Dün Goldman Sachs’ın geçen yıl yayınlanan raporunda dünyada 50 milyon 'influencer’ (içerik üretici) olduğunu yazmıştım. Bu 50 milyon içerik üreticinin ekonomik karşılığı ise 2023 yılı için 250 milyar dolar. 2027'de bu ekonomik büyüklüğün 500 milyar dolara ulaşması bekleniyor...
İşte bu 'ahval ve şerait içinde arkadaşımın 13 yaşındaki oğlunun gelecek planının ‘influencer’ olmak olmasının nedenini anlıyorum. Yeni çıkan spor ayakkabı modellerini paylaşıp para kazanacakmış. “Bu kadar basit” diyor. Takip ettiği bir Youtuber’ın bindiği otomobilin modelini söyleyip kendinden emin devam ediyor: “Evde oturduğu yerden aldı. Ben de alacağım aynısını ama mavisini!”
Peki bu kadar basit mi? Kaan’a göre basit...
Rolling Stone’da ‘Influencer’lar kazanmıyor!’ başlıklı haberde durumun bu kadar da basit olmadığı anlatılıyor: “Etrafta dolaşan influencer stereotipleri’ genellikle bu içerik oluşturucuların, aslında olduklarından çok farklı hayatlar sürmelerine neden oluyor.”
İçerik üreticilerin sosyal medya platformlarının sürekli değişen algoritmaları nedeniyle resmen bir kör uçuş durumunda olduğu belirtilip bu değişikliklerin içerik üreticilere değil çoğunlukla o sosyal medya platformunun yararına olduğu vurgulanıyor.
Peki bunlar kimin umurunda!
‘İçerik üretici’ ekonomisinin büyümesi çocukların tutkularını da bambaşka alanlara yönlendiriyor. Bizim zamanımızda mühendis, doktor olmak ‘havalı’ydı şimdi birkaç inç’lik bir ekranın önünde sabahlara kadar oyun oynayan ‘gamer’ olmak! ABD’de ‘influencer’ olmak’ artık profesyonel sporcu ya da astronot olmanın önünde Amerikan gençliği için en popüler kariyer hedeflerinin başında geliyormuş. Z Kuşağı'nın yüzde 57'si eğer bir şans verilirse 'influencer' olmak istediklerini söylüyor.
TikTok fenomeni Katherine Saras, paylaştığı bir videoda ‘içerik üretici’ olmanın cazibesini şöyle özetliyor: “Biri bana sosyal medyanın 'gerçek bir iş' olmadığını söylediğinde ona tek bir TikTok paylaşımının aylık kiramın tamamını ödediğini hatırlatıyorum.”
KÜÇÜK İŞLETMELERİN YÜZDE 77’Sİ SOSYAL MEDYADA
Kurumsal şirkette çalışan bir arkadaşım işi gücü bırakıp yemek videoları çekiyor. Geçenlerde bir mimarla tanıştım artık işini yapmadığını sosyal medyadan para kazandığını söylüyordu. Bebekleriyle video çekip Youtube’da paylaşan aileler var. Birçok gazeteci meslektaşımız sosyal medyada ‘kendi kanallarını’ kurdu...
Milyonlarca kişi geleneksel kariyer yollarını bir kenara bırakarak çevrimiçi yaratıcılar ve içerik oluşturucular olarak çalışmaya başladı; bilgisayarlarını ve telefonlarını kullanarak takipçi topluyorlar. Eğlenceden gastronomiye, habercilikten siyasette her alanda ‘geleneksel’ kurumlarla rekabet ediyorlar.
2023 yılında dünya genelinde 4.9 milyar kişinin sosyal medyayı kullandığı tahmin ediliyor. Bu sayının 2027 yılına kadar yaklaşık 5.85 milyar kullanıcıya ulaşması bekleniyor.
Sosyal medyada geçirilen süre ise günde ortalama 145 dakika! Kullanıcıların yüzde 66'sı en çok kısa videoları izliyorlarmış.
Giderek dijitalleşen iş ortamında küçük işletmelerin yüzde 77'si müşterileriyle bağlantı kurmak için sosyal medyayı kullanıyormuş. En az bir markayı takip eden sosyal medya kullanıcılarının oranı ise yüzde 90!
Bu sayılar da ‘içerik üreticileri pazarının’ etkisi konusunda bir fikir veriyor insana...
Avrupa Komisyonu tarafından yakın zamanda yürütülen bir araştırma ise sosyal medyadaki ‘içerik üreticileri’ arasında endişe verici bir eğilimin altını çiziyor; çoğunluğu ücretli içerikleri açıklamıyor. Çalışmada, büyük sosyal medya platformlarındaki 576 influencer’ın gönderileri incelenmiş, Buna göre içerik üreticilerin neredeyse tamamı (yüzde 97) ticari amaçla içerik paylaşırken, yalnızca 10 kişiden 2'si gönderilerinin tanıtım niteliğini tutarlı bir şekilde açıklamış.
INFLUENCER’LARIN PARAYLA İLİŞKİLERİ SORUNLU
Influencer pazarı, bizim semt pazarlarından farksız görünmüyor doğrusu... Tezgahlarda her şey var ve çok gürültülü! Bu büyük kakofoni içinde şirketler için en büyük sorunlardan biri, içerik üreticilerin çok para kazanmak için şişirilmiş takipçi sayılarını kullanması! Her ne kadar son yıllarda ‘satın alınan takipçiler’ daha kolay tespit ediliyor olsa da bu çok yaygın bir sorun...
New York merkezli influencer ajansının CEO'su ve kurucu ortağı Ben Jeffries, günümüzde bir marka ‘influencer pazarlaması’nı kullanmıyorsa çok şey kaybedeceğini söylüyor: “Her marka ‘influencer pazarlaması’ yapmalı.”
Jeffries haklı mı bilmiyorum ama uzmanlar, ‘influencer pazarlama’ çağının daha yeni başladığını ve markaların giderek daha fazla bu yola katılması gerektiğini, aksi halde geride kalma riskiyle karşı karşıya kalacaklarını belirtiyor.
Stanford Üniversitesi’nde iletişim ve sosyoloji doçenti olan Angele Christin, tüm cinsiyetlerden, ırklardan, yaşlardan milyonlarca içerik üreticisinin gelişen bir ekonominin tam merkezinde yer aldığını söylüyor: “Artık binlerce işletme ‘influencer ekonomisini’ destekliyor. Ancak içerik üreticilerinin hâlâ parayla ilişkileri sorunlu. Gelir akışları ve sosyal medya platformlarında uzun ömürlü olma yetenekleri konusunda sürekli endişe duyuyorlar. Karşılaştıkları ekonomik baskılar, hazırlayacakları içerik türünü şekillendiriyor. Ortada bir iş var sen almazsan bir başkası alacak. Sen kocaman denizdeki küçük bir balıksın o kadar!”