Emre Belözoğlu: Fenerbahçe'nin sadece kaptanıyım
Fenerbahçe kaptanı Emre Belözoğlu, beIN Sports'a özel açıklamalarda bulundu. Belözoğlu, "Fenerbahçe'de hocalıkla alakalı, bu süreçle alakalı bir düşüncem olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Ben, bu takımın sadece ve sadece futbolcusu ve kaptanıyım" ifadelerini kullandı
"SEZONA İYİ GİRİŞ YAPTIK"
Başkanımız ve Ersun hocamızın desteğiyle sezona iyi bir giriş yaptık. Sezonun ilk yarısını da bence çok iyi bir yerde bitirdik. Sahanın içinde her ne kadar elimizden geldiğince performansımızı artırmaya çalışsak da eleştirilebilir bazı oyunlarımız da oldu, bunu da kabul etmemiz gerekiyor.
Oyuncu grubu olarak ne yazık ki futbolun dışına çıkmamız gereken süreçleri yaşadık. Bir futbolcu olarak ben, cümlelerimi olabildiğince doğru seçmeye çalışıyorum. Oyuncu grubu olarak Fenerbahçe’nin bu düzende yalnızlaştırıldığını hissetmeye başladığımız andan itibaren oyuncu grubu daha reaksiyonel olabilirdi, belki bunu başaramadık.
KAYBEDİLEN 6 MAÇ...
Kaybettiğimiz bu 6 maçlık serüvende hemen hemen her maçta skora etki edecek hatalarla karşılaştık. Bunu da ne yazık ki söylemek zorunda hissediyorum. Profesyonel bir futbolcu olarak, iyi veya kötü sonuç aldığımızda şapkamızı önümüze koymamız gerektiğini düşünüyorum.
Ne yazık ki son 6 hafta içinde istemediğimiz neticelere götürecek hakem hataları da belirleyici oldu. Bazen istediğimiz oyunu oynayamadığımızda da, neticeye etki eden hatalar olduğunda bile konuşmadık çünkü saha içindeki oyunumuzdan memnun değildik, bunları da söylememiz gerekiyor.
Gelinen noktada, övülecek oyunlarımız kadar eleştirilecek oyunlarımız da oldu fakat son düzlükte kendi üstümüze hataları almakla beraber karşımızda oluşan bu düzene de karşı koymakta reaksiyonel davranamadık.
Matematiksel olarak şampiyonluk devam etse de gerçekçi olmak gerekiyor. Başarısız bir süreç yaşadık ve sonuçta hocamız ayrıldı. Hocamız ayrılırken inanıyorum bütün oyuncu grubumuz da kendi üstüne düşen sorumluluğu aldı. Bir takımda başarısızlık olduğunda herkes kendi üzerine düşeni almalı.
HEDEF TÜRKİYE KUPASI
Her birey kadar en az bizler de hatalıyız burda. Bunu da göz ardı etmememiz gerekiyor. Matematiksel olarak şampiyonluk devam etse de fark açılmış ve şu anki sıralamada önümüzde 6 takım var. Böyle bakarsak, şampiyonluktan ziyade Türkiye Kupası’na yönelmek ve olabildiğince ilk 2-3’ü zorlamak gerçekçi hedefler gibi duruyor.
İnşallah Türkiye Kupası’nı da aldığımız takdirde, 1 sene sonra da inşallah Fenerbahçe’ye Süper Kupa oynama fırsatını oluşturacak bir hedef belirlememiz daha gerçekçi olacak gibi.
EN ÇOK ALİ KOÇ HAK EDİYOR
Başkanımızın hemen hemen her oyuncuyla ilişkileri samimice ilerliyor. Başkanımız çok zor bir süreçte bu görevi devraldı. Ekonomik anlamda Fenerbahçe’nin yaşamış olduğu gerçekleri hemen hemen herkes biliyor. Başkanımız bu görevi devraldı, Fenerbahçe sevdalısı. Ali Koç, Fenerbahçe’nin güzel günlerini görmeyi herkesten çok daha fazla hak ediyor diye düşünüyorum. Benim gözümde sokakta yürüdüğünüzde Ali Koç dediğinizde herkesin adına Fenerbahçe gelir.
Her Fenerbahçeli gibi Ali Koç da; kupaların geldiği, beraber mutlu günlerin yaşandığı bir süreci hayal ediyor ve istiyor, samimi söylüyorum, bunu en çok da kendisi hak ediyor.
TEKNİK DİREKTÖRLÜK SORUSUNA CEVAP
Benim hocalıkla alakalı şu an bir planımın olmadığını, Fenerbahçe’de hocalıkla alakalı, bu süreçle alakalı bir düşüncem olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Ben, bu takımın sadece ve sadece futbolcusu ve kaptanıyım. Doğru zamanda konuşmayı tercih ediyoruz ama yönetimimiz benle alakalı hangi kararı verirse versin, ben elimden geleni yapmaya çalışacağım.
