Oxford Sözlüğü yılın kelimesi seçmişti! Beyin çürümesi nedir, nasıl etkiler?
Oxford Sözlüğü, yılın kelimesi olarak sosyal medyanın aşırı ve gereksiz kullanımını tanımlayan "beyin çürümesi"ni seçti. Bu kavram, aşırı ekran süresinin zihinsel ve duygusal sağlığa olan olumsuz etkilerini vurguluyor. Peki tam olarak beyin çürümesi ne zaman oluyor? Beyin çürümesinin zararları neler ve nasıl önlenir?
Oxford Sözlüğü, yılın kelimesi olarak sosyal medyanın gereksiz ve eğlence amaçlı kullanımı anlamına gelen 'beyin çürümesi'ni seçti.
İngilizcesi 'brain rot' olan beyin çürümesi, önemsiz ve zorlayıcı olmayan içeriklerin aşırı tüketimi sonucu kişinin zihinsel durumunun ve entelektüel halinin bozulması olarak tanımlandı.
Beyin çürümesi tıpkı geç saatlere kadar uyanık kalıp az uyunan bir gecenin ertesi sabahı gibi. Burada odaklanmak zorlaşır. Verimlilik düşer. Kişi kendini huzursuz, kaygılı, olumsuz hatta depresif hissedebilir. Saatlerce telefon ve bilgisayar ekranlarına bakmak, aşırı dijital bilgi yüklenmesine yol açıyor. Bunun sonucunda beyin çürümesi meydana geliyor ve bu durum genç yetişkinlerin ruh sağlığını derinden etkileyebiliyor.
BEYİN ÇÜRÜMESİ NEDİR?
Beyin çürümesi, aşırı ekran kullanımı nedeniyle oluşan zihinsel bulanıklık ve bilişsel gerileme durumudur. Peki, beyin çürümesi gerçek mi? Tıbben tanınan bir durum olmasa da gerçek bir olgu.
Saatlerce internette gezinip, ekran kaydırma yaptığımızda, büyük miktarlarda anlamsız veri, olumsuz haberler veya ünlülerin bizi yetersiz hissettiren kusursuz fotoğraflarını tüketiyoruz. Bu devasa içeriği özümsemek ve başa çıkmaya çalışmak zihinsel yorgunluğa neden oluyor. Bu durum özellikle gençlerde motivasyon, odaklanma, üretkenlik ve enerji düşüşüne yol açabiliyor.
BEYİN ÇÜRÜMESİNE NELER SEBEP OLUR?
Beyin çürümesi, aşırı teknoloji kullanımından kaynaklanır. Bu, YouTube’da video izlemek, sosyal medyada gezinmek ya da birden fazla tarayıcı sekmesi arasında geçiş yapmak anlamına gelebilir. Üstelik, aynı anda internette geziniyor, mesajlaşıyor ve e-postalarınızı kontrol ediyor olabilirsiniz. Sonuç: Beyninizi aşırı uyarıyorsunuz. Kendinizi dijital olarak fazla bilgiyle boğduğunuzda beyin çürümesi riskiyle karşı karşıya kalırsınız.
Sosyal medya platformlarında gezinmek dopamin salınımını artırır; bu da memnuniyet ve haz duygusu yaratır. Bunu ne kadar çok yaparsanız, o kadar çok yapmak istersiniz. Beyniniz, kaydırmayı haz duygusuyla ilişkilendirir; olumsuz sonuçlarının farkında olsanız bile. Bu şekilde kaydırma davranışı bir tür bağımlılığa dönüşebilir.
BEYİN ÇÜRÜMESİ DAVRANIŞLARINA ÖRNEKLER:
Beyin çürümesi davranışları çeşitli şekillerde kendini gösterebilir, örneğin:
Video oyunları oynamak: Bazı oyuncular, oyunların alternatif dünyalarına, fantastik karakterlerine ve karmaşık senaryolarına kendilerini öyle kaptırırlar ki, hayatın diğer alanlarında işlev görmekte zorlanabilirler.
Zombi kaydırma: Bu, hiçbir amaç ya da fayda sağlamadan yapılan düşüncesiz, alışılmış kaydırmayı ifade eder. Zombi kaydırma sırasında, bir akıştan diğerine geçerek telefon ekranınıza boş boş bakarsınız.
Felaket kaydırması (kötü haber bağımlılığı): Bu, rahatsız edici bilgiler ve olumsuz haberler arama eylemidir. Bu kişiler en son bilgileri öğrenme konusunda aşırı bir istek duyarlar, bu bilgi rahatsız edici olsa bile.
Sosyal medya bağımlılığı: Sosyal medya bağımlılığı, sosyal medya kontrol etme dürtüsünün sürekli olması ve bu alışkanlığı bırakmaya çalıştığınızda huzursuzluk hissetme durumudur. Kullanıcılar YouTube, Instagram ve TikTok gibi platformları kontrol etmekten kendilerini alıkoyamazlar. Sürekli gelen bildirimler, parlak renkler ve uyarıcı sesler onları büyüleyebilir ve net düşünme yetilerini kaybetmelerine yol açabilir.
OLUMSUZ UYARANLARA KARŞI DUYARSIZLAŞMA
Telefon veya bilgisayar başında çok zaman geçirmek yüzeyde zararsız görünebilir. Ancak uzun vadede, beyin çürümesi davranışları zihinsel ve duygusal sağlığınıza zarar verebilir.
Felaket kaydırması gibi aktiviteler beynin ödül sistemini etkiler. İnsanlar genellikle olumsuz bilgileri olumlu bilgilerden daha fazla önceliklendirir ve hatırlar. Bu nedenle bir başka rahatsız edici haber bulmak, daha fazla moral bozucu bilgi arayışını tetikler.
