Yağmur ormanları hakkında bilinmesi gereken gerçekler
Yağmur ormanları, nefes kesici görünümleri ve baş döndüren tabiatları ile dünyamızın en özgün ve en sıra dışı hayvanlarıyla bitkilerine ev sahipliği yapar.
Yağmur ormanları tehlike altında.
Bu ormanlar, tropik doğanın kutsal mabetleri ve dünyanın biyolojik açıdan en kapsamlı yerleri olarak görülmelerinin yanı sıra, gezegenimizin sağlıklı kalmasını sağlar, canlı türleri içinsu, oksijen ve besin kaynağı olarak görev yaparlar. Bu yüzden yağmur ormanlarını tabiatın gerçek şaheserleri olarak tanımlamak hiç de abartı değildir.
Yağmur ormanları söz konusu olduğunda bahsetmeden geçemeyeceğimiz birtakım kötü haberler de var: Amazon yağmur ormanlarında ortalama sıcaklığın iklim değişikliği sonucu 1,5°C kadar düşmüş olması gibi. Ya da yüksek sıcaklıkların ve orman tahriplerinin beraberinde kuraklık getirmiş olması gibi. Ne yazık ki yalnızca 2019 yılında, binlerce yangın, yaklaşık 1 milyon hektar ormanlık alanın yok olmasına sebep oldu.
Yağmur ormanları belirli bir alanı temsil etmez, Dünya’da Antarktika kıtası hariç hemen kıtada yağmur ormanı bulunur. Yağmur ormanları hayati önem taşır, soluduğumuz oksijenin büyük bir kısmını yağmur ormanları üretir ve gezegenin yarısına yaşam alanı sağlar.
Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar tarafından yapılan sayısız çalışma, insanoğlunun dünyanın tropik yağmur ormanlarının neredeyse üçte ikisini ortadan kaldırdığını ya da tahrip ettiğini gösteriyor. Araştırmacılara göre, yağmur ormanları meselesi yakın zamanda kritik eşiğe ulaşacak; yani geçmişin yemyeşil ormanlarının çorak bölgelere evrildiği geri dönüşü olmayan noktaya.
Yağmur ormanları dünyanın iklimleme cihazlarıdır.
Yağmur ormanları, gezegenimizde gerçekleşen fotosentezin %20’sinden sorumludur. Dolayısıyla karbondioksit dönüşümünün en temel kaynaklarından biridir.
Yağmur ormanları genelde gezegenin “akciğerleri” olarak tanımlanır; ancak bu ormanları dünyanın iklimleme cihazları olarak tanımlamak daha doğrudur aslında, çünkü yağmur ormanları atmosferdeki sera gazlarını temizleyerek gezegenin daha da ısınmasını engeller.
İnsanlar ne kadar çok karbondioksit salınımına sebep olurlarsa olsunlar, bitkilerin daha da çok gazı özümseyerek bunu telafi edeceklerine dair bir inanış var. Ancak 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre, karbondioksit salınımı arttıkça, Amazon yağmur ormanları daha az miktarda gazı soğuruyor.
Yağmur ormanları karaların yalnızca %6’sını kaplıyor, ancak biyolojik çeşitliliğin %50’sini içeriyor.
Chicago’da bulunan Field Doğal Tarih Müzesi’nden araştırmacılara göre, sadece Amazon yağmur ormanlarında yaklaşık 16 bin ağaç türü bulunuyor. Milyonlarca bitki, hayvan ve böcek türü tropik yağmur ormanlarında yaşıyor ve gün be gün yeni türler keşfediliyor.
Dahası, yağmur ormanlarında keşfedilen birtakım bitki türleri tıp alanındaki bazı gelişmelerde kilit rol oynuyor. Modern eczacılığın önemli bir kısmı, temellerini yağmur ormanlarına özgü bitkilerden alıyor.
Amazon yağmur ormanlarında 30 milyondan fazla insan yaşıyor.
