Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        54 milyon takipçili CZN Burak 77. Cannes Film Festivali kırmızı halısında yürüyüp poz verdi sonra da, WIBA Awards'ta ödül aldı.

        Nedir WIBA (World Influencers And Blogger Awards) yani Dünya Influencer'lar ve Blogger'lar Ödülleri....

        Düşünün ki, Cannes gibi bir töreninde böyle bir kategori var. Yakında Oscar'da da böyle kişileri kırmızı halı da görürsek şaşırmayalım. Belli mi olur, Oscar'da böyle böyle kategori ile çıkagelir karşımıza. Ve bol kepçeden ödül dağıtır. Sizi bilmem ama ben artık hiçbir şeye şaşırmıyorum. Gülüp geçiyorum.

        Ve bu durumda CZN'nin de açıklamasından anladığım onun kabahati yok. Onun tek kabahati 54 milyon takipçisi olması. Adam davet edilmiş ve ödülünü almaya gitmiş. Hepsi bu. Ve sistem gittikçe değişiyor ve değiştikçe böyle garip kişiler, garip ortamlarda karşımıza çıkıveriyor. Sanırım yapmamız gereken özel kıldığımız ödül törenlerini, yeni dünyaya entegre edip öyle yorumlamamız. Yoksa işin içinden çıkamayız beyinler yanar.

        Ki evet yaktık.

        Ki evet ben de şaşırdım.

        Ki evet benim de beynim yandı.

        Kendisini Cannes kırmızı halısında görünce.

        Önce;

        -A "Bu CZN'mi?" dedim.

        -Hatta "Ne kadar zayıflamış" dedim.

        -Sonra da, "Ben ciddi ciddi uzağım bu durumdan" diyerek hızla uzaklaştım.

        Keza kendisini hiç tanımam. Hatta bir kere bile restoranına gitmedim. Ki öyle bir yeri var mı, onu bile bilmiyorum. Ve o 54 milyon takipçi arasında değilim.

        Neden; Çünkü yaptığı her şey çok fazla, saçma, garip geliyor. Çünkü memleket olarak bence böyle bir görüntümüz yok. Yani kocaman kocaman bıçaklar, devasa yemekler, ağızlara yedirilen yemekler. Bu biz değiliz, kültürümüz bu değil. Saçma şeyler, garip haller. Daha doğrusu komik bile değil korkunç görüntüler.

        Tamam anlıyorum şimdi güleceksiniz bana ve "Esin nerede yaşıyorsun, memleket olarak tam da böyle bir yerdeyiz" diyebilirsiniz.

        Fakat ben orada değilim. Ve bence de orada olmamalıyız. Sosyal medyada takipçi çoğaltmak için yapılan her saçma şey beni daha da uzaklaştırıyor. Takip ettiğim kişi saçmalamaya başlarsa hemen uzaklaşıyorum. Çünkü CZN ve bunun gibi kişilerin bu tarz yerlerden ödül alması, görünmesi ya da adından söz ettirmesi demek Türkiye'nin adının konuşulması demek. Ve bu da benim ciddi ciddi hiç hoşuma gitmiyor.

        Tamam CZN kendi adına çok büyük bir başarı hikayesi yaratmış. 28 yaşında genç bir adamın 54 milyon takipçisi olması, oraya gidip ödül alması onun adına hoş olabilir. Ve hatta bunu da oraya gitmeden, öncesinde bağıra bağıra, "Ben Cannes'e gidiyorum, kırmızı halıda yürüyeceğim, ödül alacağım" dememesi cidden taktire şayan. Ki diyebilirdi.. Öncesinde naralar atabilirdi. Çünkü başka birisi olsa belki çoktan çığırtkanlık yapardı. Ama o yapmadı, sessiz sedasız gitti kırmızı halıda yürüdü. Anladığım o. Çünkü kırmızı halıda görününce ortalık toz duman oldu.

        Her şey tamam. Kendi adına her şey on numara ama o naif duruşu, kırmızı halıda ürkek yürüyüşü de beni ikna etmiyor. Bu durum başlı başına ülkemiz ve bizim geldiğimiz hal için çok çirkin.

        Yoksa CZN'yi kendi adına tebrik ederim. Fakat artık Cannes'de ödül alan ustalar olunca CZN akıllara gelecek. O da ayrı tabii...

        ***

        Bizi de uyutsunlar

        Çok ciddi bir sorunumuz var o da "Sokak Hayvanları" konusu.

        Geçen gün yine yazdım, bıkmadan usanmadan yine yazarım. Çünkü sahiplenilmeyen sokak hayvanları uyutulacak. Korkunç bir katliam olmak üzere. Bunun üzerine Ajda Pekkan, Antalya Açıkhava Sahnesi'nden, "Bizi de uyutsunlar. Lütfen ses çıkarın bu duruma" diyor.

        Evet çıkaralım... Hepimiz çıkaralım. Sessiz kalmayalım.

        Tamam sokak hayvanları ciddi bir sorun ama çözüm bu değil. Eğer bu durum kabul edilirse vah ki ne vah. Düşünmek bile istemiyorum.