Son yıllarda Türkiye, uzay ve uydu tarafında çok önemli mesafeler kat etti. Şu günlerde ise her iki tarafta da kurumsal karışıklıkların giderilmesi ve projelerin daha hızlı bir şekilde devreye girmesi için yoğun çaba sarf ediliyor. Yıllardır uydu işletmeciliği tecrübesi olan ülkemiz son 10 yılda uydu yapan konuma geldi. Hatta Türkiye, TÜRKSAT 6A uydusu ile birlikte bu teknolojiye sahip dünyadaki 11’nci ülke oldu.
Türkiye uzay konusunda bir adım daha atmaya hazırlanıyor. Uydu fırlatacak uygun bir yerle birlikte sırada uydu fırlatacak sistemlerin geliştirmesi var. Bunun içinde ROKETSAN ve bazı şirketlerimiz zaten çalışıyor. Ama önce Ekvator’a yakın uygun bir yer gerekiyor. Bu hususta da ciddi araştırmalar, çalışmalar yapıldı. Önemli adımlar atıldı. Dünkü Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde bunun detayları vardı. Benden duymuş olmayın ama “Uzay Üssü” Somali’de kurulacak. Görev ve sorumluluk da Türkiye Uzay Ajansı’nda olacak.
Bu yıl uzay konusunda ciddi gelişmeler yaşandı. TÜRKSAT 6A’daki başarı da motive eden en ciddi gelişme oldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesindeki TÜBİTAK UZAY, TÜRKSAT 6A’nın en önemli proje ortaklarından birisi. Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı TÜRKSAT A.Ş. uydunun sahibi ve işletmecisi. Önemli paydaşlardan birisi de Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve onun çatısı altındaki proje yürütücüsü kuruluşlar; TUSAŞ, ASELSAN ve CTECH. Elbette çok sayıda alt yüklenici de var.
Peki, bu tabloda eksik olan nedir biliyor musunuz? Türkiye’nin kendi kaynaklarıyla geliştirdiği bu uyduları başka ülkelere satacak, pazarlayacak bir uydu şirketinin olmaması…
Uydu A.Ş. şart!
TÜRKSAT 6A uydusundan müttefik ülkelerden birisi mesela Azerbaycan talep etse Türkiye’de muhatabı kim olacak? Maliyet etkin bir şekilde üretip, yurtdışında rekabetçi hale getirip hangi kuruluş satacak? Böyle bir şirketimiz, kurumumuz maalesef yok. Bazı bakanlıklar çıkıp, “Bu iş bizim işimiz” diyecektir. Ama hiçbir bakanlık çatısı altında görev tanımı uydu pazarlamayı kapsayan bir şirketimiz maalesef yok. Ülkemize ait bir uydu markasına acilen ihtiyaç var.
TÜRKSAT 6A, TÜBİTAK Uzay öncülüğünde, TUSAŞ, ASELSAN ve CTECH ile çok sayıda alt yüklenici şirketlerimizdeki Türk mühendisleriyle geliştirildi. Fikri mülkiyet hakları ile uydunun sahipliği konusu karıştırılmamalı. Ayrıca kurumlar arasındaki paylaşım tartışmasının, uydu alanında başarılara imza atan ülkemizin daha ileri gitmesini engellememesi için de dikkat edilmesi gerekir.
Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı TÜRKSAT, uydu işletmecisi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çatısı altındaki TABİTAK UZAY ise uydu geliştiren, SSB bünyesindeki TUSAŞ, ASELSAN VE CTECH uydu yapan kurumlar konumunda. Ama bu kadar altyapıya, kapasiteye, organizasyon ve başarıya rağmen uydumuzu markalaştıracak, pazarlayacak şirketimiz yok! Dünyanın uydularla yatıp kalktığı bir çağda kesinlikle zaman kaybedilmeden Uydu A.Ş. hayata geçirilmelidir.
Ekvatora en yakın yerde uzay üssü kuracağız
Türkiye, sanılanın aksine uzun yıllardır uzay tarafında dağınık da olsa vardı. Türkiye Uzay Ajansı (TUA) kurulduğunda konuya uzak olanların şaşkınlıkla, “Ne işimiz var uzayda” tepkisini vermelerini bir kenara bırakırsak, artık uzaya hatta “uzay vatana” yönelik yapılması gereken çok sayıda görevimiz olduğu yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede TUA’nın da daha özerk ve yetkin hale getirilmesi gerektiğini bu köşede defalarca yazdım. Dün Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle TUA’nın önünü açacak önemli kararlar alındı.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne göre TUA, uydu, fırlatma araç ve sistemleri, hava araçları, simülatörler, uzay platformları dâhil, uzay ve havacılıkla ilgili her türlü ürün, teknoloji, sistem, tesis, araç ve gereçlerin tasarımı, üretimi, entegrasyonu ve gerekli testlerinin yapılmasını sağlamak amacıyla yurt içinde ve dışında tesis, AR-GE merkezi veya test merkezi kurabilecek. Ama asıl detay şu; TUA, bu karardan sonra Ekvator’a en yakın dost ülke Somali’de “Uzay Üssü” kuracak. Böylece kendi uydularımızı fırlatacağımız bir üssümüz olacak. Ama kendi uydularımızı pazarlayacak “Uydu” şirketinin de acilen devreye girmesi lazım.
