Kadim topraklar: Kayseri, Kaisareia
Roma döneminden kalma kalesi, Selçuklu dönemi kümbetleri, Gevher Nesibe Darüşşifası ve 6 bin yıllık geçmişe sahip Kültepe ören yeriyle açık hava müzesini andıran Kayseri'ye yolculuk var. Kayseri'de mutlaka gezmek görmek gereken yerler nerelerdir?
Kayseri'nin ne kadar kadim topraklar olduğunu bilene, bilmeyene, görene, görmeyene, gidene, gitmeyene bir kez daha anlatmak, hatırlatmak istedik.
Kayseri, Türkiye'nin kültür, sanat, bilim ve turizm merkezlerinden biri. Tarihin en eski medeniyetlerinin beşiği ve her dönemde önemini korudu.Kayseri'nin Roma döneminde İmparator Şehir anlamına gelen Kaisareia ismini alması şehrin büyüklüğünü ve önemini gösteriyor.
Roma döneminden kalma kalesi, Selçuklu dönemi kümbetleri, Gevher Nesibe Darüşşifası ve 6 bin yıllık geçmişe sahip Kültepe ören yeriyle açık hava müzesini andıran Kayseri'ye yolculuk yapıyoruz şimdi.
Bugün külliye, Selçuklu Medeniyetinin tüm yönleriyle sunulduğu ve Bimarhane bölümünün tıbbi uygulamalarının görsel olarak sunulduğu Selçuklu Medeniyetleri Müzesi olarak kullanılıyor.
Kayseri Kalesi
3. yüzyılda Roma Dönemi'nde yapılan ve 6'ıncı yüzyılda Bizans Dönemi'nde daraltılan Kayseri Kalesi ve Surlar şehir merkezinde. Bugünkü görünümüne Anadolu Selçukluları döneminde ulaşmış. Kale günümüze kadar gelen eski yapılardan biri ve tam anlamıyla bir orta çağ kalesi. Düz bir alana yayılmıştır. İç kale ve onu çevreleyen surların meydana getirdiği dış kale olmak üzere iki kaleden oluşur. Dış duvarları Roma İmparatoru III. Gordianus tarafından, İç Kale ise Bizans İmparatoru Justinianus tarafından yaptırılmış. İç Kale, Dış Kale'ye göre daha yüksek yapılmış.
Mimar Sinan'ın evi
Mimar Sinan'ın doğduğu ev, şehir merkezine 27 km mesafedeki, en az 3 bin yıl öncesinden günümüze ulaşmış bir yerleşim yeri olan Ağırnas'ta. Ağırnas Kayseri'nin Melikgazi semtine bağlı bir mahalle. Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli eserlere imza atan Mimar Sinan'ın Ağırnas Mahallesi'nde doğduğu taş ev günümüzde müze olarak kullanıyor ve müzeyi ziyaret edenleri büyülüyor.
Yaptığı eşsiz güzellikteki eserleriyle adını dünya tarihine yazdıran Mimar Sinan'ın doğduğu ve gençlik yıllarını geçirdiği Kayseri'nin Ağırnas Mahallesi, bölgede taş işçiliğinin önemli örneklerini barındırır. Mimar Sinan'ın doğduğu evin zemin katı da girişlerinde kemerlerin göze çarptığı geniş galerilerle yer altı odalarına ve yeraltı şehrine açılır.
AĞIRNAS YERALTI ŞEHRİ
Ağırnas'ta Mimar Sinan'ın doğduğu evin yanı sıra yer altı şehirleri ve kilise örnekleri de önemli. Derin sulara ve yemyeşil bir doğaya sahip olan Ağırnas'ın % 80'inin yeraltı şehri olduğu tahmin ediliyor. Kayseri, bugün bilinen 20’den fazla yeraltı şehrine ev sahipliği yapıyor. Şimdilik sadece Ağırnas Yeraltı Şehri ziyarete açık. Giriş ücretsiz.
Görkemli taş evleri, muhteşem doğasının yanı sıra uçsuz bucaksız tünelleri ve yer altı şehirleriyle de ünlü. Dehlizleri, mağaraları, yeraltı şehir kalıntılarıyla Ağırnas günümüzden en az 3 bin yıl öncesinde insanların yaşadığı bir yerleşim merkezi. 1500 yılında yapılan tahrir defterine göre Ağırnas nüfusunun yüzde 95'ini Rumlar teşkil etmekteymiş.
Ağırnas yer altı şehrinin bazı bölümlerinin milattan önce büyük bir bölümünün milattan sonraki yıllarda ve daha sonraki yüzyıllarda ilave edildiği kesindir. Yer altı şehrinde görülen hristiyanlık dönemi ibadet yerleri, kiriş ve resimlerden en çok M.S I. ve XIII. Yüzyıllar arası kullanıldığı görülüyor.
