Toplayan, bir araya getiren. İslami bir terim olarak "Müslümanların, içinde namaz kıldıkları ve ibadet ettikleri bina" demektir. Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in hadislerinde cami karşılığında "secde edilen yer" manasındaki "mescid" kelimesi yer almaktadır. Türkçe'de sadece küçük ibadet mekanlarını ve mahalle camilerini ifade etmek için kullanılan "mescid" kelimesi günümüzde Türkiye dışındaki İslam ülkelerinde genellikle cami manasında kullanılır.
Tarihi boyunca farklı inançlara mensup olsalar da insanlar her devirde, bir araya gelip topluca ibadet edecekleri kutsal mekanlar belirlemişlerdir. Kur'an-ı Kerim'in bildirdiğine göre insanlar için inşa edilen ilk mabed Kabe'dir (Al-i İmran 3/96). İslam dininde sadece Allah için secde edilen, yalnızca O'na dua ve ibadet edilen özel mekanlar olan camiler, bizzat Hz. Peygamber tarafından 'Allah'ın evleri' olarak anılmış ve böylece her cami 'Allah'ın evi' kabul edilerek Müslüman hayatının merkezine yerleşmiştir.
İslam'ın gelişiyle birlikte Mekke döneminde toplu ibadet için belirli bir bina inşa edilmemiştir. İlk Müslümanlar peygamberliğin ilk yıllarında Mekke'de İslamiyet'in tebliğ edildiği ev olan Darülerkam'ı bir mescid haline getirmişlerdir. Hz. Peygamber, hicret sırasında Medine'ye girmeden bir süre kaldığı Kuba'da daha sonra "Takva Mescidi" adıyla da anılan bir mescid inşa ettirmiştir. Peygamber'in vefatından sonra İslamiyet'in yayılmasıyla birlikte Emeviler, Abbasiler ve sonraki İslam Devletleri döneminde camiler sayıca artmış ve mimari açıdan büyük gelişme göstermiştir. Yeni kurulan şehirlerde veya fethedilen bölgelerde cami merkezli bir yerleşime önem verilmiştir. Osmanlılar döneminde de başta Bursa, Edirne ve İstanbul olmak üzere gelişen mimari üslûplarıyla İslam sanatının en güzel örneklerinden olan birçok cami ve mescid yapılmış, padişahlar tarafından inşa ettirilen büyük camilere "selatin camileri" denilmiştir
Camilerin, ilk dönemlerden itibaren İslam kültür ve medeniyetinin oluşmasında önemli rolleri olmuştur. Caminin öncelikli fonksiyonu bir ibadet mekanı oluşudur. Bunun yanında Hz. Peygamber döneminden başlayarak, eğitim ve öğretim mekanı, yargı dairesi, askeri karargah, elçilerin kabul yeri, sosyal yardımlaşma merkezi, idare merkezi, misafirhane gibi görevleri yerine getirmekle İslam kurumları arasında önemli bir yere sahip olan camilerin eğitim ve öğretim mekanı olarak kullanılması geleneği Osmanlılarda da devam ettirilmiştir.
İslam dinine göre cuma ve bayram namazlarının cemaatle kılınması gerekir. Namazların camide cemaat halinde kılınması, gerek sevap bakımından gerekse sosyal yönden büyük bir önem taşır. Hz. Peygamber cami yolunda atılan adımların sevap kazanma vesilesi olduğunu söylemiş, namaz için camiye giden bir müminin her gidiş gelişi için Allah'ın ona cennette bir konak hazırlayacağını bildirmiştir (Buhari, "Ezan", 37). Namaz kılmak bakımından camilerin en faziletlisi sırasıyla Mekke'deki Mescid-i Haram, Medine'deki Mescid-i Nebevi ve Kudüs'teki Mescid-i Aksa'dır.
Camide belli görevleri yerine getiren kişiler vardır. Cemaate namaz kıldıran kişiye imam adı verilir. Camide imamın cemaate namaz kıldırırken durduğu yer mihrap olarak isimlendirilir. Bir diğer cami görevlisi olan müezzin ise namaz vaktinin geldiğini bildiren ezanı okuyan ve cemaatle namaza başlamadan önce kamet getiren kişidir. Vaaz, cami içinde genellikle cuma ve bayram namazlarından, Ramazan ayında ise teravih namazından önce ve diğer vakitlerde toplumu din konusunda aydınlatmak amacıyla yapılan dini içerikli konuşmadır. Bu konuşmayı yapan kimseye vaiz denir. Vaaz, kürsü adı verilen ve üstüne genelde merdivenle çıkılan yerde yapılır. Hutbe, cuma ve bayram namazlarının icrası sırasında yapılan ve genelde öğüt ve nasihati içeren konuşmayı ifade eder. Bu konuşmayı yapan kimseye de hatip denir. Hutbe genellikle imam tarafından okunmaktadır. Hatibin üzerine çıkarak hutbe okuduğu basamaklı mimari unsura minber adı verilir. Camilerdeki hutbe ve vaazlar yaygın eğitimin ve dini tebliğ vasıtalarının birer unsuru olarak asırlar boyunca Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğin korunmasında, kardeşlik ve yardımlaşma anlayışının gelişmesinde önemli katkılar sağlamıştır. Dini bilginin ve bu bilgiye kaynaklık eden birikimin, kişinin iç dünyasına yön veren, çatışma, kaygı ve korkularını yatıştıran, onu bilgisizlik ve yanlış bilgiye karşı güçlendiren etkileri vardır. Cami her yaş grubundan ve eğitim düzeyinden insanların yeni bilgileri bir arada öğrendiği bir mekan olması bakımından hayat boyu öğrenme imkanı da sunmaktadır.
Cemaat halinde yapılan ibadetler, bireylerin birbirlerinin durumlarından haberdar olmalarını sağlaması sebebiyle sosyal ilişkileri kuvvetlendirir. Kişinin ilgi ve dikkatini başkalarının sorunlarıyla ilgilenmeye yöneltir. Müslümanlar camide meselelerini aralarında konuşma fırsatı bulurlar. Toplu halde yapılan ibadette belirgin hale gelen kardeşlik ve dostluk hissi samimi ve gönülden bir sevgi ve bağlılığın doğmasına vesile olur. İslam kardeşliğinin ve birlikteliğin sembolü olan camiler, bir kişinin ya da zümrenin tekelinde olmadığı gibi, kadın erkek, genç yaşlı her yaştan ve her sınıftan Müslüman'ın rahatlıkla ziyaret edip ibadetlerini eda edebilecekleri yerlerdir.
Cemaatle namaza katılmak, diğer insanlarla aynı mekanda aynı davranışlarda bulunmak demektir. Cemaate devam etmek, aynı zamanda kişiyi disiplinli ve düzenli yaşamaya yönlendirir. Beş vakit camiye giden kimse, yalnızlığın verdiği vesvese, ruhi çöküntü içinde olmak gibi olumsuz duygulara kolayca yenilmez.
YAZAR
Mehmet Kamil Yaşaroğlu