Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati canlı yayında soruları yanıtladı
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, her şeyin normal seyrettiği döneme girildiğini söyledi. TRT1 ve TRT Haber ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Nebati "Kurda köpüklerin gittiği, gerçek fiyatlamanın oluştuğu bir noktaya doğru gidiyoruz. Kur iyi bir yerlerde dengeye gelecektir." dedi. Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat konusunda Hazine ve Merkez Bankası ile günler süren çalışmalar yaptıklarını aktaran Nebati ''Alternatif senaryoları önümüze koyduk. En kötü senaryoda bile bireyler kârlı çıkıyor" diye konuştu
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TRT1 ve TRT Haber ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Türkiye Ekonomi Modeli" hakkında bilgi veren Nebati, "Hem yeni bir model öne sürüyoruz hem de öne sürülen modelle dün Cumhurbaşkanımız adeta bir manifesto yayınladı. O andan itibaren de Türkiye'de birçok şey değişti." dedi.
Nebati, bu değişimin "normalleşme" olduğunu belirterek, "Son birkaç aydır kur ataklarıyla ilgili yaşanan gelişmeler ve buna ilişkin yapılan yorumlar aslında normal olmayan bir şeyin tartışmasıydı. Şimdi normale döndük. Artık gerçek kişilerimiz, kurumlarımız, kamu yönetimimiz, siyasetimiz ve sizlerle her şeyin normal çerçevesi içerisinde devam ettiği bir sürece giriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Reel sektörün, ekonomik aktivitede bulunan aktörlerin önünü görebileceği çok önemli bir sürece girildiğini belirten Nebati, "Özellikle önümüzdeki yıl, bunun da semerelerini çok açık bir şekilde göreceğimiz bir yıl olacak." dedi.
"BÖYLESİNE BİR İMKANLAR SİLSİLESİ VAR"
Uzun süredir Türkiye modeli, Çin modeli, Güney Kore modeli diye tartışmaların yapıldığına değinen Nebati, modelin neden Türk modeli olduğunu ve diğer ülkelerden nasıl ayrıştığını anlattı.
Nebati, gelişmiş olan ekonomilerin 90'lı yıllarda dünyadaki ticaretten yüzde 65'ler civarında bir payı aldığını, 2007-2008'de bunun yüzde 50 haline geldiğini, sonrasında ise gelişmekte olan ülkelerin bu payın büyük bir kısmını almaya başladığını anımsattı.
Türkiye'nin son 19 yılda ortaya koyduğu büyük hamleyle farkını ortaya koyarak öne çıktığını aktaran Nebati, egemen güçlerin aldıkları payların düştüğüne dikkati çekti.
Nebati, birlikte hareket edemeyen, ticaretin daraldığı ama aynı zamanda doğrudan yabancı yatırım girişlerinin de küresel sermaye akımlarının da risk ve oynaklık algısının artmasıyla da azaldığı bir döneme gidildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bir defa bakın Türkiye 2020 yılında çok önemli bir şey yaptı. Krizde fırsatları en iyi şekilde kullanan bir ülke oldu. Bu çok önemli. Bunu kullanmasının temel sebeplerinden bir tanesi bulunduğu coğrafya, ikincisi 19 yıldır yapılmış olan altyapı yatırımlarının tamamlanmış olması, üçüncüsü her türlü pazara yakın olması, aynı zamanda özgün pazar olma niteliği kazanması, 3,5-4 saatte bir uçağa bindiğinizde 1,5 milyarlık pazara hızlı şekilde ulaşabilme ve bu pazarın da aynı zamanda çeşitli olması. Böylesine bir imkanlar silsilesi var."
Türkiye'nin 2020'de doğrudan yatırımlarının birikimli olarak şu anda 12,7 milyar dolara ulaştığını belirten Nebati, "Sıcak para biz sevmiyoruz, istemiyoruz. Çünkü sıcak paranın ne zaman geleceği belli fakat ne zaman gideceği belli değil. Bu giderken de ne tür tahribatlar yapacağını da birçok defalar gördük, yaşadık." dedi.
Nebati, Türkiye'nin maliyet avantajı, katma değerli ve yeşil üretime dayalı bir beceriye sahip olması, pazara yakın olması, nitelikli insan sermayesine sahip olan ender ülkelerden birisi olmasıyla dijital altyapıyı geliştirdiklerini ve cari dengeyi de sürdürülebilir bir alan olan ülkeler sınıfına soktuklarını söyledi.
"ORTA GELİR TUZAĞINDAN ÇIKMAK İSTİYORUZ"
Orta gelir tuzağından çıkmak istediklerini aktaran Nebati, şöyle devam etti:
"Kırılganlıklarımızdan bir tanesi, 2013 yılında 12 bin 500 dolar neredeyse kişi başına düşen gelire ulaştık ancak o günkü şartlar içerisinde hepimizin memnun olduğu bir durum vardı. Türk lirasının değeri tarihi olarak çok yüksek, fakat ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 56 idi. Bir problem daha var. Cari açığımız büyümeyle beraber yükseliyor. Bütün bunlar bizim o günlerden itibaren almaya çalıştığımız ve aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın sadece son 19 yılda değil tanıdığımız günden beri ortaya koyduğu bir şey. Bu ekonomik model Türkiye'nin şartlarına uygun hale gelirse özgün ve özgür olacak. Dolayısıyla bu kırılganlıklardan bir tanesi olan orta gelir tuzağından çıkmak, reel efektif değer kurunu kabul edilebilir bir seviyeye getirmek amacıyla da bu çalışmalar yapıldı."
Nebati, bu oran yakalandığı takdirde optimal noktaya yaklaşılacağını aktararak, "2 liraya mal edilen şeyi 1 liraya yurt dışında almak emeğinizi, gücünüzü, katma değerinizi dışarıya sevk etmek demektir. Şimdiki anlayışımız o optimal noktayı yakalamakla dışarıya vereceğimiz gücümüzü aslında dışarıdan alacağımız imkanlarla değerlendirmek demektir ki bu kırılganlıklar üzerine gelebilelim." diye konuştu.
"SON 1 YILDA BİR BÜYÜME YOK ASLINDA BİR SIÇRAMA VAR"
Bakan Nebati, sadece ihracat rakamlarında değil makroekonomik göstergelerde de bir sıçrama olduğunu anlattı.
Nebati, Türkiye'nin çok önemli özelliklerinden bir tanesinin, dramatik olarak bir düşüş yaşandığında çok hızlı şekilde toparlanma özelliğini ortaya koyabilmesi olduğunu söyledi.
