Yapılmış en iyi üç gazetecilik filmi: “All the President’s Men,” “Spotlight” ve “The Insider.”
En iyi Bond kesinlikle Daniel Craig, en iyi Bond filmleri Sam Mendes’in yönettikleri.
Michael Mann’in kötü film yapma ihtimali çok zayıf.
90’larda çekilen John Grishman uyarlamaları arasında “The Firm” en iyisi, “A Time to Kill” ikinci.
“The Sound of Music” eskimiyor.
Buddha’ya atfedilen bir söz var: “Sonuçta, sadece üç şeyin önemi var: ne kadar sevdin, ne kadar nazik yaşadın, sana ait olmayan şeylerden ne kadar zarifçe vazgeçtin.” Bu söz Buddha’ya ait değil.
Roland Barthes’ın “Bir Aşk Söyleminden Parçalar” çalışması, tıpkı bir kutsal kitap gibi, dönem dönem yeniden okunup başvurulası bir temel eser. Türkçe çevirisi berbat.
Hayatına son vermeye kararlı bir insanı hiçbir uyarı, hiçbir arkadaş desteği, hiçbir terapi yolundan döndüremiyor.
Hıncal Uluç’un olmadığı bir dünya çok daha renksiz.
Seçimlerde bir oy bile önemli değildir, bir milyon oy önemlidir.
Arkadaşlık ve iş de dahil her ilişkinin bir kullanım süresi var, günü geldiğinde doluyor.
Mutlaka geçiyor.
Gürültü önleme özelliği olan kulaklıklar elzem ihtiyaç, özellikle hiçbir şey dinlemeyince.
Bazı optimum rakamlar: Meyhane masasında altı kişi; bayram, Noel, yılbaşı gibi ziyafet sofralarında yedi ayrı çeşit yemek; eve yakın arkadaş çağırıldığında “üç kuralı” yani bir salata, bir karbonhidrat, bir protein; mavi yolculuk için en fazla beş gün; iPhone’un ömrü beş yıl.
En kötü Yunan adası en iyi Türk tatil kasabasından iyi değil. Ama Yunan adaları genel olarak Türkiye’de tatil yapmaktan daha iyi.
Yunan adalarının en iyi tarafı Türkiye’de olmamaları. Yunan adalarının en kötü tarafı Türk turistler.
İyi bir mavi yolculuk için iyi bir tekne gerekiyor, iyi bir tekne için zengin bir arkadaş. Eski parayla yeni paranın tekneleri arasında uçurumlar var.
Türklerin daha iyi yaptığı yemekler: patlıcanlı her şey, tatlılar, ızgara köfte, fava. Yunanlıların daha iyi yaptıkları: patates kızartması, cacık, ekşili köfte, börek türevleri.
Türk zeytinyağlarında istikrar yok.
Moda ve gastronomiye katkılarının ötesinde İtalya seyahat için değeri fazla abartılan bir ülke.
Dünyanın hiçbir yerindeki domatesin tadı Napoli’deki gibi insanı kendinden geçirecek kadar baş döndürücü değil.
Fransızların kestane şekeri İtalyanlarınkinden iyi.
Paris her zaman Paris.
Paris Ritz > Londra Ritz.
Evde durum buğdayından makarna yapmak çok kolay.
Pahalı tencere ve tavayla pişirilen yemeğin tadı gerçekten fark ediyor. DeBuyer ve Staub parayı hak ediyor.
Her mutfakta olması gereken temel malzemeler: Microplane rende, üç çeşit bıçak, Japon yapımı mandolin, kabuk soyucu, büyük kesme tahtası, ölçü kapları ve kaşıkları.
Şef bıçağı yeteri kadar keskinse tırtıklı ekmek bıçağına gerek yok.
Japonya’dan öncelikli alınması gereken: bıçak.
Japonya genel olarak daha ucuz. Son yıllarda.
Hedef kitlesi veya algısı yaşlı kadınlara yönelikmiş gibi duran cilt bakım ürünleri gerçekten işe yarıyor. Herkese Advanced Night Repair lazım.
İyi bir nemlendirici ve şampuan bulmak gerçekten çok zor.
Karaköy Lokantası’ndan iyisi yok.
Dünyadaki en iyi lokanta Londra’daki River Cafe.
Bütün peynirler, hatta beyaz peynir dilimlere ayrılıp dondurulabilirmiş.
LED ampul gözü yoruyor, eski tip ampulleri tamamen yok olmadan stoklamak gerek.
Kitap okumak için en ideal aygıt iPad Air, mümkün olduğu kadar bütün uyarılardan ve uygulamalardan arındırılmış olması gerek.
Hiç kimse Jonathan Franzen gibi yazamıyor. Jeffrey Eugenides dışında.
Ğ çok gereksiz bir harf, kelimelere hiçbir etkisi yok: “Ein” gibi.
“Segue” yazılıyor “seg-way” okunuyor.
Uzun senedir can çekişen bildiğimiz anlamdaki gazete yazarlığı bu yıl tam anlamıyla ömrünü tamamladı.
YouTube bağımsız mecra değildir.
İstanbul’da “müşteriye gidiyorum” diyen taksiciye taksimetrenin iki katını önerdiğinizde alıyor, sonra taksimetre ne yazarsa onu istiyor ve suçluluk duygusundan iki katını talep etmiyor.
İstanbul Havalimanı yurtiçinden yurtdışına aktarmalı uçuş yapmak için çok kötü.
Türk Hava Yolları ağırlıklı olarak iç hatlarda abartılı rötar yapıyor.
Rebul İstanbul çok kötü kokuyor.
Çağımızın en doğru siyasi ve sosyolojik gözlemlerini “South Park” yapıyor.
“You’ve Got Mail”in asıl numarası diyaloglar.
Nora Ephron’ın soyadındaki “o” vurgulanmıyor, “ı” olarak okunuyor.
Nora Ephron gibi yazmak istiyorum.