Olayın bir de geçmiş kısmı var. Ben, hiçbir zaman geçmişte tek başıma futbolcu olarak hareket etmedim saha içinde. 24-25 yaşından beri hemen hemen oynadığım her takımda kaptanlık yaptım. Elimden geldiğince hocalarımıza, teknik ekibe, kendi bilgim ve inandığım doğrular ölçüsünde destek olmaya çalıştım. Bu süreç de aynı şekilde ilerliyor. Özel bir görevim olmadığını ve geçmişte olan görevime benzer bir görevim olduğunu herkesin bilmesini istiyorum, kim ne düşünürse düşünsün.
Fenerbahçe, bu süreçte ne olursa olsun kendi içinde ayrışmadan, kendi değerlerini koruyarak ilerlemek istiyorsa, hepimizin arzusu ve isteği buysa, Fenerbahçe kendi içinde birleşmelidir. Kimden ne görev isteniyorsa, bugün Emre Belözoğlu’ndan kaptan olarak saha içinde teknik ekibe yardımcı olarak bir şey isteniyorsa, ben elimden geleni yapmalıyım. 2011'den bu yana Fenerbahçe'yi yalnızlaştırmaya çalışıyorlar.
Oyuncu grubu olarak, taraftarlarımızın hakkını ödeyemeyiz. Hepimizin, kendimizi bu anlamda bir kenara itip Fenerbahçe’nin menfaati adına birleşmemiz gereken bir süreç diye hissediyor ve düşünüyorum.
"SORUMLULUKTAN KAÇMADIM"
Her zaman sorumluluk almaya çalıştım ve sorumluluktan hiç kaçmadım. Fenerbahçe için elimden geldiğince, oynadığım her süreçte ve her dönemde elimi taşın altına koymaktan geri durmadım. Bunu da beni tanıyan herkes ve Fenerbahçe taraftarı ve camiası çok iyi biliyor. Fenerbahçe camiası Emre Belözoğlu’nu, Emre Belözoğlu da Fenerbahçe camiasını çok iyi tanıyor. Sorumluluk, benim için hiçbir zaman yük olmamıştır.
Kendimi anlatmaktan ziyade, önümüzdeki 9 haftalık periyotta ‘Fenerbahçe için ne yapabilirim’ hesabında olduğumu söylemek istiyorum. Benden istenen ve bekleneni önümüzdeki 9 haftalık periyotta yapmaya çalışacağım.
YAŞADIĞI SAKATLIKLAR
Ankaragücü maçında yaşamış olduğum sakatlık, benim için yeterince üzüntü vericiydi. Önümüzde Galatasaray maçı vardı. Takım 2-3 maçtır galibiyet alamama süreci yaşadı ve o süreçte takıma yardım etmek istediğim için üzüntü yaşadım. Ağır sakatlıklar da yaşadım. Inter’de yaşamış olduğum kasık problemleri, Newcastle’da üst üste 2 kez bileğim kırıldı. Yaklaşık 1 seneye yakın futbol oynayamadım. Futbola karşı sevgim bugün neyse, o dönem de oydu.
Şimdi sakatlığım yeni geçti. 4 gündür takımla antrenman yapıyorum. Sahanın içinde olmak bana mutluluk veriyor. Sahanın içinde takımıma destek vermek istiyorum.
FUTBOLCULUK YILLARI
Benim çocukluğum Yedikule’de çok küçük bir yerde geçti. Hayalim, küçük dar sokaklarda tek başına top süren, o dönemdeki yıldız futbolcuların ismini diline dolamış, futbol oynayan bir çocuktum. Şu an geldiğim nokta, belki de birçok çocuğun hayal ettiği nokta ama beni bu noktaya taşıyan yegane değer futbolu çok sevmemdi. Beni bu yaşa kadar futbolu iten neydi diye sorarsanız, futbol sevgim ve futbol aşkım diyebilirim.
Dışardan agresif, tuttuğunu koparan bir adam gibi duruyorum, bazen sokakta öyle tepkiler aldığım için bunu söylüyorum ama ilkokulda sınıf başkanı yaptılar. Ortaokulda takım kurdular, takım kaptanı yaptılar. Genç yaşta ve gittiğim takımlarda beni kaptan yaptılar. Sahanın içinde bendeki kazanma hissini o dönemdeki öğretmenlerim ve hocalarım gördü ki bana kaptanlığı layık gördüler. Kaptanlık gerçekten ciddi bir sorumluluk.
Bazen sahanın içinde öyle anlar oluyor ki, tüm takım arkadaşlarınızın düştüğünü veya çok olumlu bir skorda değişkenlik gösterdiğini, şımarmaya başladıklarını gördüğünüzde, sizin o değerlere hakim olduğunuzu takıma göstermektir. Kimseden bir şey istemedim, bana bunlar hep verildi. Layıkıyla yaptım ve yapmaya çalışıyorum. Eleştirilebilir de bir sürü yönüm vardır ama oynadığım takımlara maksimum hizmet vermeye çalıştım.
