Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu İngiltere'deki sokak patlamasının sorumlusu sosyal medya mı, sağ siyaset mi?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hangisi daha kötü: Sosyal medya şirketlerinin yol kesmesi mi, yoksa ırkçı ve faşist nefretin yolunu açması mı? Yol kesmek derken, mesela Türk kullanıcıların Haniye’ye taziye mesajlarını engellemek gibi. Yol açmak derken, mesela İngiltere’nin en azılı aşırı sağcı İslam düşmanı aktivisti Tommy Robinson ile toksik erkekliğin dibi kadın düşmanı ve ırkçı Andrew Tate’in sosyal ağ engelini kaldırıp, göçmenleri hedef gösteren yalan iddialarla sokakları kızıştırmalarına çanak tutmak gibi…

        Bunların hepsi oldu ve sosyal medya şirketleri şu sıra Türkiye ve İngiltere hattında fazla mesaide. Türkiye’de içeriği açıklanmayan katalog suçlar nedeniyle erişim engeli getirilen Instagram’ın temsilcileri ile Ulaştırma Bakanlığı ve BTK yetkilileri arasında görüşmeler yapıldı. İngiltere ise Southport’ta üç kız çocuğunun barbarca bıçaklanarak katledilmesi sonrası sokakları yakıp yakan aşırı sağcı çetelerin fake news üssüne çevirdiği X’i dezenformasyona göz yummakla suçluyor.

        Polis Bakanı Diana Johnson’un açıklamasına göre geçen hafta sonu platform temsilcileriyle bu konu görüşüldü. Ancak İngiliz hükümeti boşa kürek sallıyor olsa gerek. Çünkü X’in patronu Elon Musk, yangın yerine dönen sokak manzaralarına bakarak “İç savaş kaçınılmaz” diye kehanette bulundu kendi platformunda. Taze Başbakan Keir Starmer çok sert tepki gösterip Musk’ı yasalara saygılı ve sorumlu davranmaya davet etse de, X erişime açık kaldı.

        Southport’taki akıl almaz vahşetin hemen ardından failin kimliğine dair komplo teorileri Instagram ve X’te patlak verdi, WhatsApp’tan yayılarak aldı yürüdü. Yalanlar milyonlara ulaştı. Saldırganın kimliği belliydi; anne ve babası yıllar önce Ruanda’dan göç etmiş, Galler doğumlu 17 yaşındaki bir genç. Düzensiz göç dalgasıyla ilgisi yok. Vatandaşı olmadığı Ruanda’nın çoğunluğu ise Hristiyan. Aile 2013’te Cardiff’ten ayrılıp Southport’a yerleşmişti. Korkunç katliama neden giriştiği ise halen bilinmiyor. Terör bağlantısına dair gösterge yok.

        Ancak göçmen düşmanı aşırı sağ, ana operasyon üssü X’ten bambaşka bir fail profili yaydı: Saldırgan daha yeni Manş’ı geçerek İngiltere’ye ulaşmış radikal İslamcı bir kaçak göçmendi. Gizli servisin radarına girmişti, takip altındaydı. Bir de Arap çağrışımlı isim uydurmuşlardı, aslı astarı yoktu; 17’lik fail Axel Muganwa Rudakubana’nın adı sadece Afrika çağrışımı yapıyordu. Öldürdüğü Bebe King (6), Elsie Dot Stancombe (7) ve Alice Dasilva Aguiar (9) ise sadece çocuktu.

        Katledilen kız çocukları anısına
        Katledilen kız çocukları anısına

        Cinsel saldırıdan yargılanan “influencerlığı batasıca” kadın düşmanı Andrew Tate, “Kaçak göçmenin teki altı kız çocuğunu bıçakladı. Uyanın” diye bir video yayınladı. Ardından sokak şiddeti başladı. Southport halkı yaslı ailelerin acısına ortak olmaya çalışıyor, yaralılar için hastaneye kan vermeye koşuyor, taksiciler aileleri ücretsiz taşıyor, kasaba matemini yaşıyordu. Azgın çeteler ise az sayıda polisin karşı koyamayacağı kadar kalabalık güruh halinde yakıp yıkıyor, kaldırımları söküp camiyi taşlıyordu. Bıçaklı saldırının yaralıları yetmezmiş gibi 53 yaralı polis de hastanelere taşındı.

        Ardından şiddet Rotherham kentine sıçradı; 2022’den beri iltica talebinde bulunan düzensiz göçmenlerin yerleştiği Holiday Express Inn oteli kuşatıldı. Olay yerinden yansıyan videolarda “Çıkarın bunları dışarı” bağrışları duyuluyor. Bir avuç polis oteli korumaya çalışırken karşılarında kaldırım taşı ve sopalarla saldıran yüzlerce vandal. Saldırganlar ateşe verdikleri bir çöp konteynerini pencereden içeri fırlatıyor, otel neredeyse yandı yanacak. Polis alevleri güçlükle söndürüyor. Madımak’a ramak kalıyor.

        Aşırı sağcıların otel yakma girişimi son anda önlendi
        Aşırı sağcıların otel yakma girişimi son anda önlendi

        TWITTER’DAN KOVULMUŞLARDI, MUSK’LA DÖNDÜLER

        Polisin açıklamasına göre olayların ardında İngiliz Savunma Ligi adlı ırkçı örgüt bulunuyor; holigan gruplarıyla da bağlantısı olan örgüt yıllardır toplumda Müslüman nefreti aşılama faaliyeti yürütüyordu. Southport’ta yaşanan trajedi, kuzey kentlerine dalga dalga yayılan şiddeti başlatmaları için bahane oldu. Grubun kurucularından biri Tommy Robinson. Asıl adı Stephen Christopher Yaxley-Lennon. Telegram ve X üzerinden olayları kışkırtıp yönlendiriyor. Otel yakma girişimi sırasında Robinson’ın adıyla slogan atanlar duyuluyor.

