Salih Kalyon: Derdi tasayı unutturacağız
Salih Kalyon, Çetin Altay ve Yeşim Alıç'tan HT Magazin'e özel açıklamalar
HT Magazin'den Arif Hür'ün röportajında cuma günü vizyona giren ‘Sümela’nın Şifresi 3: Cünyor Temel’ adlı filmde rol alan Salih Kalyon, Çetin Altay ve Yeşim Alıç, “Filmde Karadeniz’deki Arap hâkimiyetini esprili bir dille yansıttığımızı düşünüyoruz. Organik bir Karadeniz komedisi yaptık” diyor.
Yönetmenliğini Adem Kılıç’ın üstlendiği, kadrosunda Salih Kalyon, Çetin Altay, Yeşim Alıç, Ayşegül Günay, Eren Vurdem, Eren Hacısalihoğlu ve Engin Şenkan gibi isimlerin yer aldığı ‘Sümela’nın Şifresi 3: Cünyor Temel’ cuma günü vizyona girdi. Usla Akademi’de bir araya geldiğimiz Salih Kalyon, Çetin Altay ve Yeşim Alıç’la filmi masaya yatırdık...
‘DERDİ, TASAYI UNUTTURACAĞIZ’
‘Sümela’nın Şifresi 3: Cünyor Temel’de seyircileri nasıl bir hikâye bekliyor?
Çetin Altay: Olayların çoğu canlandırdığım Cünyor Temel ekseninde gelişecek. Cünyor Temel, babası Temel’den kalan 10 milyon lira borcu, “Bu dünyada rahat yüzü görmedi, bari öteki dünyada alacaklılarla boğuşmasın” diye kabul ediyor. Şehrin en büyük müteahhidi Cemal Karkas’ın Arap ortağı Cabir El Kurabiyye’yle birlikte girdiği Hamsiland Towers inşaatına karşı çıkıyor. Çünkü bu inşaat, Trabzon ve Trabzonsporlular için çok önemli olan tarihi bir semt sahasının üzerine kurulacak. Cünyor Temel, arkadaşları Şota ve Oğuzubillah’la birlikte inşaatı durdurabilecek mi ve sevdiği kıza kavuşabilecek mi izleyip göreceğiz.
Salih Kalyon: Benim canlandırdığım Necati Sözer adındaki emekli imam mahallenin en rekli figürlerinden biri. İlaçlarını aksattığı için gelgitli bir akla sahip olan Necati, takma dişli ve bastonlu olmasına rağmen kendisini genç hissettiği için yöre halkıyla esprili diyaloglara girecek.
Yeşim Alıç: Ben Arap bir işadamının özel sekreterini canlandırıyorum. Sayfiye, gerçek dünyayla iletişiminde sorun yaşayan iş manyağı bir kadın. Sürekli Cabir El Kurabiyye’nin iş görüşmesi ve yemek davetlerini ayarlıyor.
Seyirciler bu filmi neden tercih etmeli?
Ç.A.: Babasının izinden gidip tüm mütevazılığıyla güçlülere karşı başkaldıran bir adamın hikâyesi her kesimde merak uyandırır diye düşünüyorum. Temel’in imkânsız gibi görünen aşkı için pes etmemesi de kayda değer. Biz kimseye laf koyma derdinde değiliz. 1.5 saatliğine de olsa insanların kafalarını boşaltacağız.
Y.A.: Bu filmde eğlence dozajı biraz daha yükseldi. Espriler güncellendi. Sokaktaki vatandaşların günlük hayatta tartıştığı konuların neredeyse tamamını işledik. Arapların Karadeniz macerası olaylara başka bir renk kattı.
S.K.: İnsanlar günlük monoton yaşamlarından 2 saatliğine de olsa kurtulmak için tercih edebilir. Filmde Karadeniz’deki Arap hâkimiyetini esprili bir dille yansıttığımız için bu projeye kayda değer bir iş olarak bakıyorum. Derdi, tasayı unutturacağız. İnsanların yüzüne tebessüm konduracağız. Organik bir Karadeniz komedisi yaptık.
