Saadet Partisi Kongresinde neler yaşandı?
Dünkü Saadet Partisi Kongresini uzaktan ama dikkatle takip ettim.
Henüz başlarken dahi hava gergindi.
İlerleyen saatlerde koltuğunu seçimden galip çıkan Mahmut Arıkan’a devreden Temel Karamollaoğlu öyle bir konuşma yapmaya başladı ki…
“Netanyahu ile el sıkışmakta beis görmeyenler Sayın Kılıçdaroğlu ile el sıkıştık diye bize demediklerini bırakmadılar.
Şimon Peres’i Mecliste alkışlatıp, İzhak Herzog’u sarayda ağırlayanlar, millet için bir araya gelen Altılı Masa için demediklerini bırakmadılar….”
Sayın Karamollaoğlu bunları söylerken salon "Katil İsrail, işbirlikçi AKP" diye inliyordu ve o sırada davetliler arasında AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş ve Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz da vardı.
Elitaş ve Yavuz yuhalamalar devam ederken salonu terk ettiler de herhangi bir tatsızlık yaşanmadı ancak kalabalıklarda öfke kontrolden çıkabilir, arbede dahi olabilirdi.
Temel Bey kendi parti kongresinde elbette en sert eleştirileri yöneltebilir ve kitlesini hareketlendirecek bir konuşma yapabilir. Zaten parti kongrelerinin doğası da böyledir ancak bence Sayın Karamollaoğlu’nun zamanlaması yanlıştı, salonun tezahüratına yol vermek istercesine cümle aralarında durarak heyecanı yükseltti. Orada davetli listesinde olan AK Parti yöneticilerinin olduğunu biliyordu oysa. Bu konuşmayı yapmak için en azından onların ayrılması beklenebilirdi.
“Nezaketen salondan çıkmamız beklenmeliydi”
Görüntüleri izleyip tezahüratları görünce salondan çıkan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’u aradım ve neler yaşandığını sordum.
“Nagehan Hanım parti kongrelerinde genelde diğer partilerin davete katılan temsilcilerinin isimleri anons edilir, o temsilciler bir süre sonra salondan ayrılır ve rahat edilir, her partide farklı minvalde konuşmalar yapılır. Ancak Temel Bey henüz bizim isimlerimiz anons edilmeden konuşmaya başladı ve adeta bu sloganları ve öfkeli tezahüratları körükledi. Cümle aralarında sukut ederek o sloganların atılmasına izin verdi. Birçok partinin kongresine katıldım, eleştiriler elbette olur ama bu farklıydı, biz de isimlerimiz okunmadan çıktık.”
Mahmut ArıkanYavuz’a daha sonra Saadet Partisi'nden herhangi bir telefon gelip gelmediğini sordum, bizim konuştuğumuz saate kadar (öğleden sonra 4 gibiydi) gelen bir telefon yoktu, Sayın Mustafa Elitaş’a da bir özür telefonu gelmemişti.
Saadet Partisi cephesinin bakışını öğrenmek için Temel Bey ile uzun süre birlikte çalışan partinin eski basın müşaviri Hacı Murat Uzgur’u aradım.
“Slogan yeni değil, teşkilatlarımızın bu konuda hassasiyeti var”
“81 ilden gelen delegeler var Nagehan hanım, bizim partide bu sloganlar atılır, delegeleri kontrol edemeyiz. Bunlar olağan şeyler. Temel Bey’in herhangi bir teşviki söz konusu değil, teşkilatların bu konuda bir hassasiyeti var. 81 ilden otobüslerle geldiler. Kaldı ki bu atılan sloganlar yeni değil. Hatırlayın Hasan Bitmez geçen aralıkta meclis kürsüsünde vefat ettiğinde önünde bu slogan yazıyordu.”
Hacı Murat Bey bu sloganın önceden de kullanıldığı ve Saadet Partisi tabanı ve teşkilatların bu konudaki görüşü konusunda doğru söylüyor ancak AK Parti temsilcileri salonu henüz terk etmemişken ev sahibi olarak daha özenli davranılmalı, onlara yönelen bu tepki daha sonraya saklanmalıydı diye düşünüyorum.
