Vizesiz hazine: Arnavutluk Rivierası
Nefes kesen turkuaz sahilleri ve muhteşem doğasıyla, işte Arnavutluk'un en nefis tatil kentleri...
Yurtdışında yaz tatili deyince akla ilk Yunanistan ve İtalya gelse de komşusu Arnavutluk, benzer turkuaz sahillere, muhteşem manzaralara sahip olduğu halde hep bir adım geride kalmış. Nedenini anlamak istersek tarihe, 1992 öncesine, komünist rejim çökmeden önceki Enver Hoca döneminde Avrupa'nın gördüğü en katı izolasyona, koskoca bir ülkenin tüm sınırlarını dışarı kapatmasına bakabiliriz. Ama biz bu yazıda tarihten değil coğrafyadan bahsedeceğiz. Çünkü sadece nefes kesen dağları, turkuaz sahilleri ve muhteşem manzaralarıyla bile Arnavutluk’un daha fazla şöhreti hakettiği kesin.
Bir Yunanistan bir İtalya değil dedik ama Türk pasaportuyla yolculuk edecekler için onlardan daha büyük bir artısı var ki o da vizesiz olması… Kuzeyde Adriyatik’e kıyısı olan Arnavutluk’un güneybatıda İyon Denizi’ne kıyısı bulunuyor. Bu kıyılara ulaşmak için ise öncelikle başkent Tiran’a gelmeniz tavsiye edilir. Türk Hava Yolları, Pegasus ve Arnavutluk'un bayrak taşıyıcısı Albanian Air ile Tiran'a 1,5 saatlik direkt uçuşla gidebilirsiniz.
Tiran'ın denize kıyısı yok ama meydanları, tarihi bina ve müzeleriyle bu şehirde vakit geçirmek hoş bir deneyim olacaktır. Tiran’a 30 km mesafedeki Durres, Adriyatik denizine kıyısı olan tarihi bir liman şehri. Başkent Tiran’da yaşayanların büyük çoğunluğu haftasonu tatili için burayı tercih ediyor. Ama biz bu yazıda biraz güneye, turkuaz sahillere doğru gideceğiz. Tiran’dan şehirler arası otobüsle ya da araba kiralayarak güney rotasına başlayabilirsiniz. Koyların çoğunu geze geze gideyim derseniz elbette araba kiralamak daha pratik olacak.
Arnavutluk’a seyahat etmeyi planlıyorsanız ne zaman gelebileceğiniz konusunda dostane bir uyarıda bulunalım: Denizin tadını çıkartmak istiyorsanız Mayıs ortasından Temmuz başına kadarki dönem ideal, ayrıca Eylül ayının ilk iki haftası da sakin ve daha ekonomik olacağı için tercih edilebilir. Ağustos, hem Arnavutluk’un hem de İtalya’nın resmi tatil dönemi olduğu için hemen herkes tatilini bu dönemde kullanıyor, Temmuz ve Ağustos aylarında plajlar da şehirler de daha kalabalık, otel bulmak daha zor ve yüksek sezon olduğu için daha pahalı oluyor.
Hazırsanız Arnavutluk Rivierası’nın en güzel koy ve kasabalarına bir göz atalım...
Haberdeki tüm fotoğraflar, Arnavutluk Ulusal Turizm Ajansı izniyle kullanılmıştır.
Vlora
Tiran’dan 160 km mesafe güneydeki Vlora, önemli bir liman kenti. Arnavutluk’un bağımsızlık mücadelesinin başladığı şehir olarak da tarihi bir önem taşıyan Vlora, yaz kış tercih edilen bir şehir. Burada uygun fiyatlı ev kiralama çok tercih ediliyor, halk plajlarından denize girmek mümkün. Uzun ve geniş bir kordon boyuna sahip Vlora özellikle akşam saatlerinde de oldukça hareketli bir yazlıkçı mekanı.
Radhime
Vlora’dan 10 km. mesafede yer alan popüler tatil beldelerinden biri, burada denize yakın otellerde konaklayıp günübirlik plajlarda vakit geçirmek mümkün. Buradan sonra deniz giderek güzelleşecek.
Himara
Yunan kültürünün belki de en yoğun hissedildiği küçük ve mütevazı bir kasaba. Akşamları Yunan tavernalarında uzo içmek çok yaygın, hatta Yunanca tabelalar da görebilirsiniz. Himara’nın küçük ama sakin bir halk plajı var, aileler genelde burayı tercih ediyor ve küçük olmasına rağmen tıklım tıklım olmuyor. Himara’da pansiyonlarda konaklamanın en büyük avantajlarından biri civardaki cennet gibi koylara, Livadhja ve Jale bunlardan bazıları. Ancak bunların bazılarına sadece denizden gidilebiliyor.
