Mevsim geçişlerinde soğuk algınlığına dikkat! 8 adımda tüm bakterilere karşı savaş açın!
Mevsim geçişlerinde en sık karşılaşılan hastalıkların başında grip ve soğuk algınlığı geliyor. Bununla ilgili her yıl milyonlarca vaka bildiriliyor. Araştırmalara göre yetişkinlerde ortalama yılda 2 ila 3 kez soğuk algınlığı görülür ve semptomları 10 gün boyunca sürerken çocuklar yılda 10 kez bu tip hastalıklara yakalanmaktadır. Mevsimsel gribin şiddeti ise yıldan yıla öngörülemez bir haldedir. Amerikan Sağlık Bakanlığı yetkililerinin belirttiği verilere göre eğer öğrenciler ve okul personelleri hasta olmamak için kişisel gayret gösterirse nüfusun beşte biri gribe karşı korunabilir.
Soğuk algınlığı ve gribin özellikle sonbahar ve kış aylarında neden bu kadar sert bir şekilde geçirildiğini biliyor musunuz? Çünkü soğuk hava ve uzun kışlar patojenlerin bağışıklık sistemini daha fazla zayıflatma girişiminde bulunmasına neden olur.
Neyse ki, soğuk algınlığı ve grip semptomlarını atlatmanın ve hatta hastalanmayı önlemenin doğal yolları vbulunmaktadır. Titanyumdan bir bağışıklık sistemi oluşturmak ve vücudunuzu etrafta dolaşan patojenlere karşı korumak için aşağıdaki listede verilen 8 yolu izleymek hastalıklarla savaşmanın anahtarıdır.
Soğuk algınlığı ve grip arasındaki farkı anlamak, çocuklarınızın okuldan ne kadar uzak kalacağını ve sizin de işinizden ne kadar uzak kalacağınızı bilmek zihninizi rahatlatmaya yardımcı olabilir. Bu bilgiler takip edilerek her birinin belirtilerini ve nedenlerini anlayabilirsiniz.
Rinovirüslerle ilişkili olan soğuk algınlığı dünyadaki en yaygın hastalıklar arasındadır. Tedavilerin çoğunluğu, kişisel olarak ev ilaçlarıyla veya eczaneye gidip satın alınan ilaçlarla yapılırken, hastaların sadece yüzde 28'lik bir oranı tavsiye için doktora gidiyor.
SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİP ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?
Bu iki hastalığın belirtileri farklı olmasına rağmen belirtilerinden emin değilseniz karıştırabilirsiniz. Tipik olarak soğuk algınlığı, öksürük, boğaz ağrısı ve burun tıkanıklığı gibi semptomlara neden olur. Bilinen 200 virüsün, soğuk algınlığına neden olduğu bilinmektedir.
Soğuk algınlıkları burun ve boğaza bulaşır. Çocuklar oyun oynarken burunlarına ve gözlerine dokunduklarında ve ağızlarına bir şey soktuklarında mikropların onlara geçmesini kolaylaştırırlar. Ellerin yıkanmaması gibi yetersiz hijyen uygulamaları havaya doğru hapşırmak ya da öksürmek ve her yere ya da her şeye dokunmak virüslerin yayılması için kolay yollardır.
Soğuk algınlığı önlemenin ve hızlı bir şekilde iyileştirmelerinin doğal yolları mevcuttur. İşte soğuk algınlığını gidermenin 8 etkili yolu…
HAFİF YİYİN, PROBİYOTİKLİ YİYECEKLER TÜKETİN
Soğuk algınlığını bol yiyerek mi yoksa aç kalarak mı yenmeliyiz? europeanreview.org'da yer alan bir araştırmaya göre vücudunuzun tüm enerjisini kendini iyileştirmeye odaklanması gerektiğinde klasik yemek düzeninizi bozmanız gereklidir. Her yemek yediğinizde yemekleri sindirebilmek için bağışıklık sisteminizin kaynağını kullanırsınız. Bu durumda hastalığınızla savaşmak yerine yediğiniz yemeklerdeki bakteri, virüse ve diğer zararlı etkenlerden sizi korumaya çalışır.
