Habertürk
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Hızlı ve büyük problemlerle yaşlanıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre yaşlanma insanın yaşam süresi boyunca fiziksel, zihinsel ve sosyal işlevlerinde meydana gelen sürekli ve değişken değişimler demek. Bu tanım çerçevesinde, yaşlılığın sadece belirli yaştan itibaren ortaya çıkan bir durum olarak değerlendirilmemesi gerekiyor. Yaşlılık aynı zamanda bireyin yaşam kalitesini ve işlevselliğini koruma çabalarıyla da şekillenen çok boyutlu bir süreç. Bu süreç hem biyolojik hem de sosyal unsurları içeriyor.

MUTLU YAŞLILIK BEKLENTİSİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Biyolojik yaşlanma, vücudumuzda 50 yaş civarında hissetmeye başladığımız doğal değişiklikler anlamına geliyor. Bu süreçte; görme problemleri, eklem rahatsızlıkları, güç kaybı, hafıza problemleri ve kronik hastalıkların artışı kaçınılmaz hale geliyor. Bu sorunlar, kişinin günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmeyi zorlaştırıyor, bağımlılığını artırıyor ve yaşam kalitesinde belirgin düşüşlere yol açıyor. Sosyal yaşlanma ise emeklilik, aile ve hayattan beklenti gibi unsurlar etrafında şekilleniyor. İdealize edilen bu dönem, çoğu zaman yalnızlık, endişe, pişmanlık ve terk edilmişlik gibi olumsuz duygularla gölgeleniyor. Bu noktada toplumda yaygın olan “mutlu yaşlılık” beklentisi, pratikte karşılaşılan fiziksel ve duygusal zorluklar nedeniyle ulaşılması güç bir ideal halini alıyor.

TÜRKİYE’DE 10 KİŞİDEN BİRİ YAŞLI

Bu bilgilerle buluşmamızı sağlayan Evde Sağlık ve Bakım Merkezi Mesul Müdürü Dr. Tayyar Vardar; “Yaşlılık; birikmiş tecrübeler, aile ve dostlarla paylaşılan güzel anılar ve kendimize ayırdığımız zaman dilimleri anlamına gelir. Her ne kadar bazı zorluklar yaşansa da, bu dönem, hayatın en keyifli ve anlamlı yanlarını da beraberinde getirir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024 yıl sonu itibarıyla ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde10.6’sı, yani 9 milyon 112 bin civarında birey 65 yaş ve üzerinde bulunuyor. Bu oran, her 10 kişiden birinin yaşlılık döneminde olduğunu gösterirken, demografik yapımızın öngörülen değişiminin gelecekte çok daha çarpıcı olacağına işaret ediyor. Tahminler 2080 yılında Türkiye’de yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payının yüzde 33.4’e ulaşacağı, yani her üç kişiden birinin 65 yaş ve üzerinde olacağı yönünde. Dünya genelinde 2024 yılı itibarı ile nüfusun yüzde10.2’sinin 65 yaş ve üzeri olduğu gerçeği ülkemizin hızla yaşlandığının göstergesi” diyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