Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dış politikada telaşlı karar akıbetleri, kolayca sükunet bulmaz. Hatta can sıkacak yeni karar ihtimalleri yaratır.

        Bu telaşı da atlattık” dediğimiz, teselli aşamasında ve hiç ummadığımız anda, yeni bir çözüm imkânı beklerken, tam tersine bir ilave hareket tehlikesiyle karşılaşabiliriz.

        Rusya ile yaşadığımız ilk hareket krizinin, bütün olumsuzluk sonuçları kendini gösterirken, taraflar itidal yerine, iç kamuoyunu tatmine yönelik bir tür kahramanlık sergilemelerine başladılar. Durumun ciddiyeti her aşamada artıyordu.

        Öyle ki bu çatışmalı gelişmeler içeriğinde, olayların yorum ve değerlendirmelerini, hariciyenin tecrübeli sözcülerinin yapacağı yerde, açıklamaları bizzat devlet başkanları olarak Tayyip Bey’le, Putin’in yapması, kısa elden sağlanacak sükuneti giderek artan sertlikte bir kavgaya dönüştürmüştü.

        ***

        Sonra bütün dış politika olaylarında görülen yumuşama örnekleri yaşadık. Artık olayın tartışması, Putin ile Tayyip Bey’in doğrudan açıklamalarından sıyrılarak, dışişleri sözcülerinin temkinli ifadelerine ve tecrübeli bekleyişlerine dönüşmüştü.

        Hatta çatışmanın olumsuz tesirini çabucak olumlu yönlere çevirdik. Makul ifadeli yazışmalar ve konuşmalar ile gelişmeleri özetlemeye başladık.

        Bu bir teselli zemini idi...

        ***

        Taraflar bir teyakkuz ortamında, anlaşma ihtimallerini geliştiriyor derken, yeni bir Rus uçağının sınır ihlaliyle ile karşılaştık.

        Böyle bir tehlikeli hareketin akabinde, benzer olayın tekerrürünü tesadüfle veya ihmalle izah etmek, kimsenin iyi niyet tarifine sığınma konumu getirmez.

        Nitekim getirmedi.

        Sadece bu kez, sınırları ikinci kez ihlal edilen ülke olarak Türkiye, daha munis bir lisanla ve daha temkinli yorumlarla, olayın değerlendirilmesine yöneldi.

        Bu üslup, aklın önemini kavramadaki isabetti...

        Hem üslupta, hem mahiyette bu yumuşamaya rağmen, bu tacizin mahiyeti yine de bir dış politika ihlali olarak yorumlandı ve kınandı.

        Eğer bu uygulamayı ayıplarken ve dış politika disiplinleri içinde değerlendirirken, Türkiye adına açıklamayı, Tayyip Bey’in yapmasını isabetli bulduğumu belirtmek istiyorum.

        Eğer açıklamayı, Tayyip Bey’in dışında, bir karar otoritesi yapmış olsaydı, Rusya bu ikinci müdahalesiyle, hem haksız eylemin olumsuz tesirini hafifletmiş olacak, hem de Türkiye’nin bu ikinci eylemi hazmettiği izlenimi yaratılmış olacaktı.

        ***

        Bu ihlal, uluslar arası saptamalar olarak dünya kamuoyunun bilgisine sunuldu. Amerikan Savunma Bakanlığı Sözcüsü, Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, dün bir Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlal ettiğini doğruladı.

        Net bir ifadeyle durumu tanımladı: “Rusya, bölgede istikrarsızlığı artıracak eylemlerine son vermelidir” dedi.

        ABD, NATO ile birlikte, Türkiye ile dayanışma halinde olmaya devam edecektir” ifadesini kullanan Pentagon sözcüsü, Rusya’yı Türk hava sahasına saygı göstermeye ve bölgede istikrarsızlığı artıracak eylemlerine son vermeye davet etti.

        Ayrıca tansiyonun düşürülmesi için gerekli tedbirleri almak amacıyla, iki ülkenin birbiriyle konuşmasının da önemli olduğunu kaydetti.

        ***

        Dış İşleri Bakanlığı’mızdan yapılan açıklamada, Rusya Federasyonu Hava Kuvvetlerine ait bir adet SU-34 uçağının Türk hava sahasını ihlal ettiği dünya kamuoyuna duyuruldu.

        Bakanlık, ihlali gerçekleştiren Rus uçağının İngilizce ve Rusça olarak çeşitli kereler ikaz edildiğini belirtti.

        Cumhurbaşkanı, Şili’ye hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Rusya, bu ihlallerine devam etmesi halinde sonuçlarına katlanmak mecburiyetinde kalacaktır” uyarısında bulundu.

        Mahiyet belliyken manada tekrarın sırası mı diye düşünmek gerekmez mi?

        Sanki kavga çıkarır gibiyiz...

        Diğer Yazılar