Gastrointestinal yolunuza daha fazla bakteri girmesi bağırsak mikro florası ve bağışıklık sisteminiz için tehdit oluşturur. Bağırsaktaki mikroplar bağışıklık sistemi ile etkileşime girer, bu iletişim bağışıklık sisteminin, birden fazla bağışıklık (koruyucu) tepkisi vermesini sağlar ki bu iltihaplanmaya yol açar, bu da daha uzun iyileşme süresi yaşamanızı sağlar.
Hastalıkla savaşırken acıkırsanız, bağışıklık savunmalarını artırabilecek yiyecekleri yiyin.
Yer elması, enginar, pırasa, narenciye gibi prebiyotik ve probiyotik maddeler bakımından zengin gıdalar sebzeler, kefir tüketmeniz bağırsak bakımı yapan bakterileri besler ve daha güçlü bir bağışıklık sisteminiz olmasını sağlar.
Az yemenin faydaları (Oruç – Fasting)
(Günde 14-16 saat katı gıda tüketmeden, bu süreçte su ve bitki çayları tüketip, günün geri kalanında yemek yemek)
Enerji artışı
Daha güçlü bağışıklık
Ciğer fonksiyonlarında artış
Alerji semptomplarında azalma
Metabolizmada hızlanma
Kilo kaybetme
Bağırsak çalışmasında artış
Eklem ağrılarında azalma
Kaliteli uyku düzeni
Daha iyi odaklanabilme ve düşünebilme
Duygu durumunun daha stabil olması
Daha huzurlu hissetme
Yemek, nikotin veya alkole karşı aşırı isteğin azalması
BOL SIVI TÜKETİN
National Library of Medicene'ye göre bağışıklık sisteminiz, gerekli detoksifikasyon yollarını harekete geçirebilmek için enzimleri ve diğer biyolojik ajanları uyarması gerekir. Bunun için bol sıvıya sahip bir vücuda ihtiyaç duyar, bu sayede patojenleri temizler ve zarar görmüş dokuları onarır. Limonlarda, elma sirkesinde, bitki çaylarında ve hatta antioksidan zengin et sularında bulunan polifenlller, bağışıklık sistemini onarır ve sindirim sistemindeki mikropları yok eder.
Boğaz ağrısı ve öksürük belirtilerini hafifletmeye yardımcı olmak için, bu polifenol bakımından zengin sıvıları tüketin:
Bir bardak suya elma sirkesi damlası ekleyin veya bitki çayları için!
Bitki çayları, virüslerden, bakterilerden ve hatta mantardan kaynaklanan enfeksiyona karşı mücadeleye yardımcı olan antioksidan destek sağlar.
Zencefil çayı glutatyon aktivitesini artırır ve iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olur ve Ekinezya, ayurvedik bitkisel tedavilerde de uzun yıllardır, destekleyici vitamin ve antioksidan olarak kullanılmaktadır.
Limonlu suyu gün boyunca yudumlamak, karşı karşıya olduğunuz hastalığı gidermenize yardımcı olur. Bir araştırma grubundaki 300 katılımcının arasında, soğuk algınlığı ve grip belirtilerini tedavi etmek için yüzde 73'ünün limon kullandığı belirlendi.
Bakteri ve mikrobik iltihaplanmaları önlemek için tavuk ve sığır kemiklerinden hazırlanan kemik sularındaki glisin ve aminoasit prolinler çok etkilidir. Aynı zamanda kas ve eklem ağrılarını azaltmak için potasyum ve magnezyum içerirler.
ŞİFALI OTLARIN GÜCÜNDEN YARARLANIN!
National Library of Medicene'de yer alan araştırma sonuçlarına göre modern tıbbın sürekli ilerlemesi sonrasında bile şifalı bitkilerin kullanımı, insan vücudundaki güçlü antioksidan ve antienflamatuar etkileri nedeniyle devam etmiştir.
Şifalı otlar, zararlı mikroplar da dahil olmak üzere vücuda zararlı maddeleri ortadan kaldırmak için güçlü bir silahtır.
Avrupa ülkeleri, aşağıdaki bitkileri ve otları, soğuk algınlığı ve grip tedavisinde sıklıkla ve etkili bir şekilde kullanmaktadır:
Mor Ekinezya
Ahududu
Kekik
Civanperçemi
Papatya
Zencefil
Kekik
Söğüt kabuğu
Sarımsak
Soğan
Sarımsak ve soğan, soğuk algınlığı ve gribin belirtileri ile mücadele için yiyebileceğiniz en iyi besinlerdendir. Bu çiçekli bitkilerin her ikisi de, virüsler, bakteriler ve mantarların tedavileri için uzun süredir kullanılmaktadır. Sarımsak ve soğan, kükürt içeren ve enflamasyondan vücudu iyileştirmek için sayısız yollar sağlayan allisin adı verilen bir bileşik içerir.
