Enerji dönüşümünde 2025'te daha somut adımlar bekleniyor
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi'nin "Türkiye'nin Enerji Dönüşümü 2024 Değerlendirmesi ve 2025 Projeksiyonu" toplantısı bugün İstanbul'da düzenlendi. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, dünyada temiz enerjinin yükseliş eğiliminde olduğunu vurgulayarak, "Temiz enerjiye geçiş ve enerji dönüşümü son yıllarda hükümet politikaları ve endüstriyel stratejiler, daha da önemlisi bu teknolojilerin sağladığı ekonomik ve rekabet avantajları sayesinde hızlandı. Ancak küresel politik, jeopolitik ve ekonomik çalkantılar nedeniyle bu politika ve stratejilerin nasıl gelişeceği konusunda yakın vadede her zamankinden daha fazla belirsizlik bulunuyor" dedi. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü ise, 2024'ün Türkiye'nin enerji dönüşümüne odaklandığı ve yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandığı, enerji ithalatındaki azalmayla enerji güvenliği ve verimliliği konularında stratejik adımlar atılan bir yıl olduğu değerlendirmesini yaptı. Güllü ayrıca "Türkiye'nin ekonomik büyüme hedefleri ile enerji dönüşümü gereklilikleri, sanayi sektörünün yapısal dönüşümünü de zorunlu kılıyor" diye konuştu
Hakman, konuşmasında dünyadaki enerji dönüşümünün hızını rakamlarla açıklarken "2015'te 2 trilyon dolar olan enerji sektörünün küresel hacmi 2024'te 3 trilyon dolara çıkarken bu rakamın içindeki temiz enerji payı yüzde 50'den yaklaşık yüzde 70'e çıktı. Halen tüm dünyada kurulmakta olan elektrik santrallarının yüzde 85'i yenilenebilir enerjiye dayalı. Güneş enerjisi, küresel enerji dönüşümünde itici güç konumunda. Son üç yıl içinde güneş paneli kurulumu yüzde 217 oranında arttı ve bu yükselişe başta Türkiye'nin de aralarında olduğu pek çok ülke katkı sağladı. 2018'de 2,1 milyon olan elektrikli araç satışı, 2024'e gelindiğinde daha yıl bitmeden sekiz kat artış göstererek 17 milyona yükseldi. Bu yıl küresel ölçekte bataryalara olan talep 685 GWh'e ulaştı, 2020 yılında 185 GWh olan toplam talebe göre yüzde 270 oranında artış yaşandı" ifadelerini kullandı.
Küresel enerji talebinin yüzde 70'inden fazlasını temsil eden hükümetlerin 2024'te yeni veya güncellenmiş enerji verimliliği politikalarını uygulamaya koyduğuna dikkat çeken Hakman şunları söyledi: "Geçtiğimiz yıl hükümetler, binalardaki verimlilik önlemlerine yaklaşık 60 milyar dolar, düşük emisyonlu araçlara ise yaklaşık 45 milyar dolar ayırdı. Bu, hükümetlerin son beş yılda tahsis ettiği toplam verimlilik finansmanını 1 trilyon doların üzerine çıkardı, ancak enerji verimliliğinde ilerlemeyi hızlandırmak ve küresel iklim hedefleriyle uyumlu hale getirmek için politika uygulamalarının hızlandırılması gerekecek."
Hakman, küresel politik gelişmelerin ülkelerin ekonomik korumacılık politikalarına dönebileceğini, hatta ticaret savaşlarına yol açabileceğini gösterdiğini vurgulayarak "Bu durum küresel büyümeyi yavaşlatacağı gibi temiz enerji teknolojilerinde geri kalan ülke ekonomileri daha büyük darbeler alabilir. Bu nedenle bizim Türkiye olarak bir yandan hızla bu teknolojileri geliştirmeye yoğunlaşırken, öte yandan kendi düşük karbonlu enerji sistemine dönüşümümüzü hızlandırarak sanayimizi en önemli ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi kısıtlamalarına da hazırlamamız gerekiyor" dedi.
2024'TE ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE STRATEJİK ADIMLAR ATILDI
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü ise, 2024'ün Türkiye'nin enerji dönüşümüne odaklandığı ve yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandığı, enerji ithalatındaki azalmayla enerji güvenliği ve verimliliği konularında stratejik adımlar atılan bir yıl olduğu değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin 2024 yılındaki enerji dönüşümünü değerlendiren Güllü "Bu yıl Türkiye'nin enerji politikalarının yenilenebilir enerji odaklı dönüşüm sürecini hızlandırdığı bir dönem olarak dikkat çekiyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar ve belirlenen kısa-orta vadeli stratejik hedefler, bu dönüşümün planlı ve kararlı bir şekilde ilerlediğini gösteriyor. Özellikle yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve şebeke yatırımları için öngörülen iddialı hedefler ve dijitalleşme, elektrifikasyon, adil dönüşüm, yeşil finansman gibi konulara yapılan vurgular, enerji dönüşümünün kamu politikalarının merkezinde yer aldığını gösterdi. Türkiye'nin enerji politikasında enerji arz güvenliği ve enerjiye ekonomik erişim gibi uzun süredir öncelikli olan hedeflere, son yıllarda önemli bir ekleme yapıldı: 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi. Bu hedef, enerji politikalarının çevre ve iklim boyutunu daha güçlü bir şekilde vurgulayan bir yaklaşıma işaret ediyor" dedi.
