Gizli cennet Adrasan
Adrasan Koyu doğal bir ortamda şehir stresinden uzak gönlüne göre bir tatil geçirmeyi arzulayan tüm tatilciler için doğru adres.
Aşağıdaki haritada Antalya ve ilçelerinin doğal güzellikleri, plajları, tatil merkezleri, müzeleri, antik kentleri, tarihi eserleri, mağaraları, kanyonları, şelaleleri, milli parkları ve gezilecek yerlerinin tümünü görebiirsiniz.
Ve gizli cennet Adrasan Koyu ile ilgili detaylar da aşağıda...
Doğa ile başbaşa tatil yapmak isteyenler için harika bir seçim olan Adrasan, eski adıyla Çavuşköy, Kumluca'ya bağlı muhteşem doğal güzelliklere sahip eski bir yerleşim birimi. Dünyaca ünlü Likya yolu üzerinde. Kumsalı 2 kilometre uzunluğunda. Sırtını Beydağları’na dayamış Adrasan’ın etrafı çam ağaçlarıyla çevrili.
Adrasan’ın Antalya’ya uzaklığı 95 km. Antalya'dan yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculukla buraya ulaşabiliyorsunuz. Çıralı’ya 24 km, Kemer’e 55 km ve Olimpos’a 8 km. Akdeniz bölgesinin en güzel sahilleri arasında. Sit alanı. Dünyanın en iyi uzun mesafe yürüyüş rotalarından Likya Yolu Adrasan’dan geçiyor.
Adrasan'daki tesislerin yüzde 80'ini Çavuşköy sakinleri işletiyor. Genelde aile işletmeleri. Koyda butik oteller, kampingler, pansiyonlar işletiyorlar. Tesisler denize oldukça yakın. Kumsal çocuk için uygun. Adrasan, Olimpos'a kıyasla biraz daha aile mekanı olmaya uygun. Sahilde duş şezlong wc var.
En güzel mevsiminin Mayıs olduğu yaygın kanaatlar arasında. Her yer limon, turunç malta eriği ve nar. Temiz bir koy. Hafta içi daha rahat. Hafta sonu kalabalık. Şezlong ve şemsiye belediyeye ait: 5 TL şezlong, 5 TL şemsiye. Otopark ücretli: 5 TL.
Buradaki tesislerde kaldığınızda kendinizi birkaç gün içinde aileden biri gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Pırıl pırıl harika kumlu bir sahil var. Ayağınızın altından geçen balıkları çıplak gözle görebileceğiniz cam gibi bir su. İçi belirli bir yere kadar küçük çakıl taşı. Boyunuzu geçtiğinizde kum başlıyor.
Burada, yemyeşille masmavinin ortasında uzanarak çok keyifli zaman geçirebilirsiniz. Yeşil dağlara karşı yüzmek harika bir deneyim. Akıntı ve dalga yok, deniz sıcaklığı ideal ve tertemiz. Sabah güneş doğmadan denizine giren yeniden doğmuş gibi olur.
Adrasan çevresinde pek çok koy var. Günübirlik tekne turlarıyla bu koyları gezebilirsiniz. Adrasan'a bir saat uzaklıktaki Suluada, Maldivlere benzediği için turistlerin uğrak yeri.
Suluada haricinde Akseki Koyu, Korsan Koyu (Çoban Limanı), Sazak Koyu, Yalancı Koy ve Porto Ceneviz Koyu'na giden tekne turları var. Fotoğrafta Sazak Koyu'nu görüyorsunuz.
Likya yolu üzerinde bulunan Karaöz köyü yakınlarındaki Korsan Koyu'da ziyaret edilmesi gereken ünlü koylardan.
1. derece doğal sit alanı olan Sazak Koyu tam bir doğa harikası.
Beyaz kumu, pırıl pırıl denizi, kıyılarında akdeniz fokları ve orfozlara yuva olan sualtı mağaraları ve su kuşlarıyla Antalya'nın Maldivleri olarak nitelendirilen Suluada, yaz doneminde günlük 2 bine yakın ziyaretçi tarafından ziyaret ediliyor.
