Raul Castro aslında önümüzdeki ay koltuğuna veda edecekti. Ancak Karayip kıyılarını vuran kasırgadan dolayı birkaç ay daha erteledi. Şimdi Nisan ayında devlet başkanlığını bırakması (ama Komünist Parti liderliğini koruması) bekleniyor. Yerine sürpriz bir isim de gelebilir, halihazırdaki başkan yardımcısı da. Ama Trump yüzünden belki de bırakmayacak.
Castro kardeşlerin görevde olması Amerika’nın Küba’ya uyguladığı ambargo şartlarından biriydi. Fidel’in ölümü ve Raul’un vedasından sonra Amerikan kongresi ambargoyu esnetir mi? Obama uzun yıllardan sonra ilk kez Küba’yla diplomatik ilişkileri geliştirdi. Trump ise yeniden Küba’ya karşı yeniden sertleşti.
Trump’ın katı Küba tutumu şaşırtıcı değil. Başkanlığın yolunu açan Florida eyaletinde devrim düşmanı göçmen Kübalılar kritik bir oy deposu. Obama’ya epey tepkililerdi, bu yüzden de son seçimde Trump’ı desteklediler. Adadan kaçan Kübalılar (ki içlerinde Fidel Castro’nun kızı da var) komünizmin yıkılmasını istiyor. Akrabalarının fakirlik ve sefalet içinde yaşadığını görüyorlar. Dahası, birçoğu malını mülkünü bırakarak kaçtı Küba’dan.
Raul Castro gidince devrim bitecek mi? Bu rejim bir gün tıpkı Berlin Duvarı’nın yıkılması gibi çökecek, bu kaçınılmaz. Dahası artık İnternet var, kısıtlı da olsa Küba halkı da dünyaya bağlanıyor. Rejim artık kimin ne haber alabileceğini kontrol edemiyor. Başka ülkelerde daha güzel hayatlar olduğunu görüyor genç kuşak Kübalılar.
Fidel Castro bile katı kurallarını esnetmek zorunda kalmıştı. 90’larda izin verilen özel işletmeler bunun ilk örneği. Dahası, bütün dünyanın tam aksi bir rejim sonsuza kadar sürdürülebilir de değil. Küba sistemin devamı için sürekli halkı denetlemek ve gözetim altında tutmak zorunda. Bunun sonucu da halihazırdaki polis devleti. İdeal bir model mi bu?
Halkın istediği kitaplara, filmlere, şarkılara dolambaçlı yollardan değil de doğrudan ulaşmasında ne sakınca var? Kübalı gençler de Play Station oynamak istiyor, ama karaborsada en yüksek fiyatı ödemek zorunda kalıyorlar. Devletin bastığı propaganda yayınları dışında tek bir İngilizce kitap bulamadım mesela. ABD’de indirimde 20 dolara satılan Bershka marka bir kot pantolon Havana karaborsasında 60 dolara alıcı buluyor. Birileri bu halk üzerinden zengin oluyorsa adaletli bir sistemden söz edilemez.
Sağlık ve eğitim hizmetleri iyi; eğitimli, okuma yazma oranı yüksek bir halk var Küba’da. Değişim illaki vahşi bir kapitalizmin, bir oligopolün ülkeye egemen olmasını gerektirmiyor. İskandinav ülkeleri Küba’nın da örnek alabileceği bir model. Ama tabii bu güzel ülkenin yalnız insanlarının başında iki bela var: Halkın kendi kaderini tayin etmesien izin vermeyen ABD ve Rusya.