Prof. Erhan Afyoncu ile Prof. Yücel Öztürk Teke Tek'te Rusya-Ukrayna krizini değerlendirdi
Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında soruları yanıtlayan Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve Prof. Dr. Yücel Öztürk tarihten günümüze Rusya-Ukrayna ilişkilerini değerlendirdi. Prof. Afyoncu, Ukrayna'nın direnci arttıkça Rusya Devlet Başkanı Putin'in daha da sertleşeceğini ancak artık tarihte yeni bir kırılma noktası yaşandığını ve yeni bir jeopolitiğin doğduğunu söyledi. Prof. Yücel Öztürk de, "Putin şimdi hırsına yenildi. Jeopolitiği yanlış okudu. Avrupa'nın suskun kalacağını varsaydı. Acaba orada Putin'i durduran güç sadece Ukraynalılar mı, henüz bilmiyoruz. Putin şu anda mağluptur. Ukrayna'yı da alsa, Kiev'i de alsa mağluptur" diye konuştu...
Rusya-Ukrayna arasında yaşanan krizde Moskova'nın tezleri doğru mu? Ukrayna ne kadar Rus? Cumhuriyet öncesi ve sonrasında neler yaşandı. Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında Milli Savunma Üniversitesi Rektörü tarihçi-yazar Prof. Dr. Erhan Afyoncu ile Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Öztürk soruları yanıtladı.
İşte konuşmalardan öne çıkan ana başlıklar:
PROF. DR. YÜCEL ÖZTÜRK: Putin'in tarih bilincini takdir etmek gerekir. Gerçekten ortaya koyduğu perspektif tarihsel derinlik taşıyor. Fakat bu tarihi derinliği tamamen Rus perspektifi ile değiştirip, şekillendiriyor. Hegomonik bir alan yaratmak istiyor. Olaylar Putin'in anlattığı gibi değil. Hazarlar'ı yıkanlar Kiev Ruslar'ı. Onlar bugünkü Ruslar değil. Ondan önce Büyük Hazar İmparatorluğu, Doğu ve Orta Avrupa'ya kadar uzanan çizgideki Hazarlar'ı Kiev Rusları yıktı. O arada Peçenekler, Kumanlar geldi. Burada yeni bir Rus haritası oluştu.
"O BÖLGELERDE İLK MEDENİYETİ TÜRKLER KURDU"
PROF. DR. ERHAN AFYONCU: Karadeniz'in kuzeyindeki bölge, Altınordu'dan önce de Avrupa Hunları başladı. Hazarlar Yahudiliği seçtiği için üzerinde fazla çalışan olmadı. Büyük Selçuklu Devleti'ni kuran Oğuzlar büyük ihtimalle Hazar devletinden ayrılmış kabile olarak da düşünülebilir. Hazar kelimesi 'kazar-gezer'den türedi diye anlatılıyor. O dönemde Doğu Slavları dediğimiz Ukrayna, Ruslar Hazarlar'ın hakimiyetinde. Bizim tarih tek bir coğrafyada cereyan etmiyor. Nüfusun önemli kısmı asimile olmuş. Türk tarihini çalışmak için Prof. Yücel hoca önce Rusça ardından Ukraynaca öğrendi. Yücel Hoca'nın doktora tezi Kırım'dır. O bölgelere ilk medeniyeti gelen Türkler. Ardından Moğollar geliyor. Ardından Altınordu devleti geliyor. Halil İnalcık hocanın bir makalesi var bu konuda. Putin'in söylediği Osmanlıca mücadele doğru ama. Osmanlıca'dan önce diğer Slav kabileleri Türkler'le mücadele ediyorlar. Putin'in yanında sözcüsü olan Dimitri Peskov bir Türkolog. Orada bir ekip var. Ukraynalılar ile Ruslar aynı millet mi hocam?
PROF. ÖZTÜRK: Aynı millet olmanın özelliklerine bakmak lazım. Tarih birliği, ırk, etnisite, kültür birliğini esas alabilirsiniz. Bugün Amerika'da ayrı köklerden gelen insanlar yaşar. Bu açıdan baktığımızda ırki olarak elbette Slav olarak bakmak zorundayız. Irkı esas alıyorsunuz aynı millet demek lazım. Ama Ukrayna ile Moskova'nın tarihine, medeniyetine, kültürüne baktığımızda tamamen ayrışırlar. Kiev Rusyası'na 1240'da Moğollar geldi, darmadağın etti. Hazarlar'ın 10. asrın ortalarında yıkılmasından sonra Kievliler Doğu Avrupa'nın hakimi oldular. Henüz bugünkü Rusya yok. Kiev Rusyası var. Volga'yı geçen Kumanlar, Doğu Avrupa'ya geldiğinde buranın demografik yapısı Slavik olmaktan çıktı, Türk kavimleriyle dolup taştı. Burada ciddi miktarda Hun bakiyeleri vardı, Peçenekler, Avarlar, Savarlar vardı. Onlar da Kumanlar'a karıştılar. Kiev Rusları ile Kumanlar'ın 150 sene kavgası sürdü. Altınordu henüz ordada yok.
PROF. AFYONCU: Kumanlar, Kıpçak dediğimiz kabile. Sarı saçlı bir kabiledir. Karadeniz'i Türkleştiren onlardır.