Dünyanın en büyük yağmur ormanları 8 ülke içeriyor ve Güney Amerika’nın yaklaşık %40’ını kapsıyor. Araştırmacılara göre Amazon, en büyük diğer iki yağmur ormanlarının toplamından bile daha büyük.
Amazon yağmur ormanlarının büyük bir kısmı Brezilya sınırları içinde. Ne yazık ki Başkan Jair Bolsonaro hükümeti orman tahripleri ile mücadelede yeterince etkin olmamakla suçlanıyor. CNN’in haberine göre, hükümetin 2022 hedefleri bile bir önceki hükümete kıyasla %16 oranında daha fazla orman tahribatını göze alıyor.
Yağmur ormanları hakkında bilinmesi gereken gerçekler
Yıllık global karbondioksit yayılımı yaklaşık 40 milyar ton civarında. Yağmur ormanları birçok zararlı gaz salınımını soğurmaya yardımcı oluyor. Sadece Amazon ormanları, karbondioksit salınımının %5’ini, yani yaklaşık 2 milyar ton karbondioksiti temizliyor. Ayrıca yağmur ormanları güneş radyasyonunu soğurup sera gazı etkilerini azalttığından gezegenin sıcaklığını ve hava durumu döngüsünü düzenliyor.
Yağmur ormanları bolca yağmur getirir. Aynı zamanda da buharlaşma-terleme adı verilen bir süreç aracılığıyla yağmur oluşumunu sağlar. Bu yöntem ısıyı alıp gezegeni soğutmalarına, daha fazla hava nem oluşturarak daha çok yağmur yağmasına sebep olmalarını sağlar. Mesela Amazon ormanları, bölgeye düşen yağmurun yaklaşık %80’inden sorumludur.
Amazon ormanları yağmur ormanlarının yarısından fazlasını oluşturur ve dünyanın en büyük ormanıdır. Amazon ormanları, dünyadaki tatlı su kaynaklarının yüzde 20’sini oluşturur. Benzer şekilde Kongo Havzası, Afrika kıtasındaki 75 milyon insana su ve besin kaynağı oluyor. Malezya’daki yağmur ormanları ise ülkedeki tatlı su ihtiyacının yaklaşık %90’nını karşılıyor.
ABD Ulusal Kanser Enstitüsü’nün yararlı olarak belirlediği 2000 tropik bitkinin yaklaşık %70’i yağmur ormanlarında yetişiyor. Halbuki yağmur ormanlarında bulunan bitki türlerinin yalnızca %1’i tıbbi etkileri bakımından incelenmiş durumda.
Çikolata, muz, domates, patates, kahve, şeker ve tarçın, vanilya gibi baharatlar için yağmur ormanlarına teşekkür etmemiz gerekiyor. Çünkü anavatanları orası. Halı, şilte ve ip yapımında kullanılan bazı orman lifleri de yağmur ormanlarından elde ediliyor. Yakıtlarda, boyalarda ve plastik ürünlerde bulunan yağları ve reçineleri de es geçmemek gerek.
Yağmur ormanlarının yakınlarında yaşayan yaklaşık 1,2 milyar insan temel ihtiyaçlarını yağmur ormanlarından elde ediyor, para kazanmak için bu ormanları kaynak olarak kullanıyor.
Yağmur ormanlarının tahribatı hakkında bilinmesi gereken birtakım gerçekler
Ne yazık ki yağmur ormanları fabrika çiftçiliği, otlatma, palmiye ağacı ekimi, tarım vs. gerekçelerle insanlar tarafından yok ediliyor. Bu durum yalnızca yağmur ormanlarında yaşayan canlılar açısından değil, tüm gezegen açısından olumsuz etkileri beraberinde getiriyor.
Biyologlar, yağmur ormanlarında yaşayan canlı türleri söz konusu olduğunda her gün başka bir kötü haberle geliyorlar. Uzmanlara göre, her yıl, yağmur ormanlarına özgü 137 hayvan ve bitki türünün nesli tükenme riskine giriyor.
