Hüzünlü şehir: Prag
Güneyinde Slovakya ve Avusturya, kuzeyinde ise Polonya ve Almanya'ya sınırı olan Çek Cumhuriyeti'nin kalbi ve ünlü yazar Franz Kafka'nın şehri Prag.
Hayalimdeki Prag turunda kulağıma Josef Myslivecek’in “Altı Sonatı” çalıyor, Kafka’nın eskimiş deri ciltli bir kitabını karıştırıyorum. Karl Köprüsü’nün tam ortasında yapayalnızım, Vltava Nehri’nin serinliği yüzüme vuruyor ve karanlıklar içindeki Kraliyet Sarayı’nı izliyorum.
Prag Baharı’nın öncüsü, yazar, şair, politikacı, Çek Cumhuriyeti ile beraber anılan bir karakter Vaclav Havel. Havel yaşamının önemli bölümünü soğuk savaş yıllarının gizemli kentlerinden birinde, Prag’da geçirmişti. SSCB ve Polonya başta olmak üzere pek çok Doğu Bloku ülkesinin şehirlerinden farklıydı Prag. Belki Vaclav Havel’in 1989 yılındaki “Kadife Devrimi”yle sempati kazanması ilgimizi çekti ya da boğucu ve kasvetli bir Prag tablosu çizen Kafka romanları etkiliydi ona dikkat edişimizde.
Çek yazar Milan Kundera’nın unutulmaz eseri “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği”nden beyazperdeye uyarlanan Philip Kaufman imzalı aynı isimli filmde, genç doktor rolünde izlediğimiz Daniel Day Lewis’in peşine takılan kameranın sunduğu kadrajlar, Sovyetler Birliği’nin demir yumruklu müdahalesinin hemen öncesinde, özgürlük rüzgârlarının estiği 1968’ler Prag’ını gözler önüne serer. Dvorak’ın eşsiz besteleri de etkili olmuştur bu hüzünlü şehre merak duymamızda. Kentin yakın tarihine ışık tutan bir başka film de, devrimin hemen öncesinde, henüz Slovakya ile ayrılmayıp Çekoslovakya iken geçen, Jan Sverak’ın yönetmen koltuğuna oturduğu Çek filmi Kolya’dır.
Prag hep “içine kapalı” bir şehirdi. Hep bir gizemi, daha ilk bakışta yüzümüze çarpan bir hüznü vardı. Bugünün Çek Cumhuriyeti başkenti Prag ise bambaşka bir ruha bürünmüş. O kimsesiz, kendi halinde sırlarla dolu sokaklarından eser yok şimdi. Lokantaların pek çoğu mönülerini İtalyan mutfağına kaptırmış. Köprüyü sadece uzaktan görebiliyorsunuz; turist gezileri yapan teknelerle birlikte, o büyük kalabalığın içinden zor seçiliyor. Kraliyet Sarayı’nda, Simyacılar Sokağı’nda, Astronomi Saati’nin bulunduğu meydanda, Kafka’nın evinin çevresinde, her yerde turistlerle karşılaşıyorsunuz. Öyle ki, yürümekte dahi zorlanıyorsunuz ve asıl önemlisi, Prag havasını soluyamıyorsunuz. Belki de, Prag ziyareti için uygun olduğu söylenen bahar aylarında gitmemek gerek bu kalabalığa maruz kalmamak için. Beynelmilel dilde Charles, yerel söylenişiyle Karl Köprüsü’nde bir kış gecesi paltomun yakalarını kaldırarak hayallerimin izdüşümünde yürümek bambaşka bir tat verebilir örneğin.
Prag, tarih sahnesinde daima başrolde olduğu için kentte gezip görülecek çok yer bulunuyor. Yorgunluğu göze alıp, birkaç günde hepsini gezip görmek mümkün olsa da, insan bu defa da şehri yaşama fırsatını yitiriyor. Dolayısıyla önerim, içlerinden keyif alacağınızı umduğunuz birkaç tanesini seçip geri kalan vaktinizi şehrin merkezinde, yaşamın aktığı yerlerde geçirmeniz. Prag Kalesi ve Old Town kentte gezip görebileceğiniz yerlerin birçoğuna ev sahipliği yapıyor. Günlük Prag yaşamına karışmak için en ideal bölge ise mağazaları, kafeleri, müzeleri ve tiyatrolarıyla ünlü Nove Mesto (New Town) bölgesi. Bu bölgede uygun fiyata konaklayabilir, eğlenebilir, yiyip içebilirsiniz.
Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag. Prag'a ne zaman gideceğinizi bilmeniz şehrin tadını çıkarabilmeniz için önemli bir faktördür. Avrupa'nın en iyi korunmuş şehirlerinden biridir Prag. Zarif köprüleri, ortaçağdan kalma kiliseleri, Gotik, Barok, Rönesans, Art Nouveau tarzındaki binaları ve görkemli meydanlarıyla muhteşem bir silüete sahip romantik bir şehir. Şimdi Prag'ı daha yakından tanıyalım. İşte Prag tatilinde gezilecek noktalar ve Prag turunda mutlaka görülmesi gereken tarihi yerler...