"RUS MEDENİYETİ ALTINORDU ALTINDA HÜKÜM SÜRDÜ"
PROF. ÖZTÜRK: Kiev Rusları ile Kumanlar'ın birlikte yaşadıkları yakaşık 150-200 sene oldu. Kiev Rusları ile Kumanlar'ın akraba olduğu yeni bir süreç oluştu. Dinyeper ve Don havzasını paylaştılar. Bu iki yakayı dağıtan Altınordu'nun doğuşu; Batuhan. Putin buna vurgu yapıyor. Henüz Moskova siyasi alanı yok iken buranın patronu Kievliler. Kıray, Ukrayna, kenar, metruk, uç bölgesi alanı olarak tanımlanır ki doğrudur. 16. yüzyılda Ukrayna terk edilmiş, göç vermiş bir ülke olacaktır. Bunun tarihsel sebepleri vardır. Batuhan'ın Altınordu İmparatorluğu bu bölgeyi hakimiyeti altına aldığında Rus kültür ve medeniyetini siyasi anlamda yıktı ama kültürüne dokunmadı. Kiev Ruslar'ından bahsediyorum. Burada Altınordu şemsiyesi altında varlıkları devam etti. Altınordu hakimiyetinde Rus medeniyeti gelişimini sürdürdü, herhangi sekteye uğramadı. Moğollar'ın kurmuş olduğu Dinyeper bölgesindeki hakimiyeti 1350'lere kadar gelmiştir. Ondan sonra bir kesinti var. Polonya-Litvanya'nın Altınordu'nun batı kanadına yerleşmesi ve tasfiye etmesi. Biz Rus uygarlığının ilk derin noktalarını Kiev Rusya'sında aramak zorundayız. Bizans'la olan bütün medeni işler Kiev üzerinden yapıldı. Rusça gerçek anlamda kültür ve medeniyet dili haline gelmesini Kiev zamanında tamamladı. İncil, Kril alfabesine çevrildi. Kievliler okuyan, yazan kültür sahibi millet oldular. Daha henüz Moskova yok iken. Bu Polonya'nın Batı Roma'dan etkilenmiş olarak Katolik inancına girmiş olması, Doğu Avrupa'nın birliğine vurulmuş bir darbedir. Eğer Ortodoks olsaydı Doğu Avrupa'nın kültürel yapısında böye bir parçalanma olmazdı. Siyasal anlamda da Polonyalılar'ın Litvanya ile birleşerek siyasi güç haline gelmesi, Karadeniz'e uzanan hattı kontrol etmesi, Kumanlar'ı koloni haline getirmesi, Kiev Rusları'nın kültürü artık Altınordu zamanında olduğu gibi özgür ve bağımsız değlidir. Polonya artık orada kendi dilini, mezhebini tamamen uyguluyor. Katolikliği empoze ediyor. Buradaki Polonya'nın tam anlamıyla sınıflı bir toplum, toprak sahipleri var. Bu yapı oradaki halka hayat hakkı tanımıyor. Ukrayna bu kolonizasyona uğruyor, talihsiz bir dönem geçiriyor.
PROF. AFYONCU: Rus ismini Moskova'ya veren Kievliler aslında. Kievliler, Bizans İmparatorluğu'ndan kız alıyorlar. Hristiyan oluyorlar. Daha sonra hristiyanlık Moskova'ya geçiyor. Hem Rus ismi hem din Kiev'den Moskova'ya geçmiştir.
PROF. ÖZTÜRK: Asıl Ruslar'ın Kievliler olduğunu düşünüyorum. Burada Ukrayna'nın başına böyle bir kolonileşmek gibi vaziyet gelince, Moskova nasıl bir tarih yaşıyor? Şanslı bir tarih yaşıyor. Altınordu'nun doğu kanalına bağlıdır Moskova. Orada dolaylı hakimiyet devam ediyor. Orada Altınordu çökmüyor. Moskova prensi Altınordu'nun vergi memurudur. Moskova'nın ortaya çıkmasını sağlayan faktör Altınordu'dur. Çünkü orada Moskova'yı Polonya yutardı. Polonya çok güçlü bir siyasi yapıdır, hiç şakası yoktur. 1700'lere kadar Moskova üzerinden çok ezicidir. Kanuni zamanının sonuna kadar Polonya siyaseti üzerinde Osmanlı'nın güçlü hakimiyeti olacaktır. Tarih içinde gücünü kaybedince Polonya da kaybedecektir. Aslında bir aşamada Doğu Avrupa'nın varlığını Osmanlı'ya borçludur.
PROF. AFYONCU: Polonya'nın yönetim tarzını Polonyalılara çiziyor. Herkes asil. Hepimiz eşitiz. Dışarıdan kral getirelim diyorlar. Kendilerinden birisi olmasın istiyor. Fransa kralının çocuklar gelir, Osmanlı kral atar. 1730'lardan sonra Rusya'nın Polonya üzerinde hakim olmasından sonra büyük yapısını muhafaza edemeyecek üçe bölünecektir. Litvanya ile ortak devlet kuracaklardır.