Bu karşılıklı sertleşmeler siyasette zaten kısıtlı olan diyalog zeminini iyice daraltıyor.
Yin-yang
Türkiye’ye bakınca son günlerde aklıma başlığa koyduğum Çin felsefesindeki yin-yang kavramı geliyor, zıt kutuplar, siyah-beyaz, sıcak-soğuk bir arada.
Bir iyi gelişmenin yanında hemen bir kötü.
Bu denge yaratmıyor, sadece iyiyi gölgeliyor.
Devlet Bahçeli’nin Öcalan çıkışı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mecliste Kürtleri kapsayıcı konuşması ile eşzamanlı kayyum yağmuru böyleydi. İlk kısım yin, ikinci kısım yang.
Ufuk Uras’ın son derece ezber bozucu Bahçeli ziyareti ve Kılıçdaroğlu davası da öyle. Uras-Bahçeli görüşmesi yin, Kılıçdaroğlu’nun 11 yıl önce söyledikleri üzerinden 11 yıl hapis ve siyasi yasak istemi ile yargılanması yang.
Ben Kemal Bey’in 17-25 Aralık sürecinde bugün dava konusu olan konuşmalarını çok yanlış bulan ve o dönem bu konuşmaları nedeniyle kendisini sert şekilde eleştirmiş bir gazeteciyim. İçerikten bağımsız olarak orada seçilmiş bir hükümeti indirmek için FETÖ’nün emniyet ve yargı unsurlarıyla kurduğu bir düzenek vardı ve ana muhalefet partisi lideri olarak Sayın Kılıçdaroğlu yasadışı dinleme tapelerini mecliste ve kendi grubunda dinletiyordu.
Buna o günlerde çok karşı çıktım ve bugün de çıkmaya devam ediyorum.
Kılıçdaroğlu’nu güçlendirdi
Ancak aynı şekilde bu sözleri nedeniyle dönemin ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun 11 yıl hapis ve siyasi yasak talebi ile yargılanmasına da karşı çıkıyorum.
Siyaset alanını daraltan, muhalefeti sindirme potansiyeli olan yanlış ve demokrasiye zarar veren bir dava bu.
Fakat Kemal Bey’e zarar verdiği kanaatinde değilim.
Aksine…
Topladığı kalabalık ve yaptığı konuşma ile bence Sayın Kılıçdaroğlu son dönemde hayli yıpranan imajını ve ‘kişisel hırsları için partisini yıpratan eski genel başkan’ algısını yok etti.
Özgür Özel ve Mansur Yavaş’ı yanına almayı başardı ve tüm dikkatleri üzerine çekti.
Fakat bu dava Kemal Kılıçdaroğlu’na ne kadar yaradıysa Özgür Özel’e de o kadar yaramadığı kanaatindeyim.
Mahkeme kapısında kalabalıkları yarmaya çalışan kol kola bir Özgür Özel-Kemal Kılıçdaroğlu fotoğrafı pek de normal bir Türkiye’ye işaret etmiyor nihayetinde.
Kayyumlar ve bu dava nedeniyle Özel kendini iktidarla müzakere değil, Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi ‘mücadele’ ederken buldu.
Bu hava sürerse-ki sertleşerek sürecek gibi görünüyor- Özgür Bey açtığı yeni sayfayı kapayıp eski ayarlara dönmek durumunda kalacak.
Şartlar buna zorluyor.
- Normalleşme esas şimdi başlıyor2 gün önce
- Kamuoyu son tartışmalara nasıl bakıyor?5 gün önce
- 2010'daki U2 konseri ve karşılıklı öfke1 hafta önce
- Devlet Bahçeli o video ile kime mesaj verdi?1 hafta önce
- Özgür Özel için esas tehlike şimdi başlıyor2 hafta önce
- 'Erkek' kazandı2 hafta önce
- Devlet Bahçeli'nin açtığı yol kapandı mı?2 hafta önce
- Siyah-beyaz3 hafta önce
- Müsavat Dervişoğlu: "Mesele el sıkışmak değil, el uzatmak"3 hafta önce
- Bu filmi daha önce görmemiş olabiliriz…4 hafta önce