Her yıl 7 milyondan fazla turistin ziyaret ettiği Prag, yaz aylarında, Noel ve Paskalyalarda çok yoğun olan bir şehir. Eğer Prag'a bir gezi düşünüyorsanız bunu aklınızdan çıkartmamanızda fayda var. Kış ayları yoğunluğun ve otel ücretlerinin nispeten düşük olduğu zamandır.
Türkiye'den Vaclav Havel Havalimanı'na direkt seferleri olan havayolu şirketleri var. Ayrıca yabancı şirketlerin de aktarmalı olan seferleri mevcut. Şehirde; metro, otobüs ve tramvaylar ile istediğiniz yere kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Saatlik ve günlük biletleri duraklarda bulunan makinalardan ya da metro istasyonlarından temin edebilirsiniz. Prag yürüyerek daha kolay keşfedilecek bir şehir. Mesela, Wenceslas Meydanı'ndan Prag Kalesi'ne yürüyerek sadece 30 dakikada ulaşabilirsiniz.
Prag nispeten güvenli bir şehirdir. Prag'da yürüyerek dolaşmak ve gece de dahil olmak üzere toplu taşıma araçlarıyla seyahat etmek güvenlidir. Ancak, herhangi bir şehirde olduğu gibi, turistler yankesicilerin daima hedefindedir. Bu yüzden değerli eşyalarınızı güvenli yerlerde bulundurun. Arka cebinizi cüzdanınız için kullanmayın. Kafelerde sandalyelere el çantaları asmaktan kaçının. Altın kuralı her zaman hatırlayın: Eğer taşımanız gerekmiyorsa, otelin kasasına bırakın.
Çek Cumhuriyeti'nde geçerli para birimi Çek Kronudur. Prag'da bazı oteller, mağazalar ve restoranlar Euro'yu kabul ediyor, ancak çoğu sadece Çek Kronu alıyor. Çek Kronunu seyahat öncesinde edinmenizde fayda var.
Şehirde ünlü yerler için İngilizce isimleri kullanılır. Fakat, harita ve sokak isimleri Çekçe yazıldığı için kafa karışıklığı yaşayabilirsiniz. Aşağıdaki Çekçe çeviriler yararlı olacaktır:
- Prag = Praha
- Eski Şehir = Stare Mesto
- Yeni Şehir = Nove Mesto
- Charles Köprüsü = Karluv en
- Prag Kalesi = Prazsky hrad
- Wenceslas Meydanı = Vaclavske namesti
- Old Town Meydanı = Staromestske namesti
- Küçük Şehir = Mala Strana
- Ulusal Tiyatro = Narodni Divadlo.
Zengin bir Slav dili olan Çekçe, öğrenilmesi en zor Avrupa dillerinden biridir. Prag'da İngilizce konuşanlar bile belli sesleri telaffuz etmekte zorlanıyorlar. Aklınızda bulunsun.
Çek Cumhuriyeti için Schengen vizesi almanız gerekiyor. Geçerli bir başka ülkeden alınmış Schengen vizeniz varsa Prag'a tekrardan vize almadan gelebiliyorsunuz.
Prag Kalesi, bin yılı aşkın bir süredir Çek devletinin önemli simgelerinden biri olmuştur. Dünyanın en büyük komplekslerinden biri olan kale, Guinness Dünya Rekorları Kitabı'na göre, 570 metre uzunluğunda, 128 metre genişliğinde olan yedi futbol sahasından daha büyük bir alanı kaplamaktadır. Duvarları içinde Çek Cumhuriyeti'nin en büyük sanatsal ve kültürel hazinelerinden bazılarına ev sahipliği yapan tarihi binalar, müzeler ve galerilerden oluşan zengin ve büyüleyici bir koleksiyon yer almaktadır. Prag Kalesi'nin panoramik manzarası dünyanın en göz alıcı manzaralarından biridir. Farklı manzaraları görebilme imkanı veren iki tür biletle gezebilirsiniz. Bu biletlerin her biri iki gün boyunca geçerlidir.
Çek Cumhuriyeti'nin dini ve kültürel sembollerinden St Vitus, Orta Avrupa'nın en zengin ve en donanımlı katedrallerinden biridir. Dini hizmetlerin yanı sıra Çek kralları ve kraliçelerinin taç giyme törenleri de burada gerçekleşmiş. Katedral birkaç koruyucu aziz, soyluların ve başpiskoposların gömüldüğü bir yerdir.
Prag'ın en eski köprüsü 1342'de selden zarar gören Judith Köprüsü'nün yerine, her bir uçta müstahkem kule (Küçük Şehir Köprüsü Kuleleri, Eski Şehir Köprüsü Kulesi) ile çevrili kumtaşı blokları ile inşa edilmiştir. 1870'ten beri Charles Köprüsü denilen, Taş veya Prag Köprüsü olarak ta bilinen köprüyü, IV. Charles yaptırmıştır. 1357'de başlayan inşa çalışmaları 1402'de sona ermiştir. 1683'ten 1928'e kadar, nehri süsleyen köprünün üzerinde 30 kadar aziz heykelleri yapılmış. Bu heykellerin en ünlüsü de Nepomuk'un Aziz John heykelidir.