Geliştirilen modele ilişkin bilgi veren Nebati, modelin temelinin cari açığın sıfırlandığı, hatta pozitif hale dönüştüğü fakat büyümenin de gerçekleştirileceği bir imkanlar silsilesini gerçekleştirebilmek olduğunu anlattı.
Nebati, bunun için de kırılganlık olan enflasyonun kabul edilebilir yani tek haneli seviyelere getirilmesi ve ülke içerisindeki dinamiklerin daha öngörülebilir hale getirilmesini hedeflediklerini vurguladı.
Türkiye'nin geçen yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle yaşanan kapanma ve belirsizliğe rağmen yılı 1,8'lik büyümeyle kapattığına işaret eden Nebati, "2020 yılındaki muhteşem değişime 'Tesadüfen oldu.' dediler. Hep tesadüf dediler. Biz her çeyrekte rekorlar kırarak geldik." diye konuştu.
Nebati, yıl sonu büyüme tahmininin sorulması üzerine de "Büyümede çift haneye doğru gidiyoruz, hedeflerimizin inşallah ötesine doğru gidiyoruz. 'Bu 2020'de kendiliğinden oldu, 2021'de gerçekleştiremeyeceksiniz.' dediler. 2021'de de büyüyoruz, umudumuz var ve geleceği çok iyi planlıyoruz." ifadesini kullandı.
İhracattaki ve sanayi üretimindeki olumlu gelişmelere de işaret eden Nebati sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye, dünyanın ihtiyacı olan her türlü ürünü çok hızlı şeklide sunma becerisine sahip. Türkiye artık bu şekilde geldiği noktaya kadar geldi, bundan sonra yapılması gereken şey, katma değeri yüksek yatırımlar ve ürünler, ileri teknoloji gerektirecek her türlü imkanın sağlandığı, ihracatın artmasına katkı sağlayacak ürünleri üretme vaktini yakaladı. Onun için Türkiye Modeli diyoruz. Bankalarımız güçlü, sermaye yeterlilik oranı gayet iyi, tahsili gecikmiş alacaklarda sıkıntı yok, kredi mevduat oranlarında da iyiyiz. Bütçe açığımız düşük, yüzde 3,5 demişiz, 3,5'un da altında. Cari açığımız da dediğimiz noktaların altında geliyor. Dünya cari açıkla, bütçe açıklarıyla uğraşırken Türkiye yüzde 3,5'un altında bütçe açığı ile gidiyor."
Nebati, Türkiye'nin hane halkı, reel sektör, kamu sektörü ve finansal sektörün borçluluk oranlarında dünyanın çok altında olduğunu aktararak "Bir masa düşünün, bu masanın bütün ayaklarının sağlam bastığını. Dünya ülkeleri içinde bütün ülkelerle farklı şekilde ayakları sağlam basan bir masa. Böylesine bir ülkede siz kurlarla oynarsanız, kurların üzerinde birtakım spekülatif, manipülatif oyunlar oynarsanız, bu bir yere kadar gider. Sonra doğru olan şey, reel olan şey piyasaya hakim olur." dedi.
Kurdaki gelişmelere yönelik soru üzerine de Bakan Nebati, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarının piyasa deyimiyle "satın alındığını" söyledi. Nebati, bireylerin gece geç saatten itibaren dövizlerini bozdurmaya başladığına işaret ederek "Büyük bir heyecan var, bazı internet siteleri kilitlendi, çöktü. Niye biliyor musunuz? Geldik, doğruların ve gerçeklerin olduğu ana geldik. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'de en güvenilir insanların başında. Söylediği şey mutlaka karşılık buluyor. Tedbirleri de ortaya koyduktan sonra koşmaya başladılar." diye konuştu.
Nebati, alınan kararlara ilişkin yapılan "müdahale" benzetmesine tepki göstererek "Hayır kesinlikle, hiçbir şekilde müdahale olmadı." ifadesini kullandı. Yapılan değerlendirmelerin spekülatif olduğunu aktaran Nebati, "Türk lirasının güçlü olmasından, birkaç aydır süren dalgalanmasının gitmesinden umutları çöktü, artık Türk lirasına saldırıyı mübah görmeye başladıkları ana gelmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Zaten bir köpük olduğunu ve bu köpüğün önceki akşam gittiğini bildiren Nebati, piyasaya kesinlikle bir müdahale olmadığını vurguladı.
"BUNUNLA İLGİLİ BİLDİRİMDE BULUNDUK"
Kurdaki düşüşün yerleşiklerin satışıyla gerçekleştiğini bildiren Nebati açıklamalarına şöyle devam etti:
"Çıkmış bir tanesi ne diyor; bir kamu bankası yöneticisi sistemin nasıl yapılacağını açıklamış ocakta tamamlanacakmış. Biz bugün sistemi girdik. Bugün kamu bankaları başladı, özel bankalar da sistemi işler hale getirdiler. 'Parayı 6 aylık yatıranlar dövizdeki artışın yüzde 50'sini alacak.' diyorlar. Bunu kimden öğrendin, bunu açıklayacaksın. Bununla ilgili biz de bildirimde bulunduk, bunla ilgili dava açılacak. Bu beyefendi hesap verecek. Bu ne demektir, bu Türk lirasına karşı yapılmış haince bir saldırıdır. Dün bir tane daha çıktı; yüzde 18 KDV gelecekmiş. Döviz alım satım işlemleri kambiyo işlemidir, yüzde 18 KDV nasıl gelir ya? Halihazırda, binde 2 oranında Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) uygulanıyor. Bizim dövizle, döviz işi yapanlarla alım satım yapanlarla işimiz yok."
"SPEKÜLASYON DEĞİL, MANİPÜLASYON DEĞİL, İHANETTİR"
Sermaye kontrolüne ilişkin tartışmaların sorulması üzerine de Nebati, "Türkiye'de bugüne kadar sermaye kontrolüne gidildi mi, gidilmedi. Serbest piyasa ekonomisi Türkiye'de 'Serbest piyasa ekonomisi uygulanması gerekir.' diyen birçok ülkeden daha serbest şekilde uygulanıyor. Bu ülkede can güvenliği, mal güvenliği, ırz güvenliği, inanç güvenliği sağlanmıştır. Kambiyo kısıtlaması veya serbest piyasaya ilişkin söylenmiş her bir laf spekülasyon değil, manipülasyon değil, ihanettir. Hepsiyle ilgili işlem başlatıldı. Bu tür ihanetlere asla izin vermeyeceğiz." dedi.