YOĞUN ESANSLI YAĞLAR ŞİFANIN ANAHTARI OLABİLİR
Aroma terapi yağlarının bağışıklık sistemi üzerindeki faydalarını ve soğuk algınlığı ve gribin semptomlarını tedavi etmek için topikal kullanımlarını destekleyen çok sayıda klinik veri ve bilimsel araştırma var.
Uçucu yağlar bakteri, virüs, mantarla savaşan ve enfeksiyonu azaltacak antiseptik bileşikler içerir ki kendinizi daha iyi hissetmenize ve iyileşmenize yardımcı olur.
Çalışmalar, uçucu yağların endişeyi azaltması, rahatlamaya teşvik etmesi, kortizol seviyelerini düşürmesi sonucu enflamasyon ve hastalığın nedenlerini azalttığını destekliyor. Kimyasal mesajlar emilim yoluyla beyne iletilir ve ruh halini güçlendirir ve duyguları sakinleştirir.
Aşağıdaki yağlar, insan sağlığı üzerinde tıbbi yararlara sahiptir ve sinüs basıncını hafifletmek için oda nemlendiricilerle (difuzer) doğrudan solunabilir, cilde masaj uygulanabilir veya banyolarda uygulanabilir:
Okaliptüs yağı: Bağışıklık tepkisini düzenlemek için yararlı bir madde olan okaliptus yağı, hücre yollarını destekleyerek, patojenlere saldırmasında etkili olur.
Doğal rahatlama için birkaç damla okaliptüs yağı içeren buharlı bir banyo almanız, daha iyi nefes almanızı ve daha rahat uyumanızı sağlar.
Buhur yağı: Buhur, bağışıklık sistemini uyararak güçlü bir anti-inflamatuar bileşim olarak işlev gören iyileştirme potansiyeline sahip Boswellik asitleri içerir. Bu yağ, ağrılı eklemlerden ve ağrılı kaslardan gelen iltihaplanmayı azaltmada, ayrıca boğaz ağrısı ve göğüs ağrısı semptomlarını hafifletmede yararlıdır.
Kekik yağı: Kekik otu tohumundan elde edilen bitki özütü, antibakteriyel özellikleri için alternatif ev tedavisi olarak kullanılmıştır. Kekik yağının, klinik araştırmalarda E.coli ve pnömoniye neden olan bakterilerin büyümesini engellediğini göstermiştir.
Turunçgil yağları: Turunçgil esans yağları, yorgunlukla mücadele etmenize ve kışın etkilerini hafifletmenize yardımcı olur. Limon, misket limonu ve portakallarla sınırlı değildir, narenciye esans yağları arasında greyfurt, bergamot ve portakal çiçeği esansı bulunur. Bu yağlar, doku hasarına neden olan ve sitokin aktivitesini düzenleyen anormal hücre döngüsü yollarını bastırmak için ve solumak için en iyi terapatik yoldur.
Turunçgil yağı bileşikleri, artrit ve romatizma semptomlarını önlemek için Ayurvedik uygulamalarda kullanılmıştır ve soğuk algınlığı veya gribin üstesinden gelmeye yardımcı olmak için eşit derecede faydalı olabilir.
Karanfil yağı: Karanfil yağı, ağız boşluğunda birikip iltihaplanma ve serbest radikal hasarı yapan bakterileri yok etmek için muazzamdır. Karanfil yağı ayrıca çok dirençli bakterilere karşı etkili olduğu ve güçlü serbest aktivite sergilediği görülmüştür.
Boğaz ağrısı ya da öksürük enfeksiyonuyla savaşırken, bir damla karanfil yağını dişlerinizi fırçalarken diş macununuza koymanız, bu bitki yağının güçlü etkilerinden faydalanmanızı sağlayacaktır.
Uyarı: Yukarıdakiler çok güçlü yağlar olup, bir kaç damladan fazla kullanılması ve 7-10 günden fazla kullanılması faydadan çok zarar verebileceği için doktora danışmadan kullanılmamasını tavsiye ederiz.