Eski Belediye Binası, 1338 yılında eski kent yönetiminin merkezi olarak kuruldu. Kompleksin en eski kısmı, bir körfez kilisesi ve Orloj olarak bilinen eşsiz bir saatin bulunduğu güzel bir Gotik kuleden oluşuyor. Saat 11:00 ve 12:00'yi gösterdiğinde oniki havariler ortaya çıkıyor. Belediye binasının Neo-Gotik tarzı doğu kanadı, 8 Mayıs 1945'te Prag Ayaklanması sırasında tahrip edildi. Bir daha yeniden inşa edilmedi. Rehberli tur, tarihi salonları, kuleyi ve yeraltı bölgelerini içerir.
Prag'daki en etkileyici Gotik dini binalardan birisidir. 14. yüzyılın ortasından 16. yüzyılın başlarına kadar süren çalışmalarla inşa edildi. 17. yüzyılın sonunda yeniden düzenlenmiştir. Katedral, Gotik, Rönesans ve Erken Barok eserlerinden oluşan geniş bir galeri olarak hizmet vermektedir. Bunlardan en önemlisi Karel Škréta'nın sunak resimlerini ve astronom Tycho Brahe'nin türbesini içermektedir. 1673'ten kalma bina Prag'daki en eski yapılardandır.
Dünyanın en eski ve sürekli var olan Yahudi müzelerinden biri olan Prag'ın Yahudi Müzesi 1906'da, Bohemya'daki Yahudi nüfusun tarihini, geleneklerini belgelemek ve Prag'daki sinagoglardan getirilen değerli eserleri korumak için kuruldu. Prag gettosunun tasfiyesi sırasında tahrip edildi. Kalıcı sergilere ek olarak, bazı binalarda da konserler ve geçici sergiler düzenleniyor.
Vltava'nın doğu tarafındaki ünlü Charles Köprüsü'nün giriş kapısıdır. Karl Köprüsü'nün tahkimatlarının bir parçası olarak 1380'den önce tamamlanmış olan bu eser, Avrupa'nın en güzel Gotik kapısı ve dünyanın en etkileyici Gotik inşaat mühendisliği tarzı olarak kabul edilir. Aynı zamanda Charles Köprüsü'nün mimarı olan Peter Parler'ın eseridir. Kuleye 136 merdivenli bir spiral merdivenle çıkılır.
İnşası 1905'ten 1911'e kadar süren belediye evi, kafeler, Fransız ve Pilsner restoranları, Amerikan barı, Lord Mayor's Salonu ve Smetana Salonu'ndan oluşmaktadır. Alfons Mucha, Jan Preisler, Ladislav Šaloun gibi önde gelen sanatçılar ve heykeltraşlar tarafından dekore edilmiş Art Nouveau iç mekanların mükemmel örnekleridir.
Strahov'daki Premonstratensian Manastırı'nın kütüphanesi, en değerli ve en iyi korunmuş tarihi kütüphanelerden biridir. Koleksiyonu yaklaşık 200.000 ciltten oluşmaktadır. Kütüphanenin en eski kısmı olan Barok İlahiyat Salonu, 1671 ve 1674 yılları arasında kuruldu; Felsefi Salonun ana klasist tonozları 1794 yılından kalmadır ve iki kat uzunluğundadır. Her iki salonda da Siard Nosecky ve Anton Maulbertsch tarafından yapılan tavan freskleri görülmeye değer eserlerdir.
Dünyaca ünlü konser salonu. 1896'da Çek Filarmoni Orkestrası'nın, Antonin Dvorak'ın yönetiminde ilk kez konser verdiği salon. Neo-Rönesans tarzı bina, 1876-1884 yılları arasında inşa edildi. Başlangıçta bir resim galerisi, müze koleksiyonları ve bir konser salonu vardı. 1918-1938 ve 1945-1946 yılları arasında Ulusal Meclis binası olarak kullanıldı. Ana salon (Dvorak Salonu) klasik müziğin olağanüstü konserleri için kullanılmakta olan bir mekandır.
Manastır, MS 993 yılında Boleslav II ve Bishop Adalbert tarafından kurulmuştur. Benedictine kompleksinin 1708-1745 yıllarına dayanan mevcut görünümü, Yüksek Barok tarzı bir örnektir. Manastır bahçeleri herkese açıktır ve ziyaretçiler de buradaki rehberli turlara katılabilir. Brevnov Manastırı aynı zamanda 13. yüzyılda belgelenmiş ve bugün manastırda üretimi yapılabilen bira fabrikasıyla da bilinir.
Bu park, Vltava Nehri ile yan kolu arasındaki bir ada. 15. yüzyıl eski Büyük Priory Değirmeni'nin değirmen çarkını da görebileceğiniz şehrin en romantik ve pitoresk yerlerinden biridir. Adanın çimenli alanları piknik ve dinlenme yeri olarak kullanılmaktadır.