Bakan Nebati, Türkiye'nin kara yolları, havalimanları ve sağlık alanındaki altyapısının güçlülüğüne de dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Türkiye şu anda altyapısını bitirdi. Bu model için tam zamanı. Türkiye alternatif tedarik merkezi, küresel üretim ve tedarik merkezi olması gereken ülkelerin başında geliyor, doğrudan yatırım çeken ülkelerin başında geliyor. Dolayısıyla Türkiye bu tarihi fırsatı değerlendirecek. Makroekonomik istikrarı sağlayarak ve yüksek katma değerli üretimi, ihracatı, istihdamı artıracağız. Cari açık sorununa kalıcı olarak çare bulacağız, orta gelir tuzağını aşacağız, küresel değer zincirlerinde üst sıralara çıkacağız. Modelimiz yüksek büyüme, düşük cari açık. Önceki modellerde 1990'lı yıllarda düşük büyüme, düşük cari açıktı. Eh güvenli, artık yetersiz. 2002-2020 döneminde yüksek cari açık, yüksek büyüme var; risk var. Şimdi modelimiz, yüksek büyüme ve düşük cari açık. Modelimizin temeli bu."
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin açıklamalardan öne çıkan ana başlıklar şöyle:
"BUNUN SEMERELERİNİ ÖNÜMÜZDEKİ YIL GÖRECEĞİZ"
Hem bir model öne sürüyoruz hem sayın Cumhurbaşkanımız adeta bir manifesto yayınladı. Birçok şey değişti. Bu değişim bir normalleşme. Şimdi normale döndük. Artık kişiler, kurumlar, kamu yönetimi, siyasetimiz her şeyin normal seyrettiği bir sürece giriyoruz. Reel sektörün önünü görmeye gayret eden aktörlerin önünü görebileceği çok önemli sürece girmiş olduk. Önümüzdeki yıl bunun semerelerini açık görebileceğimiz yıl olacak. Gelişmiş olan ekonomiler 1990'larda yüzde 65, gelişmekte olan yüzde 35'ti. Daha sonra ise gelişmekte olan ülkelerin dünyadaki ticaretin büyük kısmını almaya başladıkları, bazı ülkelerin öne çıktığını görebiliyoruz.
"KRİZDE FIRSATLARI EN İYİ KULLANAN ÜLKE OLDUK"
Bir defa Türkiye 2020 yılında çok önemli bir şey yaptı. Krizde fırsatları en iyi şekilde kullanan ülke oldu. Bulunduğu coğrafya, 19 yıldır yapılan altyapı yatırımların tamamlanmış olması, her türlü pazara yakın olması, özgün bir pazar olma niteliğinin kazanmış olması. Böylesine büyük imkanlar silsilesi var. Avrupa, Afrika, Ortadoğu, Türki Cumhuriyetlerin farklı taleplerin olduğu bir yerde Türkiye doğrudan yatırımları 12,7 milyar dolara ulaşmış durumda. Sıcak parayı istemiyoruz. Ne zaman geleceği belli ne zaman gideceği belli değil çünkü. Giderken ne tür tahribatları gördüğünü yaşadık.
"ORTA GELİR TUZAĞINDAN ÇIKMAK İÇİN ÇALIŞMA YAPTIK"
Tabii ki kırılganlıklarımız var. Bunların üstüne çalışıyoruz. Orta gelir tuzağından çıkmak istiyoruz.
Cari açığımız büyüme ile bareber yükseliyordu. 2013'lerden itibaren ortaya koyduğumuz bir şey var. Bu ekonomik model Türkiye'nin şartlarına uygun hale gelirse özgür ve özgün olacak. Dolayısıyla orta gelir tuzağından çıkmak için çalışmalar yapıldı. Şimdiki anlayışımız optimal noktayı yakalamakla dışarıya vereceğimiz gücüyü, dışarıdan alacağınız imkanlarla değerlendirmek gerekir ki, bu kırılganlıklar üzerine gidebilelim. Küresel ekonomiden aldığımız pay yükseldi. İhracattan aldığımız pay da yükseldi. Tarihinde ilk defa 1,1'e geldi. Bir büyüme yok, sıçrama var.
"WUHAN'DA BİR KİŞİ HAPŞIRDI BİZ ZATÜREE OLDUK"
1990'lardan itibaren bugüne kadar geçen yıla kadar ortada yüksek cari açık ve yüksek büyüme var. Burada artık durup model geliştirmemiz lazım. Yüksek cari açık değil, cari açığın sıfırlaştığı hatta öne geçtiği, kırılganlığımız olan enflasyonu tek haneli noktaya getirilmesidir. Büyümeyi dünyadan farklılaştırdık. Hazırladığımız altyapıyla. Türkiye geçen yıl kapanmalara rağmen, öngörülebirliğin hiç olmadığı, özellikle kapandığımız günlerde, ne olacağı belli değil. Adeta küreselleşmenin her birey tarafından hissedildiği bir ortam. Wuhan'da bir kişi hapşırıyor, biz burada zatüree oluyoruz. Böylesi bir ortamda evinize paket geliyor, saatlerce bekletiyorsunuz. Dezenfekte edip, alıyor, bir miktar sonra kullanmaya başlıyorsunuz.
"HER ÇEYREKTE REKORLAR KIRARAK BURAYA GELDİK"
Bütün dünya küçülürken aldığımız tedbirlerle ne dedik, 'Bir istisna gerçekleştireceğiz' dedik. Türkiye'yi küçülecek ülkelerin başına koydular. Proaktif hareketler, ekonomi yönetiminin güç ve kararlılığı Türkiye'yi 1,8'lik büyümeyle taçlandırdı. Çin'den sonra dünyada ikinci olarak büyüyen ülke konumuna geldik. Şimdi 2020 yılındaki o muhteşem değişimi tesadüfen oldu dediler. Salgından çıktığınızda o kadar çok işten çıkarma olacak ki altından kalkamayacaksınız dediler. Biz her çeyrekte rekorlar kırarak geldik. Dünya ülkelerinden farklı bir şekilde geliştik. Büyümede çift haneye doğru gidiyoruz.
