Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Çatışma Ve Arabuluculuk Nedir?

        Çatışma çözümü, genel olarak 1980'li yıllarda popülerlik kazanmaya başlayan, disiplinler arası bir alandır. Çatışma çözümü çalışma alanı "çatışma yönetimi" ve "çatışma dönüşümü" gibi benzer adlarla da bilinmektedir.. Farklı isimlerle tanınmış olsalar da bu alanlar, bazı farklılıklar göstermekle beraber temel yaklaşımlarında benzerlikler taşırlar. Çatışma çözümü, sosyal psikoloji alanından doğmuştur. Bu alandaki bazı temel kavramsal yaklaşımları esas alsa da her seviyedeki çatışmaların çözümüne dair genel bir kavramsal çerçeve sunar. Bu kavramsal çerçeve kişiler arası, gruplar arası, ülkeler arası ve bölgeler arası birçok seviyedeki çatışmanın değerlendirilmesi ve çözümüne dair stratejiler oluşturulmasında kullanılan disiplinler arası bir çerçevedir.

        Çatışma çözümü, çatışmaların çözümü için barışçıl yöntemler üreten ve teori, pratik ve araştırma ayaklarından oluşan bir çalışma alanıdır. Çatışma çözümü teorileri, çatışmalarının hangi nedenlerle doğduğu, nasıl yükseldiği, hangi evrelerden geçtiği ve ne tür barışçıl yöntemlerle çözülebileceği üzerine kavramsal yaklaşımlar sunar. Pratik ayak ise çatışmalarda hem çatışmalara taraf olmuş aktörlerin hem de çözüm için çaba harcayan ve literatürde üçüncü taraflar olarak bilinen aktörlerin kullanabileceği yöntemlerdir. Uzunca olabilecek bu listede belli başlı barışçıl yöntemler olarak müzakere, arabuluculuk, tahkim, sorun çözme çalıştayları, gruplar arası diyaloglar gibi yöntemleri sayabiliriz.

        Çatışma çözümü yöntemleri ancak başarılı bir çatışma çözümü analizi yapıldıktan sonra üretilebilir. Bunun için öncelikle herhangi bir çatışmanın temel olgularını tanımlamak gerekir. Çatışma, iki veya daha fazla taraf (ki bunlar bireyler, gruplar, devletler gibi aktörler olabilir) arasında, birbirleriyle uyumlu olmayan hedefleri olan ya da tarafların böyle bir durumun olduğunu düşündüğü bir ilişki biçimidir. Bu tanıma göre her çatışmada en az iki tane birincil taraf vardır. Bunlar dışında anlaşmazlığın sonucundan dolaylı olarak menfaati olan ancak çatışmaya doğrudan dahil olmayan ikincil taraflar da olabilir. Arabulucular gibi üçüncü taraflar ise çatışmanın barışçıl çözümü için sürece dahil olan aktörlerdir. Gene bu tanıma göre birincil tarafların çatışma sürecinde üzerinde uzlaşamadıkları en az bir mesele/sorun vardır ve taraflar bu meselede karşı taraftan üstün bir konuma geçmek ya da süreçten daha az zarar almak için çeşitli stratejiler üretirler. Her çatışmanın kendi yaşam döngüsü bulunur. Bu nedenle her çatışma bu olgular yoluyla ama kendi tarihi ve bağlamında değerlendirilmelidir.

        Çatışmada, çatışmaya taraf olmuş kesimlerin sadece pozisyonları gözlemlenebilir. Oysa her pozisyonun altında yatan ve gözlenmesi kolay olmayan çıkarlar ve ihtiyaçlar vardır. Çatışma çözümü yaklaşımı, sorunun altında yatan çıkar ve ihtiyaçları anlayarak tarafların çatışmalı pozisyonlarından daha uzlaşmacı bir pozisyona geçmesini hedefler. Ne yazık ki çatışmalar, taraflar arasında iletişimin kesilmesi, pozisyonların katılaşması, karşı tarafın düşmanca görülmesi gibi birçok olumsuz psikolojik süreçlere yol açtığından tarafların uzlaşmacı tavır sergilemelerini zorlaştırır. Bundan ötürü çatışma çözümü alanında barışçıl üçüncü tarafların rolünün altı çizilmiştir.

        Arabuluculuk, çatışmaya taraf olmuş kesimlerce kabul edilen, onlar adına bağlayıcı kararlar alma yetkisi olmayan bir tarafın (arabulucu) barış yapma sürecine gönüllü olarak dahil olduğu ve bu üçüncü tarafın çatışma taraflarının rızası ile ortak kararlar almalarına yardımcı olduğu bir süreçtir. Arabulucu, sürece taraflarca sahip olunmayan birçok yeni kaynak getirir; tarafların kesilen iletişimini yeniden kurar, geliştirir, her iki tarafça da kabul edilebilecek anlaşma ve çözümlere ulaşabilmeleri için sorun çözme ve müzakere yöntemleri yardımıyla onları alternatif çözümlere yönlendirir. Temel olarak müzakere pratiklerine dayanan bu yöntemde arabulucunun kimliği ve kişisel özellikleri kadar tarafların birbirleri ve arabulucu ile ilişkileri ve yerel, küresel siyasal ve ekonomik bağlam da önemlidir.

        Arabulucular genellikle çatışmanın taraflarından bağımsız ya da bazı durumlarda özerk bireyler veya gruplardan oluşur. Yerel çatışmalar ve/veya uluslararası çatışmalarda arabulucular, çatışma sırasında yok olmuş güvenin tekrar sağlanmasını sağlar; bu nedenle genellikle taraflarca saygın bulunan devlet ve kurum temsilcileri iyi birer arabulucu adayıdır. Gene arabulucular süreç içerisinde tarafların içinde bulundukları tıkanıklıktan çıkabilmeleri için farklı bilgileri/kaynakları sürece dahil edebilirler. Bunun için uluslararası çatışmalarda bu tür kaynaklara sahip güçlü devletler tercih edilir. Arabulucular çözümü zor çatışmalarda tarafların kamuoyuna anlatılması güç kararları için de günah keçiliği yapabilirler; tarafların kendi destekçileri gözünde itibarlarının yitirilmesine engel olurlar. Arabulucuların sadece çatışmaların anlaşmaya dönüşmesinde değil, anlaşma sonrası garantörlük yaparak bu anlaşmaların kalıcı ve sürdürülebilir olması için de önemli katkı sağlaması beklenir.

        YAZAR

        Ayşe Betül Çelik