TELEVİZYONDA Terminatör-2 filmi oynarken, anneanne torunu JD’ye dönüp şunları söyler:
“Dünyadaki insanlar üçe ayrılır; iyi terminatörler, kötü terminatörler ve tarafsızlar…”
Torun JD, “Sen iyi bir terminatörsün…” deyince, anneannesi “Eskiden öyle değildim, öğrenmem gerekti…” yanıtını verir…
Yukarıdaki yaşam öyküsü 8 yıl kadar önce çıkan kitabın ana temasını da verir.
Kitabın yazarı gelecekte de üzerinde çok konuşacağımız bir kimlik…
KRİZDEKİ BİR AİLENİN VE KÜLTÜRÜN ANILARI
Hafta sonu silahlı suikast girişiminden son anda kurtulan ve önceki gün Cumhuriyetçilerin Başkan adayı olarak gösterilen Trump’ın kendisine yardımcı olarak seçtiği JD. Vance’den başkası değil…
Siyasi kariyerine başlamadan önce ABD’deki beyaz işçi sınıfı mücadelesini kendi yaşam öyküsü üzerinden eleştiren, “Köylü Ağıtı (Hillbilly Elegy)- Krizdeki Bir Ailenin ve Kültürün Anıları” kitabını yazdı ve çıktığı tarih olan 2016 ve devamındaki yıl en çok satanlar listesinden aşağı düşmedi.
Kitabın daha sonra filmi de çekildi, hatta başrol oyuncusu bir taraftan Oskar adayları arasında gösterilirken, diğer yandan da en kötü oyuncu unvanına aday yapıldı…
Kitap, Rust Belt (Pas Kemeri) diye de bilinen ABD’nin sanayi sektörünün daralmasından dolayı ekonomik düşüşü ve nüfus azalmasını, kentsel bozulmayı ifade eden bölgedeki yaşamı konu alıyor.
Teknoloji karşısında gittikçe gerileyen işyerlerindeki durumu, işsizliğin artışını, beyaz işçilerin travmalarını ve yaşam mücadelelerini anlatıyor.
Burada kalmıyor, ailesinin durumunu, annesinin uyuşturucu bağımlılığını, evde istikrarı sağlayan anneannesi ve dedesine olan tutkusunu ve hukuk fakültesine gidişini de kaleme alıyor.
Bir anlamda meşhur Amerikan Rüyası’nı içinde bulunduğu durumu anlatıyor.
TRUMP’A İLHAM OLDU
Yayınlandığı yıllarda henüz siyasette yer almayan JD. Vance’in kitaptaki cümlelerini ve yaklaşımını Trump kampanyasında kullanmıştı.
O dönem The Economist, The New York Times’te yayınlanan makalelerde, Hillbilly Elegy kitabının, 2016 yarışında Trump’ın beyaz alt sınıfın içine düştüğü durumu ve isyan siyasetini yönlendirmeye yardımcı olduğu yorumlarını yapmıştı…
Vance, çelik sanayinde çalışan beyaz bir ailenin yoksulluktan kaçmak için yaşam sürdükleri Kentuckynin Appalachia bölgesinden Ohio’ya taşınmasının öyküsünü anlatıyor.
Anneanne ve dede, torunlarını Ohio’ya taşındıktan sonra iyi yetiştiriyor…
Vance, liseyi bitirdikten sonra Deniz Piyadelerine katılıyor, hatta bir ara Irak’ta da görev yapıyor.
Ohio Eyalet Üniversitesi, Yale Hukuk Fakültesi sonrası bilişim ile ilgileniyor ve Silikon Vadisi’nde girişimci olarak yer alıyor; iyi ortaklıklar kuruyor ve bir anda yükselmeye başlıyor.
Henüz 39 yaşında olan JD. Vance’in yaşamı Silikon Vadisi’nde tanıştığı kendisi gibi sağ görüşlü olan milyarder Peter Thiel ile tanışması sonrası farklı bir raya giriyor.