Felaket kaydırması insanların olumsuz uyaranlara karşı duyarsızlaşmasına neden olabilir. Bu da olumlu duyguları hissetmeyi veya diğer yollarla haz almayı zorlaştırır.
Bir çalışma, felaket kaydırmasının daha yüksek psikolojik sıkıntı seviyelerine ve daha düşük zihinsel refah düzeyine yol açabileceğini gösterdi. Bir diğer çalışma, yüksek düzeyde olumsuz haber tüketen kişilerin hem zihinsel hem de fiziksel sağlıklarının daha kötü olduğunu buldu.
SÜREKLİ AŞIRI UYARILMA, DİKKAT SÜRESİNİ AZALTABİLİR
Araştırmalar, internetin dikkat ve hafıza ile ilgili bilişsel yeteneklerde ani ve kalıcı değişikliklere yol açabileceğini ve bunun beynin gri maddesinde değişimlere neden olabileceğini gösteriyor. Tekrarlayan kaydırma davranışı, beynin bilgi kodlama ve saklama kapasitesini bozarak bireylerin zihinsel yetenekleri üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir. Sürekli aşırı uyarılma, dikkat süresinin azalmasına da neden olabilir.
Örneğin, 18-27 yaş arasındaki 1.051 genç yetişkin üzerinde yapılan bir çalışmada, sosyal medya bağımlılığının planlama, organizasyon, problem çözme, karar verme ve çalışma belleği gibi yürütücü işlev becerileriyle önemli ölçüde olumsuz bir ilişkiye sahip olduğu bulundu.
BİREYLERİ KIYASLAMA TUZAĞINA DÜŞÜRÜYOR
Beyin çürümesi, bireyin kendilik algısını da etkiliyor. Sosyal medya platformlarında gerçekleşen sosyal etkileşimlerin sayısı arttıkça, çevrim içi dünya özellikle genç yetişkinler için kendi başına bir sosyal evrene dönüştü. Kaç “arkadaşınız,” “takipçiniz” ya da “beğeniniz” olduğu herkesin görebileceği bir şekilde ortadadır, bu da bireylerin kıyaslama tuzağına düşmesini kolaylaştırır.
BEYİN GERÇEK İLE KURGUYU AYIRT ETMEKTE ZORLANIYOR
Ayrıca, insanların profesyonel başarılarını, egzotik tatillerini, mutlu ilişkilerini ve mükemmel (çoğu zaman filtrelerle manipüle edilmiş) bedenlerini sergileyen gönderilerin bombardımanı, olumsuz iç konuşmalara yol açabilir. Beyin, sürekli aşırı uyarılma nedeniyle gerçek ile kurguyu ayırt etmekte zorlanır. Bu durum, öz değerin zarar görmesine ve artan stres, kaygı ve depresyon seviyelerine neden olabilir.
BEYİN ÇÜRÜMESİ NASIL ÖNLENİR?
Beyin çürümesini önlemek, medya tüketiminde bilinçli olmakla başlar. Ekran kullanımınızı kontrol altına aldığınızda ruhsal sağlığınız ve duygusal iyilik haliniz büyük olasılıkla iyileşecektir.
İşte en iyi stratejilerden bazıları şöyle:
Ekran süresine sınır koyun:
Öncelikle, tarayıcıda gezinmek, sosyal medya paylaşımları kaydırmak, video izlemek ve oyun oynamak için harcadığınız zamanı takip edin. Dijital aktiviteler için ne kadar zaman harcadığınızı fark ettiğinizde şaşırabilirsiniz.
Daha sonra, her gün ekran başında geçirdiğiniz saat sayısına sınır koyun. Telefonunuzdan dikkat dağıtıcı uygulamaları silin. Haberler ve sosyal medya için bildirimleri kapatın. Ayrıca, yatmadan hemen önce içeriklere maruz kalmayın. Ekran süresini sınırladıkça nasıl hissettiğinizi gözlemleyin.
Akışlarınızı düzenleyin:
Zihinsel alanınızı korumak için ne tükettiğinize dikkat edin. Sansasyonel ve olumsuz haberlere yenik düşmeyin. Medya kaynaklarınızı çeşitlendirerek daha dengeli bir dünya görüşü edinin. Ayrıca, sık sık öfke ya da kaygı uyandıran içerikler paylaşan hesapları takipten çıkın. Akışınızı sizi motive eden ve ilham veren pozitif içeriklerle doldurun.
Dijital olmayan ilgi alanları peşinde koşun:
Ekranınızın ötesinde devasa bir dünya var. Keyif aldığınız hobiler ve aktivitelerle yeniden tanışın. Kamp yapın. Müzik dinleyin. Bir enstrüman çalın ya da öğrenin. Günlük tutun. İnandığınız bir organizasyonda gönüllü olun. Egzersiz yapın. Yoga ya da meditasyon pratiği yapın. Her gün sizi mutlu ve sakin hissettiren şeyler yapmak için zaman ayırın.
Pozitif insanlarla çevrim dışı bağlantı kurun:
Başkalarıyla bağlantı kurmak için ilk içgüdünüz telefonunuzu elinize almak olabilir. Bunun yerine, gerçek dünyada insanlarla sosyalleşmeye özen gösterin. Destekleyici arkadaşlar, aile üyeleri ve meslektaşlarla kurulan otantik bağlar, stresi azaltır ve aidiyet duygusunu derinleştirir. 18-25 yaş aralığındaki bireylerle yapılan bir anket, çevrim dışı duygusal destek alan genç yetişkinlerin depresif semptomlarının en düşük seviyede olduğunu gösteriyor.