"OSMANLI, UKRAYNA'YI TAMAMEN KORUMA ALTINA ALDI"
PROF. ÖZTÜRK: Altınordu'nun yerini Polonya-Litvanya Krallığını aldı. Polonya-Litvanya Krallığı'nı Osmanlı aldı. Osmanlı'nın vasfını yitirmesiyle birlikte Moskova Rusyası aldı. Burada Polonya siyasetinin istikrarlı olmaması çok önemli bir konu. Polonya'da bir cumhuriyet var. Burdada bir parlamento var. Aristokratik parlamento. Kesinlikle her şeyi mecliste oylayarak yapıyorlar. Sahip oldukları mülke göre hakka sahiptir. Kral aslında kukladır. Soylu sınıf yönetir. Tamamen mülkiyet üzerine kurulu, çıkar esasına kurulu siyasi yapı vardır. Kendi iktisadi, feodal yapısına göre hareket eder. Ukrayna'yı da koloni hale getiren bu soylu sınıftır. Polonya'nın aşırı koloni politikası gütmesi, doymak bilmezliği, sömürgeciliği bir de kültürel katolik baskısı. Ukrayna'nın kilisesini yok ettiler. Katolik ayin tarzlarını dayattılar. Bu sefer katolik olmaktansa Moskova'ya taşınması uygun görüldü. Aşağıdan gelen Tatar yağmacılar var. Bu üzücü bir tarihsel paradokstur. Kırım Tatarları yağma olmasa geçimlerini sürdüremiorlar. Tatarlar aşağıdan yılda 2 kez yağma akını ile Ukrayna üzerine yürüyorlar. Yukarıdan aristokratların sert politikaları var. Kırım Hanlığı göçebe yapı olduğu için çok da ciddi bir askeri gücü ganimetle ayakta tutuyor. Başka şansı yok. Ukrayna'yı Osmanlı Devleti tamamen koruma altına almıştır. 1650'li yıllarda oluyor bu. Ukrayna'nın bağımsız devlet olarak ortaya çıkan kurucu liderinin Boğdan Hemilisky. müslüman olduğu da iddia edilir. Ukrayna ile Türkiye jeopolitik anlamında birdi. Boğdan Hemilisky Osmanlı'ya himaye istediğinde bizimkiler bunu görüşüyor. Bunu Kırım Hanlığı duyuyor 'Ben 100 bin kişilik ordumu nasıl besleyeceğim?' diyor. Osmanlı 1650 yıllarına geldiğimizde ordusunu tahliye etmiştir. Kırım Hanlığı'nın ordusuna bağımlıdır. Çaresiz bir şekilde Boğdan'a 'Sen git Kırım Hanı'na tabii ol, o ne derse biz onu kabul ediyoruz' diyor. Rusya 1490'lardan başlayarak 1600'lü yıllara kadar mudara siyaseti gütmüştür. Hesaplı siyasettir anlamı. Osmanlı Rusya ile dostluk politikası gütmeseydi, Kırım Hanlığı bir yandan Polonya bir yandan Moskova'yı yok edebilirdi. Moskova'nın diplomasisine hayran olmamak mümkün değil. Özellikle Osmanlılar 1700'e kadar Rus demezler Mosko derler. Polonyalılar da Moskovid diyor. Rus demek Petro zamanında, zorlamasıyla olmuştur. 'Bütün Rusların lideriyim, bana Rus diyeceksiniz' diyor.
PROF. AFYONCU: O zamana kadar kalabalık nüfus var. Bu nüfus aktif hale geliyor. Altınordu ile Lehistan, Moskova ile Kırım Hanlığı ittifak yapıyor. İki tarafta hristiyan iki tarafta da Türk var. Önce Altınordu sonra Kırım Hanlığı'nın desteği ile Moskova büyüyor. Önce III. İvan, Bizans İmparatorluğu'ndan prenses alıyor. Çar aslında sezar demektir. Bizans'ın mirasçısı olarak görüyor. Osmanlı'ya karşı 'Bizans'ın sahibi biziz, ortodoksların hamisiyiz' tezine başvuruyor. Kazan'ı kuşatıyorlar. Süyümbike var orada. Bir İskoç mühendisinin yaptığı lağımlarla Kazan'ı alıyor. Kuzey Türklüğü böylece Moskova hakimiyeti altına girmiştir. Rusya'yı asıl Rusya yapan 17.yüzyılın sonları 18. yüzyılın başları Petro'dur. Rusları tarih sahnesine çıkaran bir lider. Bir milleti gerçek manada farklı kılan lider arıyorsanız, bunlardan birisi Petro'dur diyor. Kalabalık bir nüfus var ama dünya siyasetinde hiçbir ağırlığı yoktu Rusların o döneme kadar. 1492'de ilk elçilikleri dostlukla, ticaretle başlamıştır. Oradan bize kumaş vesaire geliyor. Kürk geliyor.
PROF. ÖZTÜRK: Petro öldüğü zaman bizim İstanbul'da 3-4 gün bayram yapılıyor. Rahat nefes alıyorlar.
"PUTİN, KISA ZAMANDA BİTİRECEĞİNİ TAHMİN EDİYORDU"
PROF. AFYONCU: Onun gönderdiği meşhur bir büyükelçi var Tolstoy. Adama demiş ki, 'git Osmanlı donanmasını fişle' diye. Denizin farkında. 17. yüzyılda yükselen gücün deniz olduğunun farkında. Matbaa bizden 10 sene önce gitmiştir Rusya'ya. Avrupa'yı örnek alarak kalabalık olan nüfusu teknoloji ile birleştirmeye başlıyor. Yeni bir Petro da İkinci Hanedan'dır. Petro meşhur Katerina'nın kocasıdır. Burada Putin'in hata yapıp, yapmadığını göreceğiz. Daha önce Napolyon ve Hitler'in dünya imparatorluğuna giden yola Moskova darbeyi vurdu. Oradaki en büyük problem şu; Alman mareşale soruyorlar 'niye Rusya seferiniz başarısız oldu?' diye. 'Biz politik ayaklanmalar olup, halkın komünistlere isyan edeceğini düşünüyorduk, yeterli altyapımız yoktu' diyor. Putin'in kafasında bir plan vardı. Kısa sürede bitireceğini tahmin ediyordu. İkmal noktalarında sıkıntıya düşebilir. Tarih cereyan ediyor olabilir. Rusya büyük devlet. Baktığınızda haritaya ürküyorsunuz. Mağlubiyeti kabul etmedikçe Ukrayna halkına zarar verecek. Suriye'de uyguladıkları sertliği Ukrayna'ya uygulayabilinr. Brezensky'nin 'Rusya imparatorluk olmak istiyorsa Ukrayna'ya ihtiyacı vardır' diyor. Slav oldukları için, ortak kültür birliği olması için onu kullanması lazım.
