‘Gece Yüzüşü’ (Night Swim), Bryce McGuire’ın, 2014’de Rod Blackshurst ile yazıp yönettiği 3 dakikalık korku filmi temel alınarak geliştirilen bir Hollywood projesi. Jason Blum ve James Wan gibi korku gerilim sinemasının iki ‘marka’ isminin yapımcılığında gerçekleşen filmin yönetmeni, senaryoyu da yazan Bryce McGuire.
YouTube’da bulup seyredebileceğiniz ilk ‘Night Swim’, gece vakti evin havuzunda tek başına yüzen genç kız ve gördüğü hayaletle ilgili kısa ama çarpıcı bir film. 10 yıl sonra, 98 dakikalık bir korku gerilim filmi olarak seyirciyle buluşan ‘Gece Yüzüşü’ ise havuzun hikâyesini geçmiş yıllara doğru genişletiyor ve olayların merkezine eve yeni taşınan Waller ailesini koyuyor.
Film, 1992’de, Waller ailesi gelmeden yıllar önce geçen bir korku sahnesiyle başlıyor. Evde ailesiyle birlikte yaşayan Rebecca Summers adlı kız çocuğu, hasta erkek kardeşi Tommy’nin kayıp oyuncak gemisini havuzda görünce onu almaya karar veriyor. Niyeti gece yarısı suya girmek değil ama doğaüstü güçler tarafından havuza doğru adeta çekiliyor. Peşinden gelen sahnede yıllar sonrasına geçiyor ve banliyöde ev arayan Waller ailesini tanıyoruz.
Hastalığı nedeniyle beyzbol kariyerini yarıda bırakmak zorunda kalan Ray Waller (Wyatt Russell), doktorunun ‘Yüzmek, sana iyi gelir’ demesi üzerine, ilk sahnede gördüğümüz, içinde artık kimsenin oturmadığı havuzlu villayı tercih ediyor. Evi alıp, yıllardır kullanılmayan havuzu temizleyip yeniden doldururken suyun yeraltı kaynaklarından geldiğini öğreniyorlar. İçine girip yüzmeye başladıklarında ise ilk sorunlarla karşılaşıyorlar. Ray’in eşi Eve (Kerry Condon), gece yüzüşü sırasında başı suyun içindeyken havuz başında gördüğü kişinin kim olduğunu anlayamazken, ergenlik çağındaki liseli kızı Izzy (Amélie Hoeferle) ve küçük oğlu Elliot (Gavin Warren) suyun içinde çok daha korkutucu deneyimler yaşıyorlar. Ray ise onların aksine evi ve havuzu giderek daha çok seviyor. Asıl önemlisi, havuzun sağlığına iyi geldiğini düşünüyor. Doktor da Ray’in beklenmedik derecede hızla iyileştiğini söyleyince, Eve ile çocuklar sorun çıkarmak istemiyorlar. Ama havuz onların karşısına çeşitli sorunlar çıkarmayı sürdürüyor.
Filmi seyrederken, Cem Yılmaz’ın 1990’ların sonlarında gittiğim tek kişilik gösterisinin sevdiğim bölümlerinden biri geldi aklıma. Cem Yılmaz, 1970’li ve 1980’li yıllarda Anadolu liseleri giriş sınavlarındaki matematik testlerinde öğrencilerin karşısına sıklıkla çıkan, benim kuşağımın asla unutamayacağı, o birbirinden zor ‘havuz problemleri’ni hazırlayan eğitimcileri tiye alarak hepimizi çok güldürmüştü.
Herkes için tatil, oyun ve eğlence anlamına gelen yüzme havuzunun kaç saatte dolduğunu hesaplamamı isteyen sorulara karşı 12 yaşımdayken duyduğum nefret, Cem Yılmaz sayesinde şimdi bana gerçekten çok komik geliyor. ‘Gece Yüzüşü’, tıpkı o matematik soruları gibi, yüzme havuzuyla kurduğumuz keyifli ilişkiyi tersine çevirme fikrinden yola çıkıyor. Havuzu alıp, onu korku dolu tekinsiz bir yer haline getiriyor. Izzy ve Elliott, havuzlu evde oturmanın keyfini çıkarmak isterken hayaletler görmeye, sesler duymaya başlıyorlar. İkisi de yaşadıklarından sonra bir daha havuza girmek istemiyorlar. Anneleri onlara inanıyor ama babalarını ikna edemiyorlar.