"KAPANMADA AÇILAN ŞİRKET SAYISI 103 BİNE ÇIKTI"
Türkiye'de büyük canlanma var. Ticaret güçlü, ihracatımız kuvvetli. Büyümemizin temel sebeplerinden bir tanesi içeride büyüme ve talebin artması ile dışarıda talebin artmasından kaynaklanıyor. Biz bir psikolojiyi iyi yönettik. Ama birileri 'kötü gidiyor' dedi. Yeni açılan işletme sayısı kötüye giden ülkede artar mı, azalır mı? Azalır tabi. Ama insanlar bir işe girişiyorsa gelecekte kâr elde edeceğine ilişkin umudu olduğu için yapar. Türkiye de bütün kapanmaları yaşadığımızda açılan şirket 85 binden 103 bine çıktı. Kapanan şirket sayıları çok düşük oranda. Yüzde 14'ten 15,9'a çıkıyor.
"TÜRKİYE ÜRÜNLERİNİ DÜNYAYA SUNMA BECERİSİNE SAHİP"
Türkiye güçlü bir üretim altyapısına sahip. Sanayi üretim endeksi şu anda 137,6, ticaret hacmimiz dengeli bir şekilde artıyor. İhracatta ülke çeşitliliği 1 milyar doların üzerine çıkan ülke sayısı 46. Türkiye şu anda 19 yılda geldiği nokta 46 ülkeye 1 milyar doların üzerinde ihracat yapıyor. Ürün çeşitliliği 48. Türkiye sadece bir şey üretmiyor, bir yere odaklanmış değil. Dünyanın her türlü ihtiyacını çok hızlı uyum sağlayarak, geliştirerek dünyaya sunma becerisine sahip.
"BÜTÇE AÇIĞIMIZ DÜNYA ORTALAMASININ ALTINDA GİDİYOR"
Sanayide belli ortalama ile gidiyor, tarım aynı şekilde. Türkiye artık bu şekilde geldiği noktaya kadar. Bundan sonra katma değeri yüksek yatırım, ürünler, ileri teknoloji imkanlarıyla ihracatın artmasına katkı sağlayacak ürünleri üretme vaktini yakaladı. Onun için Türkiye modeli diyoruz. Bankalarımız güçlü. Tahsili geçmiş alacaklarda sıkıntı yok. Kredi mevduat oranlarımız gayet iyi. Bütçe açığımız düşük, yüzde 3,5'un altında. Cari açığımız dediğimiz noktaların altında. Dünya ortalaması neredeyse 10. Türkiye yüzde 3,5'un altında bütçe açığı ile gidiyor.
"KURLARLA OYNARSANIZ BİR YERE KADAR GİDEBİLİRSİNİZ"
Masanın dört ayağı var. Bir sıkıntı olursa en iyi ihtimalle sallanır. Niye gözlerimiz parlıyor? Sosyal medya üzerinden muhalefet partilerin ortaya koyduğu karamsarlığın karşılığı olduğunu biliyoruz. Biz aldığımız tedbirlerle, yıllar önce çıkardığımız yasayla bireylerin döviz üzerinden borçlanmasını önledik. Reel sektör Türkiye'de 66 borçluluk oranına sahip. Kamunun dünyadaki oranı yüzde 104, gelişmekte olan yüzde 64, Türkiye'de yüzde 40. Bir masa düşünün, bu masanın bütün ayaklarının sağlam bastığını düşünün. Dünya ülkeleri içerisinde bütün ülkelerle farklı şekilde ayakları sağlam basan bir masa. Böylesine bir ülkede kurlarla oynarsınız, bir takım manipülatif oyunlar oynarsanız bir yere kadar gider. Sonra doğru olan, reel olan piyasaya hakim olur.
"CUMHURBAŞKANIMIZ EN GÜVENİLİR İNSANLARIN BAŞINDA GELİYOR
Cumhurbaşkanımız bir açıklama yapıyor. Bu açıklama piyasa deyimiyle satın alınıyor. Bireyler koşarak gece geç saatte dövizlerini bozdurmaya başlıyor. Büyük bir heyecan var, bazı internet siteleri kilitlendi. Doğruların ve gerçeklerin olduğu ana geldik. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'de en güvenilir insanların başında. Söylediği bir şey mutlaka karşılığını buluyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde Merkez Bankası'nda başkanlık yapmış olan bir beyefendi, çıkıp diyor ki, 'Bu bir müdahale ile yapılmıştır'. Bireyler tarafından gidildiği bilinmesine rağmen. Hiçbir şekilde müdahale olmadı. Bu spekülatif değil de nedir?
"SİSTEM ÇALIŞMASI OCAK AYINDA TAMAMLANACAK"
İfadesini söylüyorum: Bu bir alım fırsatıdır. Fiyatlar düşüyor, koşun alın. Piyasa Erdoğan'ın busöylemlerini satın almadı. Anında aldı, anında gittiler. Kürsüden indiğinde fiyatlar düşmeye başlamıştı. Çünkü zaten köpüktü, gitmesinin zamanı dün akşamdı. Kesinlikle bir müdahale yoktu. Bence kaldığı yerden bu iş devam edecek. Bir örnek daha vereceğim. Bir tanesi çıkmış, 'Bir kamu bankası yöneticisi sistemin nasıl çalışacağını açıklamış. Sistem çalışması Ocak ayında tamamlanacak'. Bunu kimden öğrendin? Açıklayacaksın. Bu beyefendi hesap verecek. Bu TL'ye karşı yapılmış hain saldırıdır.
"BU TÜR İHANETLERE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ"
Dün bir tanesi çıktı 'Yüzde 18 KDV gelecek' dedi. Döviz alım satım kambiyo işlemidir, yüzde 18 KDV nasıl gelir? Bizim dövizle, döviz işi yapanlarla işimiz yok. Birisi 'kambiyoda olağanüstü hal ilan edilecek'. Bir başkası 'Türkiye olağanüstü hale gidiyor' dedi. Türkiye'de bugüne kadar sermaye kontrolüne gidildi mi? Bu ülkede can güvenliği, mal güvenliği sağlanmıştır, inanç güvenliği sağlanmıştır. Serbest piyasaya ilişkin söylenmiş her bir laf ihanettir, spekülasyon, manipülasyon değildir. Bu tür ihanetlere asla izin vermeyeceğiz.
