Seyahat

En ekonomik sonbahar rotaları

Aklınızda seyahat planı varsa en güzel, en ekonomik ve vizesiz tatil yapılacak yerlere bir göz atmanızda fayda var.

Giriş: 08.10.2019 - 11:46 Güncelleme: 11.10.2021 - 03:03

1. RODGORICA, MONTENEGRO

Balkanların en eski yerleşim yerlerinden biri olan, Adriyatik’in gizli kalmış yüzü ve Karadağ’ın başkenti Podgorica, el değmemiş coğrafyasıyla keşfedilmeyi bekliyor. Podgorica'yı yürüyerek gezerken pek çok Türkçe kelimeyle karşılaşacaksınız. Tabelalarda ya da menülerde çay, çorba, burek (börek) yazdığını gördüğünüzde şaşırmayın. Bugünkü halini neredeyse tamamen Osmanlılar zamanında alan kent, II. Dünya Savaşı’nda bombalanıp yıkılmış olsa da yeniden inşa edilmiş. Caddelerde, sokaklarda yeni ve eskinin birlikte dans ettiği Podgorica’ya yakından bakalım.

Zeta, Moraca, Ribnica, Cijevna ve Sitnica ırmaklarının oluşturduğu vadilere kurulmuş Podgorica...

Eski kent Stara Varos turunda karşınıza çıkacak, Osmanlılardan kalma, kültürel ve tarihi bir anıt niteliğindeki yapılardan Sahat Kula (Saat Kulesi)

Dajbabe ve Ostrog manastırları: Dajbabe Manastırı 1897 yılında inşa edilmiş. Mağaranın kaya duvarlarında bugün artık kaybolmaya yüz tutmuş dini figürleri görebilirsiniz. Trabzon’daki Sümela Manastırı gibi dağın kayalık yüzüne inşa edilen Ostrog’a ulaşmanın bir hayli zahmetli olduğunu belirtelim.
Duklja Antik Kenti: Arkeoloji tutkunuysanız, 7. yüzyıla ait bir Slav yerleşimi olduğu tahmin edilen antik kent Duklja’yı mutlaka görmelisiniz. Duklja’daki taş köprü ve saray kalıntılarını, rölyeflerle donatılmış lahitleri ve mezar taşlarını inceleyebilirsiniz.
Sahat Kula: Eski kent Stara Varos turunda karşınıza çıkacak, kültürel ve tarihi bir anıt niteliğindeki yapılardan biri Sahat Kula (saat kulesi), Haci Paşa Osmanagiç tarafından inşa ettirilmiş.
Balon Turu: Podgorica’nın inişli çıkışlı coğrafyası tırmanış, trekking, rafting ve bisiklet gibi çeşitli spor aktiviteleri için oldukça elverişli. Gezinize şehrin panoramik görüntüsünü yakalayabileceğiniz balon turuyla başlayabilir ve bu coğrafyayı kuş bakışı izleme imkânını yakalayabilirsiniz.
Milenyum ve Moskova köprüleri: Milenyum Köprüsü yeni olmasına rağmen şimdiden şehrin simgesi haline gelmiş. Moskova Köprüsü ise kentin eski ve yeni bölgelerini birbirine bağlayan şehrin bir diğer simgesi.
Sveti Djordje Kilisesi: 16 metrelik saat kulesiyle ünlü eski bir kasaba olan Stara Varos'un ardından kent merkezindeki önemli ortaçağ yapılarından Sveti Djordje Kilisesi’ni ve Petroviç Sarayı’nı görmenizi tavsiye ederiz.
Skadar Gölü: Tüm dünyada Karadağ ve özellikle başkenti Podgorica, kuş gözlem noktası olarak oldukça ünlü.