PROF. ÖZTÜRK: İstisnasız hepsinin tespiti budur. Dünya hakimiyetinin yolu Ukrayna'dan geer. Amerika da orayı bıraktığı an stratejisini kaybeder. Avrupa ile Asya'nın tam ortasında yer alıyor. Çok stratejik konumda. Burayı kaybettiğinde lider olma vasfını yitirir.
PROF. AFYONCU: Rusya'dan nüfus azalıyor gittikçe. Belarus ve Ukrayna ile nüfusu tazelemeniz lazım. Prut'ta Osmanlılar 1711'de Ruslar'ı yendiği zaman Rusların nüfusu 16 milyon Osmanlı'nın nüfusu 111 milyon. 1. Dünya Savaşı'nda Rusların nüfusu Osmanlı'dan fazla. Sanayi toplumuna geçince çocuk ölümleri azalıyor. Osmanlı'nın en önemli meselesi nüfus. Cumhuriyet döneminde devletin en büyük meselesi nüfus azlığı. Bugün de Türkiye'de en büyük problem o, nüfus kendini yenilememeye başladı. Bu ileride problem olacak. Putin bunu rahatlıkla görebilen birisi.
PROF. ÖZTÜRK: Rus İmparatorluğunu ortaya çıkaran en önemli iki şey birincisi jeopolitiğin kuzeye kaymasını iyi okumasıdır. Osmanlı'da Kanuni zamanında, Rusya'nın modeli Osmanlı'dır. İdari, iktisadi, hukuki yapısını örnek almıştır. Merkezi devlet yapısını, tımar sistemine benzer modelleri de alıyor Rusya. Osmanlı'dan azami ölçüde yararlanıyor. Patrikhaneyi de Osmanlı ile arasında dostluk aracı olarak kurnazca tutuyor. Ukrayna'yı da bağlama noktasındadır. Moskova gevşek bağlarla elçilerini gönderirken 'sakın padişahın eteğini öpmeyin, tabiyet belirtisi olacak şeyleri yapmayın, ama dostluk konusunda inandırıcı herşeyi yapın' diyor. Ruslar'ın da patrikhaneye bağlı topluluk olduğunu hissettiriyor. Osmanlı'yı süper geç yapan şeylerden birisi eski jeopolitiktir. Akdeniz'in merkez olduğu, ipek baharat yollarıyla entegre olmuş dünya sistemi. Yeni jeopolitikte merkez önemini yitirdi. Baltır, Okyanuslar, Petro'nun Sn. Petersburg'u kurduğu bölge, Litvanya gibi bölgeler stratejik alanlara dönüştü. Petro bunu okudu. Büyük adam olması oradan geliyor. Artık Osmanlı'yı net olarak düşman olarak tanımladı, stratetejisini kurdu. Osmanlı adem-i merkeziyetçi oluyor. Dünyanın tersine yapılanıyor. Oysa Avrupa'da merkezi krallıkların yaşadığı dönem yaşanıyor. Rusya ruhbanlığı tafsiye ediyor. Orada artık tek bir devlet vardır. 1657'de At Meydanı vakası var. Köprülüler devri başlıyor. Doğu Avrupa'da en güçlü olduğumuz zamandır. Bu devam etse Doğu Avrupa tarihi farklı şekillenir. Fransızlar daima Osmanlı süper gücünü kendi çıkarları doğrultusunda kullanmış, yönlendirmişlerdir. Fransa Avusturya'nın doğusunda Osmanlılar cephe açmasını kurtuluş olarak görüyor. Polonya'da herkes nefesini tutmuş, Osmanlı ordusunu bekliyor. Birden ordu yönünü değiştirip, Viyana'ya gidiyor. Bu planlanmış bir şey değil.
PROF. AFYONCU: Bazen büyük devletler kafayı bir yere vurunca çözülme başlıyor.