Güllü, 2023 ve 2024 yılında küresel olarak enerji fiyatlarının normalleşmeye başladığının, ancak Türkiye'nin ileride fosil yakıtlardaki fiyat dalgalanmalarından etkilenmemek için hızlı bir şekilde yenilenebilir enerji kapasitesini artırması gerektiğinin altını çizdi.
2025 İÇİN KRİTİK UNSURLAR NELER?
Konuşmasında YEKA ihalelerine değinen Güllü, 2025 yılı başında yapılacak yeni YEKA ihaleleri ile birlikte her yıl en az 2 GW'lık YEKA ihalesinin yapılacağının açıklanmasının, yatırımcıların uzun süredir beklediği öngörülebilir bir yol haritasının ortaya konulması anlamında çok önemli bir gelişme olduğunu vurguladı.
Güllü, 2025 beklentilerini ise şöyle sıraladı: "Türkiye'de sadece elektrik sektörünün dönüşümü yıllık 15 milyar dolarlık bir yatırım ihtiyacı doğuruyor. Bu finansmanın sağlanabilmesi için piyasalarda şeffaflık ve öngörülebilirlik hayati önem taşıyor. Türkiye'nin yenilenebilir enerji hedeflerindeki iddialı artışlar, enerji dönüşümündeki kararlılığı gösterirken, fosil yakıtlarla ilgili projeksiyonların güncellenmemesi ve uzun vadeli stratejilerin açıklığa kavuşturulmaması dikkat çeken önemli eksiklikler. Bu durum, enerji sektöründe dönüşümün kapsamlı bir şekilde planlanması ve yürütülmesi için kritik olan bazı unsurların tam anlamıyla ele alınamamasına sebep oluyor. 2024, Türkiye'nin enerji dönüşümünde önemli adımların atıldığı ancak mevcut politika ve uygulamaların kapsamı ve etkisi üzerine yeni soruların gündeme geldiği bir yıl oldu. Bu süreç, hem fırsatları hem de zorlukları beraberinde getiriyor. Türkiye'nin enerji sektörünün geleceği, ithalat bağımlılığının azaltılması, ulusal kalkınma hedefleri ve sürdürülebilirlik öncelikleri ile uyumlu bir şekilde planlanmasıyla yakından ilişkili. Bu kapsamda, enerji sektörünün dönüşüm sürecinin başarılı olabilmesi için kararlı, uzun vadeli ve bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç var. Bir taraftan da jeopolitik olarak zor bir süreçten geçiyoruz. ABD seçimleri, İsrail-Filistin savaşı, Suriye'deki son durum, Rusya - Ukrayna savaşı gibi küresel olarak enerji sektörünü etkileyebilecek gelişmeler, Türkiye'yi de etkilemeye devam edecek."
"ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ İLE SANAYİ DÖNÜŞÜMÜ BİRLİKTE ELE ALINMALI"
Güllü, enerji dönüşümü için sadece üretimin karbonsuzlaştırılması yani enerji üretiminde yenilenebilir enerjinin payını artırmanın yeterli olmayacağını, en büyük enerji tüketicileri olan son kullanım sektörleri sanayi, binalar, ulaşım ve tarımda da yenilenebilir kaynakların kullanılması gerektiğini söyledi.
Bu noktada ekonomik büyümenin tetikleyicisi ve en büyük enerji tüketicisi olan sanayi sektörünün ön plana çıktığına değinen Güllü, "Türkiye'nin ekonomik büyüme hedefleri ile enerji dönüşümü gereklilikleri, sanayi sektörünün yapısal dönüşümünü de zorunlu kılıyor. Sanayi, tetiklediği faaliyetlerle birlikte nihai enerji tüketiminin yüzde 50'sinden sorumlu olmakla birlikte düşük katma değerli ve karbon yoğun üretim kompozisyonu, dış ticaret açığını ve emisyon artışını hızlandırıyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi uluslararası düzenlemeler sanayinin rekabet gücü üzerinde belirleyici hale gelirken, Türkiye'nin bu dönüşüm sürecini sürdürülebilir kalkınma ile uyumlu şekilde yürütmesi kritik öneme sahip. Bu noktada sektör spesifik büyüme veya sadece yeşil/ikiz dönüşüm odaklı politikaların ötesine geçerek sürdürülebilir kalkınma/büyüme ile uyumlu, sanayi, enerji, ulaştırma, finans ve ticaret politikalarını içeren bütüncül politikaların hem sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve karbonsuzlaşma, hem de üretimde rekabet gücünün artırılması ve adil dönüşüm açısından güçlü bir potansiyel yaratacağı düşünülüyor" ifadelerini kullandı.