Skadar Gölü

2. SEYŞELLER

Büyülü bir tropil ada tatili hayaliniz varsa, vizelerin kaldırılmasıyla kapısından çevrilme ihtimaliniz de kalmamışken, Seyşeller fırsatını kaçırmayın. Hint Okyanusu’nun müthiş hazinesi Seyşeller, doksandan fazla ada, adacık, mercan ve granit kayalıklarından oluşuyor. Kadife gibi beyaz kumların turkuaz denizle iç içe olduğu eşsiz sahilleri ve tropik ormanlarıyla su tutkunlarının cenneti Seyşeller, dünyanın en huzurlu, en güzel köşelerinden biri. Kolay kolay unutamayacağınız bir deneyim vadeden Seyşeller'e kasım ayında gitmek, skuba diving yapmak için de en ideal ay.

Arul Mihu Navasakthi Vinayagar Hindu Tapınağı: Hinduların en önemli tanrılarından Ganeşa’ya adanmış, adanın tek Hindu tapınağı. Tapınağın renkli mimarisi ve üzerindeki Hindu tanrılarının motifleri görenleri büyülüyor.
Craft Köyü: Ulusal miras olarak koruma altına alınan ve büyük ilgi gören özel bir köy. Hindistanceviziyle ilgili her şeyi bulabilirsiniz.
Kot Man Ya çiçek bahçesi: Birçok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan egzotik bir çiçek bahçesi. 200 hayvanı barındırıyor.
Camion Hall: Adada alışverişin kalbi sayılan, çok sayıda dükkânın bulunduğu merkez.
Ulusal Doğa Tarihi Müzesi: Adadaki doğal yaşam ve bitki örtüsüyle ilgili parçaların sergilendiği müze.
Vauxhall Saat Kulesi: Başkent Victoria’nın merkezinde bulunan ve şehrin sembolü olan tarihi yapı.

3. BELGRAD, SIRBISTAN

Sırbistan'ın başkenti ve en kalabalık şehri Belgrad, Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği noktada yer alıyor. Tarih boyunca çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yapan kent, bu yüzden defalarca yıkılıp yeniden inşa edilmiş. Avrupa’nın en eski kentlerinden biri olan ve tarihi açıdan oldukça önemli olan Belgrad’ın, günümüzde popüler bir turizm merkezi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kent, doğal güzelliklerinin yanı sıra mimari ve tarihi açıdan önemli yapılarıyla da ön plana çıkıyor. Avrupa’nın bu eski ve eşsiz kentini daha yakından tanıma fırsatını kaçırmayın.

Skadarska bölgesindeki rengarenk kafeler ve lüks restoranlar turistlerin ve yerli halkın çokça vakit geçirdiği yerlerden...

Ciganlija Adası: Sandal gezintileri, piknik alanları, mini golf tesisleriyle önemli bir spor ve eğlence merkezi. Veliko Ratno Ostrvo Adası’nın da trekking için oldukça ideal olduğunu belirtelim.
Kalemegdan ve Belgrad Kalesi: Gezinize şehrin tarihi parkı kabul edilen 1. yüzyıldan kalma Kalemegdan’dan başlayabilirsiniz. Kalemegdan’da bulunan ve Romalılar tarafından yapılan Belgrad Kalesi, 1980'lerde parka dönüştürülerek ziyaretçilere açılmış.
Knez Mihailova Caddesi ve Cumhuriyet Meydanı: Şehrin en merkezi noktası Trg Republike olarak bilinen Cumhuriyet Meydanı. Ulusal Tiyatro ve Ulusal Müze’yi de burada görebilirsiniz. Meydanda bulunan ve hemen dikkatinizi çekecek olan Prens Mihailo’nun at üstündeki heykelinin bulunduğu nokta, Belgrad sakinlerinin önemli bir buluşma noktası. Cumhuriyet Meydanı’ndaki gezintinizin ardından araç trafiğine kapalı olan Knez Mihailova Caddesi’ne geçmenizi öneririz. Mimari bir hazine değerinde olan bu cadde Kalemegdan ve Belgrad Kalesi’nde sona eriyor
Nikola Tesla Müzesi: Nikola Tesla Müzesi ve Ulusal Müze, Belgrad'ın en iyi iki müzesi olarak biliniyor.

