Türkiye'nin Toplumsal Dönüşümünde Sanayinin Rolü
Türkiye’nin yaşadığı toplumsal yapıdeğişmelerinin her geçen gün hızlandığını ortaya koyan birçok gösterge vardır. Bunlardan bir kısmısayısal olarak ifade edilebilir büyüklükler iken diğer bir kısmının sayılara sığmayan, daha derinde gerçekleşen niteliksel özellikler taşıdığı görülmektedir.
Sosyal bilimciler arasında üzerinde çokca durulduğu gibi, niteliksel değişmeler başladığında, sayısal verilerin değişmesi hızlanır; yani bir toplumda dünya görüşü, zihniyet dünyası, eşyayıveya maddi dünyayı algılama biçimi değiştiği zaman, insanın tabiat karşısındaki ‘vaziyet alışı’ yeni bir hüviyet kazanmaktadır.
Tarımsal Toplumun Dünyası
Dünyanın en zor olaylarından birisi tarımsal toplumun ‘zihniyet dünyası’nın harekete geçirilmesidir. Ekonomist Rostow gelişme teorisinde bu aşamayıyani ‘harekete geçme’aşamasınıçok önemser ve burada ‘milliyetçilik’ fikrinin büyük bir rolüolduğunu vurgular. Milliyetçilik bu safhadaki toplumların yeni bir hamle yapmasının motivasyonu olur ve milli varlığı, milli devleti kuvvetlendirmek amacıyla çalışmayı, tasarrufu ve üretim gücünüartırmayıyüceltir.
Tarımsal toplumun zihniyet dünyasıbüyükölçüde köylülüğün tasavvurlarıyla şekillenen içine kapalıtoplum yapısının psikoloji tarafından belirlenen küçük bir dünyasıdır. Bunun kırılmasında milliyetçi aydınların, önderlerin ve milli bir pazar yaratmayıhedefleyen ‘milli burjuvazinin’önemli bir rolübulunmaktadır.
Bugün Türk toplumunu değişiminde yukarıda vurguladığımız‘harekete geçiş’ aşaması oldukça gerilerde kalmıştır diyebiliriz. Öyle ki İSO’nun her yıl gerçekleştirdiği birinci 500 ve ikinci 500 sanayi kuruluşu araştırmasıortaya koymaktadır ki Türk sanayinin sahip olduğu dinamizm sayesinde Türkiye ekonomisi dünyanın yaşadığıson büyük ekonomik krizde, bütün zorluklara rağmen Türkiye’yi en erken toparlanan ekonomiler arasına sokmuştur. Türk sanayinin bu başarısıhiçbir şekilde küçümsenemeyeceği gibi, ülkemize bölgesel olarak kazandırdığıavantajın yanında küresel sorunlar karşısında nasıl bir avantaj sağladığınıda ortaya koymaktadır.
Küçük Güzeldir
Büyük sanayi kuruluşlarının yol açtığısorunlar ve bunlar içerisinde özellikle çevre sorunlarına dikkat çekmek isteyenler ve bunlar karşısında duyarlı yaklaşımlara sahip olanlar 1970’li yıllardan itibaren adeta bir sloganısıkça telaffuz etmişlerdir. ‘Küçük güzeldir’ Schumacher’in bu isimde yayınladığıkitap, kapitalist üretim tarzının ekonomik büyüklükleri arttırdıkça, dünyayınasıl tükettiğini ve yerine konulamayacak varlıkların, değerlerin nasıl büyüme ideolojisine kurban edildiğini tartışmaktadır.İSO’nun yayınladığı söz konusu raporlar Türk ekonomisinin büyüklerinin ve küçüklerinin performansını ortaya koymaktadır. Buna göre Türk sanayi üretimi 2008 ve 2009 yıllarında çok büyük bir sorunla karşılaşmış 2009’un ekim ayından itibaren ise bir iyileşme yaşamaya başlamıştır. Krizden çıkış süreciyle birlikte toparlanma görülse de büyük endüstriyel kuruluşların, ağır endüstrinin ve dışa bağımlılığı yüksek üretim yapılarının krize diğerlerine göre çok daha fazla maruz kaldığı ifade edilmektedir.
Krize rağmen sanayide bilhassa ikinci 500 grubunda yer alan endüstrilerde ciddi bir karlılık oranı dikkat çekmektedir. Bunda kredi maliyetlerinin düşmesinin, ham madde fiyatlarının talep daralmasından dolayıgerilemesinin payı bulunmakla beraber, işçilik maliyetlerindeki düşüş ve verimlilik artışının daha etkili olduğu görülmektedir.
Kısaca ifade etmek gerekirse Türkiye’nin dönüşümü, harekete geçen endüstriyel dinamiklere sirayet etmiştir. Ülkemizin küçük ve orta endüstrileri sahip oldukları avantajları, esneklik imkanlarınıkullanarak üretim sürecinde daha etkili bir konuma sahip olmuşlardır. Bir anlamda değişim rolüartık küçük ve orta endüstrilere kaymıştır. Bu endüstrilerinin aynızamanda geri kalmış Anadolu’nun her bölgesine yayılma eğilimi gösterdiği düşünüldüğünde ‘Türkiye harekete geçiyor’ ibaresi o zaman anlamınıbulacaktır.