İstanbul’da Pierre Loti, Ankara’da Charles de Gaulle Fransa devletine bağlı, Fransızca eğitim veren iki okul. Esas olarak Fransız ya da francophone ülkelerden öğrencileri alıyorlar ama nesillerdir belli sayıda Türk öğrenci de bu okullarda okuyor.
Benim çocuklarım da Pierre Loti öğrencisi mesela.
Bir süredir bu iki okulla ilgili türlü dedikodu dolanıyor.
Önce Türk öğrencilerin okula artık devam edemeyeceği söyleniyordu, sonra okulun özel okul kategorisine alınacağı konuşuldu, bununla ilgili okulda toplantılar da yapıldı, son olarak Milli Eğitim Bakanlığının müfredata müdahale edeceği, zorunlu din dersi getireceği söylentisi yayıldı. Hatta dün Ertuğrul Özkök bu iddiayı köşesine taşıdı.
Açıkçası okuldaki bu belirsizlik uzun zamandır huzursuzluk yaratıyor, yıllardır binlerce başarılı çocuk yetiştirmiş kurumda moralleri bozuyor.
Ben de bir veli olarak böylesine soru işaretlerinin olmasından ve çocukların akıbeti belirsizmiş gibi bir hava doğmasından rahatsızım.
Yıllardır Tük öğrencilere de eğitim veren, üstelik son derece iyi bir eğitim veren okullar bunlar. Şimdi çocukların ve velilerin kendilerini böylesine tedirgin hissetmesini hem çok yanlış hem de üzücü buluyorum.
İşin aslını öğrenmek için Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i aradım. Hem Sayın Tekin hem de Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Fethullah Güner ile konuştum, aklımdaki tüm soruları sordum.
Sizinle öğrendiğim tüm detayları paylaşacağım ancak öncesinde çok önemli bir gelişmeyi de paylaşayım.
Velileri ayağa kaldıran mektup
Ben bu yazıyı tamamlamadan okuldan bir email geldi.
Bir süredir Türk makamları ile temas halinde olunduğu, sorunun çözümü için konuşulduğu, çeşitli öneriler sunulduğu 2 Temmuz 2024 tarihinde Türk tarafının sunduğu bir anlaşmanın imzalanmaması halinde 2024-25 eğitim öğretim yılından itibaren Türk vatandaşı öğrenci kabul edilemeyebileceği ve hali hazırda kayıtlı öğrencilerin Türk okullarına nakledilmesi gerektiğini bildiren bir nota aldıklarını söylüyordu email.
Elbette velilerde büyük bir rahatsızlık oluştu. Dün gece veli gruplarındaki havayı görmeliydiniz. Çok haklı bir şekilde herkes diken üzerinde!
Okulda yüzlerce Türk öğrenci var. Bu çocukların okullarından olma olasılığı çok büyük bir travma aileler ve çocuklar için.
O nedenle bu yazıyı elimdeki bilgilerin ışığında bu krizi aydınlatmak amacı ile yazıyorum ancak emailde bahsedilen Fransız makamlarına sunulan anlaşmanın içeriği henüz elimde yok. Bulursam onu da önümüzdeki günlerde yazacağım.
Şimdi gelelim önce Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in söylediklerine…
"Müfredata müdahale edileceği apaçık bir yalan"
Öncelikle:
Müfredata müdahale edileceği, zorunlu din dersi konacağı yönündeki iddialara "Apaçık bir yalan, çok ahlaksız bir çarpıtma" dedi Bakan Tekin.
Bu okulların yasal dayanağı olmadığı için zaten onlara yönelik resmi bir talep ya da yazı yazılması anayasa ve yasaya aykırı imiş.
Sayın Tekin şunları ekledi: “ 2015-2016’da bu okullara elinizdeki Türk öğrencilerin listesini verin dedik, vermediler. Bakın Nagehan Hanım zorunlu eğitim çağında çocukları kayıt altına almamız gerekiyor fakat bu okullar bizimle bilgi paylaşmıyor. Sayıyı dahi söylemiyorlar. Bu çocuklar eğitim dışı görünüyor.
2019’da özel öğretim kurumları kanununa aykırı bir şekilde yönetmelikte denklik statüsü verildi bu okullara. Neyse ki biz bu yanlışı düzelttik ancak böyle olunca bu diploma ile bu okulların öğrencileri yabancı öğrenci gibi YÖS ile haksız bir şekilde üniversiteye yerleşebilir oldu.
Aslında bu okullar misyon çalışanlarının çocukları için Viyana sözleşmesine dayanarak kurulmuştu sonra Türk öğrenci almaya başladılar, fiilen bu durum devam etti. Fakat esasen yasalara aykırı, biz diyoruz ki gelin ikili anlaşma yapalım, öyle olursa iki ülke arası anlaşma iç hukukun üstünde sayılır ve sorun çözülür ancak ona da yanaşmıyorlar. Kısacası burunlarından kıl aldırmıyorlar. O nedenle bir çözüm bulamadık henüz.”
Peki bundan sonra ne olacak?
“Bu durumda artık Türk öğrenci kaydı yapamayacaklar.”
Mevcut öğrencilerin durumu?
“Onlar zaten kayıtlı, eğitimlerini tamamlarlar ancak yeni öğrenci alınamayacak şayet sorun çözülmezse. Bakın böyle Alman okulu var, Pakistan okulu var, İran okulu var, Pakistan okulunda hızlıca mesafe kat ettik, anlaşma yapalım dediler. Almanlar bir süredir her yıl velilere bu konuda sene başında bir mektup gönderiyorlar ve şayet sorun çözülmez ve çocuğunuz okula devam edemezse paranızı iade etmeyeceğiz diyerek kendilerini garantiye alıyorlar.”
Bakan Tekin’in dediğine göre Türkiye çapında bu kategoride 12 okul var.
İşin teknik boyutunu öğrenmek için MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Fethullah Güner ile konuştum.
Güner’in söylediklerine yarın devam edeceğim…