Sırp mutfağı Osmanlı, Macar ve Alman mutfağından izler taşıyor. Cevapçiçi olarak bilinen kebaplar, kentin en popüler lezzetleri arasında bulunuyor. Sırp yemeklerinin genellikle bol etli ve soslu olduğunu belirtelim. Siparişiniz sırasında geleneksel Sırp salatalarından da istemeyi unutmayın. Kahvaltılarınızı Sırp mutfağının geleneksel lezzetlerinden burek (börek) ile daha keyifli hale getirebilirsiniz. Belgrad’ın enfes reçellerinden de mutlaka denemelisiniz. Mutfağın ünlü lezzetlerinden hafif çorbaların, akşam yemeğinde ise rostilj’in tadına bakmanızı öneririz. Yemeğinizi kuruyemiş turta ve orasnice tatlılarıyla bitirmelisiniz.

4. SARAYBOSNA, BOSNA HERSEK

Dinar Alpleri ile çevrili Saraybosna, ülkenin en kalabalık şehri. Yüzyıllar boyunca Boşnaklara, Sırplara ve Hırvatlara ev sahipliği yapan şehir, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı, özellikle Osmanlı'nın izlerini her köşede hissedebileceğiniz bir şehir.

Tarihi ve doğal güzellikleriyle bilinen Bosna Hersek'te, sonbahar renkleri kendini hissettirmeye başladı. Sonbaharın kahverengi ve sarı renklerine bürünen başkent Saraybosna'daki Vrelo Bosna Milli Parkı'nda, görüntüler oluştu.

Saraybosna ile ilgili faydalı bilgiler

Saraybosna'da gezilmesi gereken yerler

Jesus' Sacred Heart Katedrali: Saraybosna merkezinin ortaçağdaki adı olan Vrhbosna’nın başpiskoposluk merkezi.
Gazi Hüsrev Bey Camisi: Saraybosna’daki en önemli İslami yapılardan biri. Osmanlı döneminde Bosna Sancak beyi Gazi Hüsrev Bey tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan cami 1531 yılında tamamlandı.
Eski Yahudi Tapınağı: Saraybosna’daki Eski Yahudi Tapınağı bir sonraki durağınız olmalı. Tapınak Sefarad Yahudilerinin şehre gelişinin ardından 1581 yılında inşa edildi. 600 yıllık dünyanın en eski Yahudi elyazması olan Saraybosna Haggadah’ı da Saraybosna Ulusal Müzesi’nde görebilirsiniz.
Ortodoks Katedrali: 1863-1868 yılları arasında Anreja Damjanovic tarafından inşa edilen Ortodoks Katedrali, Balkanlar’ın en büyük katedrali olarak biliniyor.
Spring of River Bosnia (Vrelo Bosne): Vrelo Bosne nehri Saraybosna’nın en güçlü doğal kaynak suyu. Çevresindeki yemyeşil parkın da ilginizi çekeceğini düşünüyoruz.

Bosna'nın ulusal lezzeti cevapi kentte denemeniz gereken lezzetlerin başında geliyor. Kıyılmış kuzu ya da dana eti, sarımsak, soğan, kırmızıbiber ve baharatlardan yapılan cevapi kendine has bir lezzeti olan somun isimli ekmekle servis edilir. Bu lezzeti yoğurt, ekşi krema, kaymak, kefir ya da süzme peynir çeşitleriyle birlikte denemenizi öneririz.

5. TİFLİS, GÜRCİSTAN

Endüstri, kültür ve sosyal merkezi de olan Tiflis, Bakü ve Ceyhan’la beraber bölgenin enerji hattını oluşturuyor. Sovyetler Birliği döneminin en gelişmiş kentlerinden biri olan Tiflis, rejimin yıkılması sonucu yaşanan şiddetli iç savaşla epey yara almış. Günümüzde yüzden fazla etnik gruba ev sahipliği yapan Tiflis’in bu yaralarını nasıl sardığını şehri keşfederek görebilirsiniz.