Akademisyenler, kirlenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Suluada'nın özel saha ilan edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Yörenin yerlileri Suluada'dan çıkan suyun aç karnına içildiğinde böbrek taşlarını düşürdüğünü iddia ediyor.
Maldivlere benzetilen Suluada. Adanın batısında mozaik görünümlü siyah ve beyaz taşlarla bezeli kumsalda denize girebilirsiniz. Suluada ile ilgili detaylı haber için tıklayın.
Bey Dağları Milli Parkı içerisinde bulunan, Tahtalı Dağları’ndan doğan ve Adrasan Koyu’na dökülen Adrasan Deresi'ne gidebilirsiniz. Adrasana kadar gelmişken, eğer daha önce gitmediyseniz, Çıralı ve Olimposu da mutlaka ziyaret edin. Çıralı Caretta Caretta deniz kaplumbağalarının üreme alanı.
Çıralı'ya gittiğinizde sonsuz ateş olarak da anılan ve doğal bir ateş kaynağına sahip Yanartaş'ı ziyaret edin.
Portakal ve mandalina bahçelerinin sarmaladığı, ağaç evler ve bungalovların sıralandığı derin bir vadide Olimposu da mutlaka oraya kadar gitmişken görün. Olimpos yazısı için tıklayın
Adrasan Koyu’ndan başlayıp Gelidonya Feneri’ne giden rota muhteşem. Manzara mükemmel. Adrasan sınırları içinde yeşil ve mavinin kesişme noktasında bulunan tarihi Gelidonya Feneri denizcilere klavuzluk yapıyor. Ters akıntılardan dolayı Antalya Körfezi'nin en tehlikeli yeri olarak nitelendirilen ve antik dönemde sayısız geminin kayalara sürüklenerek battığı Gelidonya Burnu'nda yer alan fener, yaklaşık 80 yıldır gemilerin yolunu aydınlatıyor. Gelidonya, 227 metrelik rakımıyla Türkiye'nin en yükseğe konumlanmış feneri olma özelliğini de taşıyor.
Yukarıdaki resimde Gelidonya Feneri'nden Likya Yolu yürüyüşüne çıkan bir ekibin denizde aynı anda oluşan 7 hortumu görüntülediği kareyi görebilirsiniz.
Denizden yükselen kayalara ipsiz tırmanış yapmak ve ardından denizin serin sularına atlayarak büyük adrenalin ve heyecan yaşamak isteyen yerli ve yabancı bir çok turist "Deep Water Soloing" yapıyor.
Adrasan'da deniz sığ olduğundan yüzme bilmeyenler ve çocuklar için çok uygun.
Adrasan sualtı zenginlikleriyle de dalış tutkunlarının vazgeçilmezi. Sörf, su kayağı gibi aktivitelere kucak açan koyun 25 metre sualtı görüş mesafesinin olması balıkadamları yöreye çekiyor.
Adrasan'da yapılan yamaç paraşütüne başta Ruslar olmak üzere Azeri turistler ve Baltık ülkelerinden gelenler ilgi gösteriyor. Adrasan beldesinde başlayan yamaç paraşütü, yerli ve yabancı turistlerin adeta akınına uğruyor.
Likya yolu: Teke yarımadası olarak adlandırılan Antalya ve Fethiye arasındaki bölge, antik çağlarda Likya olarak anılıyordu. Bu bölgede birçok şehir ve yerleşim bulunuyordu. En önemlileri sahil hattında olan bu yerleşimler, bugün “Likya Yolu” dediğimiz patikalarla birbirlerine kara yolu ile bağlıydılar. Geçmişte Likyalıların kullandığı bu antik yol üzerinde bugün dünyanın her yerinden gelen yürüyüşçülere rastlamak mümkün.
Yaklaşık 500 km uzunluğunda olan tarihi Likya yolu, 1999 yılından bu yana yürüyüşçülerin uğrak noktalarından biri. Likya yolunun Çıralı’da kesişen patikaları üzerinden Ovacık veya Adrasan (Çavuşköy)’e kadar yürüyerek gidilebiliyor. 20 km uzunluğundaki Olimpos-Adrasan patikası Olimpos antik şehri harabelerinin yanından başlayıp Musa dağı üzerinden Adrasan’a uzanıyor.