"PARAYI ŞEHİR HASTANELERİNE GÖMÜYORSUNUZ DEDİLER"
Türkiye modeli güçlü bir şekilde geliyor. Bu ülkede 6 binden 28 bine çıkmış. Otoyol uzunluğu iki katı, tünel uzunluğu, hızlı tren. 56 tane havalmanımız var, 4 tane daha gelecek. Daha kaç tane gelecek, bitti. Türkiye'de 2023 vizyonumuz var. Belgemiz var. 2053, 2071 vizyon belgemiz var. Saymakla bitmez. Her alanda, sağlıkta, bir daha kaç tane hastane yapacağız. Şehir hastanelerini niçin yapıyorsunuz, parayı gömüyorsunuz dediler. Türkiye sağlık alanında dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi oldu. Dünyaya örnek teşkil etti. Biz bunlara bakarak heyecanlanacağız.
"KÜRESEL DEĞER ZİNCİRİNDE EN ÜSTE ÇIKACAĞIZ"
Türkiye şu anda altyapısını bitirdi. Bir köprümüz var Çanakkale Köprüsü. Başka köprü yapacak mıyız? Bitti. Şimdi herşey cebimizde. Şimdi alternatif tedarik merkezleri arayışı var dünyada. Türkiye'de bu merkezlerin en merkezinde, coğrafi, lojistik olarak. Tedarik merkezi olma potansiyeli, doğrudan yatırım çeken ülkelerin başında geliyor Türkiye. Makroekonomik istikrar, yüksek katma değerli yatırımları geliştirerek, küresel değer zincirlerinde üste çıkacağız.
"MODELİMİZİN TEMELİ YÜKSEK BÜYÜME DÜŞÜK CARİ AÇIK"
Modelimiz yüksek büyüme, düşük cari açık. 2002 ile 2020 döneminde yüksek cari açık, yüksek büyüme var, risk vardı. Şimdi yüksek büyüme ve düşük cari açık, modelimizin temeli bu. Şimdiye niye Güney Kore niye Çin değil. Güney Kore seçilen bir ülke. Bazı egemen güçlerin desteği ile Kuzey Kore'ye denge olsun diye. Çin nüfusuyla uzun yıllardan sonra geldi. Türkiye şu anda 9 bin dolarlar civarında. Türkiye'nin bir demokratik geleneği var. Serbest piyasa tecrübemiz yadsınamaz. Çok iştahlı, dinamik ekonomimiz var. Durduramıyorlar bizi. Hem harcıyor, hem dünyaya üretiyoruz.
"MALİYE POLİTİKAMIZDAN ASLA TAVİZ VERMEYECEĞİZ"
Güçlü bir iş dünyamız var. Bu model ihracat eksenli kalkınma ve dikey büyümeyi getiriyor. Ana politikası ihracata destek, çevre dostu yatırımlara, argeye destek. Temel bilimler, mesleki eğitime destek vergi politikası ve sosyal politikalar. Sürdürebilir dengeli maliye politikası. Maliye politikamızdan asla taviz vermeyeceğiz. Yenilenmiş altyapı, dinamik reel sektör, siyasi istikrarla Türkiye serbest kambiyo rejimine tam bağımlılıktan vazgeçmeden piyasalardaki oynaklığı azaltamaya yönelik tedbirlerle bir model.
"1960'LARDAKİ GÜNEY KORE VE ÇİN DEĞİLİZ BİZ"
Bu modelin sonu finansal piyasalarda güven, beklentilerde iyileşme, risk priminde düşüş, kurda istikrar, daha fazla yatırım, üretim, istihdam, ihracatın artmasına sebep olan dış finansman ihtiyacın azaltılması, doğrudan yatırımların daha fazla alındığı ve toplam talepte içeride ve dışarıda artışın sağlanmasıdır. 1960'lardaki Çin, Güney Kore değiliz. Biz 2021 yılındaki Türkiye'yiz. Tüm altyapı yatırımları gerçekleştirmiş, kişi başına düşen milli gelir itibariyle belli noktaya ulaşmış, dünya pazarının göbeğinde olan, sağlık sektöründe mucizeler ortaya koyan bir ülkenin bu yeni modelinin gerçekleştiği süre ne bir Güney Kore ne Çin süresidir. Süre Türkiye'yi en az 40 kat üst ivmeyle gerçekleştireceği süreç demektir. Paket açıklandı, hızlı bir şekilde uygulandı. Güvenilen, umut duyulan bir insan tarafından açıklandı. Şu andaki duruma bakın.
"BİRİLERİ KAOSLA İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİNİ HEDEFLEDİ"
Hem de nasıl bir çözülme. Bireyseller yarışıyor. Bu daha da devam edecek. Bireysellerdeki likitide talebi dörtte bire düştü geçen Cuma'ya göre. Yarın talep edilen likitide miktarı dörtte bire düştü. Parasını çekmeye gidenler kapıdan geri döndü. Bunlar net bilgiler. Neden? Güven geldi. Bireyler akılcıdır, her insan kendi geleceğini düşünür, ayıp bir şey yapmazlar. Türkiye'de birileri bu ülke içerisindeki kaosla, iktidar değişimini hedeflediği için bazen bir yalpalanma ve bireylerin etkilenmesi sözkonusu olabiliyor. Bir karşılığı yoktur.
"GERÇEK FİYATLANMANIN OLUŞTUĞU NOKTAYA GİDİYORUZ"
Hiçbir şekilde doları dün gündüz noktalarına getirecek karşılığı yoktu. Sonuçta bireyler şunu gördü, güvenli açıklama, akılcı tedbirler silsilesi, artık bunu ülkeye zarar verecek noktaya geldiği için hızlı bir dönüşüm gerçekleştirdi. Biz tüm bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak, kurumsal yapıların her türlü ihtiyaçlarını giderecek önemli bir tedbirler silsilesini açıkladık. İyi bir yerde dengeye gelecektir. Gerçek fiyatlamanın oluştuğu noktaya doğru gidiyoruz. İhracat rekorlarla gidiyor. Gerçeklerden ve piyasadan uzak değiliz. Son 1 aydır muhalefetin, sosyal medyanın destekleri ve birtakım STK'ların ortaya koyduğu davranışla istikrarı zedeleyecek açıklamalarla bu noktaya gelindi.