ZAMANTI IRMAĞI
Yahyalı ilçe sınırları içerisinde yer alan ve 51 kilometre uzunluğa sahip Zamantı Irmağı'nın 15 kilometresinde milli rafting parkuru yer alıyor. Zamantı Irmağı, uzunluğu, su debisi, yer altı geçişleri ve dev kanyonlarıyla rafting için oldukça elverişli ve ilgi görüyor. Biri 78, diğeri 92 metre uzunluğundaki doğal köprünün altından geçen parkur, rafting yapanlara ayrı bir heyecan veriyor.
Zamantı Irmağı'nın menderesleri, kar yağışı altında ayrı bir güzel. Pınarbaşı ilçesinden doğan, Seyhan Nehri ve havzasını besleyen iki büyük koldan birisi olan Zamantı Irmağı, kar yağışı altında tam seyirlik hale geliyor. Tomarza ilçesi Saçlı Mahallesi yakınında kar yağışının ardından oluşan bembeyaz örtüde süzülen mendereslerin oluşturduğu manzaralar tam fotoğraflık.
ULU CAMİİ (CAMİİ KEBİR)
Aktif olarak kullanıyor ve ibadete açık. 1333 yılında dönemin ünlü mimarlarından Kaluyan tarafından yapılmış. Dikdörtgen bir alanı kaplayıp bazilika planlı. Üst kısmı ahşap kirişli toprak bir çatı ile örtülmüş. Bina dışarıdan bakıldığında muazzam bir görünüme sahip. Dikkat çekici mimarisi ile mutlaka ziyaret etmeniz gereken önemli bir eser. Selçukluların Asya tuğla tekniğini Anadolu’da ilk kez kullandıkları eserlerden biri. İç mekandaki kemerli sütunlar ve mermer sütun başlıkları görülmeye değer. Caminin bir de medresesi varmış ancak günümüze sadece medrese içindeki türbe gelebilmiş, türbede de camiyi ve medreseyi yaptıran Melik Mehmet Gazi yatıyor.
ERCİYES DAĞI
Erciyes Dağı, bulutları delen zirvesi, tepesinden eksik olmayan karı ile Kayseri’nin sembolü. İç Anadolu Bölgesi’nin birinci, Türkiye’nin 5'inci büyük dağı ünvanına sahip olan Erciyes Dağı, hem kış turizmi hem dağ tırmanışı hem de yayla turizmi bakımından yılın her döneminde ziyaretçi akınına uğruyor. Kayseri denince ilk akla gelen doğa harikası, her mevsim bembeyaz zirvesiyle bulutlara uzanan Erciyes Dağı. 30 milyon yıl önceki patlamaları sayesinde Kapadokya’nın oluşmasını sağlayan Erciyes sönmüş bir volkan. Tepesindeki erimeyen kar nedeniyle olsa gerek, Hititler Beyaz Dağ anlamına gelen bir isim takmışlar Erciyes'e.
Erciyes dünyada sayılı kayak merkezlerinden biri. Kış turizmi, dağcılık, yayla turizmi, motorlu motorsuz araç sporları, rakım kampları gibi özellikleri ile yıl boyunca tatilcilerin gözdesi. Ayrıca yaz aktivitesini artıran trekking turları da var. Kayseri Niğde arasındaki göller bölgesinden Kapuzbaşı Şelaleleri'ne kadar trekking parkuru yürüyüş severlerinin en güzel rotalarından. Tavsiye ederiz.
SOĞANLI ÖREN YERİ
Kayseri’ye 80 km uzaklıkta, binlerce yıldır farklı hayatlara tanıklık eden yeşillikler içerisindeki Soğanlı Vadisi, güvercinlik, mağara, barınak, kilise ve manastır olarak kullanılan ilginç kaya oluşumlarına ev sahipliği yapıyor. Coğrafi olarak çok ilginç bir yapısı olan Soğanlı vadisi, çok eski bir yerleşim alanı olarak Roma devrinden kalan kiliseleri ile ünlü. Bu kiliselerin en ünlüleri; Aziz Barbara (Tahtalı), Karabaş, Kubbeli, Saklı ve Yılanlı kiliseleri. Hıristiyanların inançlarını yaşatmak için 4. yüzyılda yerleşmeyi seçtikleri bu korunaklı vadide bugün rastlanan kilise kalıntıları arasındaki Kubbeli Kilise, İncil’den sahneler betimleyen güzel fresklerle süslü. Bugünkü yerleşim de tarihi kalıntılarla iç içe geçmiş durumda.
Soğanlı, Roma döneminden beri yerleşim yeri olarak kullanılıyor. Romalılar vadi yamaçlarındaki Kaya Mekanlarını mezarlık olarak, Bizanslılar ise kilise olarak kullanmışlar. Soğanlı, MS 4. yüzyılda Hıristiyanlığın merkezlerinden biri olmuş. Soğanlı'da kayalara oyulmuş kiliselerin yanı sıra binlerce güvercinlik, mağara ve sığınak bulunuyor. Tüf üzerine inşa edilmiş 50'ye yakın kaya kilisesi bulunan Soğanlı, peribacalarıyla da ünlü. Mağaralar, kiliseler ve mezarlarda İsa ve Havarilerin resimleri var.