Bu arada, havuzdaki kötü ruhlar veya hayaletlerin özellikle çocukları hedef aldığını not etmek gerek. Eve’in tek başına yaptığı araştırmalar sırasında havuzla bölgedeki kayıplar arasındaki ilişki açığa çıkıyor ama film geçmişe uzanan doğaüstü hikâyeden ziyade havuzun Waller ailesinde yarattığı psikolojik sorunları ve kırılmaları merkeze alıyor.
McGuire, ‘Gece Yüzüşü’nün esin kaynakları arasında ‘Poltergeist’ (1982), ‘Creature from the Black Lagoon’ (1954), ‘Jaws’ (1975), ‘Christine’ (1983), ‘The Night of the Hunter’ (1955) ve ‘The Abyss’ (1989) gibi filmler sıralıyor. Açıkçası, filmi seyrederken, özellikle son ikisinin aklımın köşesinden geçtiğini dahi söyleyemem ama öncekileri hikâyeye ve filme bir şekilde bağlamak mümkün. Çok alakasız gibi görünse de kötü ruhlu otomobilin öyküsünü anlatan, Stephen King’in kendi romanından uyarlayıp yönettiği ‘Christine’ mesela… Çünkü her şey kötü ruhların ele geçirdiği bir havuzla ilgili.
Açıkçası, ‘Gece Yüzüşü’nde bariz bir Stephen King havası var. Özellikle baba Ray’in havuzla kurduğu ilişki ve ailesiyle yaşadığı ayrışma süreci ‘The Shining’i (1980) de hatırlatıyor. King’in romanından uyarlanan filmde baba, eşi ve oğlundan bağımsız olarak otelle kişisel bağ kurar. ‘Gece Yüzüşü’nde Ray de havuzla benzer bir deneyim yaşıyor. ‘The Shining’in alt metinlerinde babanın aileden uzaklaşma teması vardır. Burada da Ray, benzer bir ikilemle karşılaşıyor. Bir yanda, onu içine kabul eden karanlık dünyanın vaatleri; diğer yanda baba olmanın getirdiği sorumluluklar duruyor. İlk geldiklerinde Ray’in evden ziyade havuzla ilgilenmesini, suya düştüğünde gelecek vizyonu gibi gördüğü hayali unutmamak gerek. Havuz bir şekilde onunla iletişim kuruyor sanki.
‘Gece Yüzüşü’ özellikle havuz çekimleriyle öne çıkan bir film. Bryce McGuire, görüntü yönetmeni Charli Sarroff ve sualtı sahnelerini çeken Ian Takahashi, açılıştan itibaren havuz sahnelerinde iyi iş çıkarıyorlar. Sahnelerin öyle çok korkuttuğunu iddia edemem belki ama gerilim duygusu işliyor. Filmin en kendine özgü yanı, suyun içindeyken havuz kenarında görülen hayaletlerin yarattığı gerilim anları… Havuzun doğaüstü şekilde derinleştiği sahneler de akılda kalıcı. Filmin adının işaret ettiği gibi gerilim sahnelerinin çoğu karanlıkta geçiyor; ama bence en akılda kalıcı sahne, gündüz vakti komşuların katıldığı kalabalık havuz partisinde geçiyor.
‘Gece Yüzüşü’nü çok beğendiğimi söyleyemem. Hedefini çok yüksekte tutan bir film değil zaten. Ama perili ev fikrini alıp hayaletli yüzme havuza dönüştürmesiyle türün tarihinde kendine ayrı bir alan açtığı yadsınamaz. Üstelik hikâye örgüsü ve babanın sorumluluk duygusuyla ilgili alt metin hiç fena değil. Merak öğesi ve sürükleyicilik açısından da sorunsuz bir film. ‘The Banshees of Inisherin’ ile Oscar’a aday olan, filmde doğruluk pusulası güçlü anne karakterini canlandıran Kerry Conway başta olmak üzere oyuncu kadrosunun da üstüne düşeni yaptığını belirtelim.
5.5/10