Demokrasi için utanç: 27 Mayıs darbesi
60 yıl önce bugün demokrasinin rafa kalktığı 27 Mayıs darbesi ile Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi. Darbeler tarihinde kritik bir kilometre taşı olan 27 Mayıs'ı Habertürk yazarları Sevilay Yılman, Nagehan Alçı, Nihal Bengisu Karaca, Mehmet Akif Ersoy ve Kübra Par dünü ve bugünüyle yazdı...
Habertürk yazarlarının 27 Mayıs'ın yıl dönümüne ilişkin yazıları:
SEVİLAY YILMAN
Hiçbir şey haydutluk, cuntacılık, cinayete gerekçe oluşturamaz!
Bugün tam 60 yıl önce akşam saatlerinde dönemin Başbakan’ı Adnan Menderes, Eskişehir’deydi.
O kadar olacaklardan habersizdi ki…
Kentteki iş adamları ile düzenlenecek sıradan bir toplantı için işini gücünü bırakıp Ankara’dan kalkıp gelmişti…
Toplantısını yaptı ve hatta akşam yemeğine katıldı, sonra da dinlenmek üzere odasına çekildi.
Çok geçmeden uyandırıldı Başbakan ve kendisine memlekette darbe olduğu aktarıldı.
Sonra ise hem onun hem de tüm ülke için kabus dolu o günler başladı.
Ve 27 Mayıs 1960’da saat tam 04.36’da TSK içerisindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk askeri darbesini gerçekleştirdi.
NAGEHAN ALÇI
İçimizde yaşayan 27 Mayıs ruhu
Daha önce yazılarımda sık sık “Türkiye tarihinde bu topluma yapılmış en büyük Kötülük” diye andığım 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin bugün 60. yıldönümü.
Peki neden Türkiye toplumuna yapılmış en büyük kötülüktür 27 Mayıs?
Çünkü 60 sene önce bugün başlayan 27 Mayıs'ın o komitacı ve çeteci rövanşizminde takılıp kaldık. Bugün hala oradan çıkabilmiş değiliz.
60 senedir aslında 27 Mayıs rejiminin içinde yaşamaya maalesef devam ediyoruz.
Tam kurtulduk sanıyoruz. Sonra bir bakıyoruz o ihtilalci ve komitacı ruh başka
formlarda tekrar tekrar hortluyor.
Kısacası 27 Mayıs 1960 girdabından 60 senedir kurtulamıyoruz.
Devamı için tıklayınız...NİHAL BENGİSU KARACA
60 yıllık leke
Başbakan Adnan Menderes ile bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 60 yıl geçti.
Altmış yıl önce bugün, cuntanın peşine taktığı ordu, siyasetçilerden, basından da destek alarak; seçilmiş meşru bir hükümete karşı demokrasiyi katletme pahasına bir darbe gerçekleştirdiler.
Darbeciler ve yandaşları milli iradeyi yok sayarak yaptıkları 27 Mayıs askeri darbesini bir 'devrim' olarak adlandırdılar sonra.
Sonu başkaban ve iki bakan asmakla biten, demokrasiye kara bir leke olan 27 Mayıs darbesini bayram ilan ettiler. Darbe yapılan günün tarihi, 3 yıl sonra 1963’te, İsmet İnönü hükümeti tarafından 'Hürriyet ve Anayasa Bayramı' adıyla resmi bayram olarak ‘taltif’ edildi.
Bu yüzden yıllarca ‘darbe’ mi, ‘devrim’ mi tartışması yaptı bazıları.
O bazılarının bir kısmı bugün hala aramızda. Onları “12 Eylül darbedir, ama 27 Mayıs, eh, pek öyle değil” yollu ima ve dudak bükmelerinden tanıyoruz.
Devamı için tıklayınız...MEHMET AKİF ERSOY
60 yıl sonra 27 Mayıs darbesi
Malum, 27 Mayıs’ın yıl dönümü bugün.
Her ülke siyasetinde iz bırakan, belli başlı dönüm noktaları oluyor. O dönüm noktalarının ülkeye hayır mı şer mi getirdiğini anlamak için ise sonrasında vuku bulan gelişmelere bakmak gerekiyor.
27 Mayıs rezaletinin üzerinden tam 60 yıl geçmiş. Vakit tamam diye düşünüp, bu motivasyonla ortaya çıkan yeni belgelere bakıyordum. O gecenin ertesi günü atılan bazı manşetlere gözüm takıldı.
“Ordu Vazife Başında”, “Meclis Fesh Edildi”, “İdare Orduda” gibi başlıklar… Darbeyi yapanlara methiyeler düzen yazılar…
Derken Murat Bardakçı’nın Habertürk’teki yazısını okudum. 27 Mayıs’ı önceden haber veren bir ihbar mektubunun belgesini gün yüzüne çıkartmıştı Bardakçı. O mektupta da “Darbe kansız olacak; sadece Bayar, Menderes ve üç kişi daha öldürülecek, o kadar” yazıyordu. Kan dondurucu...
KÜBRA PAR
Çav Bella ve 27 Mayıs'ın darbe hutbeleri
Bugün 27 Mayıs 1960 Darbesi’nin 60. yıl dönümü.
Amasız fakatsız, öncesinde yaşanan siyasi gelişmeleri kılıf yapmadan darbeleri bir kez daha lanetlemek için bir fırsat.
O parti bu parti, sağ, sol ayrımı yapmadan, seçilmiş Başbakan’ını idam eden, siyasetçileri zindanlara kapatan yahut partileri kapatan zihniyete bir kez daha “yazıklar olsun” demek için bir fırsat.
Demokrasinin ve millet oyuyla seçilen yönetimin ancak ve ancak halkın meşru ve adil seçimlerle değişebileceğini haykırmamız için fırsat.
Ve tabii darbenin halka benimsetilebilmesi için nasıl saçma sapan yollara başvurulduğunu hatırlamamız için de bir fırsat.
İzmir'deki bazı camilerde Çav Bella çalmasını tartışıyoruz günlerdir. Diyoruz ki “Camiler siyasete alet edilmesin, provokasyon yapılmasın, minarelerden ezan ve sala dışında hiçbir ses duyulmasın…”
27 Mayıs darbesinin acı hatıralarını anarken unutmayalım ki darbeci generaller de camileri emellerine alet etmişlerdi.
Çav Bella ve 27 Mayıs'ın darbe hutbeleri