GÜNEŞE MARUZ KALIN
İnsan vücudunun toplam sağlık ve iyileştirme kabiliyetlerini düzenlemek için D vitaminine ihtiyacı vardır, D vitamini ihtiyacı son yıllara kadar küçümsenmiştir. D vitamini eksikliği herhangi bir anormal bağışıklık sistemi komplikasyonuyla bağlantılı olabilir. D vitamini, detoksifikasyon ve vücut dokusunu onarmaktan sorumlu bir protein türü olan GcMAF üretilmesi gibi bağışıklık sistemi uyarıcı tepkileri için gereklidir.
Yeterli güneş ışığına maruz kalmazsanız, vücut kollektififerol adı verilen D3 vitamini aktif formunu üretemez. İdeal olarak, UVB ışınlarından 10,000 ila 20,000 IU vitamin D3 üretilmelidir.
Cilt rengine dayalı aşağıdaki talimatlar ile haftada en az 3 kez güneşlenmeniz önerilir:
Açık ten: Günde 15-20 dakika
Orta ten : Günde 25-30 dakika
Koyu ten: Günde 40-45 dakika
Önerilen güneş ışığına maruz kalamadığınız zaman, gerekli kan testini yapıp D vitamini seviyenizi ölçtürebilir, eksik olduğunu tespit ettiğiniz takdirde 1.000 IU D3 Vitamin hapını takviye alarak seviyeyi yükseltebilirsiniz. D3 vitamini eksik olduğunuz orana göre doktorunuz takviye edici miktarı belirtecektir. Amerikan sağlık bakanlığına göre her 25 kilo vücut ağırlığı için günlük 1.000 IU vitamin D3’ü ile desteklenmelidir. Maksimum absorpsiyon için zeytinyağı gibi sağlıklı bir yağla beslenin.
TOPRAKTA YÜRÜME
Hasta iken muhtemelen aynı zamanda keyifsiz hissettiğiniz için ruh halinizi yükseltmeniz çok faydalı olur. Doğada çıplak ayak yürümek, depresyon semptomlarını hafifletmek, enerjinizi artırmak, stres azaltmak, iyileşmeyi optimize etmek için kullanabilir. Bunu güneş ışınına maruz kalırken yapabilirsiniz.
Topraklama, zihninizi bedeninize bağlarken, stresi azaltmak için Dünya’nın doğal elektrik enerjisini vücudunuza aktarır. Dünyanın doğal elektrik enerjisini vücudunuzdan geçirerek stresinizi azaltın. Dünyadaki elektromanyetik frekanslar (EMF), çevremizde toprak, kum, çimen üzerinde yalınayak yürüyerek yerden doğal olarak emilebilir. Bu doğal ritimlerle senkronize edilmenin, vücuttaki bağışıklık sisteminden gelen müdahaleleri daha iyi iyileştirmemize yardımcı olan kortizol düzeylerini düşürdüğü kanıtlanmıştır.
Bir ağacın altında bir kitap okuyarak, bahçede yalınayak hafif bir yürüyüşe çıkarak ve çıplak ayakla yoga gibi ya da yoga haricinde meditatif egzersizleri yaparak topraklamayı uygulayabilirsiniz. Ayrıca turp, tatlı patates, pancar ve meyve gibi yerden yetiştirilen bütün gıdaları tüketebilirsiniz.
KAYROPRAKTİK BAKIM
"Kayropraktik hayata yıllar ve yıllara hayat katıyor" klişe deyişi sadece eski bir söz değil aynı zamanda gerçeğe dayanmaktadır. Ömür’e ömür katabileceği iddiasının arkasındaki geçerliliğinin tartışılmasına rağmen, araştırmalar, Kayropraktik tedavisinin bağışıklık direncini arttırdığı ve yaşam kalitesini arttırdığı belirtilmektedir. Kayropraktik tedavisi, hastalık sıklığını önlemeye yardımcı olmanın yanında hastalığa yakalanmamanıza yardımcı olur.
Omurga manipülasyonunun, polimorfonükleer nötrofilleri arttırdığı görülmüştür. Dolaşımdaki bu kan hücreleri bulaşıcı istilacılara karşı ilk savunma hatlarından biridir. Bu lökositler, vücudu yıkıcı ajanlara karşı koruyan bağışıklık hücresi tepkilerinin işlevini geliştirir.
