Temel varis tedavisinin yanında uygulanan tamamlayıcı tedaviler ile sorunlu damarlara son
Kapak kaçağı orta-ileri düzeyde olup tıbbi tedavi alması gereken venöz yetmezlik hastalarının alacağı temel tedavinin yanında sonucu değiştirebilecek tamamlayıcı tedaviler de var. Uzmanlar tamamlayıcı tedavilerin doğru şekilde ve doğru bir sıralamayla uygulanması halinde tedavinin başarı oranının yüzde 90'ın üzerine çıktığını söylüyor. Hedef geride sorunlu damar bırakmamak. Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu'nun haberi
Venler (toplardamar) vücudumuzdaki kirli kanı, temizlenmek üzere kalbe ve akciğerlere taşımaya yarıyor. Bacak venleri, bu görevlerini, aşağıdan yukarıya doğru (yerçekiminin tersine) gerçekleştirdikleri için içlerinde tek yönlü olarak çalışan kapakçıklar bulunuyor. Bu kapakların bozulması ve geriye kaçırmasına “venöz yetmezlik”, venöz yetmezliğin belirtilerine ise “varis” adı veriliyor.
10 KADINDAN 7’Sİ VARİS SORUNU YAŞIYOR
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Barlas, “Varislerin erkekler ve kadınlar arasındaki dağılımına göre her 3 varisli bireyin 2'si kadın, 1'i erkek. Günümüzde sadece kadınlar arasında bir oranlama yapılacak olursa 10 kadından 7'si varis sorunu yaşıyor. Bu oranın tüm sağlık sorunları içindeki yerini değerlendirdiğimizde oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz” diyor.
NEDENİ NE?
Hormonal oynamalar, geçirilen gebelikler, yapılan doğumlar (doğum sayısı) doğum kontrol hapı kullanımı gibi faktörler kadınlarda bu sorunun daha sık görülmesine yol açıyor. Variste genetik faktörler çok önemli olsa da yaşam koşullarının da varis oluşumundaki etkisini unutmamak gerekiyor. İstatistikler bize anne babasında varis olmayan bireylerin bacaklarında varis oluşma oranının yüzde 20 civarında olduğunu gösteriyor. Ailede (anne babada) varis görüldüğü zaman bu oran artıyor. Ebeveynlerin sadece birinde varis sorunu varsa onların kız çocuklarında görülme oranı yüzde 60, erkek çocuklarında görülme oranı yüzde 20 olarak dikkat çekiyor. Eğer anne babanın her ikisinde de varis bulunuyorsa bu sorunun o kişilerin çocuklarında cinsiyetten bağımsız olarak görülme oranı yüzde 90 oluyor. Bu noktada, varisin bir yaşlı hastalığı olmadığı ve çocuk yaşlarda da görülebileceği belirtiliyor. 50 yaşın altındaki bireylerde varis görülme oranı yüzde 25 iken 60 yaşın üzerinde bu oranın yüzde 46’ya yükselmesi dikkat çekiyor.
VARİS TEDAVİSİNDE UYGULANAN SON TEKNİKLER
Ciltte gözle gördüğümüz varisler, “yüzeyel köpük skleroterapi” ve “ambulatuvar flebektomi” yöntemleri ile tedavi edilebilirken, bacaklarımızın daha derinliklerinde yer aldıkları için gözle görülemeyen, kalınlaşmış hasta venler EVTA tekniği ile ortadan kaldırılıyor. ‘İnce plastik boru’ olarak tanımlanabilecek bir kateter aracılığı ile varis gelişmiş hasta ven’in içine ‘cerrahi dışı yöntemle’ ısı uygulanıyor ve dikiş gerektiren hiçbir kesi yapılmıyor. Görüntüleme altında hedefe yöneltilen ısı, ven duvarını etkileyince damar büzüşüp kendi üzerine kapanıyor. Devre dışı kalan bu damar, vücut tarafından 8-12 ay içinde emilip yok ediliyor. Girişim yaklaşık 20 dakika sürüyor.