"KIRIMLILAR İLE UKRAYNALILAR DOĞU AVRUPA'NIN GERÇEK SAHİPLERİYDİ"
PROF. ÖZTÜRK: 1680'de Polonya ezeli ve ebedi düşmanı olan Moskova ile Putin bahsediyor ya 'ebedi barış' onu imzalıyor. Aslında Ukrayna doğrudan Osmanlı'ya tabi olmak istiyor. Putin de bu konuya değiniyor. Osmanlı'ya tabi olmak için müracaat edildiğinde Kırım Hanlığı'nın engellemesi oluyor. Gidip Kırım Hanlığı'na tabi oluyor. Kırımlılar ile Ukraynalılar Doğu Avrupa'nın gerçek sahibi oluyor. Polonya bunalıyor. İşte bu bunalma ebedi barışı doğurdu. Viyana meselesini de burada görmek lazım. Ukrayna ikiye ayrılıyor. Biri sağ, diğeri sol yaka. Putin bu makalede oradan bahsediyor. Sağ yaka Dinyeper'in batısını anlarız. Orası tamamen Osmanlı hakimiyetine girdi. Sol yaka deyince de Zagoroji alanı olarak ortaya çıktı. Bugün Rusya'nın istediği bölgeler. Bu dönemde Doroşenko tam olarak Osmanlı himayesine alınıyor. Batı Ukrayna Osmanlı'dır. Osmanlılar'a tabi bir yönetim vardır burada. Bağımsız Ukrayna dediğimiz şey Osmanlı tarafından kurulmuştur. Bu işler olurken Polonya çıldırıyor, buna razı olamıyor. Osmanlı'ya mektup yazıyor 'Burası benim atamdan, dedemden miras kalmış toprağımdır' diyor. Osmanlı padişahı 'Bu halk kendi rızasıyla seninle bir süre yaşamıştır. Ama bunun geçmişi olan, bağımsızlığa sahibi olan bir halktır' diyor. Köprüleler döneminde oluyor bu. 'Niye senin mülkün olsun' diyor. 'Bağımsızlığa liyakatı olan bir halktır' diyor. 'Benim adaletime başvurmuştur' diyor. 'Senin zulmün karşısında bunu korumak benim için vazife olmuştur. Sen zulmü terk edip de rahat bırakmazsan, doğu vilayetlerine bir sefere çıkacaktım, bunu değiştirdim şimdi senin üstüne geleceğim' diyor. Polonya 'Doroşenko bir eşkıyadır, suratsız, meymenetsizdir' diyor. 'Bu eşkıyayı muhatap almanızı aklımız almıyor' diyor. IV. Mehmet'i Avcı Mehmet olarak tanırız ama öyle değil. Ordunun başına gidiyor Kamaniçe'ye kadar gidiyor. Polonyalılar korkup çekiliyor. Sonra orada Çehrin seferi ilk Osmanlı-Rus savaşı başlıyor.
PROF. AFYONCU: Kamaniçe denilen yer Ukrayna...
PROF. ÖZTÜRK: Osmanlıların Viyana kuşatmasında mağlup olup Karlofça'yı imzaladığı dönemde tam Osmanlı'nın Doğu Avrupa'da yaratmış olduğu boşluk sözkonusu. Bir yandan Erdel ortaya çıkmıştır. Yukarıdan İsveç dediğimiz yeni bir güç çıkıyor. Polonya artık Viyana'da Türkler'e vurulan darbenin cezası olarak paylaşılma aşamasında. Yukarıdan Şarl, kuzey doğudan Petro müthiş şekilde Polonya'ya bindirme yapıyor. İç savaşlar başlıyor. Polonya artık tarihten silinme aşamasına gelen bir devlet haline dönüşüyor. Osmanlılar'ın da Karlofça'ya bağlı kalma konseptinden dolayı müdahale edemiyor. Bu Moskova'nın gücü eline aldığı dönemlerin başlangıcıdır. 1700'ler. Şarl, Moskova ile yaptığı savaşları ezici bir şekilde kazanıyor.
PROF. AFYONCU: Osmanlı'da kuzeydeki devletlerden prensi gelse, İran'dan şehzade gelse alır, bakar, maaşını verir ve kullanır. Büyük devletin mantığı bu.
PROF. ÖZTÜRK: İsveç modern bir devlet olarak yukarıdan geliyor. Okyanusların devreye girdiği, kuzey Atlantik'in Baltık'a entegre olduğu yeni bir konsept var. İsveç bu süreçte Rusya'yı eziyor. Sonradan İsveç'in lojistik hatlardan uzaklaşmasıyla yutuluyor. Demirbaş Şarl'ı mağlup eden aslında Petro değil coğrafya.
PROF. AFYONCU: Savaşta yaralanıyor, savaşı sedyede yönetiyor. Lider nerede durmasını gereken kişilerdir. Atatürk mesela nerede durmasını biliyor. Cepheyi büyütmüyor. Elindeki gücünü biliyor. Gücünün ötesine geçmiyor. Putin gücünü fazla mühimsedi, düşmanı mı fazla küçümsedi, o 1 ay içinde belli olur. 1917'de Rus Çarlığı çöktüğü zaman Sovyetler Birliği kurulurken Ukrayna'yı, Azerbaycan'ı bağımsız bıraktılar. O zaman 'Ruslar zaman kazanıyor' dediler. Aynısını 1991'de yapıyor. Putin tarihin en büyük felaketleri diyor. 15 cumhuriyeti kendi bırakmıştı. Orada Ukrayna, Belarus ortak birlik kuruyor. 1991'de tartışılmıştı, Rusya zaman kazanıyor diye. 2014'de Kırım'ı aldı, 2021'de Ukrayna'ya girdi. O zamana kadar Amerika kafasına vurdu. Büyük imparatorlukların her yerde kalmış azınlıkları var. Kazakistan, Moldova, Ukrayna'da da var. Oralarda özerklik, devletçikler var. Kalingrad'ın Rusya ile kara bağlantısı yok ama Rusya toprağı. Kendi azınlığının olduğu yerlere müdahale ediyor. Zamanında yönetmek için götürüyor onları. Büyük bir askeri güç. Doğalgaz ve petrol var. Bu gerginlik petrol ve doğalgaz fiyatlarını arttırıyor, işine yarıyor. Her milletin karakteristi var. Türkler çabuk kızarlar mesela. Bunu Avrupalılar da biliyor. Ruslar çabuk kızmıyor. Herhangi bir hadiseye girdikleri zaman baştan hiçbir şey demiyor. İlber Hoca'nın tabiri ile pişmiş aşa su katıyor. Olmayacak zamanda ortaya çıkıyor. Bu karakteristiği bilmek lazım.