Tarihçilere göre 130 milyonluk yaşıyla Amazon ormanlarından bile 70 milyon yıl daha yaşlı olan Borneo'nun yağmur ormanlarının son 60 yılda yüzde 50'den fazlası yok edildi. Yüzölçümü 743 bin kilometre kare olan Borneo adası, dünyanın üçüncü büyük adası konumunda. Adanın derinliklerinde, yüksekliği 70 metreyi bulan menggaris ağaçlarının arasında 15 bin farklı bitki türüne rastlanıyor. Her geçen gün yeni bitki türleri ve hayvanların keşfedildiği adada, sadece son 25 yıl içinde ormanların yüzde 20'sinden fazlası insanlar tarafından yok edildi. Günümüzde adanın en büyük gelir kaynağını yağ palmiye yetiştiriciliği oluşturuyor. Bio yakıttan kozmetik sanayine kadar birçok sektörde kullanılan palmiye yağı üreticiliğinin Borneo ekonomisinde önemli bir yere sahip olması nedeniyle, her geçen gün yağmur ormanları yok edilerek yerine yağ palmiyesi dikiliyor. Havadan bakıldığında yağ palmiyeciliğinin ormanları nasıl yok ettiği, Borneo'nun hemen hemen her yerinde göze çarpıyor. Kereste için ağaç kesimi, yangınlar ve diğer tarım ürünleri için ormanların yok edilmesi Borneo yağmur ormanları için diğer ana tehditler olarak öne çıkıyor.
İstatistiklere göre, tomrukçuluk, madencilik, çiftçilik ve hayvancılık dünyadaki yağmur ormanlarının yok olmasının arkasındaki en büyük sebeplerden.
Bu kaybın büyük bir kısmı, ormanlık arazilerin toprağı ekilir duruma getirebilmek için yakılması sonucu gerçekleşti. Sadece 2018 yılında tropik ormanlarda 12 milyon hektar ağaçlık alan kaybedildi. 2018 yılında 3,6 milyon hektar bakir ormanlık alan yok oldu – yani neredeyse Belçika kadar bir alan. 2001 yılından bu yana yapılan incelemeler kapsamında kaydedilen dördüncü en büyük kayıp bu.
Bakir ormanlar 100 ila 1000 yaşında yaşlı ağaçlardan oluşan ormanlara deniyor. Bu ağaçlar, genç olanlara kıyasla çok daha fazla karbon depolayabiliyor, çok daha fazla hayvan türüne yuva oluyor.
3,8 milyon hektarlık alanın kaybedilmesinin yanı sıra, yangınlar ve tarım arazileri için yapılan orman tahripleri sonucu binlerce hayvan hayatını kaybetti. Bu istatistikler, 2010 yılından beri Amazon ormanlarında kaydedilenlerin en ciddi düzeyde olanları.
Diğer Güney Amerika ülkeleri ise bu denli başarılı değil ne yazık ki. Kolombiya’da örneğin, yağmur ormanları kaybı, ormansızlaştırma çalışmaları sonucu %9 oranında arttı. Benzer şekilde Bolivya ve Peru’da da tarım, yasa dışı koka üretimi ve altın madenciliği sonucu geniş orman arazileri yok oldu.
Afrika kıtasında bakir orman kaybında görülen düşüşler şu şekilde:
Afrika kıtasındaki yağmur ormanları tahribatı, çoğunlukla tarım ve madencilik çalışmalarıyla ilişkilendiriliyor.
2019 yılı, Amazon ormanlarında görülen en şiddetli yangınların yılı oldu. Brezilya Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü’ne göre, bir yerden sonra her gün her dakika 1,5 futbol sahası büyüklüğünde orman alanı yok oluyordu. Çiftçiler ve hayvancılar uzun yıllardan beri arazileri temizleme ve kullanıma hazır hale getirmek için yangınları kullanıyorlardı; Amazon’daki bu alışılmışın dışındaki orman yangınlarının sebebi olarak da bu kişiler görülüyor.