Dolambaçlı sokakları, ahşap oymalı evleri, hareketli restoran ve kafeleri, ihtişamlı kiliseleri ve şehrin yanı başında yükselen 1700 yıllık Narikala Kalesi ile Tiflis mutlaka görülmesi gereken şehirler arasında yer alıyor. Yukarıdaki resimde Tiflis'te sonbahar renklerini görüyorsunuz.

Narikala Kalesi ve Kartlis Deda: Tiflis’i gezmeye Kura Nehri’nin doğu kıyısında, eski kent merkezinin hemen üzerindeki Sololaki Tepesi'nde, 3. yüzyılda inşa edilen Narikala Kalesi kalıntılarından başlayabilirsiniz.
Eski kent merkezi: Yuvarlak taş döşeli kaldırımlarla süslü dar caddeleri, ahşap oymalı evleri ve tarihi dokusuyla Tiflis’in eski kent merkezini gezebilir, Sioni Katedrali, Ançiskati Bazilikası ve Metekhi Kilisesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.
Rustaveli Bulvarı: Milli şair Şota Rustaveli’nin adını alan cadde, Tiflis Özgürlük Meydanı’ndan başlayarak 1,5 kilometre boyunca Kura Nehri’ne paralel ilerliyor ve Cumhuriyet Meydanı’nda son buluyor.
Gribojedov Tiyatrosu: 33 sahnesiyle adeta bir tiyatro cenneti olan Tiflis’te, 1845 yılında inşa edilmiş

Gürcü mutfağının tüm lezzetlerini bir arada bulabileceğiniz Tiflis’te özellikle bir tür pide olan haçapuri’yi tatmanızı tavsiye ediyoruz. Yöresel et yemekleri patatesle servis ediliyor.

6. ÜSKÜP, MAKEDONYA

Makedonya’nın başkenti Üsküp, Vardar Nehri’nin iki kıyısında bulunuyor. Kentteki yapılar geleneksel ve modern olarak ikiye ayrılıyor. Ayrıca kent mimarisinde Üsküp’ün eski Sovyetler Birliği üyelerinden biri olmasının etkileri de açıkça görülüyor. Doğal güzelliklerin kültürel zenginlikle buluştuğu Üsküp, özel bir turizm kenti olarak öne çıkıyor.

Makedonya'nın başkenti Üsküp'ün 15 kilometre güneybatısında, Treska Nehri'nin devamında bulunan Matka Kanyonu, büründüğü sonbahar renkleriyle yerli ve yabancı ziyaretçilerini büyülüyor.

Old Bazaar: Türk Çarşısı olarak da bilinen Old Bazaar, Üsküp turunuza başlamanız için en ideal nokta. Bu bölgede nüfusun çoğunluğu Türk olduğundan pazar esnafının Türkçe konuşması sizi şaşırtmasın. Çarşı, Anadolu’daki benzerlerini hatırlatıyor.
Taş Köprü: 15. yüzyılda Sultan I. Murad döneminde inşa edilen köprü, 13 gözlü eşsiz bir mimari yapı. Taş Köprü ayrıca 1963 yılında meydana gelen büyük depremden sonra ayakta kalan az sayıda eserlerden biri olma özelliğini taşıyor.
St. Clementin Kqtedrali: Vardar’ın hemen kıyısında bulunan St. Clementin Katedrali’ni mutlaka görmelisiniz. Ayrıca Saat Kulesi, Çifte Hamam, Sveti Spas Manastırı ile Hünkâr, Yahya Paşa ve Murat Paşa camileri de görmeniz gereken diğer önemli yapılar arasında.

