Doğu'nun hüzünlü Paris'i: Beyrut!
Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta zaman farklı akıyor; her adımda savaş yıllarına gidiyor, sonra bugünün ruhuna dönüyorsunuz. Beyrut yeniden 'Doğu'nun Paris'i olma yolunda. Farklı bir kültürle tanışmak isterseniz, istikamet Beyrut
Levent Özçelik, HT Cumartesi'de Beyrut'u kaleme aldı. Beyrut için hep “Doğu’nun Paris’i” dendi, ama hemen ardına “hüzünlü” kelimesi eklenerek. Yıllarca savaşla yaşamış bir kentti burası. Her taşının altında hüzünlü bir hikâye saklıydı. Şehrin o karanlık günlerini, ödüllü animasyon filmi Waltz With Bashir - Beşir’le Vals’te İsrailli yönetmen Ari Folman’ın yorumuyla izlemiştik; o sahil ve o kederli yüzler hâlâ akıllarda. Ama çileli yıllar geride kalmış gibi görünüyor, Beyrut yeniden Ortadoğu’nun yükselen yıldızı olma yolunda ilerliyor.
Hep gitmek isteyip de bir türlü gidemediğiniz yerler vardır ya, Beyrut benim için öyleydi, sonra bir gecede karar verip ertesi gün şehrin kucağına atmıştım kendimi.
Gece ve gündüzün birbirine karıştığı Beyrut samimi bir şehir. Müslümanlar ve Hırıstiyanlar bir arada sorunsuz yaşıyor. Herkes cana yakın ve yardımsever; bizi Beyrut ve Baalbek gezilerimizde bir an olsun yalnız bırakmayan şoförümüz Jack gibi... Beyrutluların yaşama sevinci insanı şaşırtıyor; yakın tarihli bir savaşın ardından hızla toparlanmak ve hayata devam etmek başka nasıl mümkün olabilir ki?
HAFIZASI GÜÇLÜ ŞEHİR
Beyrut, hafızasını koruyan bir şehir. Savaştan kalan delik deşik binalar, Hariri Camii’nin yanındaki eski harap sinema şehrin doğal dekoru olmuş sanki. Bütün bu görüntüler Beyrut’un kimliğini haykırıyor avaz avaz. Beyrut’ta zaman farklı akıyor; bugündesiniz ama dün de sizinle. Karşınıza çıkan her sokakta, her yapıda, her yüzde hem yıllar, yüzyıllar öncesine gidiyorsunuz hem de bugünün ruhunu yakalıyorsunuz. Bellek, attığınız her adımda size eşlik ediyor ve her defasında yeni bir kapı aralıyor geçmiş zamana. Beyrut mutfağıyla tanışırken, vitrinlerin ışıltısına dalarken, gece kulüplerinde çılgınca dans ederken ya da bir başınıza sessiz sakin bir köşede Feyruz’a kulak verirken zaman hep sizinle.
Ünlü Lübnanlı ses sanatçısı Feyruz’un şarkılarıyla tanıştıysanız eğer, bu şehir kendiliğinden ve usulca sizi içine alıyor zaten. Feyruz bir şarkısında, “Seni seviyorum Beyrut/ Benim garip vatanım/ Kötü zamanlarda da seni özlüyor ve görmek istiyorum” derken, siz de savaşın acılarını yaşamış ve eski güzel günleri özleyen bir Beyrutlu oluveriyorsunuz.
MUTFAĞI HEM AKDENİZLİ HEM ARAP
Lübnan mutfağı ilginç bir karışım. Akdeniz ve Güneydoğu tatlarının yanı sıra Arap mutfağından esintiler de var içinde.
- Semsek (börek çeşidi), nar ekşili zahter salatası, tabuli (ince bulgurlu maydanoz salatası), humus, çiğ köfte, közlenmiş patlıcan ezme, zeytin, deniz ürünlü kibbe (içli köfte) nefis meze çeşitleri.
- Beyrut mutfağının başrol oyuncularından biri zahter. Kekik türü bir bitki ama çok daha yoğun aromalı ve lezzetli. Tazesi, salata malzemesi. Tozu, susam unu ve zeytinyağıyla karıştırılıp kahvaltıda ekmeğe sürülüyor. Kurusu, “zahterli pide” malzemesi olarak kullanılıyor.
- Lebeniye (nohutlu yoğurt çorbası), kibbe lebeniye (lebeniye çorbasının içli köfteli versiyonu), falafel (soğanlı nohut köftesi), maluf (fasulye ezmesi) ve ekşili yaprak sarma, ana yemeklerin en baştan çıkarıcı olanları.
BEYRUT'U GEZERKEN MUTLAKA YAPIN!
- Ünlü Lübnanlı sanatçılar Feyruz ve Ümmü Gülsüm’ün şarkılarını dinleyin.
- Ece Temelkuran’ın Beyrut’u, insan hikâyelerini anlattığı Muz Sesleri kitabını okuyun.
- Şehrin denizle buluştuğu kordon boyu La Corniche’de turlayın, Beyrutluları izleyin.
- Uygun fiyatlı olmasına rağmen taksiyi tercih etmeyin, şehri yürüyerek keşfedin.
- Şehrin gece hayatına dalın. Beyrutlular eğlenmeyi iyi biliyor.