EVTA sırasında herhangi bir komplikasyon gelişmemesi, tamamen ekibin bilgisi ve tecrübesine bağlı oluyor. Klasik ameliyattan sonra haftalarca devam eden morluk, ağrı, hareket kısıtlılığı yakınmalarının aksine, EVTA sonrasında hasta 1 saat içinde yürümeye başlıyor, ciltte hemen hiçbir renk değişikliği ve hassasiyet oluşmuyor ve kişi ertesi gün normal yaşantısına dönebiliyor. Hiçbir kesi yapılmadığı için yara enfeksiyonu, dikiş izi vb. sorunlar yaşanmıyor ve işlem öncesindeki yakınmalar süratle ortadan kalkıyor. İşlemin sonucunda hastaya dinlenme ve spordan uzak kalma gibi önerilerde bulunulmuyor.
HANGİ HASTAYA HANGİ TEDAVİ?
1-Kapak kaçağı saptanmayan veya ‘hafif’ olarak belirlenen, yakınması sadece bacaklarındaki kılcal damarların yarattığı görsel rahatsızlık olan hastalara ‘estetik-kozmetik’ açıdan yaklaşılıyor. Bu sorunlarda yakınma nedeni olan ince damarların tedavi konusu olduğu belirtiliyor. Bu hastalarda; Yüzeyel Köpük Skleroterapi (VFS) ve/veya Yüzeyel Lazer (VL) ve/veya Ambulatuvar Flebektomi (AP) uygulamalarının tercih edilmesi gerekiyor.
2-Kapak kaçağı düzeyi ‘orta/ileri’ olarak belirlenen hastalar ‘tıbbi tedavi’ grubuna giriyor. Tedavinin hedefi, buzdağının görünen tepesinden önce altta yatan ciddi damar hastalığı olarak görülüyor. Genişlemiş, kıvrıntılı bir yapıya bürünmüş, içindeki kapakları hasarlanıp orta-ileri düzeyde kaçırmaya başlamış bir damarın normale döndürülmesi olası görülmüyor. Bu noktada, söz konusu damar ve vücuda yarattığı yükün ortadan kaldırılıp hemen yanında yer alan sağlıklı damarların sorunsuzca devreye girmelerinin sağlanması hedefleniyor. Bu amaçla, radyofrekans veya lazer kullanılarak yapılan “EndoVenöz Trunkal Ablasyon” (EVTA) yöntemi, klasik varis ameliyatlarının en güncel alternatifi olarak uygulanıyor. Yine bu grup hastalarda, ortadan kaldırılacak venin ayak bileğine yakın kısımları için gerek duyulduğunda, doppler altında “Kimyasal Ablasyon” (DGS) kombine edilmesi gerekiyor. Tıbbi tedavi grubuna giren hastaların ilk girişimleri tamamlandıktan sonra, arzu etmeleri halinde kozmetik tedavilere başlanabiliyor. Prof. Dr. Semih Barlas, “Eğer kozmetik tedaviye öncelik verilirse ortadan kaldırılan kılcal damarlar kısa sürede tekrarlayacaktır” diyor.
VARİS ÇORABI GİYMEK VARİS OLUŞUMUNU ÖNLER Mİ?
Hangi tedavi uygulanmış olursa olsun, işlemlerden sonra ilk 24 saat aralıksız 2 adet, ardından da 10-15 gün, sadece gün içinde 1 adet olacak şekilde, ‘orta basınçlı-Class II kademeli basınçlı çorapların’ giyilmesi öneriliyor. Venöz yetmezlik-varis sorununu engelleyecek hiçbir yöntem olmamasına karşın, ‘hafif basınçlı-Class I, kademeli basınçlı çorapların’ normal yaşantıda da giyilmesi, sorunla karşılaşma yaşının geciktirilmesini sağlayabiliyor.
EVTA YÖNTEMİ HERKESE UYGUN MU?
EVTA yönteminin, lokal anestezi altında yapılabilmesi dışında hasta açısından önemli avantajları bulunuyor. 1mm’lik çok küçük kesiler içinden damara kateterin yerleştirilebilmesi girişiminin çok ayrıntılı bir ultrason (doppler) görüntüleme altında yapılması bunların en önemlisi olarak görülüyor. Dikiş gerektirmemesi, damar içine hiçbir ilaç verme zorunda olunmaması, süratle normal yaşantıya dönebilme şansı nedeniyle, bu yöntemin orta-ileri venöz yetmezliği bulunan hemen herkese uygulanabileceği belirtiliyor. Diğer yandan tedavinin geciktirilmesi veya başka bir nedene bağlı olarak damar içinde bir pıhtı oluşumu, ven içine kateterin yerleştirilmesini/ilerletilebilmesini engelleyebiliyor. Bu durumda ideal sonuç elde edilemeyebiliyor veya EVTA yapılamayabilir.
