TAM otuz beş yıl süren mücadelenin ardından dün Bağdat'ta önemli bir karara imza konuldu.
Geçen hafta bu köşeden de duyurduğum gibi "Irak hükümeti PKK'yı resmen terör örgütü" ilan etti...
Türkiye'nin 1984'de başlayan PKK ile mücadelesi dün Bağdat'ta gerçekleşen Türkiye Irak ortak güvenlik mekanizması görüşmelerinde yeni bir aşamaya geçildi...
Toplantı sonrası yayınlanan bildiride Bağdat PKK'nın resmen terör örgütü ilan ederken, "Türkiye ve Irak için güvenlik tehdidi oluşturduğu"nu da duyurdu....
Bununla da kalmadı, "PKK'nın Irak topraklarında mevcudiyet göstermesinin Irak Anayasası’nı ihlal ettiği anlamına geldiğini" de açıkladı.
Türkiye de Irak Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından PKK’nın Irak’ta yasaklı bir örgüt olduğu yönünde alınan kararını memnuniyetle karşıladığı da bildiriye koydu...
Güvenlik Zirvesinden çıkan bu karar, Türkiye'nin terör olaylarının başladığı 1984’ten bu yana Kuzey Irak’a yaptığı 18 büyük harekatın sonucunda geldiği yeni bir aşama denilse yeridir...
Bunların en kapsamlı ve etkili olanları da son dönemlerde gerçekleşti; 2019’da “Pençe…” diye başlayan, bugüne kadar da 8 farklı bölgede gerçekleşen operasyonlar bugüne kadar girip çıkma şeklinde yapılanların aksine, girip konumlanmayı hedefledi…
Kuzey Irak’ın 30 km kadar içine uzanan, Bora balistik füzesinin ilk kez kullanıldığı, SİHA’ların etkin rol aldığı operasyonları diğerlerinden ayıran bir diğer özellik, Irak’ın Dışişleri, Savunma bakanlıkları ve İstihbarat teşkilatı ile de iletişim halinde kalınmasıydı...
Aradan geçen 5 yıl içinde oldukça sıkıntılı bir coğrafyaya sahip alanda başlangıçta yaşanan olumsuzluklar kısa sürede atlatıldı ve teröre karşı mücadelede önemli başarılara imza atıldı.
Bağdat'ın dün PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmesi de bu kararlılığın sonunda geldi...
“BAĞDAT FAYDAYI GÖRDÜ”
Bu noktaya ulaşılması kolay olmadı; epey yol kat edilmesinin ötesinde iki ülke dışındaki aktörlerin engelleme çabalarının aşılması da gerekti...
Türkiye 2019’dan sonra Kuzey Irak operasyonlarında farklı bir güvenlik yapılanmasına geçti, gir-çık yerine gir yerleş modeline geçerken operasyonlara Irak güçlerinin de katılmasını talebini her aşamada Bağdat'a aktardı.
Ancak beklediği yanıt iki yıl hiç gelmedi, sonraki yıllarda da farklı gerekçelerle ötelendi.
Bölge üzerine çalışmalarıyla bilinen ve Bağdat’tan yeni dönen ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman dünkü sohbetimizde gelinen noktayı şöyle özetledi:
“Bağdat Türkiye’nin adımlarının kendisine de fayda getireceğini görmeye başladı. Türkiye meseleye bölgesel yaklaşıyor ve Bağdat’ın faydasını da gözetiyor. Kalkınma Yolu projesi de bunun en iyi göstergesi...”
BASRA, KIZILDENİZ’E ALTERNATİF OLACAK
Şurası açık ki son bir yıldır Orta Doğu'da her bir ilişki, yapılanma ve ekonomik süreç yeniden inşa ediliyor.
Bu sürecin gerisinde kalanın kaybedeceği de açık; Bağdat’taki hükümet de bunu biliyor.
Duman’ın da işaret ettiği gibi Irak yönetimi başta İran olmak üzere bölge ülkelerinin baskısından da kurtulmayı arzuluyor...
Kızıldeniz’de yaşanan saldırıların yarattığı sorunlar karşısında dünya gemi ticaretine soluk aldıracak alternatif Basra Körfezi yolunun canlanmasının getireceği faydayı da görüyor....
Dubai’den daha büyük olacak Basra Limanının biran önce devreye girmesi ve buradan gelecek yükün Kalkınma Yolu ile Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasının getireceği ekonomik katkının da farkında...
Projenin güvenliği ve çalışması için destek bulacağı tek ülke de Türkiye…
Bunun için öncelikle Kalkınma Yolu’nun terörden arındırılması gerekiyor.
Son dönem Türk ve Irak dışişleri ve güvenlik birimlerinin bu denli sık görüşmelerinin gerisinde de bu yatıyor…
ZİYARETLER ARTTI, SONUÇ ALINDI
Bilgay Duman, terörle mücadelenin daha etkin hale getirilmesi için Pençe başlığıyla 2019’dan bu yana gerçekleşen operasyon alanlarının birbiriyle kilitli olmasının önemli olduğunu belirtti.
Aktardığına göre Pençe operasyonlarında kilit kapanırsa Türkiye, Suriye’deki gibi güney sınırında 30 kilometrelik bir güvenlik bandını oluşturmuş olacak.
