Paris'e gitmek için sayısız nedenden bir kaçı
Pek çok yazar ve şaire ilham kaynağı olan bu harika şehir, filmlere de konu olmuş. Audrey Hepburn'un unutulmaz repliğindeki gibi: "Paris her zaman güzel bir fikir"
Dünyanın en fazla ziyaretçi alan şehirlerinden biri, romantizm dolu Paris, gitmek için sayısız neden sunuyor. Kültür, manzara, yeşil bir şehir…
Paris’i bu kadar özel ve çekici yapan nedir?
Işıklar Şehri, Paris, farklı mevsimlerde farklı tatlar bırakan, mevsimine göre yeni güzelliklere bürünen olağanüstü bir yer. Ve asla tek bir gidişinizde bitiremeyeceğiniz kadar dopdolu.
Geçmişi, birbirine benzeyen ama aslında çok farklı olan sokaklar ve caddeler, yukarıdan ve aşağıdan şehre her bakışınızda sizi bekleyen bir kartpostal; sürekli hareket halinde, değişiyor ve gelişiyor.
Gezginlere, daha önce gitmemiş olanlara ve henüz Paris’i gezmeyi bitirememiş olanlara 10 maddede Paris:
Pek çok şehrin gezmek için doğru mevsimleri olur ama Paris için bu sorunun yanıtı: Tüm mevsimler.
İlkbaharda çiçek açan kiraz ve elma ağaçlarının tatlı kokularıyla dolan sokaklar sizi bekliyordur.
Yazın, Paris halkı tatil için şehri terk ederken dünyanın dört bir yanından insanlar şehre adeta akın ederler, en iyi festivallere ev sahipliği yapan Paris’te çatıların üzerinden yıldızlar uzanır.
Sonbahar, Paris’te sükunet hakimdir. Paris’in parkları ve ağaçlı caddeleri renk değiştirmeye başlar. Şehrin kendine has olağanüstü ışığı taşlara vurur.
Kışın, aydınlık Paris sokakları, kış tatili için şehri seçenlere aydınlık günler vadeder.
Seine Nehri, Paris’in simgelerinden biridir ve en güzel meydanlarındandır. Paris’in ortasından, doğudan batıya doğru geçerek ilerler. Seine Nehri, Paris’in çıkış noktasıdır ve şehrin gelişimini derinden etkilemiştir.
Güneşli bir günde Seine Nehri’nin kıyılarında bir gezintiye çıkmak, suya yansıyan tarihi binaları, Paris’in tipik çatılarını, köprüleri izlemek harikadır. Seine üzerine kurulan köprüler benzersiz mimarilere sahiptirler. Nehir, etrafında insanların piknik yaptığı doğal bir güzelliktir. Güneşin batışını Seine üzerinden seyretmek ise kesinlikle büyülü bir deneyimdir.
Orta Çağ Roma İmparatorluğu’ndan 18. yy Napoleon dönemine ve bugünün modern yapılarına uzanan tarihi boyunca zaman Paris’e imzasını bırakmıştır. Bu mimari zenginlik de Paris’in bir şehir müzesi olarak anılmasına neden olmuştur.
Paris’in her yerinde mimari bir zıtlık bulunur: Pei Piramidi, Louvre Avlusu ile çevrilidir, Gotik Saint Merry Killisesi önünde ultra modern Pompidou yer alır. Zamanlar ve tarihler Paris’te birbirlerine eşlik ederler. Paris’i yukarıdan izlemek, bu çeşitliliği izlemenin en güzel yollarından biridir. Eyfel Kulesi, Tour Montparnasse veya Arc de Triomphe’dan şehre tepeden bakabilirsiniz. Ayrıca şehirdeki hemen tüm binaların çatı katları, Paris’in seyir zevkini sunmaktadır.
Coco Chanel, Christian Dior, Louis Vuittonve Yves Saint Laurent gibi moda efsanelerinin şehri olan Paris, “hautecouture” başkentidir. Champs Elysées, Avenue Georges V ve Avenue Montaigne’nin oluşturduğu “Paris’in altın üçgeni” dünya üzerinde alışveriş yapılacak en güzel yerlerden biridir. Uluslararası saygınlık kazanmış markalar ve en iyi kreasyonlar burada sergilenir.
Bu zengin moda seçenekleri arasında her bütçeye uygun alışveriş imkanıvar. Grands Boulevards ve Le Marais sokakları küçük bütçelerle muhteşem önerileri bir araya getiriyorlar.
Sinemaya, müziğe, edebiyata ilham kaynağı olan Paris, kültür ve sanat zenginliği sayesinde sanatseverlerin uğrak yerine dönüştü. 153 müzenin bulunduğu Paris’te dünyanın en ünlü sanat merkezleri bulunuyor. En ünlü müzelerden Louvre ve Orsay mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Ayrıca Modern Sanat Müzesi de dingin ve huzurlu ortamını sanatla birleştiriyor. Picasso, Dali, Zadkine, Monet gibi ressamların eserlerini görebilir hatta bu dev isimlerin atölyelerini gezebilirsiniz.