"67 KİŞİYLE 6,5 SAAT SÜREN TOPLANTIDA MODELİMİZİ ANLATTIK"
Benim piyasada her şeyden haberim olur. Dostlarım, arkadaşlarım var. Sabahtan akşama kadar dinlerim. Ayda yaşamıyoruz biz. Piyasada öngörülebilirliğin kaybolduğu, tedarikte, fiyatlamada sıkıntıların olduğu, vadeli olan satışların geriye çekildiğini gördük. Döviz oynamalardan kaynaklanan fiyatlamada bir üst seviyede yapıldı. 15 liraya geldiğinde 16 liraya yapıldı. Niye? Göremiyor. Biz yok diyoruz, problem var diye üretenler oldu. Bakan yardımcılığım döneminde her ay bir şehirde iş dünyasıyla toplantı yaptım. Her alanda turizm, tarım, hizmet sektörü, sanayide. Bana ulaşamayan hiç kimse yoktu. İlk toplantımızı bakan olur olmaz iş dünyasıyla yaptık. O gelsin, o gelmesin demedik. Türkiye'de en üst seviyede hizmet yapan, onlar başımızın tacı, hangi ideolojiden olursa olsun. Bankacılar da dahil olmak üzere 67 kişiyle 6,5 saat süren toplantı yaptık. Modelimizi anlattık. Her söz almak isteyen kişiye söz verdik. 42 kişi söz istedi. Sınırlama yoktu. Herşey açıktı. Bende kural budur. Eleştiri nezaket ve saygı kuralları içinde yapılırsa herşey söylenir.
"TOPLANTIDAN GÖZLERİNDEKİ IŞILTIYI GÖREREK AYRILDIM"
Tüm talepler dile getirildi. Şunu gördüler; şeffafız ve açık sözlüyüz. Gözlerindeki ışıltıyı görerek ayrıldım. Birçok arkadaşım teşekkür ederek ayrıldı. STK'ların temsilcileri, iş dünyasından hanımefendi ve beyefendiler vardı. İstişareye devam edeceğiz, iletişimi koparmayacağız, elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz dedik. Ana muhalefet partisi oy oranını yüzde 25'ten yüzde 25,3'e çıkardığı için kendisini iktidarda görmeye başladı. Her gün erken seçim teranesiyle iş dünyasının önünü kapattı. Yurtdışından gelmeyin dedi.
"SEVGİLİ TÜSİAD SAKIN HA MUHALEFETİN GAZINA GELMEYİN"
Gittiği TÜSİAD'a açıklamada bulundu. Yahu TÜSİAD sen toplantıdaydın, gayet iyi iletişim kurmuştuk. Ne oldu da şiddetli açıklama yapıyorsun! Sevgili TÜSİAD, sakın ha muhalefet partisinin gazına gelmeyin. Onlar zannettiler ki bu iş bitiyor. Siz bize tavır takınırsanız, bu millet size tavır takınır. Siz bizim gideceğimizi zannediyorsanız, son seçimlere bakın, hepsinde sizi her seçimin ertesi günü yalnız bıraktı, biz yine birlikte çalışacağız. Biz bir gemideyiz. Bu geminin en üst katında oturuyorsunuz. Havuzlu villalarınız var, kameralarınız çok lüks. Dövizden en fazla etkilenen sizlersiniz. Öyle bir bağırıyorsunuz ki, aşağıdaki kişiler döviz alıyorlar, sonra da ellerinde patlatıyorsunuz.
"HAZİRAN 2023'TE BUNLAR SİZİ YİNE YARI YOLDA BIRAKACAK"
En başta kaybeden TÜSİAD olmak üzere en büyük oyuncularımız. Türkiye'de döviz borcu olanların yüzde 75'i bin tane firmaya ait. Asıl borçlu sizsiniz. Makroekonomik göstergelerle bağı olmayan nasıl oluyor da, size bir telefonla, bir gelişme iktidara çeki düzen vermeye çalışıyorsunuz. Bakın söylüyorum Haziran 2023'te onlar sizi yine yarı yolda bırakacaklar. Bu millet cevabını verir. Sen orada zararı göreceksiniz, aşağıda paylaştıracaksın.
"ASGARİ ÜCRETE YAPILAN ZAM 'SENİ EZDİRMEYECEĞİM' DEMEK"
Asgari ücrette yüzde 50'in üzerinde, enflasyonun çok çok üstünde artış yaptık. Enflasyondan en çok sabit gelirliler etkilenir. Biz ezdirirmiyiz. Bir işçinin evine giderken yüzünün asılarak gitmesine biz katlanamayız, sayın Cumhurbaşkanımız hiç katlanamaz. 'Çocuğumuzu kurtarın' denilen bir ülkeden geldim ben. 1990'lı yıllarda insanlar hastaneye gidemiyordu, doktor bulamıyordu, ilaç alamıyordu. Asgari ücretliyi biz ezdirir miyiz? Dün sadece asgari ücretlilere değil tüm ücretlilerden hem damga vergisini kaldırdık. Bu ne demek? Seni ezdirmeyeceğim demek.
"FIRSATÇILIK YAPANLAR NASIL BİR BAKANLIK OLDUĞUMUZU ANLAYACAK"
Enflasyonun üstesinden geliriz. Vücudumuz alışık buna. ABD'de 6.8'e gelmiş, 68 kat, şok yaşıyor. Almanya şok yaşıyor. Biz nasıl tedbir alacağımızı, psikolojisini, hangi adımı atacağımızı biliyoruz. Vatandaşımız enflasyonun nasıl bela olduğunu bilir ve bize yardımcı olur. Şimdi fiyatlamalar yapıldı. Fiyatlar toparlanırken fiyatları çekmeyenler, çok net söylüyorum, fırsatçılık yaparsan, ülkeye zarar verecek adımlar atarsan Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın nasıl bir bakanlık olduğunu anlayacaksın!
"ALLAH'IN İZNİ, MİLLETİN DESTEĞİ VE CUMHURBAŞKANIMIZIN GÜVENİ İLE"
Fiyatlamadaki psikolojiyi tahmin edebiliyorum. Şimdi bu artışı, her şeyi dövizle satmıyorsunuz ki. Dünyanın en ucuz akaryakıtını kullanıyorsunuz. Maliyet artışı döviz kurundaki artış kadar mı olması lazım. Döviz yüzde 100 arttı, bazıları bütün fiyatları yüzde 100 arttırdılar. Bazıları 'artış yapmıyoruz' diye o ihaneti yapmadılar. Elbette bir fiyatlama davranışı vardır, elbette kâr etmek istersiniz, birşey demiyoruz. Ama kârınızı elde ettiniz. Bu konuda hiçbir tavizimiz yok. Allah'ın izni, milletimizin desteği ve sayın Cumhurbaşkanına duyulan güvenle bu işi bitirdik.