"RUSYA SAVAŞLA DEĞİL SİYASETİYLE KAZANMIŞTIR"
PROF. ÖZTÜRK: Şarl'ın Doğu Avrupa'da hakim nüfus haline geldiği aşamada Moskova'nın onu yutmasıyla mağlup olarak Osmanlı'ya sığınmıştır. Yanında Kazak atamanı Mazepa vardır. Ukrayna'nın en önemli devlet adamlarından birisidir. Katerina'nın gözdesi. Petro'nun en güvendiği adam. Burada Osmanlılar'ın tavrı ilginçtir. Hala Karlofça konjonktürüne bağlıdırlar. Sultan III. Ahmet, 'barışı bozarsanız hepinizi katlederim' diyor. Yusuf Paşa reelpolitiği görüyor. Yusuf Paşa padişahı ikna edin diyor. Artık bizim Karlofça'ya tabi olmamız mümkün değildir diyor. Padişahı ikna ediyorlar. İsveç Kralı Prut seferine bizi ikna ediyor. Demirbaş Şarl'ın İstanbul'da kurmuş olduğu diplomasiyle yapılmıştır. Karlofça konjonktürü bu şekilde bitmiştir. Bu sefer Rusya'yı kesinlikle itmeye kararlılar, Ukrayna'yı koruma altına almak istiyorlar. Azak bölgesinden, Ukrayna'dan Moskova'yı çıkarmak istiyorlar. Ama karşılarında Petro gibi bir siyaset dehası var. Buna asla müsaade etmiyor. Bizi oyalıyor ve siyasetimizi çürütüyor. Rusya savaşla değil, siyasetle kazanmıştır. Rusya bu noktada avantajlı konumuna gelince Osmanlı kendi kabuğuna çekiliyor. Gücünü aşama aşama yitiriyor, Doğu Avrupa'da Rus üstünlüğü başlıyor. 1773 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım elden çıkıyor. Rus toprağı haline geliyor. Kırım halkı Osmanlı'ya sürekli feryatnameler, dilekçeler yazar. Rus politikası Osmanlılar'ı Doğu Avrupa'da engel olmaktan çıkarıyor. 1736-40 arası diriliş hamlemiz var. Rus ve Avusturya'yı mağlup edip Belgrat anlaşmasını yaptık. 1740'dan sonra ordu gücümüz kayboluyor.
PROF. AFYONCU: Teorik olarak devletlerin iç ve düşmana ihtiyacı vardır denilir. Olmasa bile yaratılıyor. Amerika hem kendi silahlanması hem Avrupa'yı daha rahat kontrol etmesi için Putin'i çıkardı. Uzun süre rehavet olduğu zaman devletlerin askeri teknolojisi gelişmiyor. Osmanlı rehavet dönemine girince askeri uzmanı kalmıyor. O dönem devletin bir sürü problemi var. III. Mustafa, Ruslar'a savaş açayım diyor. O dönemde 1750'li yıllarda savaşa girmiyoruz. Avrupa birbirini yiyor. Ragıp Paşa en alt düzeyde başlamış memuriyete. Kademe kademe gelmiş. Onun sadrazamlığı döneminde devlet savaşa girmiyor. O ölür ölmez savaşa giriyor. Savaşı kısa süreliğine düşünüyoruz. Savaş uzayınca lojistik, silah yetmiyor. Kırım elden gidiyor. Kırım'ı almaya çalışırken Ruslar'a daha fazla yer kaybediyorsunuz. Osmanlı'nın asıl çöküşü Osmanlı-Rus savaşıyla başlar. Osmanlı'nın nüfusu artmıyor, Ruslar teknolojik hamleleri yapıyor. Osmanlı-Rus savaşında Ruslar 800 bin biz 300 bin asker çıkarmışız.
PROF. ÖZTÜRK: 1774-83 arası dönemde Ukrayna'nın yaşadığı başka bir şey var. Katerina Seç denilen yerdi karargahı yıkıyor. Ukrayna tamamen siyasi odaktan mahrum kaldı, siyaset dışına itildi. Ukrayna'nın tam anlamıyla Rus hakimiyetine girmesi 1775'dir. Kazaklar Tuna bölgesine nakledildi. Tuna'da yeni Seç kuruldu. Ukrayna hiçbir zaman başkasının hakimiyetine girmek istememiştir. En son Ukrayna'nın siyasi gücü olan Kazaklar bir süre Tuna bölgesinde kalmışlar, ama orada da Rusya onları rahatsız edince aşağı yukarı 1800'lü yıllarda doğrudan Türkiye'ye alınmıştır. Bir kısmı Samsun'a yerleştirilmiştir. Bir kısmı Balıkesir bir kısmı Sakarya bölgesine yerleştirilmiştir. Bunlara imtiyaz beraatı da verilmiştir. Kırım Savaşı 19. yüzyıldadır. Rusların Balkanlar'da ağırlığını koymalarıyla birlikt Avrupa'da bir Rus sorunu çıkmıştır. İngiltere bunu son derece hissetmiştir. 1780'lerde Cezayir korsanlarıyla mücadele edemediği için Osmanlı'ya müracaat etmiştir Amerika. Rus sorunu var Avrupa'da. Ruslar o kadar Avrupa'yı taciz ediyorlar ki.