TEK TEDAVİ ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ?
Prof. Dr. Semih Barlas, “Altta yatan venöz yetmezliğin tedavisi EVTA ile yapıldıktan sonra hastalığın derecesine göre gerçekleştirilen tamamlayıcı tedavi uygulamaları, tedavinin sonucunda ve başarısında büyük rol oynar” diyor ve o tamamlayıcı yöntemleri sıralıyor:
1) Eğer spagetti görünüşlü kalın damarlar (3mm den kalın) varsa bunların aynı seansta Ambulatuvar Flebektomi ile çıkartılması
2) Bileğe yakın ve EVTA yapılamayacak bölgelere DGS (doppler altında kimyasal blokaj)
3) 1-3mm çapındaki kılcallara Yüzeyel Köpük Skleroterapi (VFS)
4) 0.5mm ve daha ince damarlara Yüzeyel Lazer;
5) Bacaklarda venöz yetmezlik oluşumunu/kılcal damar oluşumunu geciktirmek için düşük basınçlı (class I) kademeli basınçlı çorap kullanımı
TAMAMLAYICI TEDAVİLER NE İŞE YARIYOR?
“Bir sinir harabiyetine yol açmamak için genelde gözle görülmeyen hasta venlerin bileğe yakın kısımlarına dokunulmuyor” diyen Prof. Dr. Semih Barlas devam ediyor; Yapılan çok sayıda bilimsel çalışma ile halen yürümekte olan çok uluslu-merkezli bir çalışmaya göre bacağın bileğe yakın kısımlarındaki venöz yetersizlikli damarların tedavisiz olarak bırakılması, hastalığın devamı, yakınmaların sürmesi veya hastalığın nüks etmesi risklerini taşır. Bu nedenle bileğe yakın bu alanların da mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Bacağın daha üst bölümlerindeki orta-ileri düzeyde yetersizlik gösteren venlerin tedavisinde tek başına çok etkili olmayan doppler görüntüleme altında, tamamlayıcı bir yöntem olarak ‘kimyasal ablasyon’ (DGS) önem kazanmaktadır. İster EVTA ile eş zamanlı ister girişimden 4-7 gün sonra yapılacak doppler ultrason görüntüleme ile hasta venlerin ayak bileğine yakın kısımlarının yeri belirlenir. Tedavi gerekmediği kararına varılanlar dışındaki diğer tüm venlere, bir iğne yardımı ile doppler altında kimyasal ablasyon gerçekleştirilir. Bacaklarda 3mm’den kalın spagetti görünüşlü venler, skleroterapi ile kapatılabilseler de, içlerinde pıhtı oluştuğu için aylarca geçmeyen sert ve ağrılı kitlelere yol açarlar. Bu nedenle bunlar, EVTA işlemi sırasında, yine tamamlayıcı bir işlem olarak, “ambulatuvar flebektomi” yöntemi ile 1mm’lik küçük kesiler içinden çıkartılmalıdırlar. Böylelikle iyileşme sorunsuz ve süratli olarak gerçekleşir” diyor.
TAMAMLAYICI TEDAVİLERİN TEMEL TEDAVİYE ETKİSİ
Orta-ileri venöz yetmezlik gösteren venlerin üst bölümleri EVTA ile alt kısımları da Doppler altında “Kimyasal Ablasyon” ile kapatılıyor,“Ambulatuvar Flebekomi” ile de spagetti görünümlü kalın damarlar çıkartılmış oluyor. Tamamlayıcı tedaviler doğru şekilde ve doğru bir sıralamayla uygulanırsa tedavinin başarı oranı yüzde 90’ın üzerine çıkıyor. Tedavide hedefin, geride sorunlu damar bırakmamak olduğu belirtiliyor.