Tanrıtanımazlık, tanrı kavramına sahip olmamak, tanrısızlık veya Tanrı'nın varlığını reddetmektir.
Felsefi açıdan yaratıcı, ezeli, ebedi, kendinden var olan, her şeyi gören, bilen ve yapmaya kadir, düzenleyici, esirgeyici ve lütuf sahibi bir Tanrı kavramını reddetmek, varlığı lehinde ileri sürülen kanıtları çürütmeye çalışmaktır. Felsefi düzlemde ateizm, fizik ötesi alanın varlığını ve başta "aşkınlık" olmak üzere bu alana ait kavramları reddederken (kuramsal ateizm), dini düzlemde Tanrı inancıyla ilgili ibadet, yakarış, sembol ve etkinlikleri kabul etmemek, ilgili kurumsal yapı ve otoritelere karşı çıkmaktır (eylemsel ateizm).
Ateizm sözcüğü felsefi bir terim olmanın çok ötesinde farklı amaçlarla da kullanılabilmektedir. Ayrıca terim bazen agnostisizm, deizm ve panteizm gibi diğer felsefi ekollerle de karıştırılmaktadır. Ateizmin, doğasında yücelik ve aşkınlık düşüncesi barındıran her tür inanca karşı çıktığı, sadece mitolojik, antropomorfik (insan biçimli) ve politeist (çoktanrıcı) anlayışları reddetmediği, bunun yanında animizme, paganizme ve primitif inançlara da olumsuz yaklaştığı görülmektedir.
Antik dönemde yaşayan Leukippos (ö. MÖ 370), Demokritos (ö. MÖ 360), Epiküros (ö. MÖ 270) ve Lucretius'un (ö. MÖ 55) ateizmin öncüleri olduğu düşünülür. Orta Çağ'da bazı düşünürlerin doğrudan anrı inancı yüzünden olmasa da dine aykırılık ithamıyla heretik olarak değerlendirildiği, ancak bunun dikkatli incelenmesi gerektiği açıktır. 17. yüzyılla birlikte özellikle fizikteki gelişmeler sonucunda Batı düşüncesinde materyalizm yeniden canlanmıştır. Özünde din eleştirisini ve Kilise tepkisini barındıran bu sürecin temsilcileri arasında Pierre Gassendi (ö. 1655) ile Thomas Hobbes (ö. 1679) bulunmaktadır. 18. yüzyılda ise d'Holbach (ö. 1789) gibi maddeciler ön plana çıkmaktadır.
19. yüzyılla birlikte farklı bilim dallarında yeni gelişmeler olmuş, materyalist düşüncenin yaygınlık kazandığı gözlemlenmiştir. Materyalizmin esas itibarıyla ateizmin en yalın biçimi olduğu görülmektedir. Günümüzdeki pek çok ateist düşünüre ilham kaynağı olan bu dönemin en önde gelen temsilcileri arasında pozitivizmi savunan Auguste Comte (ö. 1857) bulunmaktadır. Modern dönemde ise antropolojik ateizmin temsilcisi Ludwig Feuerbach (ö. 1872), psikanalitik ateizmin temsilcisi Sigmund Freud (ö. 1939) ve sosyopolitik ateizmin temsilcisi Karl Marx (ö. 1883) ateist düşüncenin öncüleridir.
Bir tavır olarak iki farklı ateist tutumdan söz edilebilir: Birincisi sadece felsefi düzlemde değil, sosyal ve politik alanlarda da tanrı inancına, dini sembol ve ritüellere karşı çıkan, büyük oranda ideolojik, katı, hasmane davranan aktif ateizm. Diğeri de inanmamakla birlikte bunu sadece kuramsal bir tercih olarak gören, inanan insanlarla barışık olan pasif ateizm.
YAZAR
Aydın Topaloğlu