"PUTİN KİEV'İ DE ALSA KESİNLİKLE MAĞLUP OLMUŞTUR"
PROF. AFYONCU: Günümüzde Putin hem AB'yi hem NATO'yu birleştirdi. Osmanlı kutsal yerleri kontrol etmek istiyor. Kudüs bizde o zaman. Herkes bir imtiyaz istiyor. Osmanlı kabul etmeyince Sinop'ta donanmayı yakıyorlar. O dönemle İtalya Osmanlı'nın yanında savaşa giriyor. Savaş alanı Kırım oluyor. Kamuoyunda zaman zaman böyle havalar eser. Yunan isyanı olunca Avrupa devletleri pek istemiyor. Kamuoyunda Yunan taraftarların sayısı artınca Yunanistan'ın lehine dönüyor. Kırım Savaşı büyük savaştır. Paris Konferansı'nda Osmanlı'nın Avrupa devleti olduğu tanımlanıyor. 1877-78'de herşey unutuluyor. Ruslar Yeşilköy'e kadar geliyorlar.
PROF. ÖZTÜRK: Osmanlı o dönemde düşebileceği en aşağı seviyeye düşmüştür. Kavalalı isyanı. Osmanlıların Rusya'yı davet etmesi, II. Mahmud'un. 'Gelin hidivi durdurun' diye Rusya'dan yardım istiyoruz. Rusya, hidivi durduruyor. Putin şimdi hırsına yenildi. Jeopolitiği yanlış okudu. Avrupa'nın suskun kalacağını varsaydı. Acaba orada Putin'i durduran güç sadece Ukraynalılar mı, henüz bilmiyoruz. Putin şu anda mağluptur. Ukrayna'yı da alsa, Kiev'i de alsa mağluptur.
PROF. AFYONCU: Nefret oluştu.
PROF. ÖZTÜRK: Avrupa buna tahammül edemez. Tahammül ettiği takdirde Avrupa diye bir şey kalmaz. Şu anda Avrupa'nın psikoloji şudur; Almanya artık tutuşmuştur. Almanya korkmakta haklıdır. Putin'e müsaade edilirse Almanya'yı yutmaya çalışacaktır. Türkiye'de hedeftir o zaman. Yunanistan'ı yanına almaya çalışmak ister.
PROF. AFYONCU: Önemli olan toprak almak değil. Bu savaş Ukraynalılar'ı Ruslar'la iyice ayıracak. Luhansk ve diğer bölge maden kentidir. Brezensky 'Rusya Avrasya İmparatorluğu kurmak istiyor' diye yazmıştı. Orada insanlar öldürüldüğünde, şehirler tahrip olduğunda size karşı nefret oluşur. II.Dünya Savaşı'nda Almanlar o kadar vahşet yapmıştır ki. Müthiş bir direnç oluşmuştur. Leningrad kuşatılıyor ama düşmüyor. Ruslar'ın efsane direnişini Alman zulmünü karşı. Burada ele geçiremezse şiddeti arttıracaklar. Bu sefer karşı tarafta düşmanlık artacak. Putin burada ya imparatorluğu kurup, çıkar ya da imparatorluğu çatlatır.
PROF. ÖZTÜRK: Bence kaybetti. Polonya şu anda Ukrayna gittikten sonra sıranın kendisine geleceğini düşünüyor ki, haklıdır. Macaristan da kendini emniyette hissetmesin. Bunun karşısında Putin'in yapabileceği bir şey yoktur. Putin kendi zıddını yaratmıştır. Avrupa Putin'i daha çok mahvetmek ister. Daha çok yayılmasını ister ki, yenilsin. Bir öngörü olarak şunu da söyleyebilirim. Türkiye'nin çok korkak, çekimser davranmasına gerek yok. Biz tarihi, jeopolitik coğrafyada bağlarımızı hissetmeliyiz. Nasıl Putin hissediyorsa, biz de hissedelim.
"HESAPSIZ HAREKET EDERSEN TARİH SENİ ZEHİRLER"
PROF. AFYONCU: Stalin Kars-Ardahan ve Boğazlar'ı isteyince bizi NATO'ya itmiş oldu. Şimdi burada bir savaş var. Suriye'nin, Irak'ın hali ortada. Savaş uzadığı takdirde Putin kolay kolay vazgeçmez. Kamuoyu hükümetleri yönlendirir. Almanya-İtalya baştan çekimser kaldı ama sonra topa girmek zorunda kaldı.
PROF. ÖZTÜRK: 22-23 Şubat'ta Lunansk ve Donets'i istedi. Buralar Tatar'dı, Nogaydı. Şu anda Rus nüfusu var diye Rus kabul edemeyiz. Ruslar burayı arındırdılar.
PROF. AFYONCU: Kırım'da Tatar kalmadı.
PROF. ÖZTÜRK: Gidin Kırımlıoğlu'na sorun. Türkiye'de belli bir kamuoyu var evlere şenlik. Putinci oldular.
PROF. AFYONCU: Türkiye çok dengeli politika izliyor.
PROF. ÖZTÜRK: Kiev'i alsaydı büyük zafer kazanırdı. Ukrayna yeni bir tarih yaptı. Millet olma vasfını kazandı. Çanakkale gibi oldu. Ukrayna 5 gün boyunca süper güce bu kadar direnmek çok önemli.