Üsküp mutfağının en ünlü lezzetlerinin başında süt, yumurta, şeker ve undan yapılan kaymakçina adındaki tatlı geliyor. Yugoslav salatası olarak da bilinen ve patlıcan, domates, yeşilbiber, sarımsak ve zeytinyağıyla hazırlanan manca adlı salatadan da denemenizi öneririz. Kemiksiz kuzu etinden yapılan Makedon yahnisi de Üsküp’te tadına bakmanız gereken bir başka yöresel lezzet. Kent turunuz sırasında güveçte yapılan kuru fasulyeden de denemenizi öneririz.

7. KIEV, UKRAYNA

Dinyeper Nehri'nin her iki yakasına yerleşen Kiev, göz alıcı mimari yapıları, uçsuz bucaksız park ve bahçeleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Slav kültürünün merkezi olarak kabul edilen Kiev, zengin geçmişi, manastırları, kiliseleri, meydanları, sokakları, tarihi yapıları, geniş parkları ve Avrupai çehresiyle gözde bir şehir. Andriyevski Caddesi boyunca sıralanan sanat galerileri, kalabalık kafeler, restoranlar ve butik mağazaların tadını çıkarın.

Saint Sophia (Ayasofya Katedrali) ve Anıt Bogdan Khmelnitsky

Altın Kapı: Antik Kiev kentinden günümüze kadar ulaşan tek anıt. Yapıldığı dönemde şehrin en büyük kapısı olan Altın Kapı, İstanbul-Yedikule’deki Altın Kapı’dan esinlenilerek yapılmış.
Ayasofya Katedrali: Adını, İstanbul’daki 6. yüzyıl Bizans eseri Ayasofya’dan alan katedral, 1990’da UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girdi.
Ukrayna Ulusal Çernobil Müzesi: 1986 yılındaki Çernobil Nükleer Santrali faciasının anısına yapıldı. Bilim, kültür ve eğitim etkinliklerini birleştiren bir kurum olarak göze çarpan müze Kiev’in en ilgi çeken noktalarından biri.
Görmeniz gereken diğer yerler: Bağımsızlık Meydanı, gündelik yaşamı gözlemleyebileceğiniz Khreshchatyk Caddesi, Mariyinsky Sarayı, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Pechersk İnziva Manastırı, Ukrayna Ulusal Operası, Ukrayna’nın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri olan Korosten, Stuhna Nehri kıyısındaki Vasylkiv, Jitomir, Mihail Bulgakov Evi Anı Müzesi, St. Andrew's Church, Aziz Vladimir Katedrali.

St. Nicholas Katedrali

Kiev Tavuğu: Kiev’e özgü, kievski olarak da anılan bu lezzetin tadı damağınızda kalacak. Göğüs etinin, galeta unu ve yumurtaya bulanarak kızartılmasıyla yapılan Kiev tavuğuna pek çok restoranda rastlayabilirsiniz.

Kutia: Kökeni Doğu Avrupa’ya dayanan kutia, işlenmemiş buğdayla hazırlanıyor. Ukraynalıların en popüler tatlısı olan ve özellikle Noel zamanı yapılan bu lezzetli hamur işinin tadına mutlaka bakın

8. BATUM, GÜRCİSTAN

Türk vatandaşları Batum’a vizesiz, pasaportsuz, sadece kimlikleriyle girebiliyor. Bir Yunan kolonisi olarak Batis ismiyle kurulan kent 17. yüzyılda Osmanlı, 1873 yılında ise Rus hâkimiyetine girdi. Daha sonra tekrar Türkiye sınırlarına dâhil olsa da bu çok sürmedi ve Batum tekrar Sovyetler Birliği’ne dâhil oldu. Bugün Gürcistan sınırları içinde bulunan liman kenti, Azeri petrolünün dünyaya yayılması açısından kilit konumda bulunuyor. Batum, dil konusunda hiç zorluk çekmeyeceğiniz bir şehir. Çünkü son yıllarda hızla artan turizm trafiğinden dolayı şehrin sakinlerinin neredeyse yarısı Türkçe konuşabiliyor.