Daha yerel deneyimler için Musee Carnevalet, Paris’in tarihine daha yakından bir bakış açısı sunuyor. Küçük müzeler olan Paris Sewer Müzesi ve elbette çok Parisli bir mekan olan Parfüm Müzesi’ni gezebilirsiniz.
Paris’te sanat müzelerle bitmiyor. Tiyatrolar, operalar, sinemalar ve Paris’e özgü kabarelerin yanı sıra fotoğraf müzelerine dönüştürülen Le Marais sokakları da sanatla doludur.
Paris’in defalarca kez yeniden ziyaret edilmesinin nedenlerinden biri de çeşitliliğinin ucu bucağının olmaması. Haussmannian binalar ve bulvarların yanı sıra şehir 100 köyden oluşur derler. Çiçekli sokaklar, kır villaları, pastoral çıkmazlar ile Paris’in tüm sokakları farklı bir tat veren yürüyüş yollarıdır. Sürekli değişen manzaraların arasında kendinizi gerçekten de 100 farklı köyü gezer gibi hissedersiniz.
Alışılmış ana yollardan çıktığınızda, sizleri zamanda sıkışmış egzotik bir Paris bekliyordur. Butte Bergeyre, Mouzaïa veya Butteaux Cailles gibi mikro mahalleler keşfedilmeyi bekleyen sıra dışı güzelliklerdir.
450 park ve bahçenin bulunduğu Paris, temiz bir nefes, mutlu hatıralar için mekan haline gelir. Paris’in içindeyken şehir dışında yaşıyormuş hissine kapılırsınız. Luxemburg Bahçeleri,Tuileries Bahçeleri bilinen yerlerdir. Ayrıca daha az kişinin bildiği ParcdesButtesChaumont ve PromenadePlantée’yi ziyaret edebilirsiniz. Maceracı yürüyüşçülerin buluşma noktası ise PetiteCeinture olacaktır.
Dünyanın pek çok yerinde örnekleri bulunan Paris kafeleri, şehrin alameti farikalarındandır. Yuvarlak masalar kaldırımlara dönüktür. Paris’te hava biraz değişken ve kaprisli olsa da her mevsim bir kitap veya gazeteye eşlik eden espresso ya da cafecreme vardır.
Tarihsel olarak Paris kafeleri, 17. yy’da Fransız aydınlarının buluşma yeriydi. Tutkulu ve çekici entelektüel sohbetler buralarda yapılırdır. Hemingway ve Sartre gibi sanatçılar halkın arasına çalışma masalarını kurarlardı, bazı şaheserlerini işte bu kafelerde kaleme aldılar.
Paris kafelerinin kaldırıma dönük olmasının bir nedeni vardır, insanları izlemek! Bir içecek veya kruvasan eşliğinde dünyanın ve zamanın geçip gidişini izleyerek huzurla oturabilirsiniz.
Paris’i ziyaret etmenin en önemli nedenlerinden biri kuşkusuz Fransız mutfağının tatlarına varmaktır. Dünyanın en meşhur birkaç mutfağından biri olan Fransa’nın taze ve renkli yemeklerinin sırrı, malzemenin kalitesini yükselten uyumdan gelir.
Paris’te 70’den fazla Michelin yıldızlı restoran bulunur. Ayrıca geleneksel brasserie ve bistro restoranlar her bütçeye uygun menüleri bir araya getirirler.
Fransız mutfağının şöhreti, Paris’e yemek turlarının organize edilmesini sağlamıştır. Bu turlar 3-4 saatlik yürüyüş ve çevre gezisi ile gurme restoranlarda yemeklerden oluşan kısa ancak lezzetli ziyaretlerdir.
Paris’in simgesi olan Eyfel Kulesi, bu şehri dünyanın en romantik yerlerinden biri haline getirir. Her ne kadar inşaatı sırasında tartışmalara yol açmış olsa da 1889’da Dünya Fuarı’nda duyurulmasından bugüne, Paris’e gidip de Eyfel Kulesi’nin tepesinden şehri izlemeden dönen insan sayısı çok ama çok azdır.
1985’te her saat başı 5 dakika boyunca ışıldayan ışıklarla süslendi. Geceleri renklere bürünen kulenin manzarası 80 kilometreye ulaşıyor.
Paris’in çevresi de en az şehrin kendisi kadar muazzam bir tarih ve manzara çeşitliliği sunuyor. Tarihi şatolar Versailles, Chantilly ve Fontainebleau’nun ihtişamı göz kamaştırıcıdır. Doğa yürüyüşü sevener içinse Mont Saint-Michel, Monet’nn Giverny Bahçeleri sizleri bekliyor.