Uydu işleten, uydu yapan ve uydu fırlatma üssüne sahip olan ülkemizin yakında bir sürpriz haberi de geliştirdiğimiz uydu fırlatma teknolojisi olacak. Fırlatma sistemi konusunda çalışan şirketlerimiz oldukça başarılı. “Uzay Üssü” ile birlikte bu çalışmalar ete kemiğe bürünecek.
Dün Resmi Gazete’de yer alan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi TUA’nın çok ciddi anlamda önünü açıyor. Şöyle ki; “Ayrıca, kurum, ulusal veya uluslararası plan, proje ve çalışmalar yapılması veya yaptırılması amacıyla uluslararası iş birliklerine gidebilecek.” Bu bir görev ve sorumluluk alanı...
Ayrıca TUA’nın uzay ve havacılık teknolojileri ve sistemleri alanında yurt içinde ve dışında özel hukuk hükümlerine tabi şirket kurmasının önü de açıldı. TUA’ya kurulmuş şirketlere ortak ve buralarda imtiyazlı pay sahibi olması, şirket satın alması ve sahip olduğu şirketleri veya hisselerini devretmesine imkân tanındı. Kısacası altyapısı Somali’de hazırlanan “Türkiye Uzay Üssü” çalışmasında bundan görev TUA’nın olacak.
Önemli bir detay daha var. TUA tüm bunları yaparken Cumhurbaşkanı’nın onayını alması gerekecek. Diğer ifadeyle TUA’nın Cumhurbaşkanı’ndan onay alacak yapısıyla bakanlıklar üstü, daha özel bir konuma gelmesinin de önü açılabilir. Hatta olması da gerekir. Böylece gereksiz tartışmalar biter, TUA da NASA gibi konumuyla daha özgün ve özgür hareket edebilir.
Türkiye Uzay Ajansı’nın, bu karardan sonra uzay konusunda etkin bir lider kuruma dönüşebilmesi için ihtiyaç duyduğu donanıma da kavuşturulması gerekir.
Şili’de TAV Primeclass imzası
Türk Hava Yollarının (THY) Şili’nin başkenti Santiago’yu uçuş ağına eklemesi sebebiyle katıldığım ilk uçuşta güzel bir sürprizle karşılaştım. TAV Havalimanları Holding’in burada bir imzası olduğunu biliyordum, ama görmemiştim.
TAV Havalimanları’nın markası Primeclass, Şili’nin başkenti Santiago Havalimanı Terminal 2’de tam beş lounge işletiyor. Lounglar Şili’nin doğası ve coğrafyasından esinlenerek ünlü İtalyan stüdyo Pininfarina tarafından tasarlanmış. Zaten daha salonun içine girmeden dışardan tasarımıyla dikkat çekiyor.
Yaklaşık iki yıl önce açılan Terminal 2’deki lounge’lar ise bu sene Mayıs ayında hizmete girmiş ve terminalinin havasını da ciddi anlamda değiştirmiş. Elite hale getirmiş. Havalimanının yolcu kapasitesi Terminal 2 ile birlikte 38 milyon çıkmış. THY başta olmak üzere tüm legacy havayolları buradan uçuyor. Havalimanı, bu yılın ilk 11 ayında geçen yıla göre yüzde 13 artışla 23,9 milyon yolcuya hizmet vermiş.
TAV Primeclass lounge'ların dördü hava tarafında, biri de kara tarafında yer alıyor. Primeclass burada karşılama-uğurlama, transfer gibi hizmetleri de veriyor.
TAV Primeclass, Güney Amerika’da Şili’nin yanı sıra Karayipler’de Bermuda’da lounge işletiyor. Ayrıca TAV Technologies de Panama’da faaliyet gösteriyor. Kısacası TAV Güney Amerika’ya sağlam adım atmış. THY ile de daha güçlenecektir. Şili’de havacılık sektöründe artık iki Türk markası var: THY ve TAV.
Atatürk’ün çok iyi tanındığı, Santiago’da önemli bir caddeye adının verildiği ve bir de anıtının olduğunun altını çizeyim. Şililer Türkleri çok seviyorlar ve Türk dizilerine de bayılıyorlar. THY’nin hat açılışı sebebiyle düzenlediği gala yemeğine katılan Şili’nin önde gelen isimleri de oyuncumuz Cansu Dere ile fotoğraf çekilmek için adeta sıraya girdiklerini gözlemledim. Uzaklarda bir yerlerde bizi sevenlerin olduğunu görmek güzeldi…