AK Parti’nin 23. doğum günü toplantısı için günlerdir çeşitli yorumlar yapılıyordu, dün dikkatle o toplantıyı izlerken ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlerken bu organizasyonun değişim kavramını odak seçmesinin bir tezat olduğunu düşündüm.
Bu toplantı ve verilen mesaj değişim değil, tam tersine "Biz değişmedik, biz aynı AK Parti’yiz. Biz 2001’de çıktığımız yolculukta halen yol almaya devam ediyoruz" mesajı.
Yıllardır AK Parti kongrelerini salondan takip ederim, bu kez gidemedim ancak kare kare ortamı izledim. Gördüğüm şuydu: Parti çok güçlü bir şekilde "Birlikteyiz, eski ve yeni arasında devamlılık var" mesajı vermek istiyor. Eski bakanlar ve yenileri özellikle yan yana oturmuş, koridorlarda eskiler ve yeniler hararetli bir sohbet içinde, Cumhurbaşkanı konuşmasında sık sık başından itibaren birlikte yürüdüklerine selam gönderiyor…
Kısacası ben bu toplantının ana kavramına değişim değil, uyum diyorum. AK Parti yeni dinamiklere, değişen topluma ve siyasetten beklentilere uyum sağlayacağını söyledi dün.
Bunu yapabilecek mi bilmiyoruz…
Açıkçası 31 Mart'tan beri normalleşme süreci dışında pek de bu yönde bir işaret yok.
Fakat dün Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada ‘eski AK Parti’yi yeniden yaratmak için bunun önünü tıkayanları değiştireceğini altını çize çize söyledi. Yani kişileri değiştireceğini vaat ederek "Aslında değişmedim" demeye çalışıyor AK Parti.
Gelelim Sayın Cumhurbaşkanı'nın konuşmasına…
Tam 14.30’da çıktı sahneye, hitabı bittiğinde saatler 15.28’i gösteriyordu yani yaklaşık bir saat boyunca bence çok iyi bir konuşma yaptı Erdoğan.
İçinden önemli bulduğum noktaları sıralayacağım…
AK Parti’nin kuruluşundan itibaren atlattığı badireleri sıralaması, ekonomik kalkınma rakamları vermesi, eğitimde atılan adımlara değinmesi, gayri safi milli hasılanın nereden nereye geldiğini gösteren rakamlar vermesi tam da beklediğim şeylerdi.
3 dikkat çekici mesaj
Ancak…
1) "AK Parti dün olduğu gibi bugün de Türkiye’nin merkezidir" demesi bence dikkat çekici zira özellikle Yeniden Refah ile rekabette ve son dönemde giderek daha fazla Milli Görüş tabanına dönen bir parti izlenimi veren AK Parti’yi yeniden merkez sağa çekme hedefini gösteriyor bu cümle.
2) Önemsediğim ikinci husus Erdoğan’ın Suriyelilere yönelik artan şiddet olayları ve ırkçılık ile ilgili verdiği çok sert mesajlardı.
O mesajları ayakta alkışlıyorum! Popülist dalganın karşısında ve insanlığın yanında duran çok kıymetli bir tavır bu!
Önce "İstiklal Marşımız özgürce okunsun, bayrağımız dalgalansın diye bu mücadeleyi verdik" deyip "Ezanla, cami ile bayrakla derdi olan bizim milletin düşmanıdır, Türk’ün düşmanıdır" diye devam ederek "Biz İslam karşıtı, lümpen ırkçılığa göz yumacak parti değiliz" dedi.
Yani milliyetçileri ve muhafazakarları yanına alan bu sözlerden sonra Zafer Partisi'nde temsil edilen aşırı sağ göçmen karşıtı çizgiye karşı çok net tepkisini koydu.
3) CHP’ye yönelik kullandığı dil de normalleşme sürecine devam mesajıydı. Eski kongrelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu CeHaPe zihniyeti diye başlayan cümleleri dün gibi aklımda, şimdi ise "Hangi siyasi görüşe sahip olursak olalım hepimiz aynı gemideyiz, millet olarak huzurumuzu artırmanın yolu el ele vermekten geçiyor. Biz AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak uzlaşıcı ve diyaloğa açık tavrımızı sürdüreceğiz" dedi.
Demek ki normalleşme iklimine devam…
Vaatler çok iyi, gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini Can Atalay oturumunda göreceğiz
İçerik ve ton olarak konuşmayı umut verici buldum. Sonrasında takılan rozetler için aynı şeyi söyleyemem, 13 belediye başkanının AK Parti’ye geçmesi olsa olsa AK Parti açısından "Ben hala cazibe merkeziyim" mesajı olabilir ama bu yer değiştirmeler hiçbir zaman vatandaş açısından sempatik olmaz.
Fakat şayet Cumhurbaşkanı'nın çizdiği çerçevenin içini doldurabilen bir AK Parti yeniden ortaya çıkarsa bu Türkiye için çok iyi olur.
Öyle olup olmayacağının en yakın testi yarın Meclis’te Can Atalay oturumunda yapılacak…