Türkiye sınır güvenliğini sağlamaya yönelik bu bandın kontrolünü tek başına elde tutmak yerine, ileride çıkmaya hazır şekilde Irak Silahlı Kuvvetleriyle birlikte gerçekleştirmek istiyor.
Bağdat'ta dün oluşturulması kararlaştırılan terörle ilgili Ortak Daimi Komite de bu süreci yönetmeyi amaçlıyor.
Gerçekleşmesi halinde 1989'dan bu yana delik deşik olan Irak sınırları tekrar Bağdat milli ordusu tarafından korunur hale gelecek...
Aslında Bağdat'ı bu aşamaya getirmek ve ikna etmek de zaman aldı.
Sürecin ilk adımı 22-24 Ağustos’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Bağdat’taki çok kapsamlı görüşme trafiği ile başladı ve gerisi geldi.
Fidan'ı, MİT Başkanı Kalın ardından da Milli Savunma Bakanı Güler’in, Genelkurmay Başkanı Gürak ile Bağdat ziyareti takip etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Ankara’da ağırlamasının ötesinde, Dünya Hükümetler Zirvesi için bulunduğu BAE’de de IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile görüştü…
IRAK’IN BÜTÜNCÜL GÜVENLİĞİ
Görüşmelerin ağırlığını bölgesel güvenlik dinamiklerinin yanında, Irak’ın bir bütün olarak ülkesel güvenlikleri de oluşturdu.
Özellikle DAEŞ’e karşı Uluslararası Koalisyon Gücü’nün Irak Parlamentosu kararı ile ülkeden çıkmaya hazırlandığı bu süreçte doğabilecek boşluklar da masadaki başlıklar arasında yer aldı.
Türkiye ve Irak’ın dışişleri, savunma bakanları ile ve İstihbarat başkanları 19 Aralık’taki Ankara buluşmasının ardından geçen üç ay sonra dün Bağdat’ta bir araya gelirken aslında zorlu bir müzakere süreci yaşandı...
Bölge üzerine çalışmalarda bulunan Prof. Dr. Serhat Erkmen’in de vurguladığı gibi gelinen noktada iki taraf da birbirine oldukça pozitif…
Ortaya çıkan pürüzler iki ülke tarafından ortaklaştırılırken, Kalkınma Yolu projesi de bu olumlu zemini daha da güçlendirdi…
KYB’NİN ÖNÜNDEKİ İKİ YOL
ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Duman bu kapsamda KYB-PKK’nın ilişkisine vurgu yaptı ve şu önemli tespitte bulundu:
“KYB-PKK arasındaki bu ilişki Irak Kürt siyasetinin uyumunu bozmakla birlikte Ankara-Bağdat-Erbil arasındaki güçlü mekanizma ve işbirliğini de engelliyordu. Üçünün bu engeli aşan yakınlaşması ve tutumu karşısında KYB’nin köşeye sıkışmaya başladığı görülüyor…”
Bağdat’ın son dönem PKK’ya karşı attığı önemli adımlara da dikkat çeken Duman, KYB’nin içine girdiği bu durumda önünde tavrını değiştirme ya da yalnızlaşmadan başka yolunun kalmadığını belirtti.
Türkiye ile Irak arasında IKBY’ni elinde tutan KDP’nin de katılımı ile üçlü bir güvenlik anlaşmasının imzalanması terörle mücadelede önemli kazanım sağlayacak...
"PKK'YA BAKIŞI TÜRKİYE İLE PARALEL HALE GELDİ"
Duman’ın da belirttiği gibi, bugüne kadar resmen terör örgütü ilan etmekten uzak duran Irak hükümetinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Nisan ayındaki Bağdat ziyareti öncesi PKK'yı resmen terör örgütü ilan etmesi de kararlılığın göstergesi...
Bağdat hükümeti bu adımın sinyallerini son dönem PKK’ya karşı tehdit algılama seviyesini yükselterek sergiliyordu...
Hatta Bağdat’tan yeni dönen Duman’ın aktardığına göre bu adım çok daha ileri seviyeye ulaştı ve “Bağdat’ın PKK’ya karşı algı düzeyi Türkiye ile paralel hale geldi” başladı…
Bu zirve sonrası yayınlanan bildirinin içeriğinde de açıkça görülüyor...
Bunun bir sonraki adımı, İran ile Irak arasında imzalanan anlaşmada da örneği görüldüğü gibi sınır güvenliğinde doğrudan Bağdat’ı muhatap alan yeni bir anlaşma olabilir...
Güvenlik Zirvesine İçişleri Bakanı düzeyinde katılan IKBY'nin de katkısı da önemli.
Türkiye, Irak ve IKBY arasında oluşturulacak güç birliği ile sağlanan voltran karşısında bir başka gücün sahada direnç gösterebilmesi de olası değil...
Hatta PKK ile de sınırlı kalmadı, bildiriye konulan, "Taraflar, Irak topraklarını kullanarak Türkiye’yi hedef alan örgüt ve uzantılarına yönelik alınması gereken önlemler konusunu istişare etmişlerdir" cümlesi ile kapsam da genişledi; YPG de dahil oldu...
Türkiye 35 yılın ardından terörle mücadelesinde dün itibarıyla farklı bir boyuta geçti...