Vance, 2021’de Ohio’daki seçimde ABD Senatosu için adaylığını koyup kazanıyor.
Vance, kendisi gibi iyi bir hukukçu olan ve birçok önemli kişi ile çalışan eşi Usha ile de Yale Hukuk’ta tanışıyor…
“TRUMP KÜLTÜREL EROİNDİR”
Aslında seçildiği dönelde Trump’ın siyasetine hiç de olumlu bakmıyor, hatta çok ağır hakaretlerde bulunuyor, Hitler’e benzetiyor...
Trump’ı “beyaz işçi sınıfını çok karanlık bir yere götüren zararlı” diye değerlendirmekle kalmıyor, “kültürel eroin olarak” da tanımlıyor…
Aradan geçen üç yılın sonunda Vance, kongre sonrası Trump tarafından Başkan Yardımcısı adayı olarak gösterildiğinde, geçmişteki sözleri anımsatılıyor.
Verdiği yanıt şöyle oluyor:
“Aslında birinin hakkında yanıldığınızı gördüğünüzde, hatayı ve yanıldığınızı kabul etmeniz gerektiğini düşünüyorum…”
Girişimci kişiliği, zenginleşme süreci, Senatörlüğü dönemindeki yasa tekliflerine bakıldığında aslında Trump’tan farklı bir kimlik değil…
DUBLE TRUMP…
Dolayısıyla seçimi kazanması halinde Duble Trump yönetimi ile karşılaşacağımız kesin…
Hatta çok büyük bir değişim olmazsa suikast girişimi ile Başkanlığa en yakın aday durumundalar…
Bunda da Trump’ın yaralanmasının hemen ardından yüzünde kan izleri ile sıkılmış sağ yumruğunu havaya kaldırıp mücadele çağrısı yaparken, 1860’ta Honore Daumier’in fırçasından çıkan, 1848 Fransız Devrimi’nin simgeleştiği Ayaklanma (L’emeute-The Uprising) tablosunda gibiydi…
Trump, bu saldırı sonrası gökte aradığını kürsüde buldu; sağ siyasetçilerin kamuoyu oluşturmak için çoğu kez başvurduğu “mağduriyet anlatısı” üretmenin zeminini yakaladı.
“Onlar…” diye tanımlanan ama kendisi dışında kim oldukları meçhul kişilere karşı ülkeyi korumak ve kurtarmak için ortak savaşı başlatmanın en önemli aracını eline geçirdi.
Bu konuda en iyi yorumlardan birini dün The New York Times’tan Charles M. Blow yapmıştı:
“Liberaller Biden'ı zayıf ve engelli olarak resmederek zayıflatırken, bu silahlı saldırı Trump'ı dirençli ve meydan okuyan göstererek muhtemelen güçlendirdi...”
MEŞRU MAĞDUR
Daha ilerisi, arayıp da bulamayacağı bir “meşru mağdur” madalyasını da kulağındaki bandajla taktı...
Yüzünden kan akarken, tepesinde dalgalanan ABD Bayrağı ile çekilmiş fotoğrafı, meşru mağdurluğu kendisine beklemediği bir şekilde sundu…
Propagandanın temelini oluşturan “önceden planlanmış mesajlar bütününü” plansız şekilde ayağına getirdi; sonrasını planlaması için zemin hazırladı.
Trump’ın açıkça politikaları ifade ettiğinde kabul görmeyeceği çok mesele vardı ve bu da kendisini seçilmekten uzaklaştıran faktörleri oluşturuyordu.
Ama bu olay, topluma içireceği “mesajın sürekli işlenebileceği farz edilir kabul unsurunu” haznesine bol miktarda doldurdu…
En çok sevdiği “Pazar Popülizmini” de altın tepside sundu.
Yanına da "Köylü Ağıtını" koydu.