"MAKROEKONOMİK GÖSTERGELERLE BAĞDAŞMAYAN ÇATIŞMA BİTTİ"
Türkiye'de maalesef sosyal medyanın çok ciddi etkisinde kalıyoruz. Bunlarla ilgili adımlar atılması lazım. Gördüğünüz şeyleri öylesine yaydılar ki, öyle bir algı oluşturuldu ki, algı gerçeklerin yerine geçti. Gerçekler her zaman öne çıkar. İş insanına soruyorum, 'işler iyi değil' diyor. İşinin çok iyi olduğunu bildiğim halde. 'Yok kendimi söylemiyorum ama işler iyi değil' diyor. Bu sosyal medyanın etkisidir. Türkiye dün akşam itibariyle gerçekleri gördü. Makroekonomik göstergelerle asla bağdaşmayan büyük çatışma vardı. Şimdi o çatışma bitti.
"SİZ DE RAHAT DURUN, RAHAT DURMAYANLARA DA SÖYLEYİN"
Sosyal medya üzerinden bu tür yalan, yanlış propaganda yapanların canına okuyacağız. Kimsenin TL ile başta küçük yatırımcılar olmak üzere bireyler ve Türkiye'ye zarar verme hakkımız yok. Bugün adımları tıkır tıkır giderek atıyoruz. Yok efendim KDV gelecek vs. her gün yeni bir şey üretiyorlar. Şaşırmamak mümkün değil. Gerçek kişilerin tamamı, herhangi bir kısıt olmaksızın ister bugün ister yarın, ne zaman isterse iki tane önemli şey var. Buradaki amaç dolarizasyonu azaltmak. Az önce TÜSİAD'a çağrıda bulundum. Lütfen, en fazla siz zararı görüyorsunuz. Bireylerin döviz borcu yok. Siz de rahat durun, rahat durmayanlara söyleyin, rahat dursunlar.
"DÖVİZDE STOPAJDAN ARINDIRILMIŞ KARŞILIĞINI VERİYORUZ"
Sizin 100 bin TL paranız var ya da 10 bin dolarınız var. 10 bin dolarınız varsa getir bugünkü kurdan çevir diyoruz. Üç aylık dönemlerle diyoruz. Bankacılık sektörü bayram ediyor. Dövizinizi bozuyorsunuz, 'ben 10 bin dolarımı bozdum' diyorsunuz. 3 ay sonra ben paramı istiyorum derseniz, o günkü fiyatlarla paranızın karşılığını alırsınız, dolar bazında. Hiçbir kısıt yok. O nemanız 10 bin dolardan fazla ise güle güle harcayın. Biz size 10 bin doların stopajdan arındırılmış karşılığınızı veriyoruz.
"BURADA VATANDAŞ DEĞİL BİZ RİSK ALIYORUZ"
TL'ye yatırdınız, daha yüksek gelmişse o. 100 bin liranız var. 100 bin lira karşılığı yine git faizine yatır, katılım bankaları da İslami yönden inançlarına uygun şekilde enstrümanlarını geliştiriyorlar. Faize hassas olan kesim de faydalanacak. Dönem sonunda kaç dolar karşılığı bugünkü 100 bin lirası üste ise karşılıyoruz, altta ise güle güle git paranı harca diyoruz. Burada vatandaş risk almıyor, biz risk alıyoruz.
"GERÇEK FİYAT, REKABET EDİLEBİLEN KUR VE OPTİMAL NOKTA"
Şundan eminimi, bizim makroekonomik göstergelerimizde problem yok, vatandaşımızın kur artışından kaynaklanan sıkıntıları var. Biz önlemleri aldık bitti, yüksek köpük temizlendiğinde herkes gerçek fiyata gelmiş olacak. Gerçek fiyat, rekabet edilebilen kur, optimal nokta. Biz risk görmüyoruz. Yoksa biz kamu bankalarıyla başlardık. Tüm sektördeki bankaları sistem içerisine koyduk, katılım bankalarını da koyduk. Bireylere bu yolu açtık. Kötü mü olacak? Hayır böyle bir şey yok.
"EN KÖTÜ SENARYODA BİLE YATIRILAN PARANIN ÜSTÜNDE PARA ALACAK"
Makroekonomik göstergeler bizim kafamızdan yazdığımız şeyler değil. Dünya temiz değil, bu net. Bizim içimizde de temiz olmayan adamlar, ülkesini satacak olanlar var. Biz onların en aza indiriyoruz. Hazinemizin üstünde bir yük yok. Her türlü alternatif senaryoları önümüze koyduk. Bu senaryolardan hangisi en kötü ona baktık. En kötü senaryoda bile bireyler kârlı çıkıyor. Hiçbir risk olmayacak. En kötü senaryoda bile bugün yatırdığınız paranın üstünde para alacak. Bankalar çok mutlular. Döviz fiyatlarından kaynaklanan problem en çok bankaları etkiliyor.
"DOLARİZASYONU EN AZA İNDİRECEĞİZ İNŞALLAH"
Bireylerin sıkıntılarını hızlı şekilde gideriyoruz. Neden insanlar dövize gitti. 3-5 bin lirası var. Dolarizasyon Türkiye'de gerçek. Biz şimdi bunu Türkiye'de en aza indireceğiz inşallah. Şimdi o adam, o hanımefendiye iki yoldan hangisi kârlı ise cebine koyuyoruz. Dolar 20 TL'ye çıkacak, birileri bu işten nemalanacak, muhalefet keyif yapacak diye ben bu enstrümanlarla ortaya çıkmam. Yok öyle bir dünya.
"KISA VADEDE VOLE DÜŞÜNENLER BU İŞTEN VAZ GEÇECEK"
Biz öncelikle ortalama mevduat süresini 90 güne çekiyoruz. Bozarsan ceza veririz diyoruz. Ceza, elde edeceğin nemayı kaybetmiş olur, o günkü kur üzerinden paranı alırsın. 3, 6, 9, 12 ay yaptık. Vadeleri mümkün olduğunca uzatmaya çalışıyoruz. Bankalar ekonomik öngörülebilirliği sağlamış olacak, kısa vadede vole vurmayı düşünenler bu işten vaz geçecek. Dün akşamdan bugüne kadar Türkiye'deki değişimi görüyor, hissediyoruz. Ekonominin aktörleri de görüyor. Ekonomi aktörleri bu saatten sonra muhalefetin, trollerin ifadelerine çok sert tepki göstereceklerdir inanın.
