmak çok mümkün hale gelmiştir.
Günümüzde sanayileşmenin sorunlarınelerdir? Bu sorunlarıaşmak için neler yapılabilir? Sanayinin yapısınıanaliz ederek bunlarınüzerinde durmak gerekir.