Batum Sanat Müzesi: 1949 yılında inşa edilen Batum Sanat Müzesi, kurulduğu zamanlarda devrim eserlerinin sergilendiği, Avrupa ve Rus sanatından örneklerin bulunduğu bir müze.
Boulevard Parkı: Batum gezinize kentin en turistik ve favori gezi alanı olan deniz kenarındaki “Boulevard” parkıyla başlamanızı öneriyoruz. 19. yüzyılın sonunda denizin çekilmesiyle kıyıdaki bu alana park yapılmaya karar verilmiş.
Batum Botanik Parkı: Kent merkezine yakın doğal gezi alanları dışında, Batum’un 9 km kuzeyinde yer alan Batum Botanik Parkı şehirde gezilebilecek en önemli yerlerden biri. Kendi alanında dünyanın en büyük botanik parklarından biri olan Batum Botanik Parkı 114 hektar büyüklüğünde bir alana yayılıyor.
Özgürlük Meydanı: Liman bölgesinde mutlaka görmeniz gereken bir diğer yer ise Özgürlük Meydanı. Batum tarihindeki pek çok olay Özgürlük Meydanı’nda gerçekleşmiş.

Haçapuri: Gürcü mutfağında tereyağı ve yumurtanın bolca kullanıldığını belirtelim. Özellikle haçapuri ismi verilen, peynir ve yumurtayla yapılan pide-börek karışımı yemeğin tadına bakmanızı öneriyoruz. Batum’da çok fazla rağbet gören haçapuri’yi kahvaltıda deneyebilirsiniz. Ayrıca yumurta ve sucukla yapılan Acara usulü haçapuri’yi ve mısır unundan yapılan çadi’yi de yemeden dönmemenizi öneririz.
Pahali: Geleneksel Gürcü mutfağının tüm örneklerini Batum’da bulabilirsiniz. Özellikle cevizin ve mısırın bol kullanıldığı sebze ve tavuk yemeklerinin tadına bakabilirsiniz. Kahuri dedas purebi adı verilen Gürcü mutfağına özgü ekmeği de tatmanızı öneriyoruz. Ayrıca Gürcülere özgü mezelerin adı olan pahali’yi de denemeden olmaz!

9. PRİŞTİNE, KOSOVA

Avrupa’nın en genç ülkesi Kosova’nın başkenti Priştine 1479 yılında Osmanlıların egemenliği altına girdi, 19. yüzyılın sonunda Kosova vilayetine bağlandı. Balkan Savaşı’nın ardından Sırp egemenliğine giren kent, II. Dünya Savaşı’nda Almanya ve İtalya işgalinde kaldı ve ardından Yugoslavya topraklarına dâhil edildi. 1999-2008 yılları arasında Birleşmiş Milletler kontrolünde kalan şehir, Kosova’nın 2008 yılında bağımsızlığını ilan etmesiyle başkent oldu. Bugün hızlı bir gelişim sürecinde olan kent, Kosova’nın her alanda merkezi olma özelliği taşıyor.

Kosova Müzesi: Arkeolojik ve etnolojik pek çok eserin bulunduğu müze, bir dönem Yugoslav Ulusal Askeri Birliği’nin de merkezi olmuş. Emincik Etnoloji Parkı da geleneksel Kosova mimarisinin en görkemli örneklerinin başında geliyor.
Gadime Mermer Mağarası: Sırp Ortodoks mimarisinin en iyi örneklerinden biri olan, zengin fresklerle süslü 14. yüzyıl şaheserlerinden Gracanica Manastırı ve Gadime Mermer Mağarası da şehrin gezmeden dönmemeniz gereken yerlerinden.
Camiler: Bu kültürel mirasa tanıklık etmeye 1470 yılında inşa edilen ve 1999 yılındaki büyük bir yangında zarar gören Lap Camisi’yle başlayabilirsiniz. Ardından 1460 yılında inşa edilen ve 18. yüzyıldan kalma resim süslemeleriyle dikkat çeken ünlü Fatih Sultan Mehmet Camisi’ni, caminin kuzeybatısında bulunan Büyük Hamam’ı, Yaşar Paşa Camisi’ni, yapımı 19. yüzyılda tamamlanan Saat Kulesi’ni ziyaret edebilirsiniz.