PROF. AFYONCU: Kendini Kanuni zannedersen, III. Mustafa gibi Kırım'ı kaybedersin. Savaşı kazanma ihtimalin yok, askerin yok, teknolojin zayıf. Atıyorlar, tutuyorlar, diplomasiyle idare edebilecekken. Hesapsız kitapsız hareket edersen. Bu sefer tarih seni zehirliyor. Kendi gücünü görmüyorsun, tarihteki yansımanı görüyorsun. Lider duracağı yeri bilmesini lazım. 1923'de Lozan'da Boğazlar'dan istediğimizi aldık. Hatay'ı alamadık, zamana yaydık. Musul'la uğraştı ama gücümüz yetmedi. Putin'in kafasında bir plan vardı.
PROF. ÖZTÜRK: Biden'ın 'asker göndermeyeceğiz' diye ısrarla belirtmesi pek mantıklı gözükmüyordu. Ondan sonra işgal edilecek diyor. Hala suç Putin'de değil Amerika'da. Bir de asker gönderseydi Biden planlamış olurdu. Burada Amerika'nın tavrını iyi anlamak lazım. Acele davranmadı. Putin'i bekledi. Bence doğru yaptı. Putin'in gerçek niyetinin dünya kamuoyu tarafından anlaşılacağı bir noktaya ulaşınca bakın nasıl hızlı hareket etmeye başladılar. Bu arada Doğu Avrupa'nın ne kadar mazlum halkları varsa kenetlendiler. Rusya büyük bir belaya soktu kendisini.
PROF. AFYONCU: Gaz problemi çok ciddi problem. Anavatan zamanında Türkiye'ye Rus gazı gelince 'Rusya'ya bizi mahkum edeceksiniz' demişlerdi. Almanya bizden daha fazla bağımlı hale geldi. Burada karşınızda büyük devletin sinirlerine bastığın takdirde hayal edemeyeceğiniz şeyleri yapabilirler.
"YAPILAN YANLIŞ HER MİLLETİN KADERİNİ ETKİLİYOR"
PROF. ÖZTÜRK: Putin'in en aciz olduğu nokta burası. Ne demek nükleer kozu. Ukrayna senin karşında çocuk. Böyle bir devlet olabilir mi? Tutup Avrupa'ya, Amerika'ya yapsa anlarım.
PROF. AFYONCU: Batı ölçüyü kaçırıp fazla sıkıştırırsa ne yapacağı belli olmaz.
PROF. ÖZTÜRK: Kiev'in etrafı şu anda çevrilmiş. Kiev bu kuşatmayı nasıl kırar? Başlangıçta 'işgal niyetim yok, savaş istemiyorum, barışçıyım' diyen Putin bakın şimdi neler yapıyor?
PROF. AFYONCU: Burada ciddi kırılma noktaları yaşanıyor. 1990'dan sonra tarih farklı şekilde değişmeye başladı. Her ülkeyi iyi yönetecek liderlere ihtiyaç var. Yapılan yanlış her milletin kaderini etkiliyor.
PROF. ÖZTÜRK: Ukrayna hakikaten batı ile bütünleşmiş bir halk. Altyapısında demokratik değreler var. Polonya hakimiyeti her ne kadar kolonizasyon süreci yaşattıysa demokratik ve batılı değerlere yakın. Gogol Ukrayna'dan çıkmıştır mesela. Gogol Ukraynalı'dır. Büyük bir hüzün ve ıstırap fışkırır yazılarından. Ukrayna'nın kimliğini bulamamasından dolayı bir hüzün vardır.
PROF. AFYONCU: Kimin gücünün yeteceğini elbette zaman gösterecek.Ama kamuoyunda çok olumsuz imaj oluştu. Rusya'da da tepki var. Ama bu tepki Putin'i koltuğundan edecek bir tepki olmaz.
"BURADA TARİH CİDDİ OLARAK KIRILIYOR"
PROF. ÖZTÜRK: Bu Putin'i devirmez ama, Rusya'da yeni bir sosyal psikolojiyi ortaya çıkarmıştır. Biz Rusya'yı savaş yoluyla uysallaştıramayız. İçten gelen değişimlerle dünyanın faydalı bir üyesi olabilir. Bu otoriter devletin en büyük mağduru Rus halkıdır aslında. Batılı değerlerin bu halklara yabancı olmadığını da düşünmek gerekir. Tarih ne kadar acımasızdır. Emperyalizmin ne kadar vahşi olduğunu gösteren en önemli gösterge. Çeçenler, Çerkesler orada çok büyük acılar yaşadı. Kadirov meselesi yapay görüntüdür, toplumsal gerçeklik taşımaz. Orada Putin'in lejyonerleri sözkonusudur. En önemli tarihin geçiş noktasını yaşıyoruz. Yeni bir jeopolitik doğmuştur. Kimliği tartışılan Ukrayna diye bir millet doğmuştur.
PROF. AFYONCU: Savaş ne kadar uzarsa ara daha fazla açılır. Süreç kontrol edilemez bir hale gelir. Burada tarih ciddi olarak kırılıyor. Burada önemli olan kendi devletimizin, milletimizin çıkarlarını gözeten iyi bir siyaset izlememiz. Millet turizme takıyor. Turizm kırılgan bir gelir kaynağı. Pandemide kaybettik, savaş çıktı kaybettik mesela.