Rahim ağzı kanseri kadınlarda en sık görülen 4'üncü kanser türü! Uzmanlar tedavi sürecini Habertürk’e değerlendirdi
Dünya genelinde kadın sağlığını tehdit eden önemli sorunlardan biri olan rahim ağzı kanseri, en sık rastlanan dördüncü kanser türü olarak biliniyor. Ocak ayı ise bu hastalığa dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için önemli bir dönem olarak kabul ediliyor. Peki, bu hastalığın sebepleri neler ve tedavisi nasıl gerçekleşiyor? Etlik Şehir Hastanesinden uzman isimler rahim ağzı kanserinin nedenlerini ve tedavi sürecini Habertürk'e değerlendirdi
Halk arasında rahim ağzı kanseri olarak bilinen serviks kanseri, dünya genelinde kadınlarda en sık görülen dördüncü kanser türü. Uzmanlar bu kansere yol açan faktörlerin başında HPV'nin (Human Papilloma Virüs) ve sigara kullanımının olduğunu belirtiyor. Öte yandan erken teşhis, hastalığın kontrolünde kritik bir rol oynuyor. Uzmanlara göre, aşılamayla bu kanser türüne karşı olumlu sonuçlar elde etmek mümkün.
"HASTALIĞIN ÖNLENMESİ AŞI İLE MÜMKÜN"
Etlik Şehir Hastanesinden Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Çağanay Soysal'a göre rahim ağzı kanserine yol açan en yaygın risk faktörleri: HPV virüsü ve sigara kullanımı. Soysal aşının önemine dikkat çekerek: "9 yaşından itibaren uygulayabiliriz. İdeali 26 yaşına kadar aşılamayı tamamlamak. Türkiye’de aşı devlet ödemesinde değil. Aşı talep edenler kendi imkanlarıyla alınması halinde yapabiliyoruz" diye konuştu.
“ERKEN TANI YÜZ GÜLDÜREN SONUÇLAR DOĞURUR”
Onkoloji Başhekimi Prof. Dr. Lütfi Doğan ise rahim ağzı kanserinin erken tanıyla tedavi edilebilen bir kanser türü olduğunu vurguladı. Doğan, “Fakat taranıp erken tanı konabilirse oldukça yüz güldürücü sonuçlar elde edebildiğimiz kanser bir türü.”
“ERKEN TANI İÇİN TARAMA SİSTEMİ TÜRKİYE’DE BAŞARIYLA UYGULANIYOR”
jinekoloji Onkoloji Kliniğinden Doç. Dr. Caner Çakır da özellikle gelişmekte olan ülkelerde rahim ağzı kanserinin oldukça yaygın olduğunu belirtti.
Çakır, erken tanının yapılmasında tüm dünyada bir tarama sistemi olduğunu ve Türkiye’de de bu sistemin başarıyla uygulandığını vurguladı. Çakır: “Smear dediğimiz tarama sisteminde görülen patolojileri biz ileri inceleme olarak biyopsi olarak alıyoruz ve daha sonra tanı koyarak gerekirse ameliyat gerekirse de ‘kemoradyoterapi’ dediğimiz hem damardan ilaç hem de ışın tedavisiyle hastayı tedavi ediyoruz” dedi.