Anaerkillik Ve Babaerkillik nedir?
Anaerkillik (Maderşahilik), kadının kendi aile grubu ve topluluğu üzerinde mutlak otoriteye sahip olduğu varsayımsal bir toplumsal sistemdir. 19. yüzyılda, sosyal evrim anlayışı çerçevesinde birtakım kültür sınıflamaları yapıldı ve ailenin evrimi sınıflaması ilk defa İsviçreli hukuk tarihçisi Johann Jakob Bachofen'ın (ö. 1887) Ana Hukuku (1861) başlıklı eserinde yer aldı. Bachofen, tarih öncesi toplumların başlangıçta heterizm (cinsel özgürlük) aşamasında olduğu, daha sonra anaerkil ve ardından babaerkil tipi aile aşamasına evrildiğini ileri sürdü. Bu düşünce Friedrich Engels gibi dönemin öncü figürleri tarafından da benimsendi. Bachofen'ın klasik, kökü Yunan kaynaklarındaki kadın egemen toplumlara ilişkin mitlere dayanan anaerkillik düşüncesi, bazı "ilkel" toplumların cinsel ilişki ve hamilelik arasındaki bağlantıyı kavrayamadıkları varsayımı üzerinden kanıtlanmaya çalışıldı. Buna göre, bu türden toplumlarda belirgin bir babalık fikri yoktu. Erkekler babalığı keşfettiklerinde, kadınları tekelleri altına almayı ve çocukların kendi soylarından olmasını talep ettiler. Bu, varsayımsal bir düşünceydi ve yanlış bir çıkarımla, babaerkil toplumdan önceki toplumun anaerkil olduğu kabul edildi. Oysa bazı "ilkel" toplumlarda (örn. Amerika yerlisi Irokualar) gözlendiği şekliyle akrabalık ilişkilerinin merkezinde kadının olması, onun, ailesi ve topluluğu üzerinde bir otoritesi olduğundan değil, soy çizgisi anne tarafından izlendiği içindi. Bir başka deyişle, bu türden toplumlarda anaerkillik değil, anayanlı soy sistemi vardı. Ekonomik ve siyasal olarak baskın olan yine erkekler (kadının erkek kardeşi, dayısı, vb.) idi. Bu konu üzerindeki tartışmalar, 1970'lerden sonra feminist yaklaşımlar tarafından yeniden gündeme getirildi; ancak anaerkil toplumun varlığına ilişkin kesin bir kanıt ortaya konamadı.
Babaerkil (pederşahilik) terimi, sosyal evrimciler tarafından anaerkil teriminin karşıtı olarak formüle edildi. Arkeolojik araştırmalar, örneğin antik Romalıların babaerkil bir toplum olduğunu ortaya koydu. Aile reisinin mutlak otoritesi vardı; çocuklar ve köleler üzerinde yaşam ve ölüm gücüne sahipti. Babaerkillik bazen babasoylu toplumlarla ilişkilendirilir, ancak antropologlar babasoyluluğun erkek egemenliği için gerekli bir koşul olmadığını göstermişlerdir. Günümüzde babaerkil teriminden ziyade ataerkil terimi, erkeklerin en prestijli toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel kurumların kontrolüne sahip olduğu durumları ifade etmek için kullanılmaktadır.
YAZAR
Serpil Altuntek