Omurganız boyunca inhibisyon olduğunda, sinir sistemi bağışıklık sistemi ile doğru şekilde iletişim kuramaz. Kayropratik bakım, bu etkileşimleri ortadan kaldırmaya veya subluksasyonu ayarlamaya yardımcı olur, böylece vücut kendini tamir edebilir.
Kayropraktik tedavisi nedir?
Kiropraktik, sinir sistemini düzenlemek amacıyla omurga, kemik ve kaslara müdahale etmeyi kapsayan alternatif tıp yöntemidir. Genel hedef omurgada var olduğu düşünülen oynamaları ortadan kaldırmaktır.
C VİTAMİNİ TAKVİYESİ
C vitamini, insan sağlığını geliştirmek ve bağışıklık fonksiyonunu çeşitli şekillerde optimize etmek için gerekli ve besleyici bir anahtardır. C vitamininin patojenleri yok etmek isteyen biyolojik ajanlar tarafından gerekli NADPH yolallarını arttırdığı keşfedilmiştir. Hem DNA hem de RNA sentezine yol açan reaksiyonları destekler, oksidatif stresle daha iyi başa çıkmak için beyaz kan hücrelerinin sayısını dengeler ve eski C vitamini geri kazanılması sonucu glutatyon tükenmesini önler.
Porsiyon başına C vitamini en yüksek ıspanak, pırasa, frenksoğanı, lahana ve tatlı biberdedir.
C vitamini açısından zengin diğer gıdalar ise limon, misket limonu ve az miktarda şeker içeren yeşil sebzelerdir. Enfeksyonla mücadelede hafif ve sağlıklı bir yemek için kemik suyu ve çorbalarınıza bu sebzeleri ekleyin, vücut sıvınızı yüksek tutmak için sık sık suya limon ve limon suyu ekleyin.
Şeker eklenmiş, suni renklendiriciler kullanılmış C vitamini takviyeleri bağışıklık sistemini engelleyebileceği için onları kullanmamaya çalışın.
ÇİNKO TAKVİYESİ (ÖNEMLİ)
Dr. Jockers’a göre hastayken, uyanık olduğunuz sürece, kendinizi daha iyi hissedene kadar her 3 saatte bir 20 mg çinko takviyesi alabilirsiniz. Bu esansiyel mineral, bağışıklık sistemini desteklemek için hayati önem taşır ancak yaşam biçimimizdeki etkilerden dolayı büyük ölçüde tükenmektedir. Şekerler ve karbonhidratlar açısından sağlıksız bir diyet çinko emilimini önler, zira tahıllarda ve baklagillerde bulunan fitik asitleri etkiler. NSAIDS (non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlar) ilaçların aşırı kullanımı vücuttaki çinko eksikliğini arttırır.
Çinko, hücreleri viral enfeksiyon ve hasardan koruyan Sod (süperoksit dismutaz) gibi güçlü antioksidanlarla bağışıklık sisteminin performansını artırır. Çinko, viral kopyalama da dahil olmak üzere patojenik faaliyete karşı savunma için bağışıklık tepkisini arttırır ve oksidatif hasarı engeller. Özellikle yıkıcı aktiviteye karşı bağışıklık sistemini düzenleyerek vücuttaki iltihaplanmayı azaltmada yararlıdır.
Yukarıda listelenen sekiz yolla birlikte, diyetinize çinkonun eklenmesinin faydalarını göz önünde bulundurun ve yıl içerisinde daha az hasta olacağınızı göreceksiniz. Özellikle başkalarıyla kapalı alanlarda daha çok vakit geçirdiğiniz daha soğuk aylarda, Çinko koruması için bu gıdaları yemeklerinize ekleyin:
Yüzde 100 doğal beslenmiş sığırın eti (organik ve doğal beslenen)
Yabani somon balığı (çiftlik somonu değil)
Otlak yerde yetiştirilmiş tavuk (organik ve doğal)
Kaju fıstığı
Badem
ıspanak
Kuşkonmaz
Bitter çikolata
Daha hızlı sonuçlar almak için çok kaliteli çinko takviyesi kullanın. Çinko desteğinin ideal biçimi, çinko, amino asit glisininin bir veya iki molekülüne bağlı olan çinko glisinattır. Glisin karaciğer detoksifikasyonuna yardımcı olur ve bağışıklık sistemini destekler.