"BANKACI, İŞ DÜNYASI, İNSANIMIZ ÖNÜNÜ GÖREBİLECEK"
Normalleştik şimdi herkes rahat olsun. Bankaların yükü yok, rahatlatıyoruz. Bugün özel bankanın genel müdürü teşekkür mesajı atmış bana. Bugün farklı bir dünyaya uyandık. Bankacı oturacak önünü görecek, iş dünyası önünü görecek, düşük faize insanımız da, bankalarımız da alışıyor. Yüzde 14'le özel bankaya gidiyor. Mudi parasını yatırıyor. Hani yüksek faiz diyenlere soruyorum. Yüzde 14'le garantili bir şekilde yatırıyor.
"İÇERİDEKİ YERLEŞİKLERDEN STOPAJI KALDIRDIK, ARTIK SIFIR"
Saat 14.00'de açıkladık, bankalar hızlı bir şekilde sistemi kurdular. Çok iyi durumdayız. Şimdi rakamları vermeyeyim. Ekonomi rakam işi, temenni, güven, istikrar, beklenti, gözlerdeki aışıltıdır. Benim gözlerimdeki ışıltıyı arkadaşlarım görüyor. Biz insanız, makina değiliz. Ben sıkıntılı gelsem buraya enerjik bir şekilde konuşabilir miyim? Bu sistem bir günlük değil. Kafaları karıştı şimdilerde. Bankaları insanlardan uzaklaştırın diyorlar, yemezler. TLyi cazip hale geliyoruz. İçerideki yerleşiklerin parasından stopajı kaldırdık, artık sıfır. Kararnameler çıkıyor şimdi.
"YASTIK ALTINDAKİ PARA EKONOMİYE KAZANDIRILMALIDIR"
Alışkanlık var paramı kasamda tutayım, dövize çevireyim. İnsanların nasıl düşündüğünü kendimizin yerine koyarak hareket edersek sorunları çözeriz. Türkiye altını seviyor. Kendisini finansal olarak dışarı çıkarmayı, paylaşılmasını, görünmesini istemiyor. Getir yastık altındaki herhangi bir para, ticarete karışmamış paranın, altını istiflemenin hiçbir karşılığı yoktur, inanç anlamında böyle. Bankalarımız orijinal ve özgün hazırlıkları yapıyorlar. Getir altınını koy, ister bunu saf altına döndürelim, karşılığını verelim. Pırlantanı da getir diyeceğiz. Ekonomiye kazandırılmamış hiçbir malın değeri yoktur aslında.
"ÇOK ÖZGÜN ŞEYLER GELİYOR, BANKALAR ONU PAYLAŞACAK"
Altın toplamayla başladık, toplanan altınların işlenmesi, işlenmiş olan altınların elde edilecek her türlü nemasının paydaşlarla paylaşılması. Yastık altında güven çok önemli. Yastık altında para tutmanın riskleri çok açık. Bir defa hamallığını yapıyorsunuz. Ekonomiye kazandırılması şart. Ekonomiye kazandırıyorsunuz, topluma, ülkeye kazandırıyorsunuz. Bu enstrümanlarla çok özgün şeyler geliyor, şimdi söylemeyeyim, onu bankaları paylaşacaklar.
"TÜRKİYE BORSASI KUR YÜKSELİRKEN BİLE YÜKSELDİ"
Geçen Cuma günü BIST'te yaşananlar sadece buradan para çıkışı değildi. Çok sert oldu. Krismis yaklaşıyor, yurt dışı çıkışlar oluyor. 2 gün sonra paralarını alıyorlar. Yarın da belki bir şey olabilir ondan sonrasında bir sıkıntı yok. Yabancı ilgisi artar. Türkiye borsası yılbaşından itibaren çok enteresan bir şekilde döviz kuru yükselirken yükseldi.
"PARANIZI GARANTİ ALTINA ALIP, RİSK ALMIYORSUNUZ"
Sayın Cumhurbaşkanı dün ifade etti. İhracatçılara çok önemli koruma kalkanı geliyor dövizdeki oynaklığa karşı. İleri vadeli kur veriliyor. Bugün getiriyorsunuz, 2 ay sonraki ödemeyi garanti altına alıyorsunuz, risk almıyorsunuz. Bireysel emeklilikte çok önemli değişiklik yaptık. Şu anda 300 milyara gidiyor. İvmesi katlanarak gidecek. Bu da TL'ye olan güvenin artması olacak. Kurumlar Vergisinde indirim var. İhracat ve sanayi şirketleri için 1 puan indirim önemli indirim.
"KDV İADELERİ HIZLANACAK VE KDV SADELEŞECEK"
KDV'nin sadeleştirilmesi. Mali müşavirlerimiz yoruluyor. Şurada 8 burada 1. KDV iadelerini hızlandırıyoruz, sadeleşmeyi gerçekleştiriyoruz. Herşeyin pür hali en iyi hali diyoruz. Yatırım fon ve ortaklıklarına istisna getiriyoruz. Gelire endeksli senetlerin ihracı geliyor. Bunun ciddi şekilde alan bulacağına beklentimiz çok yüksek. Kredilerimizi az önce bahsettiğimiz modeldeki ileri teknoloji, enerji, savunma sanayi, havacılık, ilaç gibi sektörlere kullanacağız. Tarım, hayvancılık, turizmde her türlü kredi imkanı sağlanacak. Selektif anlayışa geçiyoruz.
"TÜRKİYE ARTIK BİR BAŞKA ALANA GİRDİ"
Paramı aldım üretime yönelik yatırım yaptım, ithali azaltacak yatırımlara yöneldim, yüksek teknoloji ürünlerine, savunma sanayine yatırım yaptım. Temel işletme harcamaları uzun vadeli kefalet kredileri sağlıyoruz. Dün sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını manifesto olarak gördüm. Türkiye başka bir alana girdi. Cari açığın azaldığı, istihdamın arttığı, üretimin patladığı, ihracatta elde edilecek ivme ile yeni yatırımların yapıldığı, iştahlı pazarlara iştahlı üretim merkezi haline gelecek Türkiye'nin manifestosuydu.
"1 HAFTA, 1 AY ÖNCE KONUŞTUKLARIMIZA GÜLECEĞİZ"
Sayın Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği manifesto bizi başka bir Türkiye'ye, yeni bir Türkiye'ye getiriyor. Seçimler 2023 Haziran'ında olacak. O güne kadar dün, 1 hafta, 1 ay önce konuştuklarımızın üzerinden gülerek geçeceğiz, bundan emin olun.