Kosova mutfağından hemen her örneği bulabileceğiniz Priştine’de geleneksel Balkan et yemekleri ve hamur işleri öne çıkıyor. Panevino, pellumbi ve pishat dikkat çıkan yerel lezzetlerden. Priştine başkent olduğu için uluslararası mutfaklardan örnekler de bulabilirsiniz. Ayrıca şehirde hızlı yemek için kebapçılar, börekçiler ve dönerciler mevcut.

10. ODESSA, UKRAYNA

Odessa, Ukrayna'nın dördüncü büyük kenti. Tarih boyunca Yunanlar, Türkler ve Ruslar tarafından yönetildiği için etkileyici mimari yapılar ve tarihi abidelerle karşılaşmak mümkün. Avrupa’nın Viyana’dan sonraki en büyük ikinci tiyatro salonu Odessa’da bulunuyor. Bize oldukça yakın bir mesafede olan bu güzel şehri gezmediyseniz görmediyseniz önümüzdeki Kasım buraya vakit ayırabilirsiniz. Potemkin Merdivenleri’ni, oradan parkları, sonra da Lanzheronivs’ka, Puşkin, Deribasivska caddelerine uzanıp mağazaları, kafeleri gezebilirsiniz.

Odessa hakkında faydalı bilgiler

Akkerman Kalesi

Potemkin Merdivenleri: Kent merkezinde yer alan Potemkin merdivenleri 1835-1842 yılları arasında inşa edilmiş ve 192 basamaktan oluşuyor. Merdivenler Prymorsky Bulvarı’na iniyor. Merdivenler, Eisenstein’in çektiği Potemkin Zırhlısı filmiyle ün kazanmış.
Akkerman Kalesi: Odessa’ya gitmişken yaklaşık 80 kilometre uzaklıkta bulunan Akkerman Kalesi’ni de görmelisiniz. 30 kalesi bulunan Akkerman Kalesi yaklaşık dokuz hektarlık alanı kaplıyor. Kale Osmanlı ve Rus imparatorluklarına hizmet etmiş.
Görmeniz gereken diğer yerler: Dünyanın en büyük ikinci opera binası olan Opera Binası, Vorontsov, Tolstoy, Brzozowski ve Potocki sarayları, Richelieu Dükü Heykeli ve Vorontsov Abidesi, Sabornaya Kilisesi, Primorsky Bulvarı, Deribasovskaya Caddesi, Odessa Güzel Sanatlar Müzesi, Arkadia Plajı, Langeron Beach, Odessa Şehir Bahçesi, Odessa Limanı, Çağdaş Sanatlar Müzesi, Privoz Pazarı (Halk pazarı), Otrada Beach, Pushkin’e ait çalışmalara ev sahipliği yapan Puşkin Müzesi, Odessa Yerel Tarih Müzesi, Odessa Doğu ve Batı Sanat Müzesi, Devlet Edebiyat Müzesi de ziyaret etmeniz gereken önemli kültür durakları arasında yer alıyor.

Şehir merkezine geldiğinizde kendinizi alışılmadık bir hareketliliğin içinde buluyorsunuz. Kaldırımlara yayılan kafeler, geniş caddeler, mağazalar Odessa’nın giderek Avrupalılaşan yüzünü gösteriyor.

Borç çorbası: Odessa'ya gidip borç çorbası yemeden dönmeyin. Neredeyse günün her saati servis edilen bu çorba çeşitli sebzelerle hazırlanıyor ve içine kırmızı et ve krema da ekleneiyor. Odessa mutfağının lezzetlerinden kasha, kotleta pokyivsky’yi, bir çeşit ekmek kebabı, ve patatesle peynir kullanılarak yapılan bir tür mantı diyebileceğimiz varenyky’i mutlaka denemenizi öneriyoruz.

Bu içeriği paylaş