        Tommy Robinson
        Tommy Robinson

        Aslında Tommy Robinson pekala sosyal medyadan eksik olabilirdi; Twitter zamanlarında ırkçı nefret dili nedeniyle hesabı askıya alınmıştı. Ne zaman ki Elon Musk şirketi satın alıp X’leştirdi, Robinson’ın hesabı da yeniden aktive oldu – aynı Donald Trump gibi. Üstelik İngiltere’deki olaylarda iç savaş potansiyeli gören Musk bununla yetinmedi, Robinson’ın bütün postlarına onaylayan yorumlarda bulundu.

        Andrew Tate
        Andrew Tate

        Sözde protestoları kışkırtan diğer namlı odak, alfa erkek halleriyle ahmak ergenlerin rol modeli Andrew Tate de Twitter’dan aforoz edilip Musk marifetiyle geri dönenlerden. Webcam üzerinden muhabbet tellalığıyla milyonları istifleyen Tate’in Twitter hesabı birkaç kez askıya alındıktan sonra temelli kapatılmış, ardından belli grup ve bireylere karşı şiddeti kışkırttığı için Facebook, Instagram, TikTok hesapları kapatılmış, nefret dili ve Kovid-19’la ilgili yanlış bilgi yaydığı için de YouTube kanalı askıya alınmıştı. Platformlarda milyonlarca takipçisi olan Tate iki yıl önce Twitter’a geri döndü; diğer mecralarda ise fan hesapları üzerinden namı yürüdü.

        BAŞSAVCI BAŞBAKAN OLUNCA

        Şimdi şiddeti klavye başından körükleyenler icraatını sürdürüyor, sokaktaki vandalların ise yüzlercesi gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. İşçi Partisi lideri yeni Başbakan Keir Starmer seçim kampanyasında sokakları daha güvenli kılacağı sözü vermişti ve ilk büyük krizini yaşıyor. “Büyük sosyal medya şirketlerine ve yöneticilerine söylüyorum: Sokak şiddeti direkt sizin mecralarınızdan kışkırtıldı. Bu bir suçtur ve herkesin yasalara uyması zorunludur” dedi. Gazeteciler şirketlere karşı harekete geçip geçmeyeceğini sorunca da “Korunması gereken bir denge var” demekle yetindi.

        Başbakan Keir Starmer, Southport ziyaretinde
        Başbakan Keir Starmer, Southport ziyaretinde

        Keir Starmer sokaktaki aşırı sağ şiddetine doğrudan katılan veya internetten kızıştıran herkesin yargı önüne çıkarılacağını söyledi ki, “herkes” derken abartmadığı düşünülüyor. Kraliyet Başsavcısı olduğu dönemde kanıtlamıştı. 2011’de Londra’da bir siyah polis kurşunuyla öldürüldükten sonra yaşanan kalkışmaya katılan 3 bin kişiyi tutuklatmış, 2 bin kişi hakkında dava açmış ancak alt limitten cezalar istemişti Starmer. Bugün de benzer sertlikte davranacağı tahmin ediliyor. Şimdiden 400’ü aşkın tutuklu var. Polis diğer şüphelileri yakalamak için video kayıtlarını inceliyor. Starmer etkisiyle hızlı bir yargılama bekleniyor.

        Peki hızlı ve yaygın hapis cezaları, damarlara işlemiş göçmen düşmanlığını bitirmeye yarar mı? Öteden beri göçmen karşıtlığı üzerinden siyaset yapan sağ cenahtan bugün bile şiddeti neredeyse haklı, mazur gösterecek açıklamalar geliyor. Olayları göç rakamlarındaki yükselişe bağlıyorlar. Muhafazakar Partili Byron Davies, şiddetin "siyaseten meşru” olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyor ve partisinden bile eleştiri alıyor.

        İngiltere’deki tartışma sadece düzensiz göç krizine odaklanmıyor, yasal yerleşik göçmenler de dahil ediliyor. Aslında Brexit de “Yabancılar içimize sızıyor” korkusu üzerine inşa edilmiş bir sınavdı. David Cameron’dan beri her başbakan göçmen sayısını düşüreceğine dair söz veriyor, hiçbiri yapamıyor. Tam tersi gerçekleşiyor. Son Muhafazakar Başbakan Rishi Sunak “Kaçak göçmen teknelerini durduracağız” parolasıyla hareket ediyor, göçmen fazlasını Ruanda’ya postalamak için planlar yapılıyor, para sayılıyor ama ellerinde patlıyor.

        Sol kesime göre radikal sağ retorik artık merkezde de normalleştirilmiş durumda. Mesela eski İçişleri Bakanı Suella Braverman gibi Muhafazakarlar son yıllarda “istila” kavramını dillerine dolamış durumda. Her fırsatta “tekne mültecilerine” karşı tansiyonu yükseltiyorlar. Sığınmacılara yönelik nefret ve saldırılar da bu söylemin doğal sonucu oluyor.

        Merkez sağın rol çaldığı aşırı sağ daha fazla ne yapabilir? Ellerinden şu kadarı geliyor: Aşırı sağcı Reform UK partisinin lideri Nigel Farage Southport’taki olayda failin gerçek kimliğinin örtbas edildiğini, bu nedenle de eylemin terör suçu kapsamına alınmadığını ileri sürüyor.