Orikum
Radhime bitince Orikum başlıyor. Burası da pırıl pırıl sahilleriyle oldukça popüler. Arnavutluk’un genelinde olduğu gibi burada da balık ürünleri çok nefis ve çok da pahalı değil. Balıkçılık yapan bir şehirde balık yemenizi tavsiye ederiz elbette, deniz ürünlü makarnalar da çokça tercih ediliyor. Ama hatırlatalım deniz ürünleri olan bir makarna istediğinizde kocaman kabuklu midyeler, karidesler gelir.
Dhermi
Muhteşem denizi, gelişen konaklama imkanları ve yeme içme olanaklarıyla tüm Avrupa’nın ilgisini giderek daha fazla çeken Dhermi, Arnavutluk’taki en güzel tatil beldelerinden biri. Oldukça uzun ve geniş bir sahil şeridi ve pek çok plaj işletmesi olduğu için endişeniz olmasın, herkese yetecek kadar yer bulunuyor.
Palase
Dağdan inerken beyaz kumları ve turkuaz suyun verdiği muhteşem rengiyle Palase sahilini göreceksiniz yukarıdan. Burada lüks siteler, çok az sayıda otel ve birkaç plaj var. Plajlardan birini seçip günü Palase’ta geçirir ve sonra yolunuza devam edebilirsiniz. Palase, Arnavutluk Rivierası’nın en gözde mekanlarına ev sahipliği yapıyor bu nedenle fiyatlar, Arnavutluk ortalamasının oldukça üstünde. Zaten arabanızı park edeceğiniz otoparktaki spor ve lüks otomobiller daha giriş anında size bir fikir verecektir. Plajlar özellikle hafta sonları oldukça kalabalık olabiliyor bu nedenle önceden rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederiz.
Porto Palermo
Himara’nın güneyinde yer alan bu yarımada üzerinde Osmanlı Valisi Yanyalı Ali Paşa’nın yaptırdığı Porto Palermo Kalesi de bulunuyor. Koy, sakin kalenin kalıntıları arasında kendine özgü atmosferi ve sakin, huzurlu deniziyle ziyaret edilmeye değer. Ayrıca koya giderken Enver Hoca döneminden kalma bir denizaltı sığınağının yanından geçiyorsunuz. Kısa aralıklarla hem bir Osmanlı kalesini hem de soğuk savaş döneminden kalma bir denizaltı sığınağını görebileceğiniz dünyadaki tek yer diyebiliriz.
Gjipe kanyonu
Kanyon tarafından çevrelenen berrak sularıyla Gjipe tam bir kartpostal manzarasına sahip. Arnavutluk Rivierası’nın en güzel koylarından biri olarak kabul edilen Gjipe koyuna ulaşım biraz zahmetli. Arabayla gidiyorsanız park ettikten sonra 45 dakikalık bir patikadan yürümeniz gerekiyor. Ya da Himara ve Dhermi’den tekneyle ulaşım mümkün.
Karaburun Yarımadası ve Sazan Adası
Üzerinde yerleşim bulunmayan Karaburun (şaşırmayın, Arnavutçası da Karaburun), ülkenin en büyük yarımadası. Karaburun’un karşısındaki Sazan Adası da devasa mağaraları ve zengin su altı yaşamıyla ayrı bir ilgiyi hakediyor. Karaburun ve Sazan, aynı zamanda Arnavutluk’un en batı noktası ve ülkenin tek milli deniz parkı. Sebebi ziyaretimize gelirsek de çok güzel bir denizi var, Vlora’dan tekne turlarıyla ulaşabilirsiniz.
Ksamil
Size bir fotoğraf gösterip “Burası Maldivler değil Arnavutluk” diyorlarsa işte orası büyük ihtimalle Ksamil Adaları. Arnavutluk’un en güney ucundaki Ksamil, Yunanistan’ın Korfu adasıyla da karşı karşıya. Adalar ve bağlı bulunduğu kasaba, Butrinti Milli Parkı’nın da bir parçasını oluşturuyor. Fantastik bir atmosferi olan bu adalara Ksamil kasabasından küçük teknelerle gidilebiliyor.
Saranda
Mavinin pek çok tonunu göreceğiniz sahilleri, yeme içme alternatiflerinin bolluğu, civar koylara yakınlığı gibi etkenlerle ülkenin en popüler sahil şehirlerinden bir diğeri. Ancak burada şirin bir köy değil, yapılaşmış bir şehir göreceğinizi hatırlatmakta fayda var. Saranda, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilen Butrinti Milli Parkı’na yakın olması nedeniyle de turistler için bir çekim noktası oluyor. Buraya kadar gelirseniz derinliği ve suyun eşsiz rengi nedeniyle Syri Kalter, yani “mavi göz” olarak adlandırılan doğa harikası su kaynağını görmenizi de tavsiye ederiz.
Zverneci
Gjiri Grames
Borsch