Japon gezgin, 'çekçek' arabasıyla dünyayı dolaşıyor
Japonya'dan çekçek arabasıyla başladığı binlerce kilometrelik yürüyüş macerasında İstanbul'a ulaşan Japon gezgin Motoki Sato, Türkiye'de karşılaştığı misafirperverlik ve yardımseverliği hiçbir zaman unutmayacağını belirtti
ABONE OLYaklaşık 11 ay önce Japonya'dan Paris'e gitmek amacıyla kişisel eşyalarını yüklediği 'çekçek' arabasıyla yola koyulan Japon gezgin Motoki Sato, Vietnam, Kamboçya, Tayland, Hindistan, Pakistan ve İran'ın ardından Hakkari üzerinden Türkiye'ye giriş yaptı.
Kimi zaman eksi 30 dereceyi bulan dağlarda çadırıyla kamp kuran, kimi zaman karşılaştığı insanların evinde misafir olan Sato, 1 aylık yürüyüşün ardından ulaştığı Kayseri'den Avrupa vizesinin geçerlilik süresinin dolması riskine karşı otobüsle İstanbul'a geldi.
Burada kendisini uzun süredir sosyal medya üzerinden takip eden Japonya hayranı Vedat Balkız'ın bir hafta misafiri olan Sato, Harem arabalı vapuruyla Eminönü'ne geçerek Avrupa'ya ilk adımını atmış oldu.
Sato, yaklaşık 2 bin 500 kilometre daha yürüyerek Paris'e ulaşmayı hedefliyor.
Zorlu macerasına İstanbul'dan çekçek arabasıyla devam eden Japon gezgin Sato, Türkiye'de yaşadıklarını anlattı.
"İNSANLARIN HAYAL ETTİĞİMDEN ÇOK DAHA NAZİK VE SAMİMİ OLDUKLARINI GÖRDÜM"
Sato, hayalinin çekçek arabasıyla Paris'e ulaşmak olduğunu, yürüme amacının sadece eğlence olduğunu söyledi.
Türkiye'ye 10 aylık zorlu yürüyüşün ardından ulaştığını belirten Sato, "Türkler çok arkadaşça ve nazik davrandı. Türkiye'ye giriş yaptıktan sonra sürekli beni evlerinde kalmaya ve yemek yemeye davet ettiler. Ama özellikle Vedat bana çok yardımcı oldu. Tanıdığım en iyi insan. Beni yolculukta hiç yalnız bırakmadı" dedi.
Sato, insanların kendisine olan ilgisinden çok memnun olduğunu dile getirerek, "Japonya bayrağı takıyorum. Türkler, Japonya'dan geldiğimi duyduklarında çok şaşırıyorlar. Tanıştığım tüm insanlar Türkiye ve Japonya ilişkileri ve tarihleri hakkında konuşuyor. Türkiye ve Japonya ilişkilerini bildikleri için çok mutluyum" şeklinde konuştu.
Kış mevsiminde Türkiye'ye geldiği için fiziksel açıdan en zorlu rotanın burası olduğundan bahseden Sato, "Türkiye'ye girdiğimde belki en soğuk dönemdi. Dağların arasından yürüyordum. Yükseklik 2 bin 500 metre civarındaydı ve gerçekten çok soğuktu. Bazen sıcaklıklar -15 derece civarındaydı. Suyum ve yağım da donuyordu, her şey donuyordu" ifadelerini kullandı.