Cannes Film Festivali döneminde yapılan mevzu bu sene de tekrarlandı. Neymiş efendim törene katılan ünlü isimlerin kıyafetleri çok açıkmış.
Bu sefer de Esra Dermancıoğlu, mevzuyu açtı (ki bir erkeğin açması beklenemezdi zaten. Kadınlar genelde girer bu toplara) ve aralarında Dilan Çiçek Deniz, Birce Akalay, Meryem Uzerli, Pınar Deniz gibi ünlü isimlerin katıldığı tören için "Çıplaklık" çıkışında bulundu ve "Yarı çıplak, havalı yürüyüşlerin yerine, iletişim kurabilecek insanların orada olmasını isterdim. Çırılçıplak yürüyeceğine, mikrofon uzatıldığında iki kelime laf edebilecek insanlar gitseydi. Ben biraz utandım" demiş.
Bu bana göre; "Nasıl bakarsan öyle görürsün"den başka bir şey değil. Ve her sene aynı mevzu. Bir gram yol alamıyoruz ve bu muhabbetten çıkıp asla kurtulamıyoruz. Özellikle bazı insanlar "Çıplaklık" muhabbetinden de çıkmak istemiyor.
Yok sahnelerde insanlar çok çıplak.
Yok törenlerde insanlar çok çıplak.
Oysa ki, sahne ve kırmızı halı şov yeridir. Ki o törenlerde ya da sahnelerde giydikleri kıyafetler ile dolaşmıyor bu insanlar. Yani bana bu muhabbet çok gereksiz geliyor.
Ve her seferinde; acaba böyle törenler sonrasında bir Hollywood starı bir başka ünlünün kıyafetini görünce "Bak sen şu yarı çıplağa. Bu sene filmi iş yapmadı hemen soyunmuş" diyor mudur?
Tövbe Allah'ım... Allah aşkına çıkın şu muhabbetten. Bu kadının kadını yermesinden başka bir şey değildir!!!
***
Belli ki, iki kelamdan fazlası edilmiş
Mesela Dilan Çiçek Deniz, Oscar'lı aktör Kevin Costner ile Cannes'da buluşup söyleşi gerçekleştirmiş. Ve bu söyleşi sonrasında Kevin Costner, Dilan Çiçek ile uzun uzun sohbet etmiş.
Ve sonrasında davete katılan Dilan da, modacı Hakan Yıldırım'ın tasarladığı transparan kostümü giymiş. Yani röportaj yaparken değil, davette.
Belli ki, iki kelamdan fazlası edilmiş ve Dilan Çiçek uzun uzun aktörle sohbet edebilmiş.
Bazı şeyleri gerçekten yermek için uğraşmamak yerine alkışlamak gerek. Ki bazı alkışlarda kendinden söz ettirir.
***
Sokak köpekleri
Asla çözümü bulunamayan ve bitmeyen en önemli konuların başında geliyor "Sokak Hayvanları" sorunu.
Meclis'e getirilen bir yasa teklifinin içinde, sahipsiz kalan sokak köpeklerinin uyutulacağı şeklinde bir madde var ve ilk duyulduğunda da kulağa korkunç geliyor. Çünkü hiç kimse bir canlının unutulmasına, öldürülmesine razı olmamalı, kabul etmemeli.
Eğer bu yasa tasarısı meclisten geçerken sokakta diğer canlılara yapılabilecekleri düşünemiyorum. Keza bir kediyi teklemeyerek öldürenler gibi bir sürü cani insanlar var sokaklarda.
Yani direkt "Uyutmak, öldürmek" bir çözüm değil. Önemli olan yok etmek değil, bir çözüm bulmak. Sonuç olarak "Uyutalım gitsin. Londra'da da bu madde kullanıldı" demek çok kolay.
Ama kolaya kaçmak değil, çözüm bulmak gerek. Umudum hızla çözüm bulunmasından yana.
Eğer yasa geçer ve sokak hayvanları unutulursa gerçekten sevimsiz bir durum çıkacak ortaya.