‘KOMEDİNİN TAM ZAMANI!’
Son dönemde sinemada çekilen filmlerin ağırlıklı olarak komedi olmasını nasıl yoıumlarsınız?
S.K.: Sinemanın ve tiyatronun öncelikli görevi eğlendirmektir. O yüzden komedi revaçta. Öğretici bakış açısıyla sinemada bir şey anlatırsan seyircileri salona çekemezsin. Zaten okumayan bir toplumuz. Bir de gidip nasihat mı dinleyeceğiz?
Y.A.: Bana kalırsa komedi matematik ve zamanlama işidir. Şu dönem de komedinin tam zamanı! Seviyeli ve nitelikli bir hikâyeyle izleyicileri güldüreceğiz, onlara keyif aldıracağız. Zorlamadan güldürmek en mühimi!
Ç.A.: Ülke olarak zaman zaman iç karartıcı günler geçirebiliyoruz. Komedi bu noktada insanların fabrika ayarlarına geri dönmesini sağlıyor. Her türlü sıkıntıdan hem mutluluk hem de komedi çıkarmayı bilmeli.
‘ŞAHAN TÜM SİNEMACILARIN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ’
Şahan Gökbakar’ın ‘Recep İvedik’ serisiyle komedinin ayarlarıyla oynandığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Salih Kalyon: Şahan Gökbakar gişenin önünde durup insanlara “Recep İvedik’e gelmezsen senin başına silah dayarım” demiyor ki... Toplum şu an o düzeyde ve ondan hoşlanıyor.
Çetin Altay: Talep var! Şahan Gökbakar’ın tüm sinemacıların yüzünü güldürdüğünü düşünüyorum. Çektiği filmlerin sinemaya hatırı sayılır katkısı var. Sinemanın izlenirliğini artırıyor. Şahan’a herkesin destek olması gerekiyor.
‘YÖRESEL FİLMLERİN SICAKLIĞINA İHTİYAÇ VAR’
Sinemamızda çekilen yöresel filmlerin sayısını yeterli buluyor musunuz?
Salih Kalyon: Yurdumuzun tüm bölgelerini anlatan daha çok film çekilmeli. Yapımcıların bu noktada cesur olmaları gerekiyor.
Çetin Altay: Biraz uçuk bir hayal olabilir ama ben her yörede bir film çekmek istiyorum. Yöresel hikâyelerin sıcaklığına fazlasıyla ihtiyaç var.
‘SİNEMA HAYSİYETİMİZ YOK!’
Türk sinemasının bulunduğu noktayı nasıl değerlendirirsiniz Salih Bey?
Salih Kalyon: Bugüne kadar sinemamızda hep ‘mış gibi’ yapıldı! Tarihi filmler çekiliyor ama telefonlar ve televizyonlar karelerin içerisinde yer alıyor. Kemanı çalıyormuş gibi yapan müzisyenler, sabah yataktan kirpiği bozulmadan kalkan kadınlar vs... Sinemamız maalesef Amerikan filmlerinin kopyası gibi. Özgünlük yok. Sinema kültürümüz veya sinemada bir markamız da yok. Sinema haysiyetimiz yok! Bozuk düzen içerisinde sağlam çark olmazmış! Bugün bir İran sineması bile adını duyuruyor ama Türk sineması duyuramıyor. Sinemamıza bir bakın benzer afişler, benzer oyuncular, benzer konular... Bir yere kadar yani! Sinemayı hiç ciddiye almıyoruz! Ama eminim ki Atatürk’ün değerlerine sıkı sıkı sarılırsak sinema da tiyatro da toparlanır. Muasır medeniyetler seviyesine çıkmak istiyorsak sanata önem vermeliyiz. Başka çaremiz yok!