Saklı Cennet olarak isimlendirilen Soğanlı halkının bir özelliği daha var. Karşılaşırsanız şaşırmayın. Rengarenk giysileri ve boncuklarıyla birbirinden güzel el yapımı Soğanlı bebekleri yapıyorlar. Kumaştan yapılmış, gelin teli ve payetlerle süslenmiş bebekler tamamen yerel özellikleri yansıtıyor. Bu bebekler çok popüler. Hediye olarak ya da hatıra olsun diye almayı düşünebilirsiniz.
DÖNER KÜMBET
Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat'ın kızı Şah Cihan Hatun adına yapılan kubbe, görülmeye değer bir Türk Sanatı örneği. Döner Kümbet, Melikgazi ilçesi Kartal Kavşağı'nda bulunuyor. Çift başlı kartal, insan başlı ve kanatlı pars, aslan ve hayat ağacı figürleriyle süslü kümbet, 1276 yılına tarihlenmiş. Şah Cihan Sultan'a ait olan bu kümbete 12 yüzeyli olması ve giriş kapısı yanlarındaki iki yüzey hariç diğer on yüzeyinin geometrik şekilleri ve taş işçiliği birbirine çok yakın olmasından dolayı halk arasında döner kümbet denmiş. Kümbetin etrafında dolaşıldığında aynı işaret ve motifleri görebiliyorsunuz.
ERDEMLİ VADİSİ
Yeşilhisar ilçesi Erdemli Köyü sınırlarında bulunan Erdemli Vadisi, Erciyes Dağı'nın aktif bir volkanken püskürttüğü lavların akarsu aşındırması sonucunda oluşmuş bir vadi. Kayseri il merkezine uzaklığı 69 km. Erdemli köyünde bulunan, Erdemli Vadi'sinde göz kamaştırıcı bir tabiat içerisinde manastır, kilise ve kaya mekanlar görebilirsiniz.
Erdemli Vadisi’nin yaklaşık uzunluğu 10 km. Edemli Vadisi boyunca uzanan yerleşim alanında duvar resimleri içeren 11 kilise var. Bu kiliseler; Kilise Camisi, H. Eustathios Kilisesi, H. Nikolaos Kilisesi ve Şapeli, Mikhael Kilisesi, Oniki Havari Kilisesi, Kırk Martir Kilisesi, Tek Nefli Kilise, Saray Manastırı Kilisesi ile Ayı Kilise.
KORAMAZ VADİSİ
Deprem kırılması sonucu oluşmuş vadinin uzunluğu toplam 12 km. Zürafa fosil yatağı ve kağnı yolları gibi birçok değere ev sahipliği yapan vadideki kayalara oyulmuş toplam 442 yapının geçmişi en az 2 bin yıllık ya da daha da eski. Bu yapılardan 46 tanesi kaya oyması kilise. Vadide ayrıca 14 kuşluk, 26 çeşme, 18 tatlı su kaynağı, 6 köprü, 6 değirmen, 9 cami, 100'den fazla sivil mimari yapı, 40'dan fazla kaya oyma kilise, 7 yerleşim yeri, 21 yer altı şehri, 21 columbarium mezar, 6 tümülüs tespit edilmiş. Yeraltı şehirlerinin en büyüğü Bürüngüz Yeraltı Şehri 1273 metre uzunluğuyla Türkiye’de şimdiye dek tespit edilen en uzun yeraltı şehri.
Sahip olduğu farklı kültürel ve doğal varlıklar sayesinde Koramaz Vadisi 2020 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alındı. Vadide toplam 7 farklı yerleşim mevcut. Bunlar Büyük Bürüngüz, Subaşı, Küçük Bürüngüz, Ağırnas, Turan, Vekse ile Bağpınar. Bölgenin doğası harika. Yemyeşil bir örtüyle kaplanmış vadi kuş cıvıltılarından geçilmiyor.
Gesi Bağları ve Güvercinlikler
Anadolu'nun çeşitli yerlerinde eski dönemlerde bağ ve bahçelerde kullanılmak üzere gübre gereksinimi için yabani güvercinlerin belli bir sisteme göre yetiştirildikleri bilinir. Güvercin gübresi oldukça değerli bir gübre çeşidi olarak kabul edilir. Yabani güvercinlerin gübresinin düzenli toplanabilmesi ve birikmesini sağlayabilmek için yapılan Kapadokya güvercinlikleri kayalara oyulmuş odacıklar şeklinde olur. Gesi Bağları'nda rastladığımız güvercinlikler ise kule tipinde taştan örülerek yapılmışlar.