Kaybederken sahip çıkmak, kazandığında da bir şekilde saygın hareket etme konusunda takım arkadaşlarıma anlatmaya çalışıyorum. Oyuncu arkadaşlarıma saha içinde ve dışındaki gelişimlerinde etkin olma hissi içimden gelen bir şey. Allah nasip etti ve Fenerbahçe formasını giydim. Bir kere bile, kendimi Fenerbahçe takımının önünde görmedim ve gören hiçbir oyuncuyu da burada barındırmadık çok şükür.
5 NUMARALI FORMA
Galatasaray’ın A Takımı’na geçtiğim süreçte biraz daha defansif bir orta saha olarak oynamaya başladığım için o dönemde 5 numara, Oğuz Çetin ve Tugay Kerimoğlu’nun hep giydiği numaraydı. Onlar da benim mevkidaşım olduğu için, her oyuncunun o dönemde örnek alması gereken çok büyük oyunculardı. Onlardan kalan bir numara diye düşünüyorum. Oğuz Çetin, Tugay Kerimoğlu, Mehmet Özdilek, Sergen Yalçın, bu isimler büyük oyunculardı. Merkez orta saha olarak Türkiye’de baktığınızda 20-25 yıllık süreçte en değerli oyunculardı. Merkez orta sahada oynamak gerçekten büyük bir meziyet ister. Devamlı devam eden bu performansı oynamak kolay değil. Oğuz Çetin de, Tugay Kerimoğlu da benim gözümde çok özel 5 numaralardı.
ÇALIŞTIĞI TEKNİK DİREKTÖRLER
Birçok teknik adamla çalıştım. Kariyerim içinde beni değiştiren ve geliştiren çok hoca oldu. Spesifik bir kişi üzerinden konuşmak yerine, her hocanın bana olumlu ve olumsuz katkıları oldu. Futbolu biraz daha uzun oynamama vesile olan teknik adam Diego Simeone’dir. Dünya üzerinde güncel olarak tüm teknik direktörleri elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum.
NASIL BİR TAKIM İSTİYOR?
Birkaç senedir teknik direktörlük hakkında, bu mesleği yapmam hakkında içimde olumlu duygular var. Benim benim bulunduğum takımda; kazanmayı devamlı bir keyif haline getiren, devamlı isteyen ve arzulayan bir takım olsun. Kaybetmekten de nefret eden bir takım olsun isterim. Bu da benim saha içindeki profilime uygun bir yapı olur diye düşünüyorum.
Genç oyunculara, mesleklerini çok sevmeleri gerektiğini her zaman söylüyorum. Kendilerini sadece futbolcu olarak değil, sosyal hayatlarını da geliştirecek bir birey olarak görmeliler. Ne yazık ki Türkiye'de futbolcuların etrafında çok doğru profiller oluşmuyor ve onları ister istemez yanlışa sürüklüyorlar. Herkes hayalindeki mesleğe ulaşamıyor, bizler şanslı kişileriz.
FENERBAHÇE'DEKİ 2. AYRILIK DÖNEMİ
Bir oyuncunun veya bir teknik adamın ayrılmasının, 1 kişi üzerinden yorumlanmasını doğru bulmuyorum. O dönem, yönetimin aldığı bir karardı. Ben de Emre olarak, kendime yakışanı elimden geldiğince yapmaya çalıştım. Çok üzüldüm. Bir gün yönetici olursam, o takımın kaptanı kulüpten ayrılırken, çok daha doğru bir şekilde ayrılması gerektiğini etrafımdaki herkese söylemek adına çok büyük bir tecrübe oldu benim adıma. Fenerbahçe, benim için kırmızı çizgidir.
LUİZ GUSTAVO SÖZLERİ
Luiz Gustavo da benim gibi futbol tutkusunu ve sevgisini hiç kaybetmiyor. Antrenmanda onu bir çocuk gibi görebiliyorsunuz, kaybettiğinde nasıl sinirlendiğini görebiliyorsunuz. Kazandığında nasıl çocuk gibi sevindiğini görebiliyorsunuz. Fenerbahçe taraftarının istediği oyuncu tipi de bu. 'Camiamızın ve taraftarımızın, birçok oyuncumuza sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum.
MİLLİ TAKIM
Milli Takım ile alakalı inşallah çok iyi bir süreç olur. Ülke futbolunun da buna ihtiyacı var. Çok iyi bir Milli Takımımız var. İyi bir grubumuz ve iyi bir iletişimimiz var. Güzel bir aile ortamı oluştu. Görev